15 Eylül 2012 Cumartesi 12:46
Yurt gazetesinde bugün (15 Eylül) yayınlanan YURT'UN SESİ köşesidir
Bilindiği gibi, ABD’de çekilen bir filmde Hz. Muhammed’e hakaret edildiği gerekçesiyle Müslüman ülkelerin büyük kısmında kalabalıklar sokaklara döküldü. ABD başta olmak üzere Batılı ülkelerin elçiliklerine saldırılar oldu. Libya’da ABD Büyükelçisi linç edilerek öldürüldü.
Ortada tam bir ilkellik ve vahşet görüntüleri var. Sanki Ortaçağ’dan fırlayıp gelen bazı insanlar, akıldışı bir intikam peşindeler. Ama bu öfke onları özgürleştirmiyor, tersine daha fazla kölelik üretiyor.
Çünkü bu eylemlerin hiçbiri, emperyalizme karşı siyasal ve felsefi bir direniş bilincinden beslenmiyor. Siyasal İslamcılar ve onlar tarafından zehirlenen kitleler bugün protesto ettikleri ABD ve Batılı ortaklarıyla ahlaksız bir işbirliğini on yıllardır sürdürüyor, onların çıkarlarına hizmet ediyorlar.
Üstelik akılları teslim alınmış kalabalıkları yönetmelerini sağlayacak küçük “şeriat” tavizleri onlara yetiyor. İşte bu nedenle Suudi Arabistan, Körfez Emirlikleri ve şeriatla yönetilen diğer ülkelerde “Arap Baharı” olmuyor.
İslam dünyası uzayan bir Ortaçağ’ın içinden geçiyor. Bin yıla yayılan uzun, acılı ve kanlı bir çağ bu. İmam Gazali’nin (1058-1111) İslam’da içtihat (yorum) kapısını kapatmasıyla başlayan karanlık bir bin yıl… Bilimin ve felsefenin kâfirlik sayıldığı, insan aklının teslim alındığı büyük gericilik dönemi devam ediyor.
Geri kalmışlıklarının nedenini İslam’dan uzaklaşmaya bağlayan siyasal İslamcılar, çareyi de daha fazla dine sarılmakta görüyorlar. Tam bir kısırdöngü!
Kurtuluş için daha çok dine sarıldıkça daha koyu bir karanlığın içine yuvarlanıyorlar.
Bugün dünyada Batı’nın kölesi olmayan, gelişmiş, bilim ve teknoloji üreten, özgür ve bağımsız tek bir Müslüman ülkenin bulunmaması sizce tesadüf mü?
http://www.yurtgazetesi.com.tr/yurtu...mi-h18974.html