o.T.
Yine 7 yavrumuz yine can verdi. Uçsuz bucaksız dağlarda, dağların
kovuklarında hainleri ararken canlarından oldular. Yüzlercesi gibi; binlercesi
gibi... Sizler bu vatan uğruna can verirken sizi şu sıralarda yöneten kişi;
"Askerlik yan gelip yatma yeri değildir!" diye fetva verdi. Yani; "Ölürlerse
ölsünler!" dedi. Ölen çocuklarımızı, şehit olarak değil de "Kelle" diye takdim
etti.
AHMET BURAK"IN CANI TATLI
Bilmiyordum; öğrenince şok oldum: Hain tuzaklarda şehit olan çocuklarımıza
Kelle" diyen Başbakan Erdoğan; oğlu Ahmet Burak"a; çürük raporu almış.
Kasımpaşa Deniz Hastanesi"nden... Böylece Ahmet Burak; askere gitmekten
kurtulmuş. Gerçi Türk milleti; askere gitmeyeni yarım adam sayar; çürük raporu
almayı onuruna yediremez; sakat ise sakatlığını bile saklar ama bizim aslan gibi
delikanlımız Ahmet Burak farklı düşünüyormuş... Gitmiş; ben sakatım veya
hastayım demiş ve raporunu almış.
Simdi dikkat sevgili okurlarım: Bu olaydaki ayrıntılar önemli. Kişi hasta ise;
bunun tedavi edilebilir durumda olması, askerlik yapmayı kaldırmıyor. Yani kişi
ancak tedavi edilemez bir hastalığa yakalandı ise askere alınmıyor.
Buradan soruyorum: Acaba Ahmet Burak; böyle kötü durumda mıdır? Hiç istemem;
Allah kimseyi böyle çaresiz bir hastalıkla boğuşturmasın.
Askere gitmemenin ikinci yolu da şu: Asker adayı muayene sonucunda iş görme
gücünün yüzde 60"ını kaybetmiş gözüküyorsa o da askere alınmaz.
Bunun anlamı şudur: Askere alınmayan insan; tedavi edilemez durumda ciddi bir
sakatlığı bulunan kişidir. Bunu da hiç kimse için asla dilemeyiz. Zaten Ahmet
Burak da aslan gibi bir delikanlıdır...
Otomobil kullanırken Şişli"de eskilerin ünlü sanatçısı Sevim Tanürek"e çarparak
ölümüne sebep olmuştur. Bu da gösteriyor ki o otomobil kullanmaktadır ve yüzde
60 iş göremez durumda sakat birisi değildir. Gerçi kötü niyetliler(!) bu olayın
altında çapanoğlu aradılar; Ahmet Burak"ı suçsuz çıkartan Adli Tıp uzmanı;
şimdilerde Türkiye Denizcilik İsletmeleri"nde Genel Müdür Yardımcısı yapıldı ama
ben bunu tamamen bir tesadüf kabul etmek istiyorum ve o kapıyı hiç açmıyorum.
Bugün Ahmet Burak Erdogan, milyonlarca dolarlik is kapasitesine sahip şirketleri
yönetmektedir. Bir gemisine 4-5 milyon dolar civarında değer biçilmektedir.
Böyle başarılı yeni sınıf işadamımızı kimse onulmaz hastalar veya sakatlar
sınıfına sokamaz, kimse de ona o gözle bakmaz; bakamaz.
Öyleyse; Ahmet Burak neden sakat raporu almıştır?
Acaba askere alınırsa; Şirnak"ın Gabar Dağları"nda görev yapan jandarmanın
yanına gönderileceğini mi düşündü?
Orada PKK"nın kurduğu ve uzaktan kumanda ile patlattığı bir mayına çarpacağından
mi korktu?
Yok; o bütün bunları göze aldı da anası Emine Hanım mı karşı çıktı? Emine Hanım;
"İstemem; ben oğlumu o dağlarda PKK"ya yem yapamam!" diyerek kocası Tayyip
Bey"in yakasına yapışıp ağladı mı?
Yoksa Ahmet Burak gerçekten o kadar kötü durumda mı?
Bunu öğrenmek istiyoruz...
Çünkü o; Başbakan"ın oğludur...
Benim bu sorularım; özel hayata müdahale değildir. Çünkü Yargıtay kararları ile
kesinleşmiştir ki; siyasetçinin özel hayatı olamaz. Siyasetçi; bu alanı seçerken
sorgulanmayı baştan kabul etmiş birisidir. Sayın Başbakan"ın muhalif yazarlara
açtığı ve yargının reddetttiği davalarda bunun gerekçeleri uzun uzun
anlatılmıştır.
Sayın Başbakan; lütfen sorularıma cevap verin... Cevap vermez iseniz; o çürük
raporu hakkında; kafamızda "çürük rapor" kuşkusu doğacak.
<a href="redirect.jsp?url=http://www.kuvvaimilliye.net/news_detail.php?id=13903" target="_blank">http://www.kuvvaimilliye.net/news_detail.php?id=13903</a>
|