Einzelnen Beitrag anzeigen
  #2  
Alt 24.01.2014, 22:09
Cakabeyy
 
Beiträge: n/a
Standard Devamı........

Kendi halkını kötüleyen yazarlar da Batılıların gözdesi. Yıldız hanım Azer Nefisi’nin “Tahranda Lolita Olmak” kitabını Newyork da bir kitapçıya girince görüyor. Kitabın görünmemesinin mümkün olmadığını anlatmış kitapta. Kitabevinde kitaplar piramit şeklinde okur kapıdan girince görecek ve almaya teşvik edecek şekilde dizilmiş. Kitap on iki yaşında bir kıza göz diken yaşlı bir adam üzerinden Müslüman erkekleri kötülüyor.

Mısırlı yazar Neval el-Saadawi de var. “Sıfır Noktasında Kadınlar” gibi kitaplarıyla İslam dünyasında kadınlara ne kadar canavarca davranıldığını anlatan kitaplar. Saadawi’ nin kitapları Batı’da Arap kadınlarının kurtarılması gerektiği fikrini besler.

Yıldız hanım Batıda değer gören kadın yazarlarla ilgili şu cümleleri kurmuş: “Avrupa’da Müslüman dünyanın kadın yazarlarına ancak toplumlarını aşağıladıkları ve kendilerine ve dünyaya Batılı gözle baktıkları zaman gören, dikkate değer bulan anlayış genelde yaygındır entelektüel çevrelerde.”

“Edebiyatın ve sanatın, kötülüğün ve saldırganlığın hizmetine verilebilmesi dünyanın başına gelen en kötü şey.”

Batı Müslüman kadınları özgürleştirme iddiası ile girdiği İslam ülkelerinde kadınların kocalarını, kardeşlerini ve oğullarını öldürerek onları özgürleştirmiş. Tabii bu katliamlardan hiç bahsedilmiyor.

Kitabı bitirdiğimde ilk düşündüğüm şey “Sıra bize gelmiş” oldu. Her gün televizyonlarda gazetelerde şiddet haberleri var. Aile bakanımız şiddeti durdurmak için çırpınıyor, yeni kanunlar çıkarıyor, cezaları artırıyor, kelepçeler, butonlar fakat devlet çaresiz kalıyor, cinayetlerin önüne geçemiyor. Binlerce kadın devletten koruma istiyor, en çok bütçe şiddeti önlemek için kullanılıyor fakat ne hikmetse şiddet azalacağına artıyor. Diğer ülkelerin gidişatına bakaraktan Batılı ülkelerin “Siz kadınları koruyamıyorsunuz madem, biz koruyalım.” diyerek gelip ülkemize yerleşmeleri an meselesi gibi duruyor. Feminist kadın dernekleri de boş durmuyorlar, kadınları kocalarına karşı kışkırtılıyor.

Bizdeki bu kadına şiddet haberleri batı televizyonlarında da yer alıyor. Kanada’dan yeni gelen bir hanımla bir kaç gün önce sohbet ettik. Oradaki Türklere “Memlekete dönmeyi düşünüyor musunuz?” diye sormuş. Aldığı cevap: ” Haberlerden Türkiye’nin halini görüyoruz. Terör, şiddet, yaşanacak hali kalmadı ülkenin” demişler. Kendi vatandaşlarımız bile bunu söylüyorsa şiddet haberleri Batılı halkı nasıl etkiliyor?

Kanada, Amerika ve Avrupa’nın pek çok ülkesinde kendi ülkelerinde olan terör ve aile içi şiddet haberlerinin yayınlanmasında kısıtlama, bazılarında da yasak varmış. Bizim medyamız ise bir tane haber günlerce yayınlıyor ve dolayısıyla zihinlerimizi işgal ediyor. Bu haberlerin şiddet gören kadınlara bir faydası olmadığı gibi şiddetin azalmasına değil artmasına katkı sağladığı açıkça görüldüğü halde ısrarla yayınlanıyor.

Kitapta “Barbar Erkekler“ diye bir bölüm var. Kabil’de erkekler tarafından öldürülen beş kadın için bir kaç yüz kadın yürüyüş yapmışlar.

“Beş kadın faili meçhul bir şekilde öldürülmüştü. Aynı göstericilerin binlerce insanın ölümü ile ilgili bir itirazları yoktu. Çünkü batı kaynaklı haberlerin diline göre öldürülen özellikle erkeklerse onlar zaten bütün bu sonuçları hak edecek kadar vahşi, kötü, köktenci, geleneksel, anlayışsız ve barbardı.”

“Kadına yönelik haksızlıkların kaynağı olarak doğrudan İslam dünyasına işaret eden bir göz var. Avrupalı kadınların yaşadığı şiddet, cinsel taciz ve istismar, Avrupa’da yaşayan ve Avrupalı olmayan kadınların uğradığı ırkçılık ve dışlanma hiç söz konusu bile olmuyor. “

“İslam toplumlarında kadına yönelik şiddetin ana gündem maddelerinden biri olması kabul edilemez. ABD’de mesela her beş kadından biri ağır şiddet görüyor eşi ya da partneri tarafından.” “Amerika’da şiddet çok yaygın. Saniyede bir kadın dövülüyor.”

Fakat onlar bu şiddet vakalarının üzerini örtüyorlar. Şiddet olayları bizden çok daha fazla olduğu halde bunu medyaya malzeme yapmayarak hem sistemi koruyorlar, şiddetle baş edemeyen bir devlet görüntüsü çizmiyorlar hem aile yapılarını korumaya çalışıyorlar.

Avrupa Parlamentosu’ nun Türk kökenli Hollanda milletvekili Emine Bozkurt AP’ nin Kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği raportörü olarak “2020 Perspepektifiyle Türkiye’ de Kadın” adlı rapor hazırlamış. Raporda ‘Bu aynı zamanda Avrupa’nın ve dünyanın da sorunu, Avrupa’da da şiddet var ve üzücü durumlar yaşanıyor.‘ cümleleri Hristiyan Demokratların önergeleriyle rapordan çıkarılmış.

Şiddeti Müslümanların üzerine yıkmaya çalışan Hristiyan topluluklar kendi ülkelerindeki şiddeti hiç mevzu bahis ederler mi?

Yıldız hanım: “Batı’nın değerlerini İslami değerlerden ayırt etmek için en çok telaffuz edilen kavram, toplumsal cinsiyet eşitliği oldu son on yıllarda.” diyor. Şimdilerde de bizim ülkemizde de toplumsal cinsiyet konusu çok gündemde fakat Yıldız hanım işgal öncesi şiddet haberleri konusunu bizim ülkemiz açısından değerlendirmemiş. Avrupa’nın iki yüzlülüğüne başörtü konusunda değinmiş. Bir de ülkemizdeki feminist söylemleri destekleyerek örnekler vermiş.

Yıldız hanımın katıldığı uluslararası feminist toplantılar bizi bilgilendirmesi açısından işe yaramış. Fakat bu kitaptan sonra Yıldız hanımı bu toplantılara kabul ederler mi zaman içinde göreceğiz. Gerçi Yıldız Hanımın bütün bunlara rağmen kadın konferanslarındaki Batılı kadınlardan hâlâ ümidi var. ”Aramızda bir kız kardeşlik ruhu var.” diyor. Bu ne hümanist bir bakış açısı, hayret ettim doğrusu.

Yıldız Ramazanoğlu’ nun feminizm gerekliliği ile ilgili görüşlerine katılmıyorum, kitapta örnek verdiği kadının özgürleşmesi konusunda Ali Şeriati’nin görüşlerine de katılmıyorum fakat kitap Batının feminizm aracılığı ile yaptığı zulümleri görmek açısından okunmalı.

“İşgal Kadınları” kitabını özellikle Başbakanımızın, Aile Bakanımız Fatma Şahin’in , milletvekili ve kadın hakları ile ilgilenenlerin, batıyı model alanların okuması elzem. Özellikle her buldukları fırsatta erkekleri kötüleyerek kadınları koruduklarını zanneden feminist kadın yazarlarımızın okuması gerekir. Yazıları ile kime hizmet ettiklerini fark etmeleri için. Ayrıca feminizm üzerine ne dolaplar dönüyor diye merak edenler için de aydınlatıcı bir kitap olmuş. Okunmasını tavsiye ederim.

Sema Maraşlı www.cocukaile.net

Not: Yıldız Ramazanoğlu’ nun konu ile ilgili iki röportajının linki:

http://yenisafak.com.tr/pazar-haber/...12.2012-429976

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/22062849.asp