2-
Şeriat şakası gerçek oldu
Malezya"daki laik hareketin başını çeken avukat Malik İmtiaz ülkenin nasıl bugünlere geldiğini şu sözlerle anlatıyor: Başlangıçta olup bitenleri ciddiye almıyorduk, "Malezya, Afganistan mı, İran mı olacak yani?" diye şakalaşıyorduk...
İşte Malezya / 2 - Ece Temelkuran
FOTOĞRAFLAR: Yurttaş Tümer
"Ama burası Malezya!"
Ulusal Cami"nin önünde ayakkabıları bekleyen kadın güvenlik görevlisi övünerek söylüyor bunu. Başörtülü üniformasındaki Malezya bayrağı armasını gösteriyor:
"Burası Afganistan değil!"
Ne tuhaf. Korkularımızı sadece bizler değil galiba herkes uzağa, uzak ülkelere gönderiyor. Oysa, babasının namazdan çıkmasını caminin merdivenlerinde beklerken kaç yaşında olduğunu ancak eliyle söyleyebilen Fahaman yaşını saymayı öğrenmeden örtünmeyi, kadın olmayı, kadın olmanın saklanmak demek olduğunu öğreniyor. Bu çok yakınımızda olur.
Schopenhauer mıydı "(Dinin üstünlüğünün kaynağı) doktrinlerini çocukluğun körpe çağında zihne kazıma, dolayısıyla neredeyse doğuştan gelen fikirler gibi görünmelerini sağlama şeklindeki paha biçilmez ayrıcalıktır" diyen? Fahaman muhtemelen bunu öğrenemeyecek. Onun öğreneceği şey tıpkı güvenlik görevlisi kadın gibi Afganistan"da yaşamıyor olmakla övünmek olacak. Ya da belki de o büyüdüğünde böyle bir şey kalmayacak. Çünkü...
Ayarlama enstitüsü!
"Yani böyle giyinmeyenler kötü Müslüman mı?" sorusuna bulutların üstüne çıkıp inanmayan insanlara tepeden bakan o misyoner gülümsemesiyle cevap veriyor Azmilim:
"No comment!" (Yorum yok)
On sekiz yıl önce Müslüman olan Azmilim, Çin kökenli bir Kuran hocası. "İslam Dini Dairesi"nde (JAIWP) çalışıyor. Bundan yirmi yıl önce şaka gözüyle bakılan ama şimdi giderek daha fazla özel hayatının içine giren kurum, daha üst düzeydeki "İslami Gelişme Dairesi"nin (JAKİM) alt kolu. (Her iki kurum da insana "Saatleri Ayarlama Enstitüsü" kitabını hatırlatıyor.) Azmilim"le önünde durup konuştuğumuz afişte ise "Bir Müslüman kadının nasıl giyinmesi, nasıl görünmesi gerektiği" resmedilmiş. Son derece açık bir biçimde!
Parayla Müslüman
Açık olmayan ise Azilim"in bizi götürdüğü Halkla İlişkiler Bölümü Şefi İdris bin Hüseyin"in anlattıkları:
"Biz Müslümanların nasıl davranması gerektiğini düzenliyoruz ve kontrol ediyoruz. İnsanlara İslam dinini tanıtıyoruz."
Bu ne demek şimdi?
Bu yuvarlak lafların gündelik hayata tercümesine neredeyse deşerek ulaşıyorum. İdris bin Hüseyin nihayet açıkça söylüyor:
"Kadınlara kapanmaları gerektiğini ve nasıl kapanacaklarını öğretiyoruz. Yoksul insanları buluyoruz ve onlara küçük fonlar veriyoruz. Karşılığında özel eğitim merkezlerimizde İslami eğitim alıyorlar. Camiye gitmeleri mecburi değil ama fonu almaya devam etmek için o eğitimi almaları şart. Biz, onlara yaşama şansı veriyoruz."
Yasa eski ama ceza yeni
Bu kurum ve benzeri İslami kurumlar ile yasalar aslında Malezya"nın kuruluşundan beri var. Hatta oruç tutmayan Müslümanların 1 ay hapis veya 2000 ringin (yaklaşık 70 dolar) ile cezalandırılması yasası da eski. Yeni olan, bu yasaların, bu kurumların son yirmi yılda "çalıştırılmaya" başlanması.
İdris bin Hüseyin övünerek anlatıyor bu değişimin başaktörünün sivil toplum kuruluşları olduğunu. Müslüman Gençlik Örgütü"nün nasıl aktif çalıştığını, hükümetin bu çalışmaları nasıl desteklediğini, nasıl giderek olması gerektiği gibi İslami bir toplum olduklarını.
Caminin merdivenlerinde gördüğüm Fahaman"dan ve onun okulda oruç tutma zorunluluğundan söz ediyorum. İdris bin Hüseyin yine gururla söylüyor:
"Çocuklarımızı mümkün olduğunca erken yaşta..."
Schopenhauer boşuna konuşmuyor!
Azıcık günah olabilir!
"İslam Dini Dairesi"nin muazzam binası ile Ulusal Cami"nin tam arasındaki yolda Malay bir kadın oturmuş, sokakta resim yapıp satıyor. "20 ringin" diyor, "İndirim de yaparım." Daha fiyatı söyler söylemez indirime başlamasına gülünce açıklıyor:
"Bu oruç fena yapıyor beni. Eve gitmek istiyorum hemen."
"Bu sıcakta zor oluyordur" gibi bir şeyler söyleyince derhal dökülüyor:
"Sorma, dayanabilmek için sabah ağzıma biraz pilav ve biraz su attım."
Resimlerde insan yüzleri dikkatimi çekiyor, "günahkâr resim" üzerine bildiğim bir kaç şeyi soruyorum:
"Haklısın" diyor "Yüz çizmek günah, ama zaten ben de azıcık yapıyorum."
Gülüyor. İkimiz de sıcaktan gevşediğimiz için bir süre manasızca bu duruma gülüyoruz. Azıcık oruç tutma, azıcık günah işleme haline karşılıklı çoğalan bir gülme içindeyiz. Ama, Malezya"nın bu şakaya daha ne kadar gülebileceği sorusu somurtmuş, tam tepemizde, arkamızdaki dev binadan bize bakıyor.
Din özgürlüğünü savunan avukat için "ölüm" afişi
"Olup bitenlere gülmekle çok zaman harcadık."
Malezya"daki laik hareketin başını çeken avukat Malik İmtiaz kusursuz bir mantık içinde ülkenin nasıl bugünlere geldiğini anlatıyor. İmtiaz, Malezya için kilometre taşı olan "Lina Joy" (din değiştirmek isteyen Müslüman bir kadının hapse mahkûm edilmesi) davasının ve daha bir çok problemli davanın da avukatı. Medeni hukuk davalarına bakan Şeriat Mahkemeleri"nin giderek sertleşen kararlarının en güçlü "Müslüman" eleştirmeni.
Ülkenin kuruluşundan beri var olan ikili hukuk sistemi içinde şeri kararların laik hukukun dışına ve hatta üstüne çıkışına karşı arkadaşlarıyla birlikte direniyor. Ama, direnmekte geç kaldıklarını da itiraf ediyor:
"Ciddiye almıyorduk"
"Yargıçlar Müslüman oldukları için artık şeriata aykırı bir karar alamıyorlar. Oysa başlangıçta olup bitenleri ciddiye almıyorduk. "Malezya, Afganistan mı, İran mı olacak yani?" diye şakalaşıyorduk. Ama şimdi anayasal din özgürlüğünü savunduğum için şehirde benim resimlerimi "Ölü olarak aranıyor" afişi yapıp dağıtıyorlar. Binlercesini..."
Ve geçen gün İmtiaz"ın annesi şöyle sormuş:
"Ne dersin oğlum? Sence ben de kapanayım mı?"
İmtiaz, "Hiçbirimiz bu kadar yakında olduklarını göremedik. Ilımlı İslam diye bir şey olmayacağını, isteklerini hep ileri götüreceklerini yeni anlıyoruz" diyor. Ve biz tam bunları konuşurken Şeriat Mahkemesi"nin hâkimleri hep birlikte öğle namazından dönüyor...
Müslüman, Malay, travesti!
"Ama benim hakkımda kötü bir şey yazma!"
Maya, akşamın erken saatlerinde, onlarca arkadaşıyla birlikte otelimizin (her nasılsa hep tuhaf muhitlerde kalmayı beceriyoruz Yurttaş"la) hemen önündeki caddede müşteri bekliyor. "Evet Müslümanım" diyor sorunca. Bence onun da fikri önemli olduğu için (ki sonuna kadar savunurum bunu) "siyasal İslam" konusunu soruyorum:
"Ben konuşmayayım o konuda" diyor ve dudaklarını "kilitliyor!"
Siyasal İslamı yükselten sloganlardan biri "ahlaklı Malaylar" olduğu için geceyi dolaşıyoruz Kuala Lumpur"da. Küçücük bedenleriyle Malay kızları hemen her barda, kocaman gövdeleriyle kendi ülkelerinde asla olamayacakları kadar rahat olan Batılı erkeklerin önünde dans ediyor. Marka taklidinin cenneti olan Malezya"da sahte Gucci"ler, Armani"lerle, fiyatlarını artırmak için hiç tanımadıkları Amerikan tarzı gülümsemenin taklidini yapıyorlar.
Dev alışveriş merkezlerinde tezgâhtar olarak çalışan Müslüman Malay travestiler, oruç yiyen ressam kadın, altı yaşındaki Fahaman, "hard-rock" kafelere "takılan" başörtülü Müslüman kızlar, İslam Dairesi, hakkında ölüm fermanı çıkan ilerici avukat... Bugünlerde Kuala Lumpur"da "Malezya"da yaşamanın 50 yolu" adlı bir resim sergisi sürüyor!
Şeriat mahkemesine girmek kaleye girmek gibi
Malezya anayasasının inanç özgürlüğünü düzenleyen 11. maddesi "modern bir çiçek" gibi dururken Malezya yargısı üzerindeki "mahalle baskısı" tam gaz ilerliyor. Bu ilerleyişin kalesi ise Şeriat Mahkemeleri. Bu kaleye giriş hiç kolay değil:
"Üzgünüz, önce bize bir mektup yazmalısınız!"
Kalem odasındaki tesettürlü kızlar olabildiğince sevimli. Hatta neredeyse sıcak bir ortam var diyebilirim. Ama mahkemenin son yıllarda verdiği kararlar bu genç kızlar kadar neşeli değil.
Kararlardan en çarpıcısı kocasından boşanan Hindu bir kadının Müslüman olmadığı gerekçesiyle çocuklarının velayeti üzerinde hak bile iddia edemeyeceğine dair.
Bir başkası, Hindu bir kadının Müslüman kocası öldükten sonra mahkemenin kocayı sahipsiz ilan edip ölüyü alıp götürmesi. Kadın "Kocamı gömmek istiyorum" dese de alamıyor. Din değiştirme meselesi zaten iyice berbat. İslamdan çıkmak isterseniz Şeriat Mahkemesi"nden izin almanız gerekiyor(!). Bu durumda "rehabilitasyon amaçlı" olarak hapse atılıyorsunuz.
Ve kimseyle görüşemeden çıktığımız, zaten fotoğraf çekmenin söz konusu olmadığı Şeriat Mahkemeleri bu "ılımlı İslam" resminin ardında böyle gerçekleri gizliyor.
YARIN
Malezyalı laiklerin başlarına gelenler!..
"Siyasal İslam"ın ılımlısı nasıl olur?
|