Einzelnen Beitrag anzeigen
  #36  
Alt 09.11.2005, 17:53
Benutzerbild von 6666mahfuz
6666mahfuz 6666mahfuz ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Gleichheit-Brüderlichkeit....Ehrlichkeit

DOÇ. DR. A. NURİ YURDUSEV
09.11.2005 ÇARŞAMBA

[YORUM] ‘Fransa modeli’nin iflası!

Fransa’da yaşanan olaylar üzerine önde gelen sosyologlardan Michel Wievorka’nın tespitlerinin teması bu.


Fransa’nın cumhuriyetçi modeli iflas etmiştir, olaylar arızi değil, yapısaldır. Fransa artık geleneksel cumhuriyetçi modelin kusurlarıyla daha fazla devam edemez, bütün sistem yeniden gözden geçirilmelidir. Olayları bir tür “intifada” olarak tanımlayan Fransız Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nün Başkanı Dominique Moisi daha somut konuşuyor. Fransa’daki Magrip kökenli yeni kuşak gençler Fransa’da doğup büyümelerine Magrip ile hiçbir bağlantıları olmamasına rağmen; kültürel, sosyal ve hatta cinsel olarak ayrımcılığa tabi tutulmaktadırlar. Magrip kökenli iyi eğitim görmüş bir genç konut alımında ya da işe başvuru sırasında salt Magrip adı taşıdığı için ayrıma tabi tutulabilmektedir. Tek cümleyle: Magrip kökenliler hemen yanı başlarında duran hayata dokunamamaktadırlar.

Hem Wievorka’nın hem de Moisi’nin tespitleri aynı olguyu göstermekte. Fransız Cumhuriyeti’nin entegrasyon modeli çalışmamaktadır. Şüphesiz bunda Fransız ekonomisinin son yıllardaki kötü performansı ve artan işsizlik oranlarının ve sağlıksız hayat şartlarının Magrip kökenlilerde ikiye katlanmış olması önemli bir etkendir ve hemen hemen her analizde dile getirilmektedir. Lakin, cumhuriyetçi entegrasyon modelinin başarısızlığı salt dönemsel sıkıntılarla ya da büyük şehirlerde artan ağırlıklı olarak Magrip kökenli yeni kuşak gençlerce oluşturulan çetelere karşı polisin yetersizliğiyle açıklanamaz. Sorun modelin kendisindedir, Wievorka’nın deyimiyle yapısaldır.

Fransız modelinin iki büyük kusuru

Fransız modelinin iki büyük kusuru var kanımca: Birincisi, 1789’dan bu yana süren ve neredeyse dokunulmaz kutsallaşmış bir dogma haline gelen tekil ve bütüncül cumhuriyet anlayışı. Bu cumhuriyetin entegrasyon modeli herkesin kökenine bakılmaksızın cumhuriyetin eşit vatandaşları olduğu ilkesine göre dizayn edildi. Cumhuriyetin özgürlük-eşitlik-kardeşlik sloganıyla ifadelendirilen değerleri dışında herhangi bir değer ya da tanımaya yer yoktu. Soyut birer ifade olarak cumhuriyetin sloganlaşan değerlerine ilişkin herhangi bir itirazın gelmesi beklenemez. Mamafih, bu soyut ilkeler hem kurallarla hem de uygulamalarla somutlaştırıldığı zaman karşımıza cumhuriyetin vatandaşlarının eşitliğinin aynılaştırma ya da tekdüzeleştirme ile sağlandığını görüyoruz. Yani Fransız cumhuriyeti farklılığa, çeşitliliğe ve çoğulculuğa hiçbir zaman tam anlamıyla açık olmadı. Hep soyut olarak ifade edilen “cumhuriyet değerleri” ile kısıtlandı. Cumhuriyet değerleri somut olarak ifade edilip realize edilmeyince de, bu değerlerin aslında pratikte geleneksel beyaz Fransız değerlerinden başka bir şey olması beklenemezdi. İşte bu nedenledir ki; Fransa genelde dışarıdan gelen göçmenleri özelde de Magriplileri entegre etmede başarı sağlayamadı. Fransız cumhuriyeti tekli, tekdüze vatandaşlardan ibaretti. Herkes vatandaştı, birey yoktu. Ama insanlar sadece bir siyasi birimin nitelemesi olan vatandaşlık nitelemesi ile var olmazlar, bundan da önce insandırlar, bireydirler, kadındırlar, erkektirler, bir etnik ya da dinsel aidiyetleri olabilir. Fransa’nın devlet-cumhuriyet odaklı vatandaşlık vurgusu bu çoğulculuğa açık olmadığından, aslında vatandaşlık vurgusunun zımni olarak dayandığı beyaz geleneksel Fransızlar dışındaki aidiyetleri kucaklayamadı. Şimdi bu söylediklerimi bir örnekle somutlaştırayım. Tekdüze bir vatandaşlık-eşitliği farklılıkları tanımadığı için bugün karşılaşılan somut problemlere de teşhis koyamıyor. Bir meselenin teşhisi onun hallinin yarısıdır. Şimdi mevcut problemlerin temelinde işsizlik, eğitimsizlik ve gettolardaki sağlıksız yaşam şartları olduğu hep söyleniyor. Lakin bu konuda elimizde sağlıklı istatistiki bilgiler yok. Örneğin Fransa’da ne kadar Müslüman yaşıyor tam bilmiyoruz. Sayı 5-7 milyon arasında dolaşıyor. Bunların ne kadarı Afrika kökenli ne kadarı Arap, bunu da bilmiyoruz. Bu insanların ne kadarı işsiz, ne kadarı hangi meslekte çalışıyor, ne tür eğitim almışlar, bu hususlarda güvenli bilgi yok. Geleneksel beyaz Fransız öğrencilerle beyaz olmayan öğrencilerin performanslarına ait elimizde karşılaştırmalı bir veri de yok. Bu veriler olmayınca probleme ilişkin sağlıklı teşhisler ve çözüm önerileri de üretemiyorsunuz. Veriler niye yok? Çünkü Fransa’nın tekil eşitlikçi cumhuriyetinde etnik ya da dinsel istatistiklerin yapılması yasa dışıdır. Tamam, insanların etnik-dinsel durumlarına göre herhangi bir ayrımcılığa tabi tutulmaması gerekir. Lakin, bunun için insanların etnik-dinsel kimliklerini yok saymak ve tanımamak gerekmez. Fransız cumhuriyetçilerinin bir türlü anlayamadığı şudur: Entegrasyon ortaklıkların ve beraberliklerin artırılması ile değil, farklılıkların ve çeşitliliklerin tanınması ile sağlanır. Hiçbir zaman insanların ortaklıklarını yüzde yüz yapamayacağımıza göre, pratikte farklılıkların tanınması daha sonuç alıcı bir yol olacaktır. Mesela; dinsel simgeler başka birilerine baskı aracı olarak kullanılabilir diye onları bütün devlet okullarında yasaklamak ve öğrencileri tekdüze bir giysiye tabi tutmak gibi tekil bir uygulama mı daha eşitlikçi ve özgürlükçüdür, yoksa eğer herhangi birisi bir simgeyi baskı aracı olarak kullanırsa adli prosedür ile bunu tespit edip hukuki yaptırımı suçların şahsiliği prensibine göre uygulamak mı daha eşitlikçi ve özgürlükçüdür? Sağduyu ikincisinden yana bir tutum alırken, Fransız Cumhuriyeti birinci yolu seçti. Aslında 1990’lı yıllardaki Fransız Danıştayı kararları da sağduyulu idi, ama 2000’li yılların Stasi Komisyonu ve akabinde gelen kanun tekdüze yasak uygulamasıyla sonuçlandı. Arada ne oldu? Cevap: 11 Eylül.

Fransa kendisini sorgulamalı...

Ortaklıkları yüzde yüz yapamayacağımızı söyledim. Bugün Magrip kökenli gençlerin güncel sosyo-ekonomik problemleri çözülse bile, kimlik meselesi ve bunun getirdiği ayrımcılık sorunları bitmeyecektir. Gerek şarta ilaveten bir de yeter şart vardır ki, o da tanınmadır. Magrip kökenli biri orta sınıf Fransız yaşamı sürse bile farklılığı (örneğin isminin farklılığı) tanınıp kabullenilmedikçe entegre ol(a)mayacaktır.

Fransız modelinin ikinci kusuru birincisinin devamı. Çoğulluğu reddeden tekil cumhuriyet geleneksel yapıları da yok etti ve yeni geleneksel yapıların oluşmasına da izin vermedi. Şunu söylüyorum: Gelenekten yoksun topluluklar, hareketler ve ideolojiler her zaman daha kolay radikalize olurlar. Gelenekler tarihsel süreklilikler oluşturarak ılımlı tutumları beslerler. Şüphesiz burada bütün geleneklerin bütün teamüllerini müspetleştirmiyorum. Lakin, tarihe ve çevremize yapacağımız kısa bir gözlem bize en radikallerin en az gelenek yoksunu olduğunu gösterecektir. Mesela radikal İslamcılar İslamî gelenekten yoksundurlar ve hatta bu geleneği yadsırlar. Fransız Cumhuriyeti ise gelenekten kopuş üzerine kuruldu ve bundan kurtulamadı. Magrip kökenli yeni kuşak Müslümanlar Fransa’ya entegre olamadıkları gibi tekil cumhuriyet onların İslamî gelenek oluşturmasına da sıcak bakmadı. Daha geçen yıl Sarkozy, nadiren de olsa doğru bir teşhisle, İslam Konseyi ve pozitif ayrımcılık önerisinde bulunduğunda, hem Chirac hem de sol liderler tarafından “cumhuriyet karşıtı” ve “Fransız karşıtı” fikirleri yaymakla suçlanmıştı. Politikacıların iktidar kavgasının bir yansıması var, bu yine de Fransa’nın geleneksel yapılara ve farklılıklara kapalı olmasını gösteren bir vaka.

Farklılıkları ve gelenekleri yok ederek bir entegrasyonun, en genelde sağlıklı bir toplumun, kurulmasının mümkün olmadığını Fransa tarihi defalarca göstermişti. Bugün önde gelen Fransız sosyologları 5. Cumhuriyet’in de iflasından bahsediyorsa, çözüm için 6. Cumhuriyet’e de ihtiyaç yok demektir. Çözüm ise basittir: Makul hayat standartları, tarihi süreklilik ve farklılıkları tanımak.

ODTÜ ÖĞRETİM ÜYESİ

Es gibt jede Menge Gesetze für die Minderheiten, zum &gtSchutz&gt gegen die religiösen, ethnischen, geschlechtlichen Merkmale...in Statistiken dürfen sie nicht benannt werden etc. ..das ganze bewirkt das Gegenteil in der Realität..es gibt Rassismus der übelsten Sorte, in jeder Hinsicht...wenn vor jahrzehnten schon französische &gtkommunistische&gt Bügermeister offen mit rassitischen Äusserungen Stimmen gewinnen wollten, dann war es eher schon verwunderlich, dass es so lange gedauert hat...

Die Medien selbst haben auch einen erheblichen Teil dazu beigetragen, das dieses Phänomen sich so ausgebreitet hat....bad news sells-((