Einzelnen Beitrag anzeigen
  #2  
Alt 10.09.2010, 14:58
tautou
 
Beiträge: n/a
Standard

ÖDP Genel Başkanı Alper Taş: 12 Eylül düzeninin özü korunuyor

Anayasa değişiklik paketine dair referandumda "evet" kampanyası yürütenler sözümona 12 Eylül düzeninde değişiklik yapma fırsatı yakalandığını iddia ediyor. Oysa ortada bir değişiklik yok. Nedir 12 Eylül'ün, 12 Eylül düzeninin özü? Birincisi, 12 Eylül, 24 Ocak kararlarının devamıdır, doğal olarak bu düzenin özü, piyasanın, piyasa diktatörlüğünün önün açmaktır. Özelleştirmelerin önünü açmaktır. 12 Eylül budur. AKP'nin değişiklik paketinin özü de budur. Bu pakette yargının yerinden denetimini ortadan kaldırarak özelleştirmelerin, piyasalaştırmanın önü açılmaktadır. Artık kıyılar, çevre, doğa, sular dahi kolaylıkla alınıp satılabilecek, kirletilebilecek. Bunların önündeki engelleri kaldırıyorlar, özelleştirmelerin engellenmesine dönük kısmi önlemler kalkıyor. Piyasa düzeninin önü açılıyor. Bu paket bu özü koruyor ve güçlendiriyor.
İkincisi, bu paketteki anlayış, iktidarı dağıtan değil merkeze toplayan, yürütmeye toplayan bir anlayış. Doğal olarak paketin özü de iktidarı daha fazla merkeze toplamaya dönük bir çabayı temsil ediyor. Yasama yürütme ve yargının güçlendirilmesinde yürütmenin rolü artırılıyor, bu nedenle de bu paket, 12 Eylül düzeninin özünü koruyor. Esas olarak bu iki temel noktada 12 Eylül anayasasının özü korunmuş oluyor.

"Başkanlık sistemine geçişin hukuki temelini oluşturuyorlar"
AKP piyasa diktatörlüğünü savunuyor, ve bunu altyapıda inşa ederken, üstyapıda da yürütmeyi güçlendirerek başkanlık sistemine geçişin hukuki temelini oluşturuyor. Bunun emekçiler adına bir kazanım içerdiğini savunmak mümkün değil, bunun ilerici olmadığı da ortada. Devrimciler iktidarın dağıtılarak emekçilere yaklaştırılmasını, halkın sosyal haklarını, parasız eğitimi, parasız sağlığı, kamuyu savunur. Bu bakımlardan da paket hiçbir ilerici öge içermiyor. Mevcut 12 Eylül rejimini güçlendiriyor. Paketin özü budur. Bu yüzden biz "2 hayır birden" diyoruz, hem AKP'nin paketine, hem 12 Eylül Anayasası'na hayır.

"Solda bazı kesimler 'statüko-değişim' tuzağına düştü"

Bu tartışmada önemli bir nokta şu. AKP süreci sahte bir değişim-statüko tartışmasına çekiyor. Solda da bazı kesimler bu tuzağa düşmüş durumda. Sözümona bu değişim silahını AKP'nin elinden almak için "Yetmez ama evet" diyeceklermiş. AKP'nin "değişim" iddiasına baştan teslim olmuş bu kesimler. Bunlar solu statükoculuktan yana olmakla itham ediyor. AKP düzeni tahkim ediyor, düzeni değiştirmiyor. Ayrıca 1960'lardan bu yana, sol toplumsal olmaya başladığı dönemden bu yana solun söyledikleri ortada, Kürt sorununda, haklar ve özgürlükler meselesinde, sendikal haklar meselesinde, Aleviler meselesinde, seçim ve siyasi partiler yasasında solun söyledikleri ortada. Yıllardır devrimcilerin söylediklerinin ancak onda birini söyleyenler karşısında nasıl devrimciler statükocu oluyor da, AKP değişimci, devrimci oluyor?

"Biz zaten yıllarca Anayasa'yı değiştirme teşebbüsünden yargılandık"

Bu AKP'nin zihniyetine teslim olmaktır. Gerçek aydın ve gerçek sol, düzene hayır demelidir. Biz gerçek solu, gerçek aydınları bu düzene hayır demeye çağırıyoruz. Çünkü AKP'nin değişiklik paketi 12 Eylül düzenini güçlendiriyor. Biz zaten Anayasa'yı değiştireceğiz diye yıllarca yargılandık. Biz bu Anayasa'yı değiştirip eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik bir anayasa yaratacağız. Mücadelemiz bu sistemi köklü bir biçimde değiştirmenin mücadelesidir. Bu sistemi yamayan değişikliklerin peşine takılmak aydın olmak, devrimci olmak değildir.

[b]TKP Genel Başkanı Erkan Baş: "Halkımızın çıkarları tereddütsüz bir hayır'dan yanadır"/b]

AKP'nin hazırladığı Anayasa değişiklik paketi kendi siyasi hedeflerine ve çıkarlarını savunduğu piyasacı güçlerin ihtiyaçlarına göre hazırlamıştır. Emekçilerin, halkın çıkarları ile en küçük bir ilgisi olmayan değişikliğin ilerici, devrimci, sol güçler açısından savunulacak herhangi bir yanı yoktur.
Özellikle Anayasa Mahkemesi'nin kararından sonra paketin tek seferde ve bütün olarak oylanacağı düşünüldüğünde, tek tek maddelerin ötesinde değişikliklerin özünü göz önüne alarak bir karar vermek durumundayız. Bu durumda işçi sınıfı ve emekçi halkımızın çıkarları tereddütsüz bir "Hayır"dan yanadır.

"Halkı aptal yerine koyuyorlar"

AKP tarafından söz konusu değişikliğin 12 Eylül Anayasası ile hesaplaşma olarak pazarlanmaya çalışılması, daha önce de benzer örneklerini gördüğümüz, halkı aptal yerine koyan, aldatmaya ve kandırmaya dayalı AKP tarzı politik bir hamledir. İddia edilenin tam tersine bu girişimin 12 Eylül'ün doğrudan bir uzantısı ve devamı olduğunu düşünüyoruz. Kendisi de 12 Eylül'ün sonuçlarından birisi olan AKP, bir taraftan 12 Eylül Anayasası'na makyaj yaparken bir taraftan da gerici, piyasacı güçlerin konumunu daha da rahatlatacak bir hamle yapmaktadır. Bu hamle 12 Eylül Anayasası ortadan kaldırmak bir yana, onun ruhuna uygun olarak güncelleştirilmesi ve ömrünün uzatılması girişimidir.
12 Eylül ülkemiz emekçilerine, ilerici devrimci birikimine karşı kapsamlı bir saldırının adıdır. Faşist generallerin darbesine ve sonuçlarına karşı yıllardır mücadele eden sol güçler, 2. Cumhuriyetçilerin (AKP diliyle söyleyecek olursak "Yeni Osmanlıcı"ların) “İkinci 12 Eylül” girişimine karşı da kararlı bir karşı duruşu sergilemek görevi ile karşı karşıyadır.
Türkiye Komünist Partisi olarak referandumu kısmen de olsa halkın sözünü söyleyebileceği bir süreç olarak görüyoruz. Ülkemiz emekçilerinin siyasal süreçlere daha aktif bir biçimde müdahil olması için her türlü olanağı değerlendirmeye çalıştığımız gibi, referandumu da bu açıdan en etkili biçimde değerlendirmeye çalışacağız. Referandumu piyasacı güçlerin bugünkü amaçlarını, emekçi halkımıza ve ülkemize dönük saldırılarını en yaygın biçimde teşhir etme olanağı olarak görüyoruz. Sermaye sınıfının saldırılarını mümkün olduğunca geniş bir yüzeyde tartışma ve taraflaştırma olanağı bulmuş olacağız. Özetle referandum sürecinde bizim için AKP'nin halk düşmanı, gerici, piyasacı, emperyalizme hizmetkâr kimliğini deşifre etme çabamızı yoğunlaştıracağız. AKP Anayasası'na "Hayır" derken 12 Eylül anayasasının asıl hangi nedenlerle değiştirilmesi gerektiğine ilişkin bir aydınlatma hamlesi yapmaya olanak sağlayacak bir süreç var önümüzde...
“Hayır” bunun karşılığıdır.
Son olarak bir not düşmek istiyorum, dünya tarihinde halkların kaderlerini ellerine almalarının ilk şartlarından birisinin egemenlerin politikalarına “Hayır” demeyi öğrenmeleri olduğunun altını çizmek isterim. Referandum doğrudan böyle bir sonuca yol açacak diyemem ama, her şeyin bir başlangıcı vardır ve 12 Eylül'deki referandum belki de bu “Hayır demeyi öğrenme süreci”nin ilk adımlarından birisi olacak.
Bu süreci mümkün olan en etkili biçimde örgütleyeceğiz.