Einzelnen Beitrag anzeigen
  #31951  
Alt 05.03.2007, 20:38
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard Darwi"in Türkiye ve bir cok baska ülkede

Okutulmamsi Tesadüf degildir.
Neden degildir ?..
Cünkü Darwin in :

" Doga da zayif a yer yoktur. Büyük balik Kücük baligi yer.Hasta ve gücsüz olanin yasam sansi yoktur.Bu Doga"nin kanunudur " vb.gibi Vurgulari

Siyasal Acilim Bulmus ve Bu acilim Marx da:

"Catisma dan gelisme dogar"

Fasizm de ise: "Üretemiyecek olan yok olmalidir "
Seklinde ortaya cikmistir.

Bu siyasal rejimlerin Ortak Hezeyani;

Darwin teorisinin Sosyolojik olarak Insanliga uygulanmasidir.

Sonuclarini hepimiz biliyoruz.


Komünizmin kurucusu Marx, tarihin gelişmesinin tek yolunun çatışma olduğunu iddia etmekteydi. Toplumların, düşüncelerin, fikirlerin de ancak çatışmayla, savaşla, ihtilalle ilerleyebileceklerini düşünüyordu. "Eğer çelişme ve çatışma olmasaydı, var olan herşey, nasılsa öyle kalırdı" diyordu. Dahası Marx "Şiddet yeni bir topluma gebe her eski toplumun ebesidir" diyerek milyonlarca insanı savaşa, katliama, kan dökmeye çağırıyordu.

Marx"ın bu düşünceleri, zaman içinde çok sayıda taraftar kazandı. En zalim katliamlara imza atan komünist lider Lenin bunu, "Gelişme zıtların mücadelesidir" sözleriyle ifade ediyordu. (Lenin, Seçme eserler, cilt 11, s. 81) Bu mücadelenin de kan dökerek yapılması gerektiğini savunuyordu.

Komünist liderler gibi faşist liderler de şiddet, ihtilal ve savaşın, ilerlemenin tek yolu olduğuna inanıyorlardı. Hitler"in en önemli fikri dayanağı, ırkçı Alman tarihçi Heinrich von Treitschke, "Uluslar ancak Darwin"in yaşam kavgasına benzer şiddetli bir rekabetle gelişebilirler�" diyordu. (Burns, Çağdaş Siyasal Düşünceler 1850-1950, s.446) Şiddetin tarihte itici güç olduğuna ve savaşın devrim getireceğine inanan bir başka faşist lider ise, Mussolini"ydi. İngiliz İmparatorluğu"nun zayıflamasını, "evrimin en önemli itici gücü olan savaştan kaçmaya çalışmasına" bağlıyordu.

Her iki ideolojinin temel dayanağı da, Darwin"in doğada var olduğunu ileri sürdüğü "yaşam mücadelesi" kavramıydı. Marx"ın diyalektik materyalizminin temeli olan çatışma iddiası da, faşizmin savaşın itici güç olduğu ile ilgili iddiası da, Darwin"in evrim teorisinin, sosyal bilimlere uyarlanmasıdan başka bir şey değildi. Bu ideolojilerin doğurduğu sonuç ise ortadadır: Sürekli çatışmanın olması gerektiğini savunmak, insanlığı tamamen ortadan kaldırmaya doğru atılan bir adım, sonu gelmez bir "kan dökme kuyusu"dur.

Bu ideolojilere uyan herkes kaçınılmaz olarak sürekli birbiriyle çatışır, birbirine zulmeder, ilerleme adı altında birbirinin kanını döker. Allah"ın insanlara emrettiği sevgi, saygı, fedakarlık, paylaşma gibi insani duygular, barış ve huzur ortamı tamamen ortadan kalkar. Nitekim geçtiğimiz 20. yüzyıl bu ideolojiler yüzünden yaşanan acı ve belalar dönemi olmuştur.

Oysa çelişkiler, vahşet ve katliam yapılmasını gerektirmez. Zıtlıklar her yerde mevcuttur. Gece ile gündüz, aydınlık ile karanlık, negatif ile pozitif, soğuk ile sıcak, iyi ile kötü hep vardır. Ancak bu zıtlıklar, güzelliklerin vurgulanması, hoşgörü, barış ve bağışlama gibi güzel ahlak özelliklerinin ortaya çıkması için yaratılmışlardır.

Aynı durum fikri alanda da geçerlidir. İnsanların farklı düşünüyorlar diye birbirlerini öldürüp, acımasızca katletmeleri gerekmez. Allah, insanlara düşmanlarına karşı dahi güzel davranışlarda bulunmayı, insanlara güzel söz söylemeyi emreder:

İyilikle kötülük eşit olmaz. Sen, en güzel olan bir tarzda (kötülüğü) uzaklaştır; o zaman, (görürsün ki) seninle onun arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki sıcak bir dost oluvermiştir. (Fussilet Suresi, 34)