!
Araplar nefret kültüründen vazgeçmeli
Sünni ve Şiilerin mezarlarını bile ayırıyoruz, gayrimüslimleri tebrik etmeyi, Anneler Günü"nü ve müziği haram kılıyoruz, çocuklarımıza nefret aşılıyoruz. Arap dünyası değişmezse gençlerimizin üretken olması imkânsız
03/06/2007
ZİYA EL MUSEVİ (Arşivi)
Arap ve İslam dünyasının sorunu, kendilerini daima melek gibi, Batılı halkları da şeytan gibi görmelerinde saklı. Evlatlarımıza uzun yıllar boyunca şovenizmi ve mezhep ayrımcılığını öğrettik. İşte şimdi dünyayı nasıl patlatmaya başladıklarını ve insanları nasıl korkuttuklarını gözlemliyoruz.
Dünyanın materyalizm nedeniyle rezilliğin ve çöküşün bataklığına düştüğünü, kendimizinse masum olduğumuzu düşündük. Faşist ve partizan bir çılgınlık yüzünden tanrılar dahil dünyadaki her şeyi bölüştük. Birçok Arap ülkesinde mezhep temelli, Sünnilerle Şiileri ayıran mezarlıklar kurduk; Sünniler ölülerini Sünni mezarlığına, Şiiler Şii mezarlığına defnediyor. Sonra da, bu iki mezhebin üyelerinin, yapmacık toplantılarda birlik ve yakınlaşmadan söz ettiğini görürsünüz. Birlik, bir aksesuardan ibaret hale geldi. Bugün Irak"ta yaşananlar bunun kanıtı.
Mezarları üzerinde bile bölünmüş bir ümmet medeniyet üretme veya başka alanlarda üretken olma imkânı bulabilir mi? Bütün bunlardan sonra, televizyona çıkıp "İslami uyanış"la övünüyorlar. Hangi uyanıştan söz ediyorsunuz? Uyanış, bilgi, hüner ve üretimle gelmedikçe ve ekonomik açıdan topluma yansımadıkça uyanış sayılmaz. Bugün uyanış, teknolojinin geliştiği, halkların birlikte yaşayabildiği Singapur, Çin, Malezya, Britanya ve Fransa"da gerçekleşiyor.
Her şeyden düşman sorumlu!
İran"ın devrimci hükümeti başını askeri bir çukura gömdü ve sanki hayat sadece askeri güçten ibaretmiş gibi bilim ve teknolojiye dair bütün gelişmeleri dondurdu. Batı"da tek bir aydının görüşleri nedeniyle hapse atıldığını duymadık. Arap dünyasındaysa cellatlar ulusal kahramana dönüşüyor.
Hayatımızı komplo teorileriyle geçiriyoruz. Böylece düşmana inanılmaz bir güç veriyoruz. Bu teorilere göre, kullandığımız kahve fincanını bile düşman belirliyor, Arap dünyasında boşanma oranının artıp evliliklerin azalmasının arkasında da bu düşman var; komplo teorileri yenilgilerimizi meşrulaştırıyor, bütün yenilgilerin haklı gerekçeleri var. Her şey komplo yüzünden! Ortada bir komplo olduğunu varsayarsak, dünyada insanın insana kurduğu komplodan daha kötüsü var mı?
Gençlerimize düşmanlık aşılandı. Ümmeti namazda havaya uçurmaya bile gülerek gidiyorlar. Bundan daha büyük vahşet olabilir mi? Ölüm kültürü, çocuklarımıza her sabah içirdiğimiz süt haline geldi. Dini, içinden çıkması imkânsız dar sokaklara ve çelik kabinlere tıkadık.
Her şeyi gençlerimizin zihninde haram kıldık. Gösterimdeki bir belgesel olsa bile sinemaya gitmek haram. Ulusal bile olsa müzik haram. Anneler Günü haram. Müslüman olmayan birini tebrik etmek haram. Dünyanın yuvarlaklığından dem vurmak haram. Kadının araba kullanması haram. Müslüman olmayana selam vermek haram. Peki bu bitkin gençler için geriye ne bıraktınız?
Nefret o kadar içimize işlemiş ki, Allah"la ilişkimize bile yansımış. Çocuklarımıza korku üzerine kurulu bir eğitim veriyor ve "sabah sütünü iç ki Allah seni cezalandırmasın" diyoruz. Oysa "sabah sütünü iç ki Allah seni sevsin" de diyebiliriz. İslam"ı çocuklarımızın gözünde anlaşılmaz sözlere dönüştürdük.
Din adamları ikiyüzlü davranıyor
Bu husumet 1400 yıldır sürüyor. Tarihle barışılmadıkça, medeniyet tarihin yangın tehdidi altında kalacak. Ateşe verilmiş bir dönemde yaşıyoruz. Şiiler geçmişin, Sünniler de geleceğin düğümünden korkuyor. Müslümanlar zihinlerinden teokratik devlet hurafesini atmadıkça temizlenemezler. Müslümanlar, Batılı ülkelerde birçok İslam ülkesine göre daha özgür bir biçimde dini inançlarını ifade ediyor. Hiçbir Batılı ülkede, bir Sünni"nin cami inşa etmesinin veya Şii"nin matem düzenlemesinin engellendiğini duydunuz mu?
Din devleti dünyevi işleri küçük görür ama, din adamları mevki için savaşıyor. Çocukları en iyi Batılı üniversitelerde okur, yoksulların çocuklarıysa Felluce gibi kentlerde onları bombalar. Hastalanan fakirlere sabırlı olmalarını söylerler. Kendileri hastalanınca, kafirlerin inşa
ettiği havaalanına gitmek üzere kâfirlerin aracına biner ve kafir tarafından tedavi edilmek için Britanya veya Almanya"daki kâfir hastanesine giderler. Değişime muhtaç olan Arap dünyasındaki şizofrenik durum bu. Kültürümüzü ve bazı yanlış kavramlarımızı değiştirmedikçe çağı yakalayamayız. Yaşam karşısında ölüm bombasını kucaklayan bir gencin medeniyet üretmesi mümkün değil.
(İran"da Arapça yayımlanan Vifak gazetesi, 26 Mayıs 2007)
|