Die schönsten Literaturzitate / Kitaplardan alintilar
"bir insana bir insan herhalde yeterdi. fakat o da olmayınca? her şeyin bir hayal, aldatıcı bir rüya, tem bir vehim olduğu ortaya çıkınca ne yapılabilirdi? bu sefer inanmak ve ümit etmek kabiliyetini ben kaybetmiştim. içimde insanlara karşı öyle bir itimatsızlık, öyle bir acılık peyda olmuştu k,, bundan zaman zaman kendim de korkuyordum. kim olursa olsun, temasa geldiğim herkesi düşman, hiç değilse muzır bir mahluk telakki ediyordum. seneler geçtikçe bu his kuvvetini kaybedeceğine şiddetlendi. insanlara karşı duyduğum şüphe, kin derecesine çıktı. bana yaklaşmak isteyenlerden kaçtım. kendime en yakın bulduğum veya bulacağımı zannettiğim insanlardan en çok kaçıyordum. “o bile böyle yaptıktan sonra!..” diyordum…"
.... "dünyada bir tek insana inanmıştım. o kadar inanmıştım ki, bunda aldanmış olmak, bende artık inanmak kudreti bırakmamıştı. ona kızgın değildim. ona kızmama, darılmama, onun aleyhinde düşünmeme imkân olmadığını hissediyordum. ama bir kere kırılmıştım. hayatta en güvendiğim insana duyduğum bu kırgınlık, adeta bütün insanlara dağılmıştı; çünkü o benim için bütün insanlığın timsaliydi. sonra, aradan seneler geçtiği halde, nasıl hâlâ ona bağlı olduğumu gördükçe, ruhumda daha büyük bir infial duyuyordum." Kürk mantolu Madonna - Sebehattin Ali |
Auch eine sehr interessanter Thread, könnte eh nur von dir sein OnMyOwn :D
Af çıkınca Memed de teslim olmayı düşünür. Fakat köyüne geldiğinde Hürü Ana’nın sözleri tokat gibi yüzünde patlar. “‘Memed! Memed!’… ‘Hatçe’yi yedirdin onlara da şimdi teslim olmaya mı gidiyorsun? Abdi Ağa gelecek gene köyde paşa gibi oturacak. Sen teslim olmaya mı gidiyorsun? Avrat yürekli.’” (…) “‘Avrat yürekli Memed! Bak şu kadar köylü, bak şu kadar insan senin gözüyün içine bakıyor. Teslim mi olacaksın? Abdiyi gene başımıza mı getireceksin? Güzel Dönemin kemikleri sızlar mezarda. Güzel Hatçemin kemikleri…’” (…) “‘Git de teslim ol avrat yürekli herif…Af çıkmış.’” (s.433) Bu yürek yakan feryat karşısında fikir değiştiren İnce Memed, Topal Ali’nin yardımıyla Abdi Ağa’yı bulur ve öldürür. “Hürü Ana’ya “‘Hürü Ana! Hürü Ana!... Oldu. Hakkınızı helal edin.’” diyerek atını dağlara doğru sürer. Ince Memed I / Yasar Kemal |
Schöne Zitate..
Lev: Danke, simartma beni. ;) ,,Sanki her görüşümde daha da güzelleşiyorsun, ben hayalini kuruyorum, sen hayalden daha güzel çıkıyorsun karşıma." Basucumda Müzik, Kürsat Baser |
>> Gemeinsam sind wir stark << lautet die hier die Devise: Eigner Schwachsinn wird umso erträglicher, je mehr Leute ihn ebenfalls betreiben.
Thomas Wieczorek |
Zitat:
Ne demişler? "Aşk da yeşeren otlara benzer, günü saati bilinmez!" demişler. Her ne hal ise... Bilal, Yakup Ağa'nın konağında kaldığı süre içinde, birkaç kez daha gördü Telli Senem'i. Her görüşte de daha bir vuruldu, daha bir yandı. Hani, ocağa her odun atışta yalım nasıl çıkar? Bilal'dan da öyle yalım çıkıyordu sanki her görüşte Telli Senem'i. Öte yandan da kendi kendiyle savaşıyordu Bilal. "Olacak şey mi? Sürmeli amcam oğlu, Telli Senem onun nişanlısı... Vay başıma ki vay başıma!" diye. Bir yandan da, "Acep nasıl etsem de, Sürmeliyi Telli Senem'den soğutsam? Aralarına kara kedi soksam?" diye düşünüyordu. "Sürmeli bey’i Telli Senem'den soğutsa bile, bakalım Telli Senem'in gönlünü çelebilecek mi?" derseniz, haklısınız. Kolay mı Telli Senem'in gönlünü çelmek? Onu Sürmeli bey’den soğutmak? Sürmeli Bey ve Telli Sanem / Ali Püsküllüoğlu Ah ah iste zaman meydan okuyan asklardan birisidir Sürmeli Bey ile (nam-i diger Yozgat Sürmelisi) Telli Sanem'nin asklari. O cografya nice asklarda sahit oldu. Bir kac km ileride de Ferhat daglari deliyor ve Sirin'siz bir dünyada mutlu olamayacagi icin astesten köynegi gibiyik ask narina yaniyor... Ama bu da ayri ve bir kac kelimeyle ifade edilemeyecek ayri bir ask destani... |
"Hier sträuben sich die Katholiken heftig dagegen. Der biblische Fluch, der über der Frau hängt, heißt unter Schmerzen zu gebären, Mr.Todd."
"Finden Sie das nicht ungerecht, meine Herren? Der Fluch des Mannes ist es, im Schweiße seines Angesichts zu arbeiten, aber in diesem Salon, da braucht man gar nicht weit zu gehen, verdienen sich die Herren ihren Lebensunterhalt mit dem Schweiß anderer", entgegente Miss Rose und errötete tief. |
Zitat:
Bu hikayeyi tanimiyordum. Vaktim oldugunda bulmaya calisicam. Benim en sevdigim hikaye Yusuf ile Züleyla. Nazan Bekiroglunu biliyor musun? Klasik bir hikaye aslinda bilmeyen yoktur fakat Nazan Bekiroglunun siirsel ve masalsi tarziyla cok zevkli olmus. http://farkindasizkafe.in/wp-content...-bekiroglu.jpg Yusuf seni sevdiysem, dedi Züleyha, hükümdarın tahtına hükümdardan başkası oturamayacağından. Şehzade için saklanan giysiler ancak şehzadenin bedenine uyacağından. Padişahların ülkeler fethettiği görülmüştür de, kölelerin ülkeler fethettiğine bir Yusuf’ta tanık olmuşuzdur. Görüyorsun ya Yusuf, seni sevdiysem yazgım bana yapacak başka bir şey bırakmamış olduğundan. Senin güzelliğin gibi benim de muhabbetimin nedenin olmadığından. Seni sevdiysem, seni her görmemde ikinci kez görmediğimden. Her görmemde seni yenidenmiş gibi değil, yeniden gördüğümden. Odama her girişinde ilk kez girdiğinden. Kendi kendinde bile tekrarlanmadığından sen. Sevdim seni, seni sevdiysem, bir eşikten geçtiğimdendir. Bir kentin içine düştüğümden ve bir kenti içime düşürdüğümden. Ben ki tüm savaşlarımda hem kumandan hem neferdim. Ürkektim, delişmenliğimi (güçlü, yapılı, çılgın, hercai) korkumun rengindeydi. Bu yüzden seni sevdim. Ellerim toprağın derinliklerinden çıkarılmış çok asırlık bir tütsü kabına aniden değiverdi, gözyaşı şişesi kırıldı birden, başkalarının olan acı kalbime giriverdi. Yusuf ben seni, sevmiş ve sevecek bütün kalplerin sırrına ortak olarak sevdim. Ve biliyor musun ki, seni sevdiysem Bütün ruhların yaratıldığı ve henüz ruhlara cesetlerin biçilmediği o mecliste, senin yanında yer almış olduğumu hatıramda taşıyor olduğumdandır bu. Bunca kolay terk ediyorsam varlığımı senin varlığına o şimşek parıltısı anın anısını göz bebeklerimde sakladığımdandır. Bu kadar tanıdık buluyorsam kalbimi kalbine, bu kadar tanıdık ses veriyorsa kalbim kalbine, o ezeli uğultuyu hala kulaklarımda taşıdığımdandır. Seni bu kez hatırladıysam Yusuf, o kez unuttuğumdandır. Seni sevdiysem hatıram olduğundandır. Bilmediğim bir şeyi hatırlamam zor, unuttuğum bir şeyi hatırlamamsa kolaydır benim. Bu yüzden ey benim kentimin sokaklarında gezinen baharat tüccarı, ey beni unutmuş olan büyücü, senin için hazırladığım simanın karışımı ilk günün hatırasındandır. Beni hatırla. Hatırla ki senin hatırlaman da benim hatırlamam kadar kolaydır. Yusuf, dedi Züleyha, seni sevişim, ilk anda hem kendi başımı verdiğim hemen senin başını götürdüğüm bir ihtilal olacak. Ama yazgı, kan’ı ihlal edilmiş bu ihtilalı bozacak ve her şey güzel olacak. Zaman geçsin, her şey sonra olacak. Çok yakında bir bela örtüsü örtülecek üzerine senin. Ama aşkın hülasası, çok geçmeden varlığın nizamında anlam kendisini bulacak. |
Zitat:
Hem böylelikle cocuklugumun en güzel anilari olan tatillerde köyde gecirdigim günlerim ve o anilarimda en önemli yer alan anneannem ve dedelerimin hatiralarini yasatmis olurum. Hani bir söz var, insanlar ölünce degil unutulunca ölürler derler ya, iste o bakimdan yani.. Ali Püsküllüoglu'nun anlatitigi aslinda bir neyi hikaye idi. Daha ayrintili ve bir o kadar güzel okumak istiyorsan Sürmelibey ile Telli Sanem'nin askini o zaman R. Kazım Mete'nin kaleminden yazilmis "Sürmeli bey ve Telli Senem" adli kitabi okumalisin.. Annem hatta Sürmelibey ile Telli Senem'nin bütün kitaplarini ve siirlerini ezbere bilir :D Yusuf ile Süleyha'nin kitabini Oberstufe'de Türkce dersinde okumustum ama yazarin adini unuttum dogrusu. Ben böyle ask hikayelerine bayilirim, bir vakit Ankara'da kitap pazarina ugrayacagim zaten Nazan Bekiroglu'nun kaleminden yazilmis Yusuf ile Züleyha'nin kitabini da alir okurum ;) Nasihattin icin tessekürler.. Aşk tam teslimiyet ister. Kendini aşkın kollarına ya bırakırsın ya da bırakmazsın. “Bir yanım dışarıda kalsın” dediğin noktada aşkı boğarsın.Yok edersin o güzelim duyguyu. Bu yüzden hep cesurların işidir aşk. Kaçışları, yalanları, aptalca oyunları kabul etmez. Aşk; saf, duru insanları sever. Kafasında binbir tilki dönenler aşkı yaşayamaz. İsteseler de yaşayamaz. Arınmalısın,en saf, en duru haline dönmelisin ki yaşayabilesin aşkı. Sen Git Aşk Bana Kalsın'' / Mehmet Çoşkundeniz |
Zitat:
Annene gelince, cidden üzüldüm.. Ne deneyimleri vardir ki bu zavallanin, icinde tutuklari ve daha sana söyleyemedikleri... Ona gecmis olsun dileklerimi ilet... Karga burunlumusun? :D |
Zitat:
Isten gücten biraz usandim, catacak yer aradim masum insanlari kiracagima dedim bir kelin kafasini kiriyim. :D |
Basucumda Müzik, Kürsat Baser
İsterdim ki o hayatın içinde, ikimizin arasında gizli kalan hiçbir şey olmasın. Birbirimize, kızacağımız, duymaktan korkacağımız, kişinin belki kendisine bile asla itiraf edemeyeceği şeyleri bile anlatalım.O kadar çıplak kalalım,bütün o yıllarca kurmaya çalıştığımız benliğimizi öylesine unutalım ki artık ayrı insanlar olmaktan çıkalım. Karşımızda sürekli açılan kapılardan hiç korkmadan, sonunun ne olacağını düşünmeden geçip o gizli dehlizlere girelim. *** Sanki her görüşümde daha da güzelleşiyorsun, ben hayalini kuruyorum, sen hayalden daha güzel çıkıyorsun karşıma. |
`` Lesen ohne Liebe, Wissen ohne Ehrfurcht,Bildung ohne Herz ist eine der schlimmsten
Sünden gegen den Geist`` Hermann Hesse.... |
Man sieht nur mit dem Herzen gut. Das Wesentliche ist für die Augen unsichtbar.
- Antoine de Saint-Exupéry, Der kleine Prinz |
Levantiner, Cevap yazmamak lazim bu gibi öküzlere. Cevap yazdikca hosuna gidiyor belliki, manyak hayranligimizdan cevap veriyoruz saniyor. :DD Zavalli ya. Vah vaah. Richtig aufmerksamkeitsgestört.
Buna uygun en iyisi bu alinti: MANEVİ RÜTBESİ YÜKSEK BİR ZAT,İFTİRAYA KURBAN GİDER VE ZİNDANA ATILIRKARANLIK ZİNDANA GÖZLERİ AÇILINCA BAKAR Kİ, ZİNDAN DA BİRİ DAHA VARDIR O ZAMAN; BU CEZALANDIRMANIN BİR MÜKAFAT OLDUĞUNU DÜŞÜNÜR ÇÜNKÜ ZİNDANDAKİ BU KİŞİYE TEBLİĞDE BULUNACAK VE ONUN İSLAMLA ŞEFERLENMESİNE VESİLE OLACAKTIR!. BU ÜMİT VE ŞEVKLE, BAŞLAR MUHABBETE.'DİN'LE DİYANETLE HİÇBİR İLGİSİ OLMAYAN,LAF ARAMIZDA BİRAZ DA AHMAK VE EBLEH OLAN KİŞİYE,HEMEN HER GÜN FARKLI BİR DİNİ KONUDAN BAHSEDER.'AHLAK'TI,'HARAM-HELAL'Dİ,'ANAYA-BABAYA SAYGI'YDI, 'ZİKİR'Dİ,'ŞÜKÜR'DÜ DERKEN, HER ŞEYİ ANLATIR!.HER ANLATTIĞININ SONUNDA DA'ANLADIN MI?' DER.'EĞER ANLAMADIYSAN YENİDEN ANLATAYIM' 'ANLADIM'DER O ZAT HEM ZATEN, ANLATILAN KONUYLA O KADAR İLGİLİDİR Kİ GÖZLERİNİ MÜBAREK ZATIN YÜZÜNDEN AYIRMAZ!. ONUN ÖNÜNDE HER GÜN DİZ ÇÖKMEKTE,GÖZLERİNİ O ZATIN YÜZÜNDEN AYIRMAMAKTA VE ANLATTIKLARINI DA 'CAN KULAĞI' İLE DİNLEMEKTEDİR!. ONUN BU HALİNİ GÖREN MÜBAREK ZAT, ‘TAMAM’ DER, ‘BU ADAM, YÜZÜME BU KADAR DİKKATLİ BAKTIĞINA VE ANLATTIKLARIMI BU KADAR CAN KULAĞI İLE DİNLEDİĞİNE GÖRE,EPEY MESAFE KATETMİŞ OLMALI!’ BU DÜŞÜNCEYLE,ALDIĞI MESAFEYİ TEST ETMEK İSTER.’GEL BAKALIM’ DER, ‘ANLAT BAKALIM,NELER ANLADIĞINI!’ ZİNDANDAKİ ZAT,’ŞUNU ANLADIM’ DER; ‘HAFTALARDIR YÜZÜNE BAKIYORUM…SEYREK SAKALLARINA BAKIP, SENİ BİRİNE BENZETMEYE ÇALIŞIYORUM… SONUNDA ÇIKARDIM İŞTE…BENİM, KÖYDE BİR KEÇİM VARDI!. ONUN ÇENESİNDE DE, SENİNKİ GİBİ SAKALLAR VARDISANA BAKTIKÇA ONA BAKMIŞ GİBİ OLUYORUM!!!’ 'CAHİL İLE SOHBET ETMEK, ZORDUR BİLENE, CAHİL;NE GELİR İSE SÖYLER DİLİNE! ALİM İLE SOHBET EDERSEN ALIRSIN MERTEBE; CAHİL İLE SOHBET EDERSEN,DÖNERSİN MERKEBE!!' "Cahil ne gelirse söyler diline" Millet. Muhatap olmamak lazim, deliyle deli olmamak lazim.. |
Das also war des Pudels Kern!
Faust, Goethe |
``Evden ciktiktan sonra bir sey unuttugunu farkederek duraklayan, fakat unuttugunun ne oldugunu bir türlü bulamayarak hafizasini ve ceplerini arastiran,nihayet, ümidini kesince, akli geride ,ileri gitmek istemeyen adimlarla yoluna devam eden bir insan gibi üzüntülüydüm``
Sabahattin Ali... |
Zitat:
Hast du das Buch auch gelesen? Ich hatte es nur auf Deutsch bei Amazon gefunden und trotzdem direkt bestellt. Es wird für immer als eines meiner Lieblingsbücher bleiben. Her okuyan bayiliyor, tüm duygusal insanlara tavsiye ederim :) |
respect the cock.
tame the cunt |
Zitat:
mir es..Also bringt aus der TR mit.Ich mag ihn total, fast alle seiner Romane und Gedichtsbücher. Seine traurige Lebensgeschichte hat mich sehr beeindruckt.... Tavsiyen icinde Tesekkür, :) Ich leite weiter an alle bitte lesen Sie es......:) |
Sürmbelibey ile Telli Senem'in ask hikayesini okumayi herkese tavsiye ederim. Bu hikaye Anadolu'da ki bizi anlatiyor bize. Bence bu ask hikayesi, Romeo und Julia gibisine on basar :D
Bozok yaylasında çamlarca uzun Bir tütün kesilir çektiği hüzün Nice ki orda bir Sürmeli gözün Gönlüne yansımış karası vardır http://www.edebiyadvesanatakademisi....ryantlari.html Hızır Ağa, oğlunun sevdalandığını anlayınca, "Kime sevdalanmış, kime yanmış?" diye düşünmeden, ossaat gelini Akbilek'in küçüğü Telli Senem'i de Sürmeli bey’e almaya karar verdi. Böylece, hemen ertesi gün, yol yordam bilir bir adam çıkardı yola. "Git Menemenciye, Yakup Ağa'ya benden selam söyle. Kızı Telli Senem'i de küçük oğlu Sürmeli bey’e istiyorum!" dedi ona. Armağanlarla uğurladı.Ve de çok geçmedi, Yakup Ağa'nın, küçük kızı Telli Senem'i de Sürmeli bey’e verdiği haberiyle, geri döndü giden adam.İş böyle olunca, Hızır Ağa, Sürmeli bey’in odasına girip ona, "Oğlum" dedi, "derdini söylemeyen umar bulamaz, derler. Sen derdini demedin bize ya, biz, ne de olsa görmüş geçirmişiz, anladık derdini. Umarına da baktık. Yengen Akbilek'in küçüğü Telli Senem'i de sana istedim. Verdiler. Yarından tezi yok, hazırlığa başlıyoruz. Sen kendine gelir gelmez de, Menemenciye gider, nişan takarız." Sürmeli bey’e böyle dedi babası. Telli Senem'in, ablası Akbilek'ten de güzel olduğunu sözlerine ekleyince, Sürmeli bey’in içindeki yangın yeğnir gibi oldu. İş buraya varınca, Sürmeli bey de, içindeki sevdayı, hiç görmediği Telli Senem'e akıtmaya çalıştı. Çok geçmedi, yanağına kan, dizlerine can gelmeye başladı. Günün birinde de ayağa kalktı. O ayağa kalkınca, ev halkı, nişan için yola çıkılacak günü kararlaştırdılar. Menemenciye de haber saldılar, "Geliyoruz, hazırlık yapıla..." diye. Saptanan gün geldi, yola çıkıldı. Menemenciye gidenler arasında Sürmeli Bey de vardı. Az gidip çok gittiler, gündüz gidip gece yattılar. Sonunda Menemenciye ulaştılar. Yakup Ağa'nın konağına indiler. Yakup Ağa, konuklarını, her zamanki gibi, hoş karşıladı. Sürmeli bey de, Yakup Ağa ile, orada bulunan yaşlıların elini öpüp bir köşeye oturdu. Oturdu ya, "Öyle olmaz..." deyip, başköşeye buyur ettiler. Sürmeli bey, neylesin, denileni yaptı, gösterilen yere geçip oturdu. Hoş beş, on beş, hoş geldin beş gittin... Falan filandan sonra, başladı gelsin çay, gitsin kahve. Her konuğa ayrı bir kişi hizmet ediyordu. Sürmeli bey’e de Telli Senem. Sürmeli bey, daha, Telli Senem'i görür görmez, "Benim gönlümün kuşu demek bu dağlarda ötermiş!" diye düşündü. Telli Senem, gerçekten de, Akbilek'e çok benzemekle birlikte, ondan çok güzeldi. Sürmeli bey, gözünü ondan ayıramıyordu. Böyle demem sözün gelişi... O kadar insanın içinde başını kaldırıp da Telli Senem'e bakacak hal mi vardı ki Sürmeli bey’de. Onu gönül gözüyle görüyor, yüreği de gümbürdeyip duruyordu. Âşık dediğin başka nasıl olur ki? |
serefsizleri desifre edin
kürdüm diyerek bazi türkler, pislik yaparak kürtleri lekelemek istiyorlar.
türküm diyerek bazi kürtler, pislik yaparak türkleri lekelemek istiyorlar. aleviyim diyerek bazi sünniler, pislik yaparak alevileri lekelemek istiyorlar. sünniyim diyerek bazi aleviler, pislik yaparak sünnileri lekelemek istiyorlar. arkadaslar burada bu tür mahluklardan uzak durun. bunlarin amaci sizin kafanizi karistirmaktir. misal olarak bir üyey burada sünni olarak kendisini tanitip, müslümanlikta basörtüsü yoktur. namaz kilinmaz ve siz yanlis kiliyorsunuz demektedir. hadisleri yalan yanlis olarak gösterip, hz. Muhammed sav yi arap olarak hitap eder. bu serefsizler genelde kasar nuri öztürkü referans olarak gösterirler. ama sizin bilginize sunu sunmak istiyorum. o serefsiz bir alevi ailesinden gelme. ama kendisinin alevilikle hicbir alakasi olmadigini düsünüyorum. cünkü gercek alevi böyle bir serefsizligi yapmaz. mahalle agziyla böyle insanlara orospucocugu derim ama benim terbiyem buna müsade etmiyor. dikkatli olun arkadaslar, kafanizi karistirmak isteyen bu serefsizlere kanmayin ;) |
En igrenc duydugum tür ıpnelerdir. Sen kendini nasıl tanıtırsan tanıt.. İpne oldugun her halinden belli. Teyzesinin kızına tecavuez eden ipne senii..
|
Zitat:
sen istedigin kadar bu serefsiz oyununu oynamaya calis. desifre etmek benim hosuma gidiyor :D :D |
Zitat:
Ich bin gross und stark diyorsun ama gercek hicte öyle degil, cobut boylu, bebek omuzlu, pörtlek kurbagi gözlü, Theo Waigl ka$li teyzesinin kizindan haric baska kimseyle duygusal iliskisi olmamis ki oda Stockholm sendromudur :-D bir yavsak cikiyor karsimiza :-D Hadi dis görünümden gectim ama icinde de bi bok yok, ancak ipnelik hayallari ve gernegross söylemler.. Wach mal auf kleiner mann, in welcher Realitität lebst du eigentlich? :D |
"Tanrım, uzun zamandır kapını çalmadım, biliyorum. Açıkçası beni hala dinler misin, emin değilim. Ama halimi görüyorsun. Bunalıyorum. Bana ya hakiki bir aşk ver -ver ki kurtulayım bu sıkıntıdan, sıkışmışlıktan- ya da beni öyle duyarsız yap ki hayatımda aşk olmayışını umursamayayım."
Elif Şafak, Aşk |
Zira aşk iktidarı sever. Bu sebeptendir ki başkalarına ölümüne âşık olabiliriz ama bize ölümüne âşık olanları içten içe küçümser, öteleriz.
Elif Şafak, Baba ve Piç |
"şimdi aramızda noksan olan şeyin ne olduğunu biliyorum! bu eksik sana değil, bana ait...bende inanmak noksanmış...beni bu kadar çok sevdiğine bir türlü inanamadığım için, sana aşık olmadığımı zannediyormuşum..bunu şimdi anlıyorum.demek ki insanlar benden inanmak kabiliyetini almışlar...ama şimdi inanıyorum...sen beni inandırdın...seni seviyorum..."
Kürk mantolu Madonna , Sebahattin Ali |
“Die Sprache ist die Quelle aller Missverständnisse”
Der kleine Prinz |
Sürmelibey ile Telli Senem'nin hikayelerini cok severdim cocuklugumda hala da seviyorum..
Acikli da olsa gercek oldugu icin güzel bir hikaye... Sanki bize tanimadigimiz yasamadagimiz anilarimizi anlatiyormus gibi..... Benim okudugum kitapta Sürmelibey'in nerde oldugu belli olmuyordu, yani mechule karisiyordu ama bu da güzel bir hikaye.. Malesef okudugum kitabin internette alintisini bulamadim. Ama bu da güzel.... ALDI SÜRMELİBEY: Yücesinde yavru şahan beslenir, Engininde arap atlar seslenir, Sen ağlama sülüflerin ıslanır, Gel dola boynuma kolun, düş ile. ALDI TELLİ SENEM: Nasıl ağlamayım ağam sözüne, Doğrulup da bakmadın bir yüzüme; Ben de gidem düşürürsen izine, Bir işim yok yaren ile, eş ile. ALDI SÜRMELİBEY: Yârden ayrılanın hiç sönmez nârı, Göklere erişir ah ile zarı, Küstüm, gidiyorum, hiç gelmem gayrı, Gözle selamımı uçan kuş ile. ALDI TELLİ SENEM: Solsun al yeşilim, sandıkta basmam, Sen bana küssen de ben sana küsmem, Yolunu gözlerim, umudum kesmem, Tez gel ağam tez gel, yazla, kış ile. ALDI SÜRMELİBEY: Giderim sevdiğim, gözleme yolum, İstedim Mevla'dan vermiyor ölüm, Kırıldı kanadım, tutmuyor kolum, Gayrı gecelerim dolar düş ile. Sürmelibey, böyle deyip kesti. O böyle deyip kesti ya, Telli Senem, Sürmeli'nin atının yularından tutmuştu. Sürmeli, atını sürmek istedi, ama Telli Senem, koyvermiyordu atın başını. Bunun üzerine, aldı Sürmelibey, bakalım ne dedi: Koyver zalım koyver atın gemini, Bana sürdürmedin dünya demini, Gelmem gayrı sana, ettim yemini, Eğlen artık yaren ile, eş ile. Sürmelibey, böyle deyip, bu kez, atını kamçıladı. At bir şahlandı, bir kişnedi, o vakit, Telli Senem'in elinden kurtardı başını. Telli Senem, bağrı başlı gözü yaşlı, oracıkta kalakaldı. "Kalakaldı..." demem sözün gelişi... Sürmelibey, gözden yiter yitmez, Telli Senem, bayılıp olduğu yere düştü. Aldılar, konağa getirdiler. Getirdiler ya, taşta soluk var, Senem'de soluk yok. Öldü sandılar. Aman yaman... Sonuda, güç hal ile kendine getirdiler. Telli Senem kendine geldi ya, artık bu Senem, o Telli Senem değildi. Bir anda çökmüştü. Göz yaşları da pınar olmuş, akar dururdu. O böyle ağlayıp sızlayadursun, biz gelelim Sürmelibey'e: Sürmelibey, Toroslardan, Menemenci'den atını sürünce, durup dinlenmeden, soluğu Çukurova'da aldı. Çukurova, nice gurbetçileri bağrına basmıştı. Sürmelibey'i de bastı. Sürmelibey, Çukurova denizinde yitip gitti, imi timi belirsiz oldu. Uzun, çok uzun bir süre, nerdedir, ne yapar, bilen eden olmadı. Ben diyeyim beş yıl, siz deyin on beş yıl... Böyle uzun bir süre. Bu arada Telli Senem'in anasıyla babası öldü. Kimi kimsesi kalmayınca, Senem, kalktı Sıvas'a, ablası Akbilek'in yanına gitti. Hızır Ağa, Telli Senem'in de babası sayılırdı bir bakıma. Onun kanadının altına sığındı Senem. Hızır Ağa, Sürmelibey gitti gideli, uykuyu düneği yitirmişti. Dört bir yanda, Sürmeli'yi aratıyordu. Aratmadığı yer yoktu. Ama, Sürmelibey'i koydunsa bul! Ama, günün birinde, Sıvas'a uğrayan bir kervandan, Sürmelibey'in Çukurova'da olduğu haberi alınınca, dünyalar Hızır Ağa'nın oldu. Hızır Ağa'nın evi bir anda dirildi, Telli Senem'in de yüzüne kan geldi. Hızır Ağa, haberi alır almaz, oğlu Arif Bey'i yola çıkardı. Arif Bey, günlerce at sürdükten sonra, Çukurova'ya geldi. Geldi ya, nerde bulacaktı Sürmelibey'i? Mersin'in, Tarsus'un hanlarını gezdi, sormadık kimse bırakmadı. Ama, bir bilen çıkmadı Sürmelibey'i. Arif Bey, Adana'ya at sürdü. Adana, o zamanlarda da kocaman bir kentti. Adam yiten sokakları, sayısı bilinmeyen hanları vardı. Arif Bey, günlerce, o han senin, bu han benim, gezdi durdu. Sürmeli'ye benzeyen birini gördü mü, yüreği cızz.. ediyordu. Acep kardeşini nasıl bulacaktı? Adana'da Kâhyaoğlu Hanı'nda rastladığı bir adam, sonunda, Arif Bey'e bir umut ışığı yaktı. Anavarza'ya yakın bir köy vardı, Hacılar köyü derlerdi. Orada, Sürmeli adında birine rastlamıştı bu adam. Ama bu Sürmeli, sayrı düşmüş, ölümsek biriydi. Arif Bey, bu kez de Hacılar köyüne doğru at sürdü. Yine günlerce gitti. Sora sora Hacılar köyünü buldu. Sürmeyi'nin yattığı evi hemen gösterdiler ona. Arif Bey, Sürmeli'nin evine geldi ki, ne göre? Sürmeli mi, değil mi, bir adam yatmakta, sararıp solmuş, bir deri bir kemik kalmış. Onu, sesinden tanıdı ancak. Sürmeli, Arif Bey'i tanımıştı. Kalkıp boynuna sarılmak istedi ya, kendinde güç bulamadı. Arif Bey kardeşinin halini görünce, başladı gözlerinden siyim siyim yaş akıtmaya. Ve de aldı Arif Bey, bakalım Sürmelibey'e ne dedi, o ne yanıt verdi, oradakiler ne dinlediler, biz ne okuyalım: ALDI ARİF BEY: Kardaş ne yatarsın Çukurova'da? Kalk kardaş gidelim sılaya doğru, Anan baban seni bekler sılada, Kalk kardaş gidelim sılaya doğru. ALDI SÜRMELİBEY: Gitmem kardaş gitmem sıla şen olsun, Bastığım topraklar teberik kalsın, Öyle memlekete düşmanım varsın, Sıla da bir, gurbet il de bir bana. ALDI ARİF BEY: Kalk kardaş gidelim dağlar başından, Av edelim kekliğinden kuşundan, Zamantı Irmağı’ndan, Pınarbaşı'ndan, Kalk kardaş gidelim sılaya doğru. ALDI SÜRMELİBEY Kardaş o dağlarda dağlarım mı var? Al yeşil çubuklu bağlarım mı var? Ah çekip ardımdan ağlarım mı var? Sıla da bir, gurbet il de bir bana. ALDI ARİF BEY: Dertli babam dövünürken, sızlarken, Oğlum nerde diye anan ağlarken, Telli Senem evde seni beklerken, Kalk kardaş gidelim sılaya doğru. ALDI SÜRMELİBEY: Gitmem kardaş gitmem sıla düzüne, Huri kızı olsa bakmam yüzüne, Benden selam söyle zalım kızına, Sıla da bir, gurbet il de bir bana. ALDI ARİF BEY: Çukurova yana yana örd'olur, Her sineği bir alıcı kurt olur, Sen gitmezsen yüreğime dert olur, Kalk kardaş gidelim sılaya doğru. ALDI SÜRMELİBEY: Kimse sormaz imiş garip halini, Saramadım ak duvaklı gelini, Varınca öp anam babam elini, Sıla da bir, gurbet il de bir bana. Sürmelibey, bu sözleri de söyledikten sonra, artık konuşacak güç bulamaz oldu kendinde. Soluğu hırıldamaya başladı. Çok geçmeden de, bir daha açmamak üzere, gözlerini yumdu. Sürmelibey'in öldüğünü gören Arif Bey'in ağıdı figanı gökleri tuttu ya, gitmişten gelmiş mi olur? Ne demişler? "Az yaşa çok yaşa, sonunda gelecek bu başa" demişler. Eninde sonunda ölüm var ya, şu yeryüzünde sağlıklı, mutlu yaşamak da var. Ama, Sürmelibey ile Telli Senem, bir karayürekli yüzünden mutlu olmadılar. Karayürekliler utansın! Her ne hal ise... Arif Bey, Sürmeli'yi o köyde toprağa verdi. Eli boş, gözü yaş olarak da Sıvas'a döndü. Döndü ya, artık ondan sonrasını ne ben deyim, ne siz dinleyin... Yol tozar, söz uzar derler. Sözü uzatmak neye yarar? N'olsa ki hey n'olsa, şu yeryüzünde herkes mutlu olsa ne var? Olsun demekle olmuyor yazık ki! Ama yine de biz, bunu dileyelim, sevgili okurlar. |
Hayat, dağınık tutkulardan ibarettir… Sen onları toplamak için uğraşırken, an olur, biraz daha dağıttığını hissedersin. Elbette bulmak istediklerin ayağına gelmez, sen ona sahip olmak istiyorsan mutlaka emek vereceksin. Tutkuları vardır insanın, hepsini yaşamaya ömür yetmez. Onun için de akıllı olan insan, pişman olmayacakları hayat tarzını arayıp bulurlar yaşamak için… Bırak, ulaşmaya güç yetiremediklerin yerinde kalsınlar. Onları da yitik sevdalarının arasında bırak.
BABAMDAN SONRA- Ahmet Günbay Yıldız Alinti |
Çavuş çavuş dedi:" Sen de Ince Memed'i teslim mi aldım sandın?"
Köşeye gitti ve bebegin üstündeki kilimi çekti bebek ortaya çıktı, gözlerı yumuktu:"Iste bu teslim aldi Ince Memed'i. Sen de erkegim diye övünüyorsun." Ince Memed (Yaşar Kemal) |
Fatih Duman - Yandık Elhamdülillah |
İnsan yüreği soba gibidir.Sıcaklık üretiyor,enerji yayıyoruz.Ama başkalarını suçlayınca, onlarını karalayınca,dedikodu yapıp kem konuşunca enerji kaybolur.Yüreği soğur.
Her zaman kendi içine bakmak en emin yol.Başkalarıyla uğraşmayı bırak.Her kahır,her gazap ağır bir çanta.Niye taşıyasın.At onları.Sıcak hava balonu gibi hayat.Yukarı mı gitmek istersin, aşağı mı?Hiddeti,intikamı,rekabeti bırak.Torbalardan kutru. Yükselmek istiyorsan en çok kendini eleştir.Kendi hatalarını görmeyen yükselemez Elif Şafak - iskender |
Oyuncak Tamirhanesi - Metin Karabaşoğlu |
"Herkesi mutlu etmek zorunda değilsin!
Herkesi zaten mutlu edemezsin! Hem neden herkesi mutlu etmen gerekiyor? Herkes seni mutlu etmek için birbiriyle mi yarışıyor? Kimse için de yaşaman gerekmiyor çünkü kimse senin için yaşamıyor. Hataların da olacak, insanları mutlu etmeyen ; "kendi doğruların da " Hem hatasız olmanı bekleyenler varsa, sorsana melek olmadığını anlamaları için ne yapman gerekiyormuş acaba? Kendine iyi bak yeter. Herkesten önce sen lazımsın sana!" Tuzu Uzatır mısın Hayat Bırak ”kusursuzluk” mükemmel olmanı isteyenlere kalsın. Sen, ben sıradan insanlarız. Yaşasın kusurlarımız! Tuzu Uzatır mısın Hayat |
Ne olurduki yani,
Bir senede insanlik moda olsa.. |
''Bu sevinçli,akıllı uslu insan sesleri arasında yalnızım.Bütün bu adamlar,vakitlerini dertleşmekle,aynı fikirde olduklarını anlayıp mutluluk duymakla geçiriyorlar.Aynı şeyleri hep birlikte düşünmeye ne kadar önem veriyorlar!''
Jean Paul Sartre - Bulantı |
NESİNİ SEVEYİM
Sev diyorlar bana yalan dünyayı İyileri çekip alan dünyayı Kötülere baki kalan dünyayı Nesini seveyim yalan dünyanın Sarmış yürekleri kin ile nefret Çığ altında kalmış sevgi merhamet İnsanlık huzura barışa hasret Nesini seveyim yalan dünyanın Kargalar bülbüle nazire yapar Cahil cehalete kul olmuş tapar Kimi devir açar kimisi kapar Nesini seveyim yalan dünyanın Deve tellal olmuş kervan arıyor Pire berber olmuş keli tarıyor Karun'un serveti kime yarıyor Nesini seveyim yalan dünyanın Dünya değirmendir insan öğütür Cüceler aynada cüsse büyütür Muktedir olanlar işin yürütür Nesini seveyim yalan dünyanın Yalanla çuvala sokulmuş mızrak Dost bildiğin kurar dostuna tuzak Mutluluk insandan millerce uzak Nesini seveyim yalan dünyanın Adem'le Havva'da sevgili tekmiş İnsan çoğalınca sadakat çökmüş Melahat diyor ki çivisi çıkmış Nesini seveyim yalan dünyanın MELAHAT ÇETİNKAYA |
Taptuk'un tapusunda
Kul olduk kapisinda Yunus miskin cig idik Pistik elhamdülillah... Zitat:
|
Alle Zeitangaben in WEZ +2. Es ist jetzt 09:09 Uhr. |