Einzelnen Beitrag anzeigen
  #21507  
Alt 11.07.2005, 14:59
Benutzerbild von roman
roman roman ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Farklı Bir Bakış!!!

El Kaide, El Kaide’den daha fazla bir şeydir...
Bütün dünyayı kana boğan, bütün insanları dehşetle ürperten bir örgüt var.

Adı El Kaide...

Yeryüzünde ne kadar istihbarat teşkilatı varsa bu örgütün peşinde, kocaman elektronik kulaklarını dünyaya çevirmiş uydular, uzayın derinliklerinden toprağın altındaki su akıntısının bile resmini çeken hassas aletler bu örgütü yakalamaya çalışıyor.

Ama kimse yakalayamıyor.

Bu örgüt tek başına yeryüzünün bütün istihbarat teşkilatlarından daha güçlü, yeryüzünün bütün casuslarından daha akıllı, sesini ve görüntüsünü uyduların hassas takibinden bile saklayabilecek kadar becerikli, milyonlarca doları, kilolarca bombayı, yüzlerce adamı hiç kimseye hissettirmeden dünyanın dört bir yanında dolaştıracak kadar yetenekli.

En iyi korunan başkentlere bile girip canının istediği gibi insanları öldürebiliyor.

Dünyanın bütün devletlerinden ve istihbarat teşkilatlarından daha güçlü kim olabilir?

İnsanın “uzaylılar” diyesi geliyor.

Ama bunlar uzaylı değil.

Sizce bir tuhaflık yok mu bu tabloda.

Bence var.

Devletler kendi güvenliklerini sağlamak için ordular ve istihbarat teşkilatları kurarken öylesine derin ve öylesine karanlık bir güç yarattılar ki artık o karanlıklardan çıkan hortlakları kendileri de denetleyemez hale geldiler.

Yeryüzündeki bütün devletlerden daha güçlü kim olabilir diye sorarsanız...

Benim verebileceğim cevap, “o devletlerin derinliklerinde dolaşan karanlık alem” olur.

El Kaide bana bir örgüt gibi değil, dünyanın karanlıklarında oluşturulmuş “ortak bir proje” gibi gözüküyor.

Hayalet avcılarının yarattığı bir hayalet gibi.

Bu hayaletin ne olduğunu, kim olduğunu, nasıl yaratıldığını belki de hiç bilemeyeceğiz.

Tam kavrayamadığımız bir amaca hizmet ettikten sonra kendiliğinden ömrünü tamamlayacak belki de.

Bu örgütün kim olduğunu, kim tarafından kurulduğunu bilemiyoruz ama bu örgütün ihtiyaç duyduğu insanları ve gücü nereden bulduğunu biraz olsun biliyoruz.

Beyni karanlıkta kalsa da gövdesini dünyanın öfkeli fakirleri, intikam isteyen ezilmişleri oluşturuyor.

Militanlarının çoğunluğunu, belki de tümünü Müslümanların oluşturduğu bu örgütte, bu militanlar Müslümanlıktan çok fakirliği ve ezilmişliği temsil ediyorlar.

Ulus-devlet prototipi içinde gelişmiş devletler sadece kendi çıkarlarını düşünüp, zenginleşmek için uğraşırlarken, o zenginliğin bedelini ödeyen fakirlerle aynı gezegende yaşadıklarını unuttular.

Şimdi tek başına zenginleşmenin sanıldığı kadar avantajlı olmadığını öğreniyorlar.

Fakir kalabalıklardan oluşan bir umacı onları kendi evlerinde sıkıştırıyor.

O kalabalıkları birisi bilmediğimiz bir amaç için kullanıyor olabilir ama bence asıl önemli olan yeryüzünde kullanılmaya hazır öfkeli fakir yığınlarının bulunması.

Siz zenginlikleri belli noktalarda toplar, o noktaların dışında kalanların kaderiyle ilgilenmezseniz, o kalabalıklar sizin kaderiniz olmaya başlar.

Sanırım zengin ülkeler de bu gerçeği farketmeye başladılar.

Afrika’yı ciddi bir sorun gibi görüp bu talihsiz kıtanın dertlerini çözümleyebilmek için harekete geçmeleri, ulus devlet bencilliğinin herkese ağır bir fatura getirdiğini kavramalarından kaynaklanıyor.

Şimdi Afrika’nın dışındaki fakirliklere de dikkatle bakmaları gerekiyor.

Küreselleşen yeryüzünde ulus-devlet bencilliğine artık yer yok.

O bencillik başka bencillikler ve kanlı intikamlar yaratıyor.

El Kaide, çıktığı karanlıkların derinliklerine çekilip kaybolur bir gün.

Ama milyarlarca fakirin içine girip kaybolabileceği bir yer yok yeryüzünde.

O fakirler olduğu sürece kimse de kendi zenginliğinin tadını çıkaramaz artık.

Ulus-devlet bencilliği zenginlik yaratmayı becerdi.

Ama mutluluk yaratmayı beceremediği ortada.

İnsanlar dünyanın bir bütün olduğunu anlamayı reddedip kendi toplumlarının zenginliği için uğraştıkça da mutluluk değil felaket olacak yeryüzünde.

Yeni çağa yeni bir anlayış gerekiyor.

Bunu, El Kaide gibi örgütlerin yarattığı vahşetle titremeye ihtiyaç duymadan anlamanın zamanı gelmiş gibi gözüküyor bana.



11 Temmuz 2005, Pazartesi