Eşler Arası Uyumsuzluk
Eşlerin Kişilik Yapılarının Uyumsuzluğu-Uyumsuz Kişilikler
Her insanın kişiliği tek ve benzersizdir. Kimse kimseyle "aynı" olamaz. aynı yumurta ikizlerinin kişilik yapılarında bile, pek çok farklılık vardır.
Farklı ailelerden, farklı eğitimlerden, farklı yaşamlardan gelen iki kişiyi, aralarında "aşk" olsa bile, aynı eve yerleştirip, "hadi bakalım, mutlu mutlu yaşayın" diyemeyiz. Bu bir ütopyadan öteye gidemez.
Eşlerin, hayata bakışları, beklentileri, zevkleri, korkuları, kaygıları, hobileri, yeme ve uyku alışkanlıkları farklı farklıdır. Evliliğin ilk beş yılında, eşler birbirlerine ancak uyumlanırlar. Bu uyum hem evliliğin kendisine, hem birbirlerinedir. Gerek duygusal, gerek yaşamsal gerekse cinsel açıdan birbirlerine uyumlanan eşlerin arasında elbetteki tartışmalar, düşünce ayrılıkları olması doğaldır.
Ancak, yıllar geçtiği halde, birbirlerinin kişiliklerine uyumlanamamış, dolayısıyla da kabullenememiş eşler vardır. Bu evlilikler on yıl, onbeş yıl yada daha uzun sürer. Eşler hayatı birbirlerine zindan ederler.
Çok farklı kişilik yapıları birbirleriyle uzlaşmada zorlandıkları gibi, bir de araya kişilik çatışmasını koyduklarında, durum hiç de iç açıcı olmaz.
Bu eşlerin, evlilik terapileri de zordur. kendileri zorlandıkları gibi, terapisti de zorlarlar. Çoğu kez sonuç, olumsuzdur.
Olumsuz Evlilik Modelleri
Olumsuz evlilik modellerinde en sık rastlanan modeller; kişilik çatışmalarının, iletişim sorunlarının, cinsel soğukluğun, karı-koca değil de ebeveyn ve öğretmen modellerinin olduğu evliliklerdir.Eşler birbirlerine ulaşamaz, iletmek istedikleri mesajı iletemez, aşırı kavga, aşağılama, suçlama davranışları karşılıklı olarak sık sık başgösterir. Şiddetin varolduğu evlilikler ise, hiç bir şekilde onaylanmayan evliliklerdir.
Eşler Arası Kişilik Çatışmaları
Kadın ve erkeğin zıt kişiliklerde olduğu evliliklerde sık yaşanır. Aynı zamanda, eşlerden her ikisinin de dominant-baskın karekterde olduğu evliliklerde kişilik çatışması kaçınılmazdır. Bu evliliklerde, eşler adeta birbirleriyle yarışırlar. Ekip değil de, rakip gibidirler. Takım ruhu oluşmamıştır. Evliliği bir kale gibi düşünürsek, aynı kaleyi koruması gereken eşler, rakip takımların kalecisi gibi, birbirlerinin alanlarına sürekli gol atar ve bununla övünürler.
Kişilik çatışmasının var olduğu evliliklerde, eşler birbirlerini onaylamaz hatta sürekli eleştirirler. Mutlaka "evlilik terapisine "ihtiyaç duyan evliliklerdir.
Eşler Arası İletişim Bozukluğu
İletişim; karşılıklı konuşma ve birbirini dinleme sanatıdır. Aralarında iletişim sorunu olan eşlerin konuşmaları sorun çözmeye değil, kavgaya dönüşür. Birbirlerini dinlemeyi de asla beceremezler. Bu eşler aynı anda, eş zamanlı konuşur ve tartışırlar. Sonuç; birbirine küsme ve dolayısıyla çözülmemiş sorunların zaman içerisinde çığ gibi büyümesidir.
iletişim sorunu yaşayan eşler, en ufak bir sorunu bile çözemezler. Anında birbirlerine girerler, aynı dili konuşamaz ve birbirlerini anlayamazlar. Ve sürekli olarak, karşı tarafın kendilerini anlamadığından yakınırlar. Bu aslında, karşılıklı bir anlaşmazlıktır. Eşler iletişim sorunlarını çözmedikleri sürece, mutsuz yaşamlarına devam ederler. Uzman yardımıyla, hem evlilik hem de bireysel psikoterapilerle, iletişim sorunu çözülmektedir.
Eşler Arası Sevgiyi İfadede Zorluk
Bazı insanlar, sevgilerini ifade etmekte zorluk çekerler. Bu kişilerin rol modellerine(Aile-anne-baba) baktığımızda, sevgisini ifade etmeyen, çocuklarına ya çok az ya da hiç sevgi sözcükleri kullanmayan, sarılmayan, onaylamayan anne babaları görüyoruz. Bunun yanısıra duygu-durum bozukluğu olan insanlar da sevgilerini gösteremezler. Eşlerden birinde ya da her ikisinde birden, sevgiyi ifadede zorluk varsa, evlilikte de sorun var demektir. Çünkü her insan, sevildiğini duymak, hissetmek ve sevgiyle dokunulmak ister.
Zaman içerisinde, eşi tarafından sevilmediğini düşünen eş, bunu dile getirmeye başlar. davranışlarına da bu sıkıntı yansır. Surat asar, eşine soğuk davranır, sürekli talep eder haldedir, şikayetleri bitmek bilmez, soğur, cinsel soğukluk başlar ve en sonunda eşler birbirlerine patlarlar.
Eşler arası sevgiyi ifadede zorlukta,evlilik terapisi içinde, davranış ve duygu terapileriyle olumlu sonuçlar alınmaktadır.
Eşler Arası Aşırı Kıskançlık
Birbirini seven insanlar, kıskançlık duygusunu yaşarlar. Kıskançlık içgüdüseldir yani doğuştan getirdiğimiz bir duygumuzdur. İnsanın kardeş kıskançlığıyla başlayan yaşam serüveni, arkadaşı kıskanma ve sevgiliyi, eşi kıskanmayla devam eder.
Ancak bazen eşlerin kıskançlık duyguları o kadar yoğundur ki, karşı tarafı baskılar niteliktedir. "Neredesin? Kimlesin? Napıyorsun?gibi saf soruların içerikleri şüphe dolu olmaya başlar. Aslında kıskanılan eşten daha çok kıskanan eş mağdur durumdadır ve acı çekiyordur. Kimi evliliklerde bu patolojik durum karşılıklıda olabilir.
Masum ve evliliğe renk katan kıskançlıkların dışında,evliliğe ve eşlere işkence gibi gelen hastalıklı kıskançlıklar mutlaka psikoterapi ile çözülmelidir. patolojik duyguları olan eş, bireysel seanslarına da katılarak, bu patolojisinin altında yatan gerçeklerle yüzleşerek, daha sağlıklı bir ruh durumuna kavuşur.
Aldatma-Aldatılma
Günümüz evliliklerinde, ciddi boyutlarda yaşanan aldatma, evlilikleri ve evliliğe olan inancı hırpalayan bir davranış olarak karşımıza çıkmakta.
Aldatıldığını öğrenen eş, büyük travmalar yaşarken, aldatan taraf da yoğun suçluluk duyguları yaşar.
Aslına bakarsanız, aldatma bir sonuçtur. Evliliğin yolunda gitmediğinin göstergesidir. Araba kaza yapmış ve duvara toslamıştır. Sorulması gereken soru; ne olmuştur da, araba kaza yapmıştır?
Aldatma-aldatılma vakalarında, eşler birbirlerine değil de kendilerine ayna tutmalılardır. Belki gerçekten duygular bitmiştir, o zaman yapacak birşey yoktur zaten, ayrılığı kabullenmekten başka. Belki bu ihanet, diğer eşe bir cezadır. belki ihmaller vardır. Belki de aldatan eşin kişilik bozukluğu ya da akıl hastalığı vardır.
Bazı aldatma vakaları, evliliğin kendisinden olabileceği gibi, bazıları da aldatan kişinin, kişilik bozukluğundan olabilir.
Aldatma-aldatılma vakalarında, eşler ister evliliklerinin devamı kararı alsınlar, ister boşansınlar ama kesinlikle uzman yardımı almalıdırlar.
Eşlerde Kişilik Bozukluğu
Kişilik bozuklukları, kişinin hem doğuştan getirdiği genetik mirası, hem 0-7 yaş döneminde kişilik gelişimi hem de yaşadığı travmalarla ilişkilidir. Anne baba tutumları da, çocuğun kişilik gelişiminde son derece etkin rol oynar.
Çok çeşitli ve çok sayıda olan kişilik bozukluklarının belli başlı ortak özellikleri şunlardır; Kişi yaşına göre kişisel gelişimini tamamlayamamıştır,çocuksudur, iç dünyasında sık sık iniş çıkışlar yaşar, sorumluluk duygusu gelişmemiştir, sorumluluklar ve sorunlar karşısında aşırı zorlanır ve normal olmayan tepkiler gösterir.
Kişilik bozukluğu olan insanlar, ya sorunları yadsırlar ya da sorunlar içinde boğulurlar.
Evlilikte kişilik bozukluğu olan eş, evliliğin sorumluluğunu almayarak kendini gösterir.
Kişilik bozukluklarında, psikoterapi ve medikal yöntemlerle, tedavi yoluna gidilir. Kişilik bozukluğu olan kişilerin yaşamları boyunca, kontrol amaçlı terapilerine devam etmeleri gerekir.
Alinti
|