Einzelnen Beitrag anzeigen
  #3710  
Alt 18.07.2007, 22:31
Benutzerbild von cagdasturk
cagdasturk cagdasturk ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard DEMOKRASI TOKADI HAVADA.. INDI-INIYOR..

Büyük hesaplaşmanın öyküsü üç aylık… Nereden nereye geldik…

Malum, hesaplaşmada “ilk raund”u asker kazandı. Verdiği, bir anda tüm sistemi etkileyen bir muhtırayla cumhurbaşkanlığı seçimini engelledi, dayatmayı bir uzlaşma görüntüsüne soktu ve erken seçimi tetikledi.

Bunun ardından seçmeni korkutma, korkutarak yönlendirme ana amaç haline geldi ve AK Parti çatışmayı simgeleyen parti haline dönüştürülmeye çalışıldı. Bu siyasi partinin sağlayacağı oy artışı ile askeri müdahale riski arasında bir doğru orantı olduğu iddia edildi. Ve bu iddia üzerinden seçmen “haki renkli bir istikrar”a davet edildi.

Yetmedi…

“Laiklik eksenli gerilim ve tehditler”in yanına bir süre sonra “güvenlik, terör ve milliyetçilik eksenli tehlike ve uyarı” unsuru eklendi.

Arka arkaya gelen şiddet olayları, bir anda artan cenazeler, Genelkurmay karargahının siyasi gelişmeler ve atmosfere hakim olmayı hedefleyen açıklamaları, Kuzey Irak"a yönelik operasyon beklentisinin kamuoyunda yükseltilmesi ortamı biraz daha askerileştirdi ve gerdi.

Bir süre sonra gerek siyasetçilerin gerek toplumsal ve medyatik kimi yapıların direnciyle iplerin gevşemeye başladığına tanık olduk.

Önce Başbakan"ın, arkasından Dışişileri Bakanı"nın dengeleri tersine çevirme girişimleri geldi; ardından da Hudson Enstitüsü Skandalı…

Askerin meşruiyetini azaltan bu gelişmeler AK Parti"yi itilmek istendiği cendereden bir ölçüde çıkardı.

Ve AK Parti seçmen gözünde, en azından seçmenin hatırı sayılır bir çoğunluğunun gözünde çatışmayı ve gerginliği değil, “askercilik” karşısında demokrasiyi ve siyasetin meşruiyetini iyiden iyiye temsil etmeye başladı.

Ve son bir aydır AK Parti"nin potansiyel oylarında ciddi artış eğilimi ortaya çıktı.

Yüzde 35"lerdeki çıta yavaş yavaş yüzde 40"a ulaştı, bugün yüzde 50"leri zorluyor.

Son yapılan tüm ciddi araştırmalar AK Parti"nin yüzde 45"in üzerinde bir oy oranına ulaştığına işaret ediyor. Başbakan"ın dün Isparta"da “Tek başıma iktidar olmazsam istifa ederim” sözlerinin altında biraz da bu gerçek yatıyor.

AK Parti"nin yüzde 45 ile yüzde 50 arasında seyreder bir noktaya ulaşması, bu siyasi partinin doğrudan ve dolaylı seçmenlerinin çapını aşmaktadır.

Bu köşede sıkça belirttiğimiz gibi “devasa bir demokratik ittifak”a gönderme yapmaktadır.

Bu ittifakı belki de “siyaset karşıtlığı karşısında siyasetin ittifakı” olarak tanımlamak gerekir.

Kabul etmek gerekir ki bu eğilimin varlığı bile önemlidir.

28 Şubat günleriyle karşılaştırıldığında siyasi aidiyete bakmadan, komplekse kapılmadan askeri müdahale tehdidi ve devletçi milliyetçi dalga karşısında, siyasi alanı ve demokrasiyi savunmak için, müdahaleciliğe direnen bir siyasi partiye yönelmek devasa bir iştir.

Devasa olmasının ötesinde Türk toplumunun demokrasiyle ilişkisindeki büyük aşamalardan birisidir.

Sözünü ettiğimiz aşama, şahıslaşmakla, ortak bir sivil alana sahip çıkmakla ilgilidir. Çelişkiden korkmayacak bir zihin açıklığına sahip olmak, en önemlisi tehdit ve tehlike dilini, askeri olanı geri itmektir.

Ülkenin yarıya yakın oylarının böyle bir ittifakı temsil eden bir yapıda kümelenme ihtimali, bunun dışında yüzde 7"lerde dolaşan bağımsız oy oranları “toplum ile demokrasi arayışı arasındaki ilişki”nin gücünü gösteriyor.

Sanmayın ki bu erken bir yazıdır…

Ana eğilimler ve istikamet belli olmuştur.

Kararsız sayısı azalmıştır.

Baraj altında kalacak partilerin seçmenlerinin bir kısmı diğer partilere yönelmiştir.

Toplum, siyaset ve demokrasi, ikinci raundu ezici bir biçimde kazanmaya hazırlanıyor.

Yeter ki Türkiye önümüzdeki günleri sakin ve dingin bir biçimde, olaysız, terörsüz atlatsın…

Unutmamak gerek:

Sayfa henüz yeni açılıyor. Üçüncü aşamaya, cumhurbaşkanlığı seçimine, referanduma ilerliyoruz; milliyetçiliği içeren bir meclis yapısında, demokrat ruh ve ittifaka daha çok ihtiyacımız olacak…