Einzelnen Beitrag anzeigen
  #3405  
Alt 01.06.2004, 18:41
Benutzerbild von fujitsu
fujitsu fujitsu ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Seyit Kutub,ta Islam Dinini Sosyalizme.

Yaklastirmaya calismistir bu Arab asilli Fellak Kurani yorumlamayida ihmal etmemistir simdi sayin Artist arkadaslar Kutub,ami inanalim 19,cularami Yasar Nuriyemi daha ismini sayamadigim yüzlerce Tefsircininkinemi hangi birinize inanalim :=))))


Breeee kafirin cocuklari Ehli Sünnetin hangi yolu Kurani inkar ediyor :=))))))



Türkçeye birçok kitabı tercüme edilen S.Kutup, İslamın iktisad sistemini sosyalizme göre açıklamış, mason Abduhun dinde reform yolunu tutmuş ve çıkardığı fitneler yüzünden birçok müslümanı sıkıntıya sokmuştur. Hadis-i şerifte, (Uyuyan fitneyi uyandırana Allah lanet etsin) buyuruluyor. (İ. Rafii)

Hz. İsa?nın ölmediği Kur?an-ı kerimde bildirilirken, (Hz. İsa vefat etti) diyor. [Bu ifade, başka bir tercümeden çıkarılmıştır. Böyle fahiş hatalar kasten çıkarılmaktadır.]



Prof. S.Kutup, (İslam toplumunu inşa ederken, İslam fıkhına bağlı kalmamak gerekir. Fıkıhla meşgul olmak ömrü ve sevabı zayi etmektir) diyor. Halbuki hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Her şeyin direği vardır. Dinin temel direği fıkıhtır.) [Beyheki]



Ancak mezhepsiz olan, bazen Hanefinin hükmüne, bazen Şafiininkine uygun der. Maide suresinin 33. âyetinin tefsirinde 4 mezhebin hükmünü yazıp, (Biz bu hususta, İmam-ı Malikin fikrini tercihe şayan görürüz) diyor. Mezhepler arasında hakemlik yapıyor. Kendisini her mezhebin üstünde görüyor.

Zümer suresinin 3. âyetinin tefsirinde, (Bugün İslam ülkelerinde Evliyaya ibadet ediliyor, onlardan şefaat isteniyor) diyerek necdi olduğunu gizlemiyor. Tasavvufu da inkâr ediyor, İbni Arabi hazretlerine gayri müslim diyor. Böyle mezhepsiz kimselerin kitaplarını okumak çok tehlikelidir.



Cemıyyet-ül-meşari tarafından neşredilen Nehc-üs-Seviy... kitabında deniyor ki:

Hakiki ilim kitap okumakla elde edilemez. Taberanideki hadis-i şerifte (İlim ancak üstaddan öğrenilir) buyuruldu. Hiçbir âlimden ilim okumamış olan S.Kutup, Allaha, mucize kalem, Yaratıcı kalem, diyor. Nebe suresini tefsir ederken de Allaha "Akli müdebbir" diyor. [Akıl ve şuur mahluktur. Mahluka ait bir sıfatı Allah için söylemek küfürdür.] Böyle söylemek ilhaddır. Kur?an-ı kerimde buyuruluyor ki:

(En güzel isimler Allahındır. Ona onlarla dua edin. Onun isimleri hakkında sapanları bırakın.) [Araf 180]



"Küçük meselelerde de olsa idareciler Allahın hükmü ile hükmetmedikleri müddetçe yeryüzünde müslüman yoktur" diyor. Halbuki İmam-ı Kurtubi hazretleri buyuruyor ki: (Allahın hükmü ile hükmetmeyenler hakkındaki âyet-i kerimenin manası şöyledir: Kur?an-ı kerimi reddederek ve Resulullahın sözünü inkâr ederek Allahın indirdiği ile hükmetmeyen kâfirdir.) [Ahkâm-ul-Kur"an]

Hz. İkrime de bu âyetin tefsirinde, (İnkâr ederek, Allahü teâlânın indirdiği ile hükmetmeyen kâfirdir. İnanıp da hükmetmeyen zâlimdir, fasıktır) buyurdu. [Ehli sünnette amel, imandan parça değildir. Günah işleyene kâfir denmez. S.Kutup, günah işleyene kâfir demekle de Ehli sünnetten ayrılıyor.]

S.Kutup, herkesi mürtedlikle itham ederek diyor ki:

"Bütün beşer mürted olmuştur. İslam, bütün hayatı içine alır. Bir meselede de ona uymayan, imandan ayrılmış, dinden çıkmıştır. Küçük bir meselede beşer kanununa uyan La İlahe illallah dese de müşrik olur, dinden çıkar. Bugün islamiyet yoktur. Biz müşrik bir toplumda yaşıyoruz. Bütün beşeriyet mürteddir, cahiliyet devrine dönmüştür. Bugün müslüman hükümdar ve müslüman tebaa yoktur. Müslümanlar asırlar önce yok olmuştur."

[Bu sözlere kendi yolunda olanlar da dahil midir? Dahil değildir denemez. Çünkü, kâfir sultana sadece uyan değil, uymayan da kâfirdir diyor. Dünyadaki herkese kâfir diyor. Ne hayrettir ki, kendilerine kâfir denilen kimseler onu savunuyorlar.]



S.Kutbun izinden gidenlerin bir kısmı avukat, bir kısmı da, pasaport çıkarmak gibi işlerde beşeri kanunlarla hareket ediyorlar. Onların başka bir kısmı da, bu beşeri kanunlar çerçevesinde eserlerini izinsiz basmıyorlar. Yani beşeri kanunlara tabi oluyorlar. Hani beşeri kanuna uyan kâfir idi?



S.Kutup, "O [Allah], nerede olursanız olun, sizinledir" mealindeki âyet-i kerimenin manasında da bütün islam âlimlerine muhalefet ederek "Allah herkesle, her şeyle beraberdir ve her yerdedir" diyor. Bu görüş küfürdür. Halbuki bütün İslam âlimleri, bu âyet-i kerimenin "Allahü teâlânın ilminin bütün mahlukatı kuşattığı" manasında olduğunu bildirmişlerdir. Hz. Yusuftan sonra, Hz. Musayı kötüleyerek diyor ki: (Hz. Musa, asabi mizaçlı, atak bir liderdir. On sene sonra hayatının ikinci devresinde onunla buluşmak üzere onu şimdi burada bırakalım. Belki sükunete kavuşmuş, sakin tabiatlı ve halim selim olmuştur. Ama hayır olmamıştır.)



S.Kutbun bu sözleri, Peygamberlerin, büyük küçük günahlardan masum olması gerektiğini kesin olarak ifade eden İslam akidesine tamamen zıttır. Hz. İbrahimin Yıldızı, Ayı, sonra da Güneşi görünce, "Bu benim Rabbim" sözü, istifhamı inkârı takdiri üzerinedir. (Sizin zannettiğiniz gibi bu benim Rabbim mi? Yani bu benim Rabbim değil, bu, Rab olmaya layık değildir. O halde siz onun Rab olduğuna nasıl inanıyorsunuz) buyurmuştur. Hz. İbrahim, bunları söylemeden önce de yegane ilahın Allah olduğunu, Ondan başka ilah olmadığını kesin olarak biliyordu. Çünkü Allahü teâlâ "Biz daha önce İbrahime rüştünü verdik" buyuruyor. (Enbiya 51)



S.Kutup, Enam suresinin "Hüküm ancak Allahındır" mealindeki 57. âyet-i kerimeyi, murad olan manasının tam aksine anladığından, Hz. Aliyi ve onu sevenleri de tekfir etti. A.İmran suresinin (Sana tabi olanları Kıyamete kadar küfredenlerin üstünde tutacaktır) mealindeki 55. âyet-i, bu ümmetin Kıyamete kadar, kendi dinleri üzerine kalacaklarını bildirmektedir. Bu ümmetin ilk asırda İslamiyet üzere, ondan sonra cahiliyet üzere yaşadığı nasıl söylenebilir? Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Allahü teâlâ, her asırda dini tecdid eden bir zat gönderir.) [Ebu Davud]

(Kıyamete kadar hak üzere olan bir cemaat mutlaka bulunur.) [Buhari ]



[Nehc-üs-Seviy... kitabının Arabi aslı Hakikat Kitabevi tarafından da neşredilmiştir. P.K. 35 Fatih-İstanbul adresinden temin edilebilir.]


Hz. Osmana saldırıyor
S. Kutup, İslamda Sosyal Adalet Kitabının Arapça aslı olan (El Adaletül ictimaiyyetü Fil islam) Kitabında, başta Aşere-i mübeşşereden; (Cennetlikle müjdelenen on kişiden) biri olan Hz. Osman olmak üzere Eshab-ı kiramın büyüklerine dil uzatmaktadır: ?Pek yaşlı olan Osman"ın hilafete geçmesi kötü bir talihin eseridir. Müslümanların mallarını gelişigüzel harcamıştır. Çok müsrif idi. Zübeyr"e 600.000, Talha"ya 200.000, Mervan"a ise Afrikıyye haracının beşte birisini verdi. Muaviye"nin mülkünü genişletip Filistin"i de ona verdi. Akrabalarını vali yaptı. Bu İslamın ruhuna aykırı idi.? [s.186-92)



Bunlar ne çirkin iftira böyle? Hz. Osman hakkında hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:

(Osmanın şefaati ile Cehennemlik olan yetmiş bin kişi sorgusuz sualsiz Cennete girecektir.) [İ. Asakir]

(Her peygamberin bir arkadaşı var. Benim cennette arkadaşım Osmandır.) [Tirmizi]

(Ya Osman, benden sonra sana da hilafet verilecektir. Münafıkların sözüne bakıp da hilafeti terk etme! O gün oruçlu ol, benim yanımda iftar edersin.) [İbni Adi]

(Ya Osman, Allahü teâlâ sana hilafet gömleğini giydirecek, münafıklar çıkartmak isteyeceklerdir. Bana kavuşuncaya kadar onu çıkartma!) [İbni Mace]

Resulullah efendimiz, kızı Hz. Rukayyeye buyurdu ki:

(Ey canım kızım, Osmana çok sevgi göster! Zira Eshabım arasında ahlâkı bana en çok benzeyen odur.) [Mesabih]



Mirat-ı Kâinatta deniyor ki:

Peygamber efendimiz, Allahü teâlânın emri ile kızı Rukayyeyi Hz. Osmanla evlendirdi. Hz. Rukayye vefat edince, Hz. Osmanın gözlerinden yaşlar akmaya, yani ağlamaya başladı. Bunu gören Peygamber efendimiz buyurdu ki:

(Ya Osman ağlama! Allaha yemin ederim ki, yüz kızım olsa ve vefat etseler, bir tane kalmayıncaya kadar sana verirdim. İşte, Cebrail aleyhisselam geldi. Allahü telalanın, ölen kızımın yerine kardeşini, [Ümm-i Gülsümü] aynı mehr ile sana vermemi emrettiğini bildirdi.) [İbni Asakir]

Kızı Ümm-i Gülsüme de, (Kızım, zevcin Osman, Ceddin İbrahim peygambere ve baban Muhammede [aleyhisselam] herkesten daha çok benzemektedir) buyurdu. Hz. Osman gelince Peygamber efendimiz, mübarek ayaklarını örttü. Sebebi sual edilince, (Osmandan melekler haya eder, ben haya etmez miyim?) buyurdu. Tebük gazvesinde Hz.Osman, kendi ticaret malından üç bin deve, 70 at, on bin altın getirdi. Resulullah efendimiz, bunları askere dağıtıp, (Bugünden sonra Osmana günah yazılmaz) buyurdu.[Bundan sonra Allah Osmanı günah işlemekten korur.] (Tirmizi) ve (Ya Rabbi, Osmanın geçmiş, gelecek, gizli-açık ve kıyamete kadar işleyeceği günahları affet!) diye dua etti. (Ebu Nuaym)



Hz. Ali, bir gün Hz. Fatımayı incitmişti. Peygamber efendimiz, Hz. Ebu Bekir ile Hz. Ömerin ricalarını kabul etmedi; fakat Hz. Osmanınkini kabul etti. Sebebini sorduklarında buyurdu ki:

(Öyle birinin şefaatini [ricasını, af talebini] kabul ettim ki, yer ile göğün yerini değiştir diye, Allahtan istese, Allahü teâlâ bunu kabul edip değiştirir. Yahut "ya Rabbi bu ümmetin hepsinin günahlarını affet!" dese, affeder) [Mesabih]



Resulullahın yanına bir cenaze getirildi. Namazını kılmayıp, (Bu adam Osmana düşman idi. Onun için, Allahü teâlâ da, buna düşmandır) buyurdu. (Tirmizi)



Peygamber efendimiz, Ebu Musa Eşariye, (Kapıdan girenleri Cennetle müjdele!) buyurdu. Hz. Ebu Bekir ile Hz. Ömer girdi. Kapı tekrar çalınınca, (Kapıyı aç! Gelenin cennetlik olduğunu müjdele! Başına belalar geleceğini de söyle!) buyurdu. İçeri giren Osman idi. (Buhari)



Cennetle müjdelenen on sahabi şunlardır:

(Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali, Talha, Zübeyr, Abdurrahman b. Avf, Sad b. Ebi Vakkas, Ebu Ubeyde b. Cerrah ve Said bin Zeyd) [Tirmizi]



S. Kutup mezhepsizi işte böyle büyük bir zata saldırmaktadır.