"LEVH-İ MAHFUZ"
Allah Kuran"da Kendisini bazı sıfatlarıyla tanıtmıştır. Bunlardan birisi de Hafız yani "yapılan bütün işleri ayrıntılarıyla tutan, koruyan" sıfatıdır ve bu kelimenin ardında çok önemli sırlar gizlidir.
"LEVH-İ MAHFUZ"
Allah katında her şey yalnızca tek bir anda olup bitmiştir. İşte dünya var olduğundan beri gerçekleşen olaylar da bu tek bir ana sığmaktadır. Ve bu ana dair tüm bilgiler, Allah katında bir "Kitap"ta saklanmaktadır. Kuran"da, Levh-i Mahfuz olarak isimlendirilen "Ana Kitap"ta her şeyin bilgisinin bulunduğu belirtilmektedir:
Şüphesiz o, Bizim katımızda olan Ana Kitap"tadır; çok yücedir, hüküm ve hikmet doludur. (Zuhruf Suresi, 4)
....Kitabın anası O"nun katındadır. (Rad Suresi, 39)
...Katımızda (bütün bunları) saklayıp-koruyan bir kitap vardır. (Kaf Suresi, 4)
Gökte ve yerde gizli olan hiçbir şey yoktur ki, apaçık olan bir kitapta (Levh-i Mahfuz"da) olmasın. (Neml Suresi, 75 )
(Önlerine) Kitap konulmuştur; artık suçlu-günahkarların, onda olanlardan dolayı dehşetle-korkuya kapıldıklarını görürsün. Derler ki: "Eyvahlar bize, bu kitaba ne oluyor ki, küçük büyük bırakmayıp her şeyi sayıp-döküyor?" Yapıp-ettiklerini (önlerinde) hazır bulmuşlardır. Rabbin hiç kimseye zulmetmez. (Kehf Suresi, 49)
Allah başka ayetlerinde de dünyada insanların yaşadıkları tüm olayların, içlerinden geçen tüm düşüncelerin, başlarına gelen her şeyin bu kitapta olduğu gerçeğini şöyle haber verir:
Yeryüzünde olan ve sizin nefislerinizde meydana gelen herhangi bir musibet yoktur ki, Biz onu yaratmadan önce, bir kitapta (yazılı) olmasın. şüphesiz bu, Allah"a göre pek kolaydır. (Hadid Suresi, 22)
İşte kainat yaratıldığından beri var olan canlı cansız her şey, gerçekleşen her olay Allah tarafından yaratılmaktadır ve dolayısıyla O"nun tarafından bilinmektedir; yani tüm bunlar "Allah"ın hafızası"ndadır. Levh-i Mahfuz da Allah"ın Hafız sıfatının bir tecellisidir.
Bu durumda karşımıza çok önemli bir gerçek çıkmaktadır: Allah"ın hafızası sonsuzdur, o halde onda var olan hiçbir şey yok olmaz. Diğer bir deyişle Allah"ın yarattığı hiçbir canlı ölüp kaybolmaz, hiçbir çiçek solup yok olmaz, hiçbir içecek bitmez, hiçbir süre geçmez, hiçbir yiyecek tükenmez... Allah her an yaratmaktadır ve her şey ezelde yaratılmış ve "sonsuzluğa kilitlenmiş"tir.
Peki "sonsuzluğa kilitlenmek" ne demektir?
Bunu şöyle de açıklayabiliriz: Her varlığın ve olayın yaratıldığı anda aslında onun için sonsuzluk da başlamıştır. Örneğin bir çiçek yaratıldığında aslında bir daha yok olmamak üzere yaratılmıştır. Bu varlığın ya da nesnenin insanın görüntüsünden çıkması, insanın hafızasından silinmesi onun yok olması, ölmesi anlamına gelmez. Önemli olan Allah"ın hafızasındaki, Allah"ın katındaki halidir. Ve Allah"ın hafızasında bu canlının varoluşu da, yaşamı boyunca geçirdiği anlar da, ölümü de mevcuttur.
Allah, varlık verdiği her şeyi sonsuz olarak yaratmıştır. Var olan şeyler için artık sonsuz yaşam başlamıştır. Fakat bunu iyi anlayabilmek için tek tek varlıklar ve olaylar üzerinde düşünmekte yarar vardır. Ancak bu örneklere geçmeden önce bir konuya daha değinmek gerekir: Burada anlatılanlar, kuşkusuz bir insanın yaşamında karşılaşabileceği en büyük ilimlerden biridir. Sonsuzluk kavramıyla ilgili bu gerçekleri çoğu insan ilk kez duyuyor, ilk kez düşünüyor olabilir. Önemli olan şudur; Allah Kuran"da yalnızca "içten Allah"a yönelen" kimselerin öğüt alabileceğine dikkat çekmektedir. Yani samimi kalple Allah"tan yardım dileyen, O"nun sonsuz kudretini takdir etmeye çalışan, Rabbinin büyüklüğünü kavramak için çaba gösteren insanlar burada anlatılan gerçeklerden de öğüt alacak ve bu gerçekleri kavramaya başlayacaklardır.
Allah"ın Halık ismi "Her şeyin varlığını ve varlığı boyunca görüp geçireceği halleri, hadiseleri tayin ve tespit eden, ve ona göre yaratan, yokluktan var eden" anlamındadır. Allah Halık sıfatıyla insanları daha ilk başta anne karnında yarattığı andan itibaren onlar için sonsuzluk da başlamıştır. İnsan anne karnında geçirdiği gelişim evrelerini elbetteki hatırlamaz ancak bunun her karesi Allah katında mevcuttur ve kesinlikle kaybolmaz. Aynı şekilde insanın ilk bebeklik ve büyüme evreleri de insanın kendi hafızasından silinir. İnsan, Allah göstermediği sürece, artık bu kareleri göremez, bazılarını da sadece hatıra olarak bilir. Yaşadığı an içinde gördüğü şeyler ise, yalnızca kendisine hissettirilen algılardır. Fakat Allah"ın sonsuz hafızasında her şey olduğu gibi durmaktadır. İnsanların yaşadıkları olaylar, başlarından geçen hadiseler ve hayatlarındaki her türlü detay Allah tarafından yaratılmıştır ve hiçbiri yok olmaz. "...Bu, Allah"ın göklerde ve yerde ne varsa tümünü bildiğini ve Allah"ın gerçekten her şeyi bilen olduğunu bilmeniz içindir." ayetinde bildirildiği gibi, en küçük ayrıntıya kadar Allah katında muhafaza edilir. (Maide Suresi, 97)
Örneğin Hz. Adem"i düşünecek olursak; Adem peygamberin dünyaya gönderilmeden önce cennette yaratılmasına, orada imtihan edilmesine ait tüm detaylar Allah katındaki Ana Kitap"ta durmaktadır. Allah"ın Adem"i henüz balçıktan yarattığı hali de, meleklerin Hz. Adem"e secde etmeleri de, onun cennetten çıkarılışı da, dünyaya gönderildiği an da, dünyada başından geçen olaylar da tüm ayrıntılarıyla şu an canlı olarak durmaktadır. Hiçbiri yok olmuş değildir, en küçük detayına kadar her şey şu an Allah katında canlı olarak mevcuttur.
Bir başka örnek olarak, çok sevdiği kedisi öldüğü için üzülen bir insan düşünün. Aslında o insanın kedisinin ölüm anındaki hali Allah katında sonsuza kadar var olduğu gibi, o kedinin yavru halindeki en sevimli görüntüsü de, doğumundan o ana kadar geçen bütün halleri de Allah katında canlı olarak mevcuttur. Ayrıca kedinin sahibinin işteyken veya yanında değilken göremediği halleri de Allah katında canlı olarak saklanmaktadır. Dolayısıyla hiçbir varlık ölerek yok olmaz. Hepsi Allah katında her halleriyle canlı olarak sonsuza kadar dururlar.
Aynı şekilde Hz. Süleyman"ın Kuran"da geçen, atının ayağını okşama anı sonsuza kadar Allah katında durmaktadır. Daha sonra atların perde arkasında kayboluşu, ardından Hz. Süleyman"ın Sebe Melikesi"ne mektup göndermesi, mektubun Melike ve yanındaki askerler tarafından okunduğu an, Melike"nin Hz. Süleyman"ın sarayına gelişi ve sarayın zeminini "derin bir su" sanışı, ve o esnada "Ben Süleyman"la birlikte alemlerin Rabbi olan Allah"a teslim oldum" şeklindeki konuşması, şu an halen vardır ve sonsuza kadar da var olacaktır. (Neml Suresi, 44)
Bu örnekler üzerinde biraz daha derinlemesine düşünelim ve daha da detaylara inelim. Hz. Nuh döneminde bir adamın gömleğinin söküldüğünü ve daha sonra bunu bir terzinin diktiğini farz edelim. İşte o adamın gömleği, bu gömleğin ilk yapıldığı tezgah, daha sonra gömleğin sökülmeden önceki hali ve tekrar dikildikten sonraki hali, ve hatta o gömleği diken terzinin gömleği dikmek için iğneyi kullandığı her saniye, daha sonra bu gömleğin tamamen kullanılmaz hale gelişi, kısacası gömleğin varlık alemine geldiği andan itibaren geçirdiği her aşama, her saniye, her an Allah katında muhafaza edilmektedir. O gömlek şu an hala tezgahta dokunmaktadır, o gömlek şu an hala dikilmektedir ve o gömlek şu an hala Hz. Nuh dönemindeki sahibi tarafından giyilmektedir.
Bir de evinizdeki antika saat üzerinde düşünmeye başlayalım. O saatin bundan 200 yıl önce yapılış aşamaları, saatin içinde kullanılan tek bir telin yapılış aşamaları, saatin akrep ve yelkovanının içine yerleştirilişi, daha sonra bu saatin bir dükkana satılması ardından bir müşterinin onu alması, sonra bu saatin bozulup bir eskiciye verilmesi, sizin dedenizin dedesinin bu saati satın alması, ardından saatin dedenize ve ondan sonra babanıza ve sonra da size miras kalması, sizin o saati evinizin güzel bir köşesine yerleştirmeniz, daha sonra karşısına geçip "ne güzel durdu" diye düşünmeniz kısacası o saatle ilgili olarak ilk var olduğu andan itibaren (yüzlerce yıl) an an meydana gelen her olay Allah katında durmaktadır. O saat şu an çalışmaktadır, ve yine saat aslında şu an bozulmuştur, saat şu an sizin tarafınızdan o köşeye yerleştirilmektedir ve saat aslında şu an dedenizin dedesi tarafından satın alınmaktadır. Bunların tümü hiç eksiksiz olarak Allah"ın hafızasında mevcuttur. Üstelik bu antika saatin yalnızca geçmişi değil, bundan sonra geçireceği, fakat size göre gelecekte gerçekleşeceği için bilemediğiniz her türlü olay da Allah katında bilinmekte ve muhafaza edilmektedir. O saatin bundan 40 sene sonra sizin çocuğunuzun evinin uygun bir yerine yerleştirilişi de, o saatin bundan 300 sene sonra tamamen çürüyüp bozulması ve insanların görüşünden uzaklaşması da Ana Kitap"ta yazılıdır.
Nitekim bir ayette, "O, önlerindekini de, arkalarındakini de bilir. Onlar ise, bilgi bakımından O"nu kavrayıp kuşatamazlar" (Taha Suresi, 110) denilerek Allah"ın bu ilmine de dikkat çekilmektedir. (En doğrusunu Allah bilir) Çünkü Allah her varlığın an be an, öncesini-sonrasını yani ayetteki ifadeyle "önlerindekini de arkalarındakini de" her aşamasıyla bilmektedir. Ayette "Şüphesiz, yerde ve gökte Allah"a hiçbir şey gizli kalmaz" denilerek bu gerçek bir kez daha hatırlatılmaktadır. (Al-i İmran Suresi, 5)
TÜM OLAYLAR "ŞU AN" DA GERÇEKLEŞMEKTEDİR!
Allah katında her olayın tek bir anda meydana geldiği gerçeğini şöyle bir örnekle de açıklayabiliriz: Karşınızda büyük bir şehrin tablosunun bulunduğu düşünün. Tabloda şehrin caddeleri, sokakları, bu sokaklarda ilerleyen araçlar, sağa sola dizilmiş binalar ve insanlar çizilmiş olsun. Ve yine bu tabloda, şehrin bir ucundan diğer ucuna ulaşmaya çalışan bir adamın görüntüsünün de çizildiğini farz edin. Şimdi bu adam için şehrin bir ucundan diğerine kadar olan mesafe belirli bir uzaklıktadır ve bu uzaklığı aşabilmesi için de belirli bir zaman gerekmektedir. Adam ancak bu tam olarak bilemediği zaman sonunda istediği yere ulaşmış olacaktır. Aynı anda iki yerde birden olması mümkün değildir. Ama bu durum düz bir satıhtaki bu tabloya dışarıdan bakan bir kişi olarak sizin için geçerli değildir. Siz tabloya ilk bakışta şehrin bir ucundan diğerine kadar olan her şeyi tek bir anda görebilirsiniz, üstelik bunun için bir zamana da ihtiyacınız yoktur.
İşte bu örnekte anlatılan durum belirli bir boyutta yaşayan biz insanlar için de geçerlidir. Bizim için bir yerden başka bir yere ulaşmak ancak bir zamanın geçmesi ve enerjinin harcanması ile mümkün olabilir. Ama tüm bu boyutları yaratan ve tüm bunların üstünde tüm eksikliklerden bağımsız olan Allah için yarattığı evren ve onun içindeki dünya üzerindeki tüm olaylar tek bir anda gerçekleşir.
İkinci önemli gerçek ise tüm bu olayların birbiriyle aynı anda gerçekleşiyor olmasıdır. Çünkü daha önce de ifade edildigi gibi Allah katında zaman yoktur, her şey bir anda olup bitmektedir.
Adem peygamber aslında şu an balçıktan yaratılmaktadır, şu an melekler Hz. Adem"e secde etmektedir, şu an Hz. Adem cennetten çıkarılmış ve dünyaya gönderilmiştir. Üstelik sözü edilen "an", şu saniye yani sizin bu satırları okuduğunuz andır.
Şimdi bu konuyu daha da pekiştirmek için bir başka örnek daha verelim; Hz. Musa"yı düşünelim. Annesinin daha bebekken Hz. Musa"yı sandığın içine koyup suya bıraktığı an halen mevcuttur, o hali kaybolmamıştır ve sonsuza kadar da duracaktır. Allah katında Hz. Musa"nın Firavun"a gittiği ve tebliğ yaptığı an mevcuttur ve aslında tam şu an Hz. Musa Firavun"un karşısındadır, ama aynı zamanda şu an Hz. Musa Kutsal Vadi Tuva"da Allah"tan vahiy almaktadır ve yine şu an Hz. Musa yanındaki İsrailoğullarıyla birlikte Firavun"un adamlarından uzaklaşmaktadır, şu an Musa peygamber asasıyla denize vurmakta ve denizi yarmaktadır ve sonsuza kadar da denizin yarılması Allah"ın hafızasında mevcut olarak kalacaktır.
Hz. Meryem"in Hz. İsa"ya hamile kalması, hurma ağacının altında doğum yapması, sonra kavmine dönmesi ve Hz. İsa"nın henüz beşikteyken kavmin insanları ile konuşması, ardından Hz. İsa"nın havarilerine "Allah katında benim yardımcılarım kimlerdir?" diye sorması ve Hz. İsa"nın Allah katına yükseltilmesi de sizin şu an içinde bulunduğunuz anda gerçekleşmektedir. Üstelik yalnızca geçmişe dair bize bildirilen olaylar değil, geçmişle ilgili bize bildirilmeyen ve gelecekte olacağı için henüz bilmediğimiz olaylar da aslında şu andadır. Hz. İsa"nın yaşamı boyunca geçirdiği her saniye, havarilerine Allah"ın dinini tebliğ etmesi, Allah"ın tespit ettiği bir sürede yeryüzüne tekrar gönderilişi, insanlara Kuran"ı tebliğ edişi ve hatta bu tebliği sırasında yaptığı her konuşma, daha sonra ölümü ve hesap günü diriltilmesi, cennetin girişinde melekler tarafından "Selam" sözleriyle karşılanması da aslında tam bu anda meydana gelmektedir.
Aynı şeyler bundan 3000 sene önce yaşayan bir insan için de geçerlidir. M.Ö.3000 yıllarında öğle vakti bir ağacın altında oturup manzarayı seyreden adamın eline bir uç uç böceği konması, adamın o böceği inceleyerek Allah"ı tesbih etmesi, daha sonra böceğin uçarak yuvasına doğru gitmesi, uç uç böceğinin yumurtadan çıkışından ölümüne kadar olan bütün halleri Allah katında hıfz edilmiştir ve dolayısıyla hepsi tek bir anda yani sizin bu satırları okuduğunuz şu anda gerçekleşmektedir.
Tüm bu örneklerin karşımıza bir kez daha çıkardığı gerçek şudur: Hiçbir an, hiçbir kare, hiçbir olay, hiçbir varlık yok olmamıştır ve olmayacaktır. Nasıl televizyonda izlediğimiz bir film, film şeridine kaydedildiyse, çeşitli karelerden oluşuyorsa ve bu kareleri bizim görmememiz onların olmadığı anlamına gelmiyorsa, bizim "geçmişte yaşanmış" veya "gelecekte yaşanacak" dediğimiz olaylar için de aynı şey geçerlidir.
Fakat bu noktanın yanlış anlaşılmaması çok önemlidir. Bu sahnelerin hiçbiri bir hatıra ya da bir anı gibi veya hayal gibi değildir. Bunların tümü, aynen şu an yaşadığınız an gibi canlıdır. Her şey diri olarak korunmaktadır. Biz yalnızca Allah bize bu algıları vermediği için onları geçmiş, bitmiş olaylar olarak görürüz. Ve Allah dilediği an bize bu görüntüleri gösterebilir, bu olaylara ait algıları vererek bize de bu olayları yaşatabilir.
***Zamansızlık içinde her kare, her an aynı anda vardır ve sonuna dek var olacaktır. Allah"ın yarattığı hiçbir görüntü, hiçbir olay, hiçbir varlık yok olmaz. Hz. Nuh gemiyi şu an yapmaktadır. Tufan şu an kopmuştur, tufana ait her kare her an şimdi her şeyle eş zamanlı olarak devam etmektedir. Bunlar geçmişte olup biten olaylar değildirler. Bugün yaşadığımız olaylar ile tüm bu anlatılanlar aynı anda gelişmektedir. Çünkü bunların her biri Allah"ın hafızasında sonsuza dek kalacak şekilde var edilmektedir.*** ( Harun Yahya ; Sonsuzluk baslamis durumda )
|