Einzelnen Beitrag anzeigen
  #21999  
Alt 28.07.2005, 16:27
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard IKRA !. :o)

Bak simdi Sana Peygamber efendimiz Buyurdu ki basligi altinda verilen Rezaletlerden Bir demet sunayim da Müslümanligindan Allah dan ve yalan isnat edilen O ALEMLERE RAHMET PEYGAMBERDEN UTAN !..

Buyur:

Yazan Kişi: Alpi003
Tarih: 03-09-04 14:48

Sizler Islami Kurani birakip Kurdugunuz soytariliklarda yuvarlandikca daha cooook Turhan Dursunlar Ilhan Arsel ler Cikacak..

bakiniz Hadis ilminiz Islam i nasil bir alay konusuna Dönüstürüyor..

Allah Sizleri Af Etsin


..Hz. AISE

hz.muhammed"in son eşi olarak kabul edilen, islam tarihinde hırsından dolayı çeşitli entrikalara sebep olduğu yazılan, islam dininin mezheplere ayrılmasına neden olan olayın yaratıcılarından biri olarak da tanıtılan hatun kişi.
(mijen, 25.07.2002 14:40)

muhammed"le 6 yasindayken evlenmis olmasi kayda deer olan hatun
(vito genovese, 29.07.2002 13:54)

(bkz: türkcemizi düzgün kullanalim)
(guru, 29.07.2002 13:55)

islam peygamberinin 6 yaşındayken evlendiği,9 yaşındayken koynuna aldığı karısı.(bkz: şeriat ve kadın)
(feraye, 29.07.2002 14:04)

lisede dinciye bu sübyancılık olayını sorduğumda o coğrafyada hava sıcak olduğundan kızların daha çabuk büyüyüp serpildiğini ve kıvama geldiğini anlatmasına neden olan muhammedin en sevdiği eşi. hatta muhammedin, yaşlı eşlerinden sıralarını (yatmak için) ayşeye vermelerini istediği anlatılır. ayrıca (bkz: cemel vakası)
(wrathful lilith, 29.07.2002 15:02 ~ 05.11.2003 11:56)

halife ebubekir in kizidir. diger e$lerin siralarini hz ayse"ye vermeleri kendi istekleriyle olmu$tur, sirasini veren de sadece bir tanesidir. mezhep bölünmesine falan yol acmami$, sadece yanli$ safta bulunmu$, akabinde de hatasini anlami$tir.
(respirator, 20.12.2002 20:38)

ben 6 yasindan beri ekolunun onculerinden.
(the 8th endless, 27.03.2003 00:44)

islamiyetin hürrem sultani.
(minotaurus, 27.03.2003 01:08)

hz. muhammed ile ilişkisi olan herkese hz sıfatını uygun görme durumunda oluşmuş laf öbeği.
(mirmirik, 27.03.2003 01:41)

anlatılanlar doğru ise peygamberin "sözlerimi nakletmeyin" tavsiyesini kaale almamış muhteremdir hazreti aişe.
acaba hangi şartlar altında 9 yaşındaki kızlarla evlenilebilir sorusunu akıllara getiren insandır.
(sirius, 27.03.2003 01:57)

(bkz: olayin boku cikmistir herkesi tebrik ederiz)
(minotaurus, 27.03.2003 02:01)

kendimizi munazara havasindan kurtarip anlamak amaciyla bakarsak 9 yasinda evlenme olayini zamanin kosullari altinda ve kendisinin cok onemli bir kisi olan hazreti ebubekirin kizi oldugunu gozonunde bulundurarak (dolayisiyla politik dengeleri) degerlendirmek cok zor olmasa gerek.

ondan cok daha ilginc baska bir detay var ki hazreti ayseyle ilgili o da donemin politik dengeleriyle hayli ilintilidir kanimca. olay su:
mureysi gazasindan donerken kervandan ayrilip tuvalete gittiginde kaybolur, daha sonra sabaha karsi safvan ibn-i muattal adli sahabe tarafindan bulununca ikisi hakkindaki dedikodular ayyuka cikar. hatta dedikodular o denli alir yurur ki, hazreti muhammed bile suphe edip ayse"nin kendisine bir gunah isleyip islemedigini sorar. bunun uzerine nur suresinin 11 ila 20"nci ayetleri iner:

"bu ağır iftirayı uyduranlar şüphesiz sizin içinizden bir guruptur. bunu kendiniz için bir kötülük sanmayın, aksine o, sizin için bir iyiliktir. onlardan her bir kişiye, günah olarak ne işlemişse (onun karşılığı ceza) vardır. onlardan (elebaşlık yapıp) bu günahın büyüklüğünü yüklenen kimse için de çok büyük bir azap vardır. bu iftirayı işittiğinizde erkek ve kadın müminlerin, kendi vicdanları ile hüsnüzanda bulunup da: "bu, apaçık bir iftiradır" demeleri gerekmez miydi? onların (iftiracıların) da bu konuda dört şahit getirmeleri gerekmez miydi? mademki şahitler getiremediler, öyle ise onlar allah nezdinde yalancıların ta kendisidirler. eğer dünyada ve ahirette allah"ın lütuf ve merhameti üstünüzde olmasaydı, içine daldığınız bu iftiradan dolayı size mutlaka büyük bir azap isabet ederdi. çünkü siz bu iftirayı, dilden dile birbirinize aktarıyor, hakkında bilgi sahibi olmadığınız şeyi ağızlarınızda geveleyip duruyorsunuz. bunun önemsiz olduğunu sanıyorsunuz. halbuki bu, allah katında çok büyük (bir suç) tur.onu duyduğunuzda: "bunu konuşup yaymamız bize yakışmaz. hâşâ! bu, çok büyük bir iftiradır" demeli değil miydiniz? eğer inanmış insanlarsanız, allah, bir daha buna benzer tutumu tekrarlamaktan sizi sakındırıp uyarır. ve allah âyetleri size açıklıyor. allah, (işin iç yüzünü) çok iyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir. inananlar arasında çirkin şeylerin yayılmasını arzulayan kimseler için dünyada da ahirette de çetin bir ceza vardır. allah bilir, siz bilmezsiniz. ya sizin üstünüze allah"ın lütuf ve merhameti olmasaydı, allah çok şefkatli ve merhametli olmasaydı ! " (nur suresi 11-20)
(z, 22.09.2003 06:44 ~ 06:49)

(bkz: aicha)
(ringo, 22.09.2003 10:10)

ebubekir i sıddık ın kızı ayişe-i sıddıka
lakabı hümeyradır.

zevcinin vefatından sonra her günü oruçlu geçirecek kadar sadık, ziyaretine gelen âmâ sahabe ishakı karşılarken bile başını örtecek kadar iffetlidir.
ki bunu hisseden ishak
-ben körüm, benden mi sakınıyorsun diye sorunca;
-sen beni gömüyorsun ama ben seni görüyorum der.
(dandoldenyus, 04.11.2003 13:12 ~ 13:20)

çok güzel bir hanım olduğu rivayet ediliyor. hatta sağlam bir rivayete göre bedevinin biri peygamberimiz efendimiz hz muhammed"den ayşe validemizi kendisine ister. hz muhammed kendi eşlerinin ümmetin annesi olduğunu ifade eder. bu uyarı, ikaz vesilesiyle biz biliriz ki gerek ayşe, gerek hatice, gerek hafsa, gerek mariye bizlerin annesidir.
ayrıca 6 yaşında evlendiler, 9 yaşında bilmem ne yaptılar gibi gayet ahlaksızca yapılan sübyancılık yakıştırmalarının, haşa, yakıştırma ve tutumların bilimsel geçerliliğe ne derece uygun olduğu ortada. tek örneği bu hadise değildir. o zamanın arap toplumu... diye başlamadan evvel meseleyi muzır bir zaviyeden görmeye çalışan zavallı insanlara şiddetle kitap karıştırmalarını salık veriyorum.
bunun dışında hz ayşe bir hadis hafızıdır. hadis rivayetinde kendisine iltifat edilen önemli kişilerden biridir. yani bugünkü islam şeriatının oluşmasında hz ayşe"nin oynadığı rol büyüktür.
bir diğer nokta ise hz muhammedin kız olarak evlendiği tek kadındır ayşe. diğer hanımları yaşlı ve duldular.
(lazarus, 05.11.2003 11:28)

feraiz ilminde otorite sahibi olmakla da tanınır.
(sirkencubin, 05.11.2003 11:34)

modern islamizm"de mhz ayse hatta ghz ayse olarak anilmasi gereken ki$i. (bkz: carpilmak)
(kusmuk, 05.11.2003 11:53)

muhammed"in cinsel hayati

turan dursun

muhammed"in şehveti ve "tanrı"sı

karılarından aişe, muhammed"e şöyle diyor:

-"ma era rabbeke illa yüsariu hevake" (bkz. buhari, e"s-sahih, kitabu"t-tefsir/33/7,kitabu"n-nikah/29;diyanet yayınlarından tecrid, hadis no:1721;müslim, e"s-sahih, kitabu"r-rıda/49,hadis no:1464;ibn mace sünen, kitabu"no:-nikah/57, hadis no: 200; ahmed ibn hanbel,6/134,158)

nedir bu sözün türkçesi?

"vallahi rabbinin, senin arzunu hemen yerine getirdiğini görüyorum."(ahmed davudoğlu, sahih-i müslim terceme ve şerhi. 7/402)

"rabbin teala (kadınlarının değil) ancak senin arzunun tahakkuna müsaraat ediyor. (çeviri :kamil miras, diyanet yayınlarından)

aişe"nin sözü dilimize şöyle de çevrilebilir:

"bakıyorum da, senin efendi tanrı"n , yalnızca senin şeyinin keyfini (hevanı) yerine getirmek için koşuyor."

hadiste, efendi tanrının yalnızca muhammed"in "heva"sı için koştuğu açıkça belirtiliyor.

heva: insanın arzusu, isteği. ama buradaki herhangi bir arzu, istek değil; cinsel istektir söz konusu olan. çünkü buradaki konu, cinsel isteğin üzerinde durulduğu bir konu. ayrıca "heva" söylendiğinde ilkin bu kavramda kullanılır. rağıp da, heva için : "meylun"nefsi ile"eş-şehveti" (bkz: müfredat, heva) diyor. yani "nefsin şehvete eğilimi."

rağıp, aynı yerde, "heva"nın "şehvete eğilimli olan nefsin kendisi için de söylenebileceği"ni belirtiyor.

aişe neden böyle diyor?

muhammed"in çok karısı var. yaşlanmış olan sevde bint zema"nın dışında hepsi genç, hepsi güzel. ve hepsi de cinsel istekli. adalet olsun diye, muhammed"in bunlarla cinsel birleşmesi sıraya konmuştur. sevde"nin dışında kimse, sırasını başkasına kaptırmak istemiyor. işte bu böyleyken, "ayet" geliyor; durumu değiştiriyor:

muhammed"in "heva"sı, "adalet"in önüne geçiyor:

muhammed"in kadın seçimi, cinsel alandaki isteği, hadisteki sözcüğü ile "heva"sı, adalete baskın geliyor ve sıra muhammed"in isteği doğrultusunda, "ayet"le bozuluyor. ahzap suresinin 51. ayeti şu sözlerle başlıyor:

-"(ey muhammed!) onlardan (yani karılarından) dilediğini geriye bırakır, dilediğini öne alabilirsin..."

ne demek bu?

hadis ve yorumlara göre şu demek:

-"ey muhammed! artık nöbet, sıra zorunlu değil senin için. nöbeti, sırası gelse bile, dilediğin karınla cinsel birleşmeyi erteleyebilir, ondan önce dilediğin karınla yatabilirsin."

sözün özü: kuran"ın tanrısı, muhammed"in, karılarıyla olan cinsel ilişki düzenindeki işini kolaylaştırıyor. ilişkiyi sıraya koyma zorunluğunu kaldırıyor. "hangi karınla ne zaman yatmak istersen özgürsün" diyor.

işte bunun üzerine aişe dayanamayıp o sözü söylüyor:

-"görüyorum ki senin efendi tanrı"n, senin şeyinin keyfini ..."

aişe, bu durumu daha sonra, ahzap"ın 51. ayeti gelince anladığını; 50. ayet geldiğindeyse bunu pek anlayamadığını ve o nedenle, 50.ayette, "peygambere kendini (hem de mehirsiz olarak) verebilecek kadın "dan söz edilince şu tepkiyi gösterdiğini belirtiyor:

-"olacak şey mi? bir kadın utanmaz mı ki, kendini bir erkeğe armağan etsin?"(tecrid, hadis no:1721)

karılar içinde ayrıcalıklı olanlar:

muhammed, kimi karılarını daha çok severdi. kimini de daha çok tutardı. en çok tuttuğu karılarının başında aişe geliyordu. ebubekir"in kızıydı, o nedenle de etkiliydi. zaman zaman muhammed"e kafa tutar gibi durumları bile olabiliyordu. zeki de olduğu için, birtakım ayrıcalıklar sağlayabilmişti. muhammed"in cinsel ilişkilerindeki sıra düzeni bozulunca, karılar içinde en çok yararlanan o olmuştu. boşamasın diye muhammed"in hoşnutluğunu kazanmak isteyen yaşlı ortağı sevde bint zem"a"nın "gün"ünü almıştı. başka kumaların gününde de muhammed"le yatabilirdi. muhammed istediğinde, kendi günüyse başkasına vermezdi. muhammed"in canı başka kadınla yatmak istese bile vermezdi gününü, sırasını.

aişe: "günümü kimseye vermem"!

aişe"nin anlattığına göre: muhammed"e, herhangi bir karısının gününü, sırasını gözetmeksizin; dilediği karısıyla dilediği zaman yatma özgürlüğü veren "ayet", yani ahzab suresinin 51. ayeti geldikten sonra da, muhammed"in aişe"nin gününde başka kadınla yatmak istediğinde aişe"den izin alma gereği duyardı. izin isterdi ama aişe geri çevirirdi:

-"eğer izin verme, vermeme yetkim varsa vermek istemiyorum. tanrı elçisi! bilesin ki hiçbir kimseyi sana (seninle yatmaya) yeğ tutmam."( bkz. buhari, e"s-sahih, kitabu tefsiri"l-kur"an/33/7)

hadisten anlaşıldığına göre, aişe"nin bu karşı koyuşuna muhammed artık ses çıkarmamış; "ayet var. ayet bana istediğim zaman dilediğim karımla yatma yetkisini vermiştir" dememiş ya da diyememişti.

muhammed"in karıları arasında hizipleşme

peygamberin karıları iki hizibe ayrılmıştı: bir kesimde aişe, safiyye ve sevde vardı. öbür kesimdeyse ümmü seleme ve peygamberin öteki karıları. müslümanlar, peygamberin aişe"ye olan sevgisini biliyorlar; o nedenle depeygambere bir armağanda bulumak isteyen biri olduğunda armağanı sunmayı geciktirir; peygamber aişe"nin odasına gittiğinde sunardı.

karılar: "adalet isteriz!"

bunu üzerine, ümmü seleme hizibi söylenmeye başlandı. bu kesimde olan kadınlar gidip ümmü seleme ile konuştular:

-ümmü seleme! peygambere söyle. herkesle konuşsun; peygambere kim bir armağan vermek isterse, peygamberin hangi karısının yanında bulunduğuna bakmaksızın armağanını sunmasını duyursun.

muhammed aldırmıyor:

ümmü seleme, karıların dediklerini peygambere söyledi. ama peygamber bir şey söylemedi. karılar gelip ümmü seleme"ye sordular:

-ne dedi peygamber?

-bana bir şey demedi.

-öyleyse bir kez daha söyle ona!

ümmü seleme, kendi gününde (ilişki için) geldiğinde peygambere yine söyledi. ne var ki peygamber ona yine bir şey söylemedi. kadınlar sorunca yine "peygamber bana bir şey söylemedi" dedi. kadınlar da, "sana karşılık verinceye kadar söyle ona söylediklerimizi" dediler. peygamber cinsel ilişki için dönüp geldiğinde, ümmü seleme ona kadınların dediklerini yine anlattı.
bu kez peygamber konuştu:

muhammed: "bana vahiy, yalnızca aişe"nin gününde geliyor"!

-aişe konusunda beni üzme! bil ki, hiçbir kadın koynumdayken bana vahiy gelmez de, yalnızca o koynumda bulunduğu sırada bana vahiy gelir.

bunun üzerine ümmü seleme şöyle dedi:

-ey tanrı elçisi! seni üzdüğüm için tanrıya sığınıp tevbe ediyorum!

karılar, muhammed"in kızı fatıma"yı araya koyuyorlar:

aynı kadınlar sonra peygamberin kızı fatıma"ya başvurdular; onu peygambere gönderdiler. şöyle demesini istediler:

-karıların tanrı için senden, ebubekir"in kızı (aişe) konusunda (kayırmayı bırakıp) adaletli davranmanı istiyorlar.

fatıma"nın aracılığı da bir sonuç vermiyor:

fatıma da peygamberle konuşup kadınların dediklerini iletti. peygamberse şöyle karşılık verdi:

-kızcağızım (sevgili kızım)! benim her sevdiğimi sen sevmezmisin?

fatıma karşılık olarak:

-evet!

peygamber:

-öyleyse sen de aişe"yi sev!

49 yaşındaki adam (muhammed), 6 yaşındaki bir çocuk (aişe) ile evleniyor:

yine aişe"nin kendisinin anlattığını dile getiren bir hadis:

bu hadisin başında, aişe aynen şöyle diyor:

-"peygamber benimle evlendi; ben o sırada 6 yaşındaydım."

evet, bir yanda 49 yaşındaki muhammed, öbür yanda 6 yaşındaki aişe evleniyorlar. muhammed ile evlendiği zaman aişe"nin 6 yaşında olduğunun islam dünyasında kabulu zorunlu. çünkü bunu anlatan "hadis", tartışmasız "sağlam(sahih)" kabul edilir. bu hadisi, islam dünyasında en sağlam olarak benimsenegelmiş olan buhari"nin ve müslim"in "e"s-sahih"lerinde de buluyoruz.

anlatıldığına göre evlilik gerçekleşiyor ama yine de 3 yıl kadar zifaf (yani cinsel birleşme) gerçekleşmiyor. bu süre geçtikten sonra oluyor zifaf !

aişe 9 yaşındayken 52 yaşındaki muhammed ile gerdeğe giriyor:

hadisi izleyelim. aişe anlatıyor:

-"ve be dokuz yaşındayken benimle gerdeğe girdi. medine"ye göçmüştük. haris ibn hazrec oğullarına konuk olduk. o sırada sıtmaya yakalandım. saçlarım döküldü. saçlarım yeniden geldi; bölükler oluştu. annem ümmü ruman bana geldi. arkadaşlarım ile birlikte salıncakta sallanıyorduk. annem beni çağırdı. yanına gittim. benden ne istediğini bilmiyordum. elimi tutup alıp götürdü. evin kapısına gelince durdu. soluk soluğa kalmıştım. sonunda soluğum biraz yatıştı. annem, sonra biraz su alıp yüzüme başıma değdirdi. sonra beni eve soktu. bir de baktım ki bir takım medineli kadınlar. evdeler. bana şöyle demeye başladılar:

-hayırlı, bereketli olsun. iyi şanslar.

annem beni bu kadınlara teslim etti. bunlar benim saçımı başımı yıkadılar, beni güzel bir biçimde hazırladılar. peygamberle birden karşılaşmaktan başka hiçbir şey beni korkutmamıştı. kadınlar, beni ona teslim ettiler. ve ben o sıralar 9 yaşındaydım."

aişe, muhammed"in koynuna verilmek üzere götürüldüğünde, salıncakta sallanıp oynayan bir oyun çocuğuydu. yani muhammed, 52 yaşında böylesine bir çocukla cinsel birleşimde bulunmuştu.

bir kız 9 yaşına geldiğinde, islam hukukunda "şehvet konusu" oluyor:

aişe 9 yaşındayken muhammed"in koynuna sokulmuş olunca, islam hukuku bundan şu sonucu çıkarıyor:" 9 yaşındaki bir kız, müştehat (şehvete konu olabilecek çağda) sayılır" diyor. ve bu nedenle de 9 yaşındaki bir kız çocuğu ile evlenilebileceğini bildiriyor.

aişe, muhammed"in karısıyken büyüyecek ve 18-19 yaşına geldiğinde de muhammed"in ölümü üzerine, kimi kumaları gibi, çok genç yaşta dul kalacaktır. ve hiçbir erkekle evlenmemeye "mahküm" edilerek...muhammed"in karıları, müminlerin anaları sayıldığı için...

aişe"nin kaybolan kolyesi ve safvan:

muhammed, mustalıkoğluları" na karşı gece baskını için yola çıkma hazırlığında. yıl : miladi 627. bu sırada muhammed, aişe" yi de yanına almıştır. aişe 9 yaşındayken muhammed" in koynuna verildiği tarih, eğer hicri şevval ya da zilkade 1 / miladi mayıs ya da haziran 623 ise- 13 yaşındadır daha. aynı gece baskınının sonucunda, tutsaklar arasında güzelliğiyle göze çarpacak ve başkasına düşmüşken alınıp muhammed in koynuna verilecek olan cüveyriyye" yle aynı yaşta. devenin üzerinde kapalı bir yer ("mahmil"); aişe de içinde. gidilir; baskın yapılır, elde edilecekler elde edilir ve dönüş başlar. gidiş medine"ye doğru. derken bir konak yerinde biraz kalınır. gecenin bir kesimi. bir süre sonra; kalkıp yola koyulmaya yöneliş. tam bu sırada bir şey olur: aişe çişi için ya da öbür işini görmek üzere birlikten ayrılır. ayrılışını haber verse olmaz mıydı? olurdu ama, kimseye haber vermemiş işte. çişi ya da öbür işi olup bittikten sonra döner; ama bir terslik: göğsünü yokladığında, kolyesini bulâmaz ve kopup düştüğünü anlar. geri dönüp gerdanlığını aramaya koyulur. o sırada aişe devesinin üzerindeki kapalı yerinde bulunuyor sanıldığı için herkes habersiz ve birlik uzaklaşıp gitmiştir. aişe, kolyesini bulur; ama işte o saatlerde, yolda yapayalnız. konaklandığı yere gelir, orada bekler. gelsin götürsünler diye... beklerken uyku bastırır ve uyur. ve bu sırada: muattal oğlu safvan. arkadan gelmiş, aişe" yi görünce de şaşırmıştır. şaşkınlığını anlatan sözler. onun bu sözlerine de aişe uyanır. safvan, aişe" yi devesine bindirir. yola koyuluş. en sonunda, bir konak yerinde birliğe ulaşılır. bu sırada da dedikodular başlar... aişe" nin kendi anlattığına göre gerçek bu. (bkz. buhâri, e"s-sahih, kitabu"ş- şehâdât/15; kitabu"i-meğâzî/34; tecrîd, hadis no: 1151; müslim, e"s- sahih, kitabu"t-tevbe/56, hadis no: 2770.)