Iman ile Amel arasindaki denge
Asr Suresi: „Yemin ederim zaman: Insanlar Hüsranda. Ancaklar sunlar müstesna: Iman edip makbul ve güzel isler yapanlar. Bir de birbirlerine hakki ve sabri tavsiye edenler.
Bu ayeti okudugumda aklima gelen bir iki fikirleri sizlerle paylasmak istiyorum. Allah kusrumu öncelikle affetsiz. Allah Kuran-i Kerim’in Arapca orjinalinde „Asra“ yemin olsun diyor. Asirla zamanin yaninda ikindi vakti ahir zaman gibi daha cok anlamlar ifade edilmekte. Fakat burada önemli olan Hz. Allah (c.c.)’in zamanin önemine deginmesidir. Zaman gercekten de cok önemlidir, bu baglamda Insanligin iftihar tablosu Hz. Muhammed (sas) mealen söyle demektedir: „Iki sey vardir ki, insanlar onlarin degerini bilmezler, biri zaman digeri ise sihhattir“. Insanlar dünyaya gönderilmislerdir. Niye? Allah kulluk yapmak, Ona dua etmek ve Onun istegi dogrultusunda bir hayat yasamak icin. Yap dedigini yapmak ve yapma deyip yasak kildigi seylerden fersah fersah uzak durmak icin dünyaya gönderildik. Allah (c.c.) insana birde akil vermis ki, dogruyu yanlistan ayirabilsin diye. Bu yüzden de Allah (c.c.) insanlari aklinizi iyiyemi kötüyemi kullandiniz diye sorgu suale cekecek. Cünkü insanlar akillariyla (iradeleriyle) ya saga veya sola meylederler, kimse onlari zorlamaz. Bu hürriyetlerinden ötürü insanlar gönderilmis olduklari bu dünyada iradelerinden dolayi imtihana tabii tutulmaktalar. Bu imtihan ise insanligi cokca mesgul eden „Yasamin anlami ne? gibi sorulara en güzel ve uygun cevap olsa gerek. Iradesini dogru yol (siratimüstakim) icih kullanmayan herkes hüsrandadir, imtihani kaybetmistir. Insanin iradesini kullanarak iman etmesini de Allah (c.c.) mükafatlandiracagini söylüyor. O halde Allah (c.c.) bizlerden ne isityor diye Kuran-i Kerim’e göz atmaliyiz. Hz. Vacib-ul Vucud (c.c.) bizlerden iman edip iyi ameller yapmamizi istiyor. Iman etmek ve salih amel islemek arasinda cok önemli bir bag var. Her iman eden salih amel islemesi sarttir imanin tezahürü geregi, aksi takdirde salih amel islemeyen insanlarda iman zayifligina isaret vardir, ki Cemil Allah (c.c.)’im bizleri böyle bir mertebe(sizlik)den korusun! AMIN! „Amenu ve a’milus-salihati“ deki „ve“ kelimesi birseyi diger birseye bagliyor, yani bunlar birbirlerinden kopmaz ikiz gibi veya salih ameli imanin neticesi gibi kiliyor. O halde her iman ettim diyen bir insan, salih ameliyle bu imanin geregini yapmakla yükümlüdür. Aksi takdirde Güzel Allah (c.c.)’imin söyledikleri hüsrandan kurtulmuslar taifesinden sayilmayiz. Hele bu bilgi cagi dedigimiz asirda en önemli unsurlardan biri bilginin umman vari coklugudur ki, insanlar bildikleriyle amel etmezler ve bundan dolayida asiri sayida ukalalar ve cok bilmisler ortalikta dolasirlar. Fakat bilmek iyidir, amma amele yanismayan bilgi de kitab yüklü esek hükmündedir ki, nasil ki merkeb (esek) kitablardan istifade edemiyorsa insanlarda amele yanismayan bilgiden, imandan istifade edemezler. Bu yüzden Iman ile Amel arasinda cok önemli bir denge unsuru olmali, ki insanlar ne ifrata, ne de tefrite kacsinlar. Islam „Sirat-i Müstakim“dir, yani hertürlü asirida kacan dogru ve orta yoldur. Imansiz amel ne denli degersiz ise Imanli amelsizlikte insani o kadar hüsrana itebilir. Mazaallah insani insanliktan bile cikarabilir. Müslüman denge insanidir. O söyledigini yasayan insandir; inandigi gibi hayatini dizayn edendir. Bir de Müslüman etrafina hakki telkin eder, yani “emri bilmaruf venneyhi anil münker” iyiligi emredip kötülükten men eden insandir ki, Allah (c.c.) böylelerine riza-i ilahisini vaad ediyor. Müslüman imtihan edildigi bu dünyada cokca sabreder, zira sabir imanin yarisidir düstüruna binaen Hz. Ibrahim (a.s.) vari “Allah (c.c.) benim ne halde oldugumu biliyor”, o halde isyana tasalanmaya ne gerek var?
Asrimizin en büyük hastaliklarindan biri bencillikten kaynaklanan münakasada üstün cikmadir. Bu üstünlük ise salt bilgi ile yürütülmekte ve adeta kuru bilgi savasi sunulmakta. Osya Allah (c.c.)’in Peygamber Efendimiz (sas)’e ilk vahyi söyle: “Ikra bismi rabbikellezi halak”, yani “Oku, Yaratan Rabbinin adiyla”. Insan fikir alisverisinde bulundugu vakitte bile Allah (c.c.)’in adiyla yapmali. Onun koydugu ölcüleri asil almali. Hz. Ebu Bekir (r.a.) söyle demekte: “Insan inandigi gibi yasamazsa, yasadigi gibi inanmaya baslar”.
O halde Müslüman diyen her insan Allah (c.c.)’in buyrugu dogrultusunda Iman edecek ve Salih Amel isleyecek. Insanlarin nasil iman edecegi ve ne gibi islerin salih amel kategorisine girecegini canli olarak ögretmek icinde adiyla saniyla yüce Allah (c.c.)’im biz insanlara insanlarin en sereflisi olan Hz. Muhammed (sas)’i göndermistir, ki insanlari uyarsin ve onlarin sorularina cevap versin, onalara yasantisiyla müstesna bir örnek sunsun. Bu yüzden biz Müslümanlar Kuran-i Kerim’i Peygamer Efendimizin anladigi sekilde anlamaya calisiriz, zira Kuran-i Kerim’i en iyi anlayan ve ilk muhatabi odur. Allah (c.c.)’in muradini (dilemesini) en iyi sekilde anlayan (iman) ve hayatina tatbik eden (amel) Hz. Muhammed Musatafa (sas) Efendmizdir. Peygamber efendimizin yolunda gitmeyen her insan hüsrandadir. Cünkü Allah (c.c.)’in istegi dogrultusunda iman edip, salih amel islemis olmaz. Güzel olan ALLAH (c.c.) hepimizi Peygamber Efendimiz (sas)’in yolunda gitmeyi nasib ve böylelikle riza-i ilahisine nail eylesin. AMIN!
|