Einzelnen Beitrag anzeigen
  #17954  
Alt 24.05.2005, 00:12
Benutzerbild von adnanhoca
adnanhoca adnanhoca ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Fitne

Fitne

Arapça"da bazı kelimeler -her dilde olduğu gibi- birden fazla manaya gelebilmektedir. Türkçe"de yüz kelimesinin farklı anlamları olduğu gibi Arapça"daki fitne kelimesinin de farklı karşılıkları bulunmaktadır.

Fitne, asıl olarak "altının diğer yabancı madenlerden ayrılması amacıyla kaynatılması işlemi" için kullanılan bir kelimedir. Kuran"ın birçok ayetinde fitne -kelime köküyle bağlantılı olarak- müminlerle, inkarcıların veya münafıkların birbirinden ayrılması için yaratılan imtihanlara verilen isimdir. Bu imtihanların temel vasfı, içinde saptırıcı unsurları da taşımasıdır. Yani insanın doğru yoldan sapması veya hidayete tabi olması bu imtihan karşısında gösterdiği tutuma bağlıdır. Hz. Musa"nın aşağıdaki duası fitnenin hem saptırıcı hem de hidayete erdirici yönü olduğunu göstermektedir:

Musa, belirlediğimiz buluşma zamanı için kavminden yetmiş adam seçip-ayırdı. Bunları da "dayanılmaz bir sarsıntı" tutuverince, dedi ki: "Rabbim, eğer dileseydin, onları ve beni daha önceden helak ederdin. (Şimdi) İçimizdeki beyinsizlerin yaptıklarından dolayı bizi helak edecek misin? O da Senin deneme (fitne)nden başkası değildir. Onunla sen dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirirsin. Bizim velimiz Sensin. Öyleyse bizi bağışla, bizi esirge; Sen bağışlayanların en hayırlısısın." (Araf Suresi, 155)

Dünyanın bir imtihan yeri olduğu ve imanın mutlaka sınanacağı Kuran"ın birçok yerinde hatırlatılmaktadır:

İnsanlar, (sadece) "İman ettik" diyerek, sınanmadan (fitneyle denenmeden) bırakılacaklarını mı sandılar?

Andolsun, onlardan öncekileri sınadık (fitneyle denedik). Allah, gerçekten doğruları da bilmekte ve gerçekten yalancıları da bilmektedir. (Ankebut Suresi, 2-3)

Diğer bir ayette de fitnenin iki türlü olacağı bildirilmiştir:

Her nefis ölümü tadıcıdır. Biz sizi, şerle de, hayırla da deneyerek (fitneye tabi tutarak) imtihan ediyoruz ve siz bize döndürüleceksiniz. (Enbiya Suresi, 35)

İnsanın çok mal sahibi olması ve birçok nimetle donatılması, Kuran"a göre hareket ettiği takdirde onun Allah"a yaklaşmasına vesile olur. Ama övündüğü ve sahip olduklarını Allah rızasına uygun biçimde sarfetmediği takdirde doğru yoldan sapmış olur. Böyle bir kişi için "mal fitnesine kapıldı", "mal fitnesine" düştü tabiri kullanılır. Bu kişi imtihanı kaybetmiş ve ahirette "hüsrana uğrayanlardan" olma noktasına gelmiştir.

Aynı şekilde başa gelen bir sıkıntı, bir hastalık, kişinin evini, ailesini kaybetmesi gibi durumlar da fitneye örnek verilebilir. Ancak insan burada isyan ettiği, umutsuzluğa ve üzüntüye kapıldığı takdirde, fitne onun iman sahibi olmadığını ortaya çıkarmış olur.

Mümin ise her türlü olayın Allah"tan geldiğini bilir ve her türlü olay karşısında Allah"tan razı olur, en büyük sıkıntıyı bile tevekkülle karşılar. Dünyaya ait hiçbir değer onun kalbinde yer tutmadığından bunların kaybından veya elden çıkmasından üzüntü duymaz. Bu ruh halinin Allah"ın rızasını kazanabilmek için en uygun olduğunu bilir.



ENIS SEN SADECE FITNECISIN !!! SENI IKI KISI POHPOHLUYOR DIYE HEMEN BIR BASKA HAVALARA GIRMEKTESIN YA !!! SEN 6 YIL ÖNCE NEYSE BUGÜNDE OSUN YANI BIR ARPA BOYU YOL ALAMADIN ! ! !

SENLE ZAMAN KAYBETMEYI NE COK SEVIYORUZ YA ! KENDIMI ANLAMIYORUM BAZEN ! FITNECISIN SEN BASKA BIR KELIME YOK SENIN ICIN !!!