Einzelnen Beitrag anzeigen
  #538  
Alt 21.05.2007, 22:29
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard abdus gül itiraf ediyor ! :-))

Hürriyet gazetesi, Türkiye""de yabancılara satılan toprakların Heybeliada""dan küçük olduğunu iddia etmişti. Biliyorsunuz, bu konuda sık sık uyarılarda bulunuyoruz. Yeniçağ da konuyla ilgili "Vatan namustur, satılamaz" kampanyası başlatmıştı. Bu yayın çok etkili olmuş, AKP içinde bile bazı milletvekilleri seslerini yükseltmeye başlamıştı. Hürriyet, nedense, sadece tapuya tescil edilen satışları esas alarak haber yaptı! Gerçekler ise bu kadar basit değil.
Hürriyet""in haberinin gerçek dışı olduğunu, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül imzalı bir belge ortaya koyuyor.


Belgeyi açıklamadan önce, Basın-Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü bülteninden, Bulgaristan""dan basınında yayınlanan bir haberi birlikte okuyalım:
"Bulgaristan, """AB""ye üye olmadan Türkiye""ye toprak satışı yapmama kararı"" aldı! Bulgaristan""da yayımlanan Monitor gazetesinin haberi şöyle:
"Meclis Anayasa Komisyonu""nun toplantısında alınan karar uyarınca, bundan böyle imzalanan ""uluslararası anlaşmalara"" göre toprak satışı yasaklandı. Anayasal değişikliklerden sonra Türkiye""ye toprak satışını öngören ve iki ülke arasında Eylül 1997""de imzalanan yatırımların karşılıklı korunması ve teşviki anlaşması geçersiz kılındı. Aynı uygulamanın Yemen vatandaşları için de geçerli olduğu belirtildi.
Komisyon, toprak satışının Bulgaristan""ın AB""ye üye olduktan sonra AB vatandaşlarını da kapsayacak şekilde ek bir anlaşma ile uygulamaya geçirileceğini açıkladı."
Bu haberle ilgili yoruma gerek var mı?.
.
.

Gelelim, Abdullah Gül imzalı belgeye…
İstanbul Milletvekili Emin Şirin, TBMM Başkanlığı""na Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül tarafından cevaplandırılması talebiyle 27 Ağustos 2004 tarihinde bir soru önergesi verdi. Şirin, önergesinde 18 Ağustos 2004 tarihli Yeniçağ gazetesinde Hulki Cevizoğlu ve Arslan Bulut""un köşe yazılarında 20 Ekim 1921 tarihinde Fransa ile yapılan Ankara Antlaşması""nın ve 23 Temmuz 1930 tarihinde imzalanan Hatay Antlaşması""nın gizli maddeleri bulunuyor. Bu gizli maddelere göre 99 yıl sonunda, yani 2039 yılında Hatay""da yeni bir plebisit yapılacak iddiasına yer verilmiştir" dedikten sonra sorularını sıraladı.
1-Hulki Cevizoğlu ve Arslan Bulut""un öne sürdüğü bu iddianın doğruluk payı bulunmakta mıdır?.

2-Hatay bölgesinde çifte vatandaşlığa sahip olan Arap kökenli vatandaşlarımızın büyük araziler aldığı iddiaları doğru mudur?.

3- Söz konusu iddianın doğruluk payı var ise, Hatay""ın Türkiye topraklarında kalabilmesi için nasıl bir önlem almayı düşünüyorsunuz.

4-Fransa ile imzalanan Hatay Antlaşması""nın gizli maddeleri var ise bunları kamuoyu ile paylaşmayı düşünüyor musunuz?.

5-Bahse konu bu antlaşmalar hakkında gizli bir oturum ile milletvekillerini bilgilendirmeyi düşünüyor musunuz?!.


Öncelikle bir düzeltme yapayım. Ben yazımda aynen şu ifadeyi kullanmıştım: "www.ulkucu.org sitesinde yazan Hakkı Dedeler, ""Hatay""da neler oluyor?"" başlıklı yazısında, bakın neler diyor:
Suriye tarafından yayılan dedikodulara göre, 20 Ekim 1921 tarihinde Fransa ile yapılan Ankara Anlaşması""nın ve 23 Temmuz 1930 tarihinde imzalanan Hatay Anlaşması""nın gizli maddeleri bulunuyor! Bu gizli maddelere göre 99 yıl sonunda; yani 2039""da Hatay""da yeni bir plebisit (halkoylaması-referandum) yapılacak!
Bugün, Amik Ovası""nda 200 bin dekar arazinin yüzde 65""i çifte vatandaşlık hakkı olan Arap kökenli vatandaşlarımızın eline geçti. GAP çevresindeki arazilerin de 95""i çifte vatandaşlarımızın mülkiyetinde."
Demek ki, böyle bir gizli anlaşmanın bulunduğu iddiası, Hakkı Dedeler""e veya bana ait değil, "Suriye tarafından yayılan bir dedikodu!".


Bu düzeltmeyi yaptıktan sonra Dışişleri Bakanı Abdullah Gül""ün 30 Aralık 2004 tarihli yazılı cevabına bakalım:
Gül, cevabında özetle Hatay""ın Türkiye""ye katılma sürecini anlattıktan sonra, "20 Ekim 1921 ve 23 Haziran 1939 tarihli Antlaşmalar""da gizli madde yoktur. 23 Temmuz 1930 tarihli bir Antlaşma""nın varlığına ise rastlanmamıştır dedikten sonra, Suriye uyrukluların Türkiye""de herhangi bir taşınmaz mal almalarına 1939 yılında çıkarılan 1062 sayılı Mukabele-i Bilmisil Kanunu uyarınca imkan bulunmadığını belirtiyor.
Gül, cevabının sön bölümünde aynen şöyle diyor:
"Ülkemizde taşınmaz mal edinen yabancı uyruklu gerçek kişilerin çifte vatandaş (örneğin Türk-Suriyeli) olup olmadıklarına ilişkin kayıt tutulmamaktadır. Çifte vatandaşlığa sahip vatandaşlarımızın ülkemizde taşınmaz mal edinimi işlemlerinde Türk vatandaşlıkları esas alınmaktadır"
Şimdi rica ediyorum, şu son paragrafı bir daha okuyun!
Neymiş, çifte vatandaşlar için kayıt tutulmuyormuş!
Peki, bugüne kadar çifte vatandaşlara ne kadar toprak satıldı?
Devlet, bilmediğini açıklıyor!
Peki "Heybeliada""dan küçük" denilen topraklar ne öyleyse?
Onlar, yabancıların Türkiye""den kendi adlarına satın aldıkları topraklar!
Peki, yerli ortaklarına ve çifte vatandaşlara satın aldırdıkları ne kadar?
Abdullah Gül de açıklıyor ki, "Devlet bunun kaydını tutmuyor!"
Kamuoyunun bilgisine sunulur! ( Yenicag )