Zitat:
Zitat von Ribelle
Hepimiz hatırlarız böyle bir şarkı vardı, hemen nakaratı dilimize dolandı bile değil mi?
Kafamız bozuldu depresyondayız, paramız yetişmedi depresyondayız, istediğimiz bir şey olmadı depresyondayız, sınava gireceğiz depresyondayız, iş stresi ona keza depresyondayız. Var mı bunun sonu her şeye için depresyondayız işte.
Gerek görsel basın, gerekse yazılı basın onlar yetmedi şarkılar derken hafızamıza yerleştirildi bu kelime. Hani birine kırk kez deli dersen deli olurmuş ya aynen böyle işte. Depresyondayız derken hakikaten depresyona girdik hepimiz.
Etrafınıza bir bakın anneniz, babanız sizin çocukluğunuzda hiç sıkıldık diyorlar mıydı, şimdi ise sıkıntıları çenelerine vurmuş. Eskiden diyerek başlıyorlar söze.
Bu kez kendinize bakın, şu yaşınıza kadar çocukluk döneminde karpuz kabuklarıyla araba yaparken, lastik ayakkabıyla kum taşırken sıkılmıyordunuz. Elinize son model cep telefonu, Internet vermişler ve sıkıldık diyorsunuz.
Bir de çocuklarınıza bakın, daha parmak kadar çocuk lunaparka gitmediği gün anne, baba ben sıkıldım yapacak bir şey yok diyor değil mi? Elinin altında Internet, kitap ve son model cep telefonu olduğu halde.
Günümüzde yaşam sitilimiz değişti artık diyenlerini duyar gibi oluyorum. Tabii değişti uzay çağındayız artık, milletin kağnı ile yolculuk yaptığı devirler çoktan geçti bunu hepimiz biliyoruz.
Lakin insanoğlu değişmedi, beynimiz değişmedi, düşüncelerimize engeller yok hala daha. Ve teknoloji ardından bunca kaynak, düşünce yapımızı geliştirdi bile. Olumlu bunca şey varken biz olumsuzlukları örnek alıyoruz. Önceden bu kadar okunabilecek kaynak mı vardı, her aklımıza geleni bu kadar rahat bulabiliyor muyduk. Ders alabileceğimiz onca kaynak var ki elimizin altında biz depresyona girmeyi tercih ediyoruz.
Kısa bir hikaye ile son vereceğim köşeme:
Ergenlik dönemine giren delikanlıya ailesi ergen eğitimi içerikli bir kitap hediye eder. Delikanlı kitabı okur ve o kadar etkilenir ki, kitabın içerisinde yazılı olan anne, babaya bağırmayı, agresif hareketler yapmayı benimser.
--- Baba : Oğlum bu kitabı okudun ama sen çok kötü hareketler yapıyorsun.
--- Oğul : Ama baba kitapta ergenliğe girenler bu hareketleri yapabilir diye yazıyor.
--- Baba : Yapabilir yazıyor değil mi? Yapar demiyor. Oysaki bu kitapta yanlış hareket en fazla 10 (on) tane var sen bunların hepsini aldın ve uyguluyorsun. Bu kitapta belki 50 (Elli) tane olumlu hareket var hiç birini uygulamıyorsun. Der.
Olaydan da anlaşılacağı üzere hep işimize geldiği gibi, en basit hareketleri ve düşünceleri sergiliyoruz hayatımızda. Mantıklı ve biraz yorucu olanlar uzak kalıyor nefsimize. İşte ondan sonra da hoş geldin Depresyon diyoruz.
Saygılarımla.
|
Sonu gelmez, dibi görünmeyen karanlik kuyu gibi, depresyondayim deyip kendini daha cok depresyona vermek birsey getirmez. Demesi kolay, icindeyken positif düsünmek cok zor olabilir. Ama böyle sözlerle kendi kendine eziyet vermek de anlamsiz. Bazilari yanlis bir eglemden dolayi kendilerini yikmaya calisiyorlar.
Daha cok sosyal yasama atilip etrafindaki insanlarla beraber olmak bu tür düsünceleri dagitir. Bu kendinden kacmak degil, bir süre sonra yeniden bastan baslamak gibi. Yoksa sonu bitmeyen bir aliskanlik olur. Neyi düsünürsen o sun, ve kaderini ona göre cizersin. Positif düsünmeye calismakta zekanin bir bölümü. Bir sefer yaparsin, iki sefer, sonra farkina varirsin ki, birsey getirmiyor, ve derhal düsüncelerini degistirmeye calisirsin. Karamsarlik insani ileri götürmez, yerinde birakir. Herseyi olumsuz görmek, birseye caba harcamamak demek.