Einzelnen Beitrag anzeigen
  #33356  
Alt 03.07.2007, 21:08
Benutzerbild von 1insanol
1insanol 1insanol ist offline
Erfahrener Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 391
Standard DINSIZLERe BELKIm IBREt OLUr!!

M.Titonun ölüm anindaki itiraflari!



"Maddeten çok uzaklarda, ama mânen yanımda hissettiğim bahtiyar kardeşim,
"Son gönderdiğin mektubunda durumumu çok merak ettiğini anladım. Kardeşim, merak kuvvetini böylesine günahkâr bir insanın ahvaline sarfedecek, kâinat büyüklüğündeki imân dururken, o cevheri değersiz şeyler uğruna tüketmek akıl kârı değildir.
"Kardeşim, şu anda maddeten tamamen bittim. Ayağa kalkmak şöyle dursun, konuşmaya bile takatım kalmadı. Bu satırları karalamak için, annesinin sıcak sinesine sığınmak hevesiyle yuvarlanan âciz bir çocuğun mücadelesini veriyor gibiyim. Bu bitmiş ve tükenmiş hâlim, bana hiç unutamadığım eski bir hatıramı hatırlattı:
Tito}nun ölüm ânındaki itirafları
"Tarihin birinde, Yugoslav Devlet Başkanı Mareşal Tito}nun şeref misafiri olarak Belgrat}ta bulunuyorduk. Seksen üç yıllık ömrünün, yetmiş yılını Yugoslav komünizmi uğruna fedakârca harcamış olan bir komünist liderin, çok hasta olduğunu söylediler. O insanın ismini ve bayraklaşan mücadelesini, dâvâsının uğruna inanılmaz fedakârlıklarını daha önce biliyorduk ve çok büyük hayranlığımız vardı. Hemen evine, ziyaretine koştuk. Yanımda, başka ülkelerden gelmiş komünist talebe teşkilatı başkanlarından birkaç kişi daha vardı. Yattığı odaya girince bütün duvarların, komünizme yaptığı başarılardan dolayı, almış olduğu başarı-şeref belgeleri ve madalyalarla dolu olduğunu gördük. Dünyanın on-onbeş komünist lider kadrosu içinde sayabileceğimiz bu adam, yatağına yapışmış, bitkin bir halde inliyordu. Bizler böylesi bir vasıftaki komünistle karşılaşmanın heyecanı içindeydik. Yatağından zorla doğruldu. Etrafında, pervaneler gibi, hizmetçileri dönüyordu. Çehresine sanki yılların çilesi çizgi çizgi kazınmıştı... Milyonlara hitap eden o dil ve çene çökmüş, eller ve bacaklar tam bir kemik halini almıştı. Bizler çok iyi İngilizce bildiğimiz için onunla rahatça konuşabiliyorduk.
"Bu büyük marksistle bir ara göz göze geldik. Gözleri yaşla dolmuş, dudakları titriyordu. Yüzünde öylesine acı ifadeler şekilleniyordu ki, sanki ölmenin ve bu dünyadan ayrılmanın sancısı içinde ağır bir ıztırap çekmekteydi. Bunu hissedince teselli vermek için dedim:
"Ustam, sizin hayatınız harf harf komünizmin altın sayfalarına yazıldı. Sizi takdir etmeyen, alkışlamayan hiçbir yoldaş gösterilemez. Hepimiz de sizin hayranınızız. Bu mâbud gibi, saygı ve takdir görüyorsunuz. Ölüm neden sizi bu kadar korkutuyor? Gerçi maddeten aramızdan ayrılabilirsiniz, ama yaptığınız unutulmaz hizmetinizle yaşayacaksınız.
"Ölüm} kelimesini duyunca, sanki depreme tutulmuş gibi titrediğini gördüm. Bir an yüzü gerildi, bakışları sertleşti ve nefesinin temposu korku ve telaşla hızlandı. Ağlamaklı ifadelerle söylediği şu cümleler, hâlâ kulaklarımda çınlar:
"Yoldaş, dedi, }Ben ölüyorum artık... Ölümün ne derece korkunç bir şey olduğunu size anlatamam. Anlatsam bile sıhhatli ve genç olan sizler, bu yaşta bunu anlayamazsınız. Düşünün, ölmek, yok olmak... Toprağa karışmak ve dönmemek üzere gidiş... İşte bu çıldırtıyor beni... Dostlarımızdan, sevdiklerimizden, ünvan ve makamlardan ayrılmak... Dünyanın güzelliklerini bir daha görememek... Ne korkunç bir şey anlamıyor musunuz?
"Ölmeden önce her dakika, her saniye ölüyorum. Ölüm öylesine dehşetli bir hayalet ki, zehir saçmaya devam ediyor.
"Yoldaşlarım, sizlere açık bir kalple itirafta bulunmak istiyorum: Ben öldükten sonra, toprak olacaksam, diriliş, ceza veya mükâfat yoksa, benim yaptığım mücadelenin değeri nedir? Söyleyin bana? Vay, yoldaşlarımın kalbine gömülecekmişim veya unutulmayacakmışım, veya alkışlanacakmışım neye yarar?}
"Ben mahvolduktan sonra, beni alkışlayanların takdir sesleri, kabirde vücudumu parçalayan yılan ve çiyanları insafa getirir mi? Söyleyin, bu gidiş nereye? Bunun izahını Marks, Engels, Lenin yapamıyor.
"İtiraf etmek zorundayım;
"Ben Allah}a, Peygambere ve âhirete inanıyorum artık. Dinsizlik bir çare değil. Düşünün, şu kâinatın bir Yaratıcısı, şu muhteşem sistemin bir kanun koyucusu olmalıdır... Bence ölüm de son olmamalıdır...
"Mazlumca gidenlerle, zalimce ölenlerin bir hesaplaşma yeri olmalıdır. Hakkını almadan, cezasını görmeden gidiyorlar. Böyle keşmekeş olamaz. Ben bunu vicdanen hissediyorum. Öyle ki, milyorlarca suçsuz insanlara yaptığımız eza ve zulümler, şu anda boğazıma düğümlenmiş bir vaziyette... Onların }Ahlarına kulak verecek bir merci olmalı... Yoksa insan teselliyi nereden bulacak? Bunların bir açıklaması olmalı... Marks bu mevzuda halt etmiş. Uyuşturmuş beynimizi... Nedense ölüm kapıya dayanmadan bunu idrak edemiyoruz. Belki de göz kamaştırıcı makamlar buna engel oluyor. Ben bu inançtayım yoldaşlarım,

KAYNAK:Kendini arayan adam: Halit Ertugrul