Geriye Dönüssüzlüge dair
söz konuşur
_________biz susarız…
ufalır lokma
çetinleştikçe yolculuk
su ve
yalnızca ekmektir azığımız
bir mumyadan
emanet almıştık ayaklarımızı
asırlarca yürümekten yorgunuz bugün
cennetten kovulmuştuk
_________anımsarız
hangi zamandan kaldı gözlerinizdeki haykırış
çoraklığınızda
ölüm davulları çalan bu kıyamet?
:
dördüncü cemre düşer
sözden döşümüze
ustura keskin!
_________biz susarız!....
(14 Kasım 2005) Naime Erlaçin
**
Susarız. Gözlerimizi ufka –karşıdaki iki heyulaya– dikeriz. Dalıp gideriz.
Çok isteyip de bir türlü gidemediğimiz ülkelere, kentlere yol alırız. Hiç görmediğimiz,
göremediğimiz köprülerin –ve suların– üstünden geçeriz. Isınmadığımız, ısınamadığımız güneşlerde
ısınırız. Uzak ormanların kuytularında sevişir, bilmediğimiz, sularının yabancısı olduğumuz göllerde
yüzeriz.
Mahrem suskunluklarda geriye dönüssüzlüge dair.
|