Einzelnen Beitrag anzeigen
  #33039  
Alt 03.06.2007, 22:51
Benutzerbild von roman
roman roman ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard !!!

İnanç ve düşünce

Murat Belge

03/06/2007

Din, son analizde, insanın evreni nasıl kavrayacağına dair verdiği kararla ilgili bir düşünce tarzıdır. İnsanın ölüm olgusu karşısında benimsediği tavırla da yakın ilişkisi vardır. Bu oldukça yüksek genelleme/soyutlama düzeyinde baktığımızda, kimsenin kimseye "inan" deme hakkı olmadığı gibi, "inanma" demeye de hakkı yoktur.
Bunu bir "zorlama" anlamında söylüyorum. Böyle bir konuda zorlama olamaz. Yukarıda, "son analizde" şöyle şöyle bir tavır alış olduğunu söylediğim şey, şüphesiz, o "son analiz"e gelmeye kadar, çeşitli konular ve düzeylerde çok sayıda önermeyi içerir ve bir ideolojik bütünlük oluşturur. Yani, X adındaki bireyin başını örtme konusundaki kararı, evrenin oluşumunu nasıl anlamak istediğine ilişkin kararıyla bir biçimde uyumlu ve tutarlıdır. O düzeydeki inancına karışma hakkımız olmadığı gibi, bu düzeydeki inancına da müdahale edemeyiz.
Demokratik bir kültür oluşturmayı başarabilen toplumlar, düşünme enerjilerini, böyle şeyleri nasıl yasaklayacakları konusunda değil, inançlarla çağdaş hayatın kurumları arasında nasıl bir bağdaşma kurulabileceği konusunda harcarlar.
Öte yandan, bütün bunların "tartışma kapısı" her zaman açık olmalıdır. Ben, X"in inanma hakkına saygılıyım, ama inandığı şeyi sonuna kadar eleştirebilirim ve eleştirmeliyim.
İdris Küçükömer de, "Sağ, bu ülkede soldur" vb. önermelerini söylerken, bunların bilincindeydi. 80"lerde, Müslüman bir dostum onunla tanışmak istedi. Üçümüz birlikte bir öğle yemeğine gittik. Uzun bir süre, başka vesilelerle de birkaç kere değindiğim İbni Sina-Gazalî-İbn Rüşd tartışması üstüne konuştuk. Kocaman bir genelleme yapacak olursak, Batı, bu tartışmada İbn Rüşd"ün tarafını seçtiği için Batı oldu. Osmanlı dahil, büyük İslami devletler hep Gazalî"yi seçtiler. Sonuçlar da ortada.
İdris bunu soruyordu: iş buraya dayanacak olursa, nasıl bir tavır alırsınız?
Müslüman dostum, bu uzun konuşmada sonuç olarak, "İkisini de severiz" dedi, İbn Rüşd"ü silmedi, ama Gazalî"yi de silmedi.
Bu, İdris"in de, benim de, umduğumuz tavır değildi. Bilmiyorum, aradan geçen bu zamandan sonra orada bu konuyu başka türlü düşünenler çoğalmış mıdır?
Ama 60"ların sonunda, "Bu toplumda İslam"ın yeri nedir?" diye tartışırken, üzerimize "Kanlı Pazar"ın gölgesi düşüyordu. O günük ufuk, "düşmanımızdır" demeyi gerektiriyordu. "Görünen" ve dolayısıyla "kılavuz" gerektirmeyen "köy" buydu. Gerekmese de, durmadan orayı gösteren bir "kılavuz" zaten hep vardı, bugün de var.
Bugün, AKP"ye oy veren kitleler, camide namaz kıldıktan sonra, solcuların mitingini basmaya gitmezler ("solcular" derken, sahici solcudan söz ediyorum tabii). Trabzon"da, Malatya, ama aslında her yerde, insan öldürmek üzere yetiştirilmiş, aynı zamanda namazında niyazında maşaları kullananlar, "İslamcı" denilen AKP hükümetini devirmek için kullanıyorlar onları.
Düzenin Yabancılaşması"nın üzerinden tam 20 yıl bile geçmedi. Değişimin bu kadarı dahi öyle azımsanacak bir şey değil, arkası da gelecek.