Einzelnen Beitrag anzeigen
  #1908  
Alt 19.09.2004, 16:37
Benutzerbild von abizettin
abizettin abizettin ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Alamanci ve Biz.........

Güle oynaya hep birlikte bir "Alamancı" sezonunun daha sonuna gelmiş bulunuyoruz. Bütün bir yaz mevsimi boyunca köyümüzü, kasabamızı hatta kentimizi şenlendiren bu renkli insan kitlesi artık yaşamlarını kazandıkları acı vatanlarına dönüyorlar. Geride bıraktıkları izlenimleri yazmak ve okumak da bize görev olsa gerek, tıpkı giden misafirin arkasından yapılan dedikodu gibi.
Şunu hemen söylemek gerek ki, Avrupa topluluklarının serpilmeye başladığı zamanlarda göndermeye başladığımız işçi kafileleri orada oluşturdukları dışa kapalı benzersiz cemaat kültürü ile asimilasyon girişimlerine başarı ile karşı koyup hatta daha da katı bir yapı vücuda getirerek bizi oldukça iyi temsil etti ve dolayısıyla Avrupa"nın bilinçaltındaki "Türk" imajını artık iyice perçinlediler. Bu öyle bir hal aldı ki, Avrupalı tam üyelik için başvurduğumuz 1987 yılından bu yana "Türkleri birliğe alırsak temsilcileri, parlamentoda ve birliğin diğer organlarında blok halinde hareket edip mekanizmaları işlemez hale getirirler mi" sorusunun cevabını bulmaya çalışıyor. Bu yoruma kızanlar bir zahmet konu dahilindeki Time, Newsweek gibi dergilerin Avrupa baskılarına bir göz gezdirsin.
Bir başka nokta da ülkemizdeki "Alamancılık" olgusu. Tanım itibarıyla, Alamancılık, 1960"lı yıllardan başlayarak uzun bir müddet devam eden, ülkedeki düşük gelirli kesimin sanayileşmiş batı ülkelerine çalışmak üzere işçi olarak göç etmeleri ve bu ülkelerde edindikleri "papağan görgüleriyle" döndükleri memleketlerinde yarattıkları ve uğradıkları kültür şoku sonucunda ortaya çıkan olgunun adıdır. İlaveten Alamancılık iki kültür arasında kalmışlık ile de açıklanabilir.
Alamancılık başlangıçta toplum tarafından yadırganan fakat biraz da gıpta ile bakılan bir durumdu. Fakat zamanla döviz, otomobil, elektronik aygıtlar ve çikolatanın dayanılmaz büyüsü neticesinde yadırgamanın gereği kalmadı. İşte tam bu noktadan sonra Alamancı vatandaşlarımız partilerüstü bir konuma yükselerek toplum kurallarından bağımsızlık kazandılar. Gösterilen sınırları geniş bu sevgi ve hoşgörü ortamında onlar da yaşadıkları ve çalıştıkları yerde karşılaştıkları ezikliği ve ikinci sınıflığı giderebilme ve benliklerindeki çelişkileri azaltabilme imkanı buldular. Burada kimse onlara bir şey demezdi veya diyemezdi, onlar da baskılardan uzak bir şekilde doğal hallerine dönebilirlerdi.
Örneğin trafikte geçiş üstünlüğü, hız sınırına muhatap olmama hakları onlarındı. İki şeritli bir yolda şeritlerden birine park ederek asfalttan dahi çıkma gereği duymadan ihtiyaç gidermek de onlara özgü bir tabii haktı. Sessiz sakin köy ve kasabaları, araçlarından yahut evlerinden yayılan müziklerle renklendirmek de onların sunduğu bir lütuftu.
Öte yandan köylerini geleneksel kerpiç yapılardan kurtarıp çağdaş binalarla donatanlar da dönüşleri muhteşem olan bu insanlar. 90"larda patlayan pop dünyasına, onların katkısını inkar edemeyiz. "Batıdan gelen her şey iyidir" düşüncesi ile oralarda "şappur şuppur" temizlik ya da fabrika işçisi olarak hayatını sürdüren bozuk aksanlı hatta kötü sesli sanatçılar bugünün pop idolleri oldu.
Sözün özü yaban ellerde kan ter içinde çalışıp yer yer horlanmalarına karşın bize döviz kazandıran Alamancı hemşerilerimize karşı daha anlayışlı bir tutum geliştirmemiz gerekiyor. Onlar hem dışarıda bizim tanıtım elçilerimiz hem de içeride batılılaşma çabamızın hızlandırıcıları. Yani yolda "D" veya "NL" plakalı araçlara yol veriverin, yol kenarlarını görmeyiverin, ne olur yani şunun şurası bunun sezonu üç ay, kalan zamanlar yine sizin


H. Kiris (Radikal Iki)