Einzelnen Beitrag anzeigen
  #21845  
Alt 23.07.2005, 15:44
unknown
 
Beiträge: n/a
Standard I -d )

Yapmacık ve Samimiyetsiz Konuşmalar

Adamlık dini bir "kalıplar" dinidir. İnsan bu kalıpları benimsediği ve uyguladığı müddetçe toplum içinde benimsenir ve rağbet görür. İnsan ilişkilerinde çok önemli bir yer tutan konuşmanın da bu dinde kendine özgü sayısız kalıpları vardır. Adamlık dininde konuşmalar ortam ve duruma göre bu kalıplardan uygun olanlarının seçilip ardı ardına getirilmesiyle oluşur. Kişinin sarf ettiği sözleri gerçekten hissedip hissetmediği hiç önemli değildir. Adamlık dini insanı, hissettikleri dışa vurduklarından farklı olduğu için -diğer bir deyimle içi dışı bir olmadığı için- bir anlamda "iki yüzlü"lüğün tarifi içine girer. Normal bir insan için ikiyüzlülük her ne kadar utanılacak bir durum olsa da adamlık dinini yaşayan utanılacak bir duruma düştüğünün farkında değildir.

Kişi adamlık dininde, nefret ettiği halde seviyor görünmeyi, sevdiği halde ilgisiz görünmeyi, umursamadığı halde saygı göstermeyi, üzülmediği halde üzülmüş gibi, sevinmediği halde sevinmiş gibi davranmayı, içinden gelmediği halde gülüp kahkaha atmayı ya da ağlamayı, hiç etkilenmediği halde çok şaşırmış görünmeyi öğrenir. Şartların gerektirdiğine göre de bu öğrendiklerini uygular.

Karşısındakiler de aynı yapıya sahip oldukları için yapmacıklık ve samimiyetsizliği yadırgamaz, doğal karşılarlar. Sıra kendilerine geldiğinde de aynı sahte ve suni karakter yapısını sergilemekten kaçınmazlar.

Samimiyetsiz konuşma çeşitlerinden bazı örnekleri şöyle sıralayabiliriz:

Olayları anlatırken daha fazla ilgi çekebilmek için abartılı bir üslup kullanmak. Basit bir şeyi önemliymiş, önemli bir şeyi de basitmiş gibi anlatmak. Konuşurken, Türkçe karşılıkları olsa bile, yabancı kelimeler kullanarak yabancı dil bildiğini belli etmek...

Bilmediği bir konu anlatılırken belli etmeyip biliyormuş gibi davranmak, o konu hakkında duyduğu bir şeyi ekleyip sanki bütün konuya hakimmiş havası vermek. Anlatılanlardan etkilenmediği halde yapmacık abartılı tepkiler vermek ve hissetmediği halde hayret, beğeni, kınama, üzülme, onaylama, destekleme sözleri sarf etmek. Örneğin "çok büyük geçmiş olsun", "pes doğrusu", "ay inanmıyorum", "şok olduk", "vallahi bravo", "sonuna kadar yanındayım", "en doğrusunu yapmışsın" gibi...

Elbette bunların hiçbirisi samimi olarak hissedildiği için söylenmez. Karşı taraf da bu lafların yapmacıklığından haberdardır. Ancak önemli olan bu kalıpların yerli yerinde ustaca kullanılmasıdır. Gerisine aldırış edilmez. Samimiyetsizlik ve ikiyüzlülük adamlık dininde öyle doğal bir hal almıştır, öyle benimsenmiştir ki, kazara bir derece açık sözlü, içi dışı bir, samimi görünen birisine rastlansa onun bu özelliğinden hayretle karışık bir takdirle bahsedilir.

İnsan samimiyetsizliğinde başarılı olduğu ölçüde toplum içinde başarılı olur. Toplumda insanların hayranlık duyacağı mevkilere ulaşmış pek çok insana dikkat edildiğinde, bu kuralları uygulamada son derece usta oldukları görülecektir.

Erkeklerde iş hayatında, mesleki kariyerde bir yükselme aracı olan samimiyetsiz konuşmalar kadınlarda eş, dost, arkadaşlar arasında bir övünme vesilesi olarak kullanılır. Kocanın makam-mevkisi, zenginliği, çocuklarının okul durumları, tatilde gidilen yerler, sosyal ilişkiler ve faaliyetler bire bin katılarak anlatılır.

Yapmacık konuşma çeşitlerine örnek olarak aşağıdakileri de sayabiliriz:

Karşı tarafın esprilerine, ayıp olmasın diye veya ondan çekindiği ya da ona yaranmak için zoraki gülmek, içinden gelmediği halde yapmacık kahkahalar atmak. Sinirlenince abartılı kibar bir üsluba geçip sinirlendiğini ses tonuyla belli etmek.


Boş ve Amaçsız Konuşmalar

Adamlık dininin konuşmalarındaki en belirgin özellik konuşmaların boş ve amaçsız olmasıdır. Halkın % 90"dan fazla bir kesiminde, "laf olsun diye, konuşmak olsun diye konuşmak" adeta istemsiz bir davranış haline gelmiştir. Sonuca götürmeyecek, kalıplaşmış beylik konular bu boş konuşmaların temelini teşkil eder. Bu tür konuşmaların konu içeriği çok geniştir. Halk arasında, avami lisanla, "geyik muhabbeti" olarak da tanımlanan bu konuşmalar adamlık dini insanının gündelik yaşamında önemli bir yer işgal eder. Konuşmaların fazla değişmeyen klasik açılışları vardır: "Dünyanın hiçbir yerinde yok...", "Avrupalı bunu yapmaz...", "24 saatte..." diye başlayan konuşmalar, "beni başa getirecekler...", "seneye bu yollar bu trafiği kaldırmaz...", "biz adam olmayız...", "onların hepsi benim yanımda yetişti...", "Amerikalı bilim adamları...", "Japonlar bunu yapmışlar..." şeklindeki konuşmalar uzar, genişler, konudan konuya atlanır.

Bilinen veya bilinmeyen her türlü konuda fikir beyan etmeye yönelik konuşmalar da en çok rağbet görenlerdendir. Hiçbir sonuca bağlanamayan, bağlansa da hiçbir fayda getirmeyen bu tip konuşmalar genelde karşı tarafa fikir, düşünce, yorum sahibi olduğunu hissettirme kompleksinden kaynaklanır.


Çözümsüz ve Hikmetsiz Konuşmalar

Adamlık dininde gerçekten konuşulup halledilmesi gereken konular bile karmaşa ve çözümsüzlüğe sürüklenir. Çok kısa sürede çözülebilecek meseleler saatlerce uzatılır. Konuşmalar karşılıklı iddialaşma, inatlaşma ve kişilik gösterisine dönüşür. İş toplantıları, arkadaş toplantıları, apartman toplantıları hep bu tür görüntülere sahne olur. Hikmetsizlik, konuşmaların her anına işler. Konuları özlü, hikmetli, akılcı bir biçimde dile getirmek mümkün değildir. Çünkü hikmet ancak, Allah"ın dileyip seçtiği kullarına verdiği bir üstünlüktür. Bu konudan bir Kuran ayetinde şöyle bahsedilir:

Kime dilerse hikmeti ona verir; şüphesiz kendisine hikmet verilene büyük bir hayır da verilmiştir. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez. (Bakara Suresi, 269)

Akıldan mahrum olduğu gibi aklın bir yansıması olan hikmetten de mahrum olan adamlık dini insanı, birkaç cümlede anlatılabilecek bir konuyu dakikalarca uzatıp "tadını çıkartır". Televizyonlardaki açık oturumlarda çok kısa sürede çözülebilecek meselelerin saatlerce tartışması yapılır, ama hiçbir sonuca varılmaz. Bu programların amacı ve yapılan konuşmaların özü Kuran"da şöyle tarif edilir:

İnsanlardan öyleleri vardır ki, bilgisizce Allah"ın yolundan saptırmak ve onu bir eğlence konusu edinmek için sözün "boş ve amaçsız olanını" satın alırlar. İşte onlar için aşağılatıcı bir azap vardır. (Lokman Suresi, 6)

Adamlık dininde kişi lafı lastiklendirip bir türlü konunun özüne inemez. Çok konuştuğu halde birşey anlatamaz. Gereksiz girişler, anlamsız bağlantılarla çok basit bir konuyu bile içinden çıkılamaz bir hale sokar. Konuşmalarının arasına mutlaka kendine dikkat çekmeye, fikir ve düşüncelerini önemli göstermeye ya da bilgi ve kültürünü ispatlamaya yönelik imalı sözler katmaya çalışır. En hayati konularda bile kendi şahsının öne çıkması birinci planda, konuşulan konu ikinci plandadır. "Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, "(eğlence türünden) tutkulu bir oyalama", bir süs, kendi aranızda bir övünme (süresi ve konusu), mal ve çocuklarda bir "çoğalma-tutkusu"dur..." (Hadid Suresi, 20) ayeti adamlık dininin konuşmalarında da çok yoğun olarak kendini gösterir.

Bunlara, hep bir ağızdan konuşmak, karşısındakinin sözünü kesmek, konuyu yarıda kesip kendince önemli gördüğü başka bir konu açmak, yerli yersiz, bilip bilmediği her konuya karışmak gibi hareketleri de ekleyebiliriz.


Düşüncesiz Konuşmalar

Adamlık dininin konuşmalarında düşüncesizlik sık sık kendini gösterir. Anlattığı konu ya da kullandığı üslup karşı tarafın ilgisini çekmediği halde bunu fark edemeyip aynı tempoda anlatmaya devam etmek, daha önce anlattığı şeyleri unutup tekrar tekrar anlatmak, herkesin bildiği şeyleri çok orijinal bir konu anlatıyor edasıyla anlatmak, bir kişinin vakti yokken boş lafa tutmak adamlık dinine has düşüncesizliğin en belirgin örneklerindendir. Bütün bunların yanı sıra, yapılan yersiz ve kötü espriler konuşmaların daha da çekilmez bir hale gelmesine sebep olur.

Patavatsızlık, düşüncesiz konuşma türlerinin en ileri safhasıdır. Yanlış anlaşılmaya müsait sözler sarf etmek, lafın ucunun nereye varacağını hesaplayamamak, konuşurken çeşitli potlar kırmak bu sınıfa girer. Kasıtlı bir aşağılama ya da alay etme amacı olmadığı halde bilinçsizce sarf edilen sözlerle insanları rencide etmek adamlık dini insanına mahsus bir davranıştır. Toplu ortamlarda, orada bulunan kimselerin çeşitli maddi veya fiziksel kusur, eksiklik ya da özürlerini dikkate almadan, gerek de olmadığı halde, bu konuları gündeme getirmek o kişiler için taciz edici olabilir. Örneğin saçları dökük ya da boyu kısa veya maddi durumu kötü olan bir insanın yanında bu özellikleriyle ilgili yersiz konular açmayı, küçük düşürücü espriler yapmayı adamlık dinine özgü düşüncesizlikler arasında sayabiliriz.

Saygısız ve Alaycı Konuşmalar

Konu ne olursa olsun iddiacı ve tartışmacı bir üslup takınmak adamlık dininin özelliklerindendir. Bunun yanı sıra ses tonunu yükselterek baskın çıkmaya çalışmak özellikle karşı tarafa kendi fikrini kabul ettirmenin bir gereği olarak kullanılır.

Kendisiyle aynı ortamda bulunan kişileri muhatap kabul etmeyip, onlar hakkında, "bu", "şunlar" gibi terimler kullanmak, karşısındakinin yüzüne bakmadan konuşmak, espriyle bozmak, laf sokmak da adamlık dininde karşı tarafı aşağılama metodlarındandır.

Duyduğu halde kendine ağır bir hava vermek için sorulan sorulara cevap vermemek, duymazdan gelmek kullanılan başka bir yoldur. Bunların yanı sıra duyduğu bir şeyi kasten tekrarlatmak, anladığı halde anlamazdan gelmek, karşı taraf bir şey anlatırken onu kaale almadığını ve dinlemediğini belli edecek şekilde başkasıyla farklı bir konu konuşmaya başlamak saygısız ve alaycı konuşmanın diğer örneklerindendir.

Karşısındakinin anlattığı konuyla ilgilenmediğini, küçümsediğini belli eden alaycı ifadeler kullanmak "tabi tabi haklısın", "aynen devam et" gibi... kelimeler kullanmak, ayrıca otoriter üslup takınarak "bakayım"lı konuşmak ("ver bakayım", "gel bakayım" gibi...) bu konuyla ilgili diğer örneklerdir.