İnsan olabilmek???
Dünya hepimizin, hepimiz bu dünyanın düşünen, var eden, yaratan, konuşan, irdeleyen, araştıran ve merak eden, çeşit, çeşit özlemleri olan, duyguları olan, şefkatleri olan bunları alan, veren, yada alamayan, veremeyen, farklılıklar taşıyan, taşımayan, zor, kolay, basit, karmaşık, hasta, sağlıklı, yoksul, zengin, yabancı, yerli, değişik renkli, farklı cinsiyetli, değişik dilli, değişik dinli, dinsiz, cahil, bilgili olan ve olmamaya çalışan ve adına İNSAN denilen canlılarız...
Öz yalnızca İnsandır, sorun İnsan olabilmektedir. Zorlukta burada. Tüm sorun bu farklılıkların içinde yatmakta gibi sık, sık karmaşık durumlarda bu farklılıklar hemen ortaya çıkarılmakta. Bu işin çok basit ve insanın o karmaşık, bilge, denge, ölçü, saygınlık, seviyelik ve düşünerek tüm sorunların ötesine geçebilen yaratma yeteneğini bir kalemde silip, silik birer canlılar konumuna sokup, sıradan canlılar mayasını oluşturup, sorunları çözüverdiğini düşünerek yeni, yeni sorunların oluşturulduğunun farkında lığını hissetmemeyi yaratır. Kolaycılıktır bu tür seçim, genellikle konular üzerinde bilgi olarak yetersiz olan, güçler, yaptırımcılar, bireyler, topluluklar, cemaatler bunları sık, sık uygularlar. İnsanın o karmaşık kutsal yapısı bu çözümün içinde nerededir diye bir soru sorulunca bir cevap alamazsınız, çünkü bu tür çözüldüğünü düşünülen çözümlenemeyen sorunlar, ki sorunun ana kaynağının kendilerinin olduğundan bihaber olan insanların bu tür çözümsüzlüğün temsilcileri olup, soruna daha bir sorun katan sorunlarının çözümsüzlüklerinin içinde, o kutsal olarak nitelediğim İNSAN yoktur. Onlar yalnızca cemaatlerinin, topluluklarının, teşkilatlarının, milletlerinin, devletlerinin çıkarlarını gözeterek olayın temel özüne girmemeye çalışırlar. Bilinir ki Üçüncü dünya ülkelerinin devlet yapısının temelinin büyük bir kısmı din mertekleri ile sağlamlaştırılmıştır. Ne zaman gerek duyulur din olgusu hemen ortaya sürülür, ne zaman gerek duyulmaz kenara çekilir. Ama asla yok edilmez, var olan sorunları da çözülmez, ihtiyaç duyulunca o sorunlar tekrar hiç bir çözüme ulaştırılmadan ortaya çıkarılır. Din olgusunun bağnazlığı ve savaşkan, asi kar, militan, Fanatik bölgeleri orta doğudur, İslamın kullanılan alanlarıdır. Bu bölgelerin hiç birinde ne bir Demokrasi, ne sivil bir anayasa, ne Laiklik, ne toplumu oluşturan insanların birey olma, İNSAN olma denilen KUTSALLIĞI ciddiye alınmıştır ve bu devlet yapılarının içindede alınacaktır.
Din nedir, neden din vardır, neden insanlar dine ihtiyaç duymaktadırlar, din kimlere ne tür çıkarlar sağlamaktadır, kimler dinlerini yalnızca ibadet için, hiç bir çıkar düşünmeden Tanrıyla iletişimini canlı tutabilmek için yapmaktadır soruları ilk önce bu sayfalarda tartışılmalıdır.
Din nedir sorusuna eminim cevap verebilecek çok az insan var burada. Ama, her insan cevap verebilmelidir. İnsanlar insan olabilmek için illaki solcu, sağcı, dindar, din dışı, tüm dinler karşıtı, yaradan karşıtı olup olmamalarının hiç bir anlamı ve ciddiyeti yoktur. İnsan insan olabilmek için ocu, bucu olmak zorunda değildir de, olanda olur. Bu mesele bu kadar basittir uygar beyinlerde.. Ama dinler veya din sahip olduğu ideoloji ile tüm dünyayı hükmetmeye kalkar ve bu hasta ideoloji için hem kendi ülkesinde yaşayan insanların canlarını alır, kanlarını döker, nesillerden beri o ülkenin çocuklarını ölümlere sürer aklı sıra şehitlik payelerini biçerek katilliklerini saklamaya çalışıp, bunun ilede yetinmeden başka ülkelerde toplu katliamlar yaparak, yapmaya çalışarak DİN KATİLLİĞİ YAPIP BUNUNDA İDEOLOJİSİNİ SAVUNDUĞU MUKADDES OLDUĞUNA İNANDIĞI AYETLER İLE ÖZDEŞLEŞTİRİP ülkesinde din ulemalığının dokunulmazlığı ile yerini daha bir mukaddes yaparsa, ki bu çok kolaydır o tür ülkelerde, hem çok büyük yerel ve tüzel baskılar, yıldırmalar, korkutmalar, yasaklar vardır, hem de en büyük tehlike o ülkede okur yazar oranı çok kötü bir durumdadır.
Neden bu tür diktatör, despot, tiran ülkeler hem din kötü olan genelliklede hep İslam silahına sarılmaktadırlar??????????
Bu sayfalarda olan şeyler Vaybee de buna dahil farklı mıdır???
Şu an Almanya çok özel bir dönemden geçmekte, bu araştırmaların sonunun nereye kadar gideceğini bilen yok, zaman gösterecek, ama bilinen bir şey var ki Almanya bu işin peşini asla bırakmaz. Dünyanın neresinde olursa olsun bulup çıkaracaktır tüm bağlantıları.
Ben dürüst inançlılara saygı duyuyorum, İslamı kuranı okuduktan sonra benimsemem için bir neden görmeme rağmen, Dürüst, barışçıl, kurana inanan, onu seven tüm her kese saygılıyım.
Benim sorunum bilgilenme, bilgilendirme, neyin ne olduğunu öğrenme ve öğretme sorunu. Bu sayfalarda yaşamlarında beş tane farklı birer kitabı okumadan, iddia ediyorum kuranı da okumadan bir şeyler biliyormuşlar gibi kendilerini görücüye çıkaranlar var. Bunun çok kötü bir şey olduğunu, hem kendisine, hem topluma çok kötü bir fenalık olduğunu bilgiye sahip olan insan bilmektedir. İşin tuhaf tarafı bu tür nadir olan insanları bu sayfalarda bu cahil, yobaz ulema tayfası aşağılarken, ana avrat küfür ederken İslami demokrat dindar kesimden tek bir müdahale cümlesinin çıkmamasına ne anlam verilmelidir?????????
Hani nerde yaradandan ötürü biz yaradanı severiz??? Jargonları?????
Bu cümle ile bir insan ancak bu kadar sevilir, sen bir insanı sevmek için önce yaratana yağ çekmeyeceksin, o insanın insan olduğunu bilerek sahip çıkacak ve seveceksin. Bir başkasının insan olduğunu unutmamak kendisinin halen insan olduğunu bilmeyi yaratır ve bir anlamı olur yaşamın içinde aldığın görevlerde ve durduğun yerlerde.
Sorun insan olabilmekte!!!!!!!!!
|