masal olarak algılanma ve yargılanma tepkisine karsı da sanırım bir seyler soylemiştim.bahsini ettigin sosyolojik bilim temelli kitapların verilerine uymaması olagan ustu olmasından kaynaklanıyor masal olmasından degil.anlayamadıgınız sey de burda.Allah ın yeryuzune peygamber gonderdiği ve peygamber aracılıgıyla yeryuzunu ve insanları bir sekle sokup bazılarını da kendi kurtulusları için aynı sekle davet ettiği bir devirden bahsediyorsak bu devrin olagan ustu ozellikler tasımasını da bu inanca duyulan karsı cıkıs ve yoketmek için geliştirilen komploların Allah tarafından bosa cıkarılması bakımından normal karsılayabilecegimizi de mantıken kabul etmemiz gerekiyor.dediğim su.bunların olmadıgı soylenemiyor.soylenmiyor cunku hepsi yalan soyledikleri zaman cehenneme gidecek insanlar tarafından yazılmıs seyler.ve buna tepki duyan insanların zihinleriyse cagın pozitivist tek dunyalık profan sekuler anlayıslar tarafından yogun seklde tırpanlanmıs ve belli kalıplara hapsedilmiş oldugu için bu gibi bir GERCEKLİĞİ algılamaktan yoksun.yani tarihi olarak hristiyan tatihi kaynakları ve hurafeciliğiyle benzerliği olmayan ve her sekilde saglam temellere dayanan bir TARİH.bilim adamları denen zevat bu tarihi kayıtların kayıt altına alınma surecinde herhangi bir tutarsızlık olmadıgını ve anlatılanların gercek oldgunu soylemekten kacamıyorlar.ancak bu yasananların sekuler akla uygunsuz kacması nedeniyle bunları felsefik dogmalarla yada hristiyanlık mukayesesi yaparak bulandırmaya calısıyorlar.yani bunlar gercek ama hristiyanlık da da bole olmus ve felsefe soyle diyor.diyip insanların bu yasananların gercekliğini goz ardı etmelerine yarayacak akıl oyunlarına ve sahtekarlıklara girisiyorlar.sofinin dunyasında yazar tavsan ornegi veriyor mesela.bir tavsan tavanda dolassa ve bir bebek onu gorse bu onun için cok normaldir dimi.cunku zihni sekillenmemiştir.ama bizim zihnimiz sekillendigi için tavsanın tavanda yuruyebilecegini kabul edemiyoruz.neden olmasın?bir kereliğine bile olsa.mucizeler de işte bu baglamda zihnin yetiskin insan aklının algılama ALISKANLIKLARINA ters olmasından dolayı mucizeymiş gibi goruldugunu aslında coooook normal seyler oldugunu soyluyordu.yani mucizenin yasanmıs oldugunu inkar edemiyor.ona akli kılıf uyduruyor.felsefe sadece bu işe yarar kısacası
luther bahsine deginecek olursak hristiyanlıgın iç hesaplasması ile islamın kendi butunlugunde kendini yenilemesi olayını da birbiriyle karıstırma.sen sekuler aklın dine bakısından hareketle dini bir sosyolojik olgu olarak degerlendiriyorsun.ama muslumanlar için bu tamamen gercektir.yani aynaya baktıgında gordugun kendinden daha gercek.o yuzden ole sosyolojik anlamda bir yenileme degişim reform gibi bir dusunce muslumanın zihin dunyasında yer edemez.cunku islamın ve peygamberin hayatıyla ilgili her sey kayıt altında ve kuranı kerim eksiksiz olarak elimizde.ve yalan yanlıs hurafe yok.peygamberin bir hadisi var kim benim agzımdan ii yada kotu tek laf uydurursa cehennemdeki yerini hazır etsin diye.bu baglamda islamın hristiyanların yaptıgı anlamda bir reforma ugratılması dusunulemez.luther in kararlarını okursan bunun islamla kıyaslanamayacagını daha iyi anlarsın.ve diger reformcuların tavırlarını da.ama galvaniye yazdıgım batının kendisini ,yasadıgı tum seruvenleri ve bunlarda devsirdigi bilimleri yuceltip tum bu evreleri ulastıgı nokta itibariyle dunyanın merkezine oturtması ve ozellikle sosyolojiyi bu gelişim temelleri ustunde yesertmesinden dolayı batının sosyal bilim anlayısı ve bu bilimsel tarihin gercekliğini mutlak kabul edip bunu tum sosyal gercekliğe yani tum insanlıga uygulama cabası ve ozel de bunu islama uygulamaya calısmak kabul edilemez.artık kabul edilen sey her sosyal muessese kendi gercekliğiyle degerlendirilir gercegidir.ve her tarihi surec kendi etkileşimlerinin bilinen ve bilinmeyen turlu etkileşimlerin urunudur.dolayısıyla baska br cogarfyada baska bir tarihde gelişen bir surecle diger bir surec kendi etmenleri içerisinde degerlendirilir.birbirlerini etkileseler bile.boyle olunca islamın hristiyanlıgın yasadıgı evreleri kutsamak suretiyle olusan reform gibi donusumlere ugratılmasının gerektigi gorusu kabul edilebilir gibi gorunmuyor.soyle kabul edilebilir.yukarıda da degindim.islamın toplumsal hayatı her anıyla duzenleyecek bir yapıya sahip olmasının dunya kapitalizminin işlemesine engel cıkarmasından dolayı iç etmenlerin acılımıyla değil dıs siyasi baskılardan dolayı musluman toplumun duzenlenmesini amaclayan politikaların kabul edilmesiyle bu işi ustlenecek kişilerin peydah edilmesiyle.ve bu bugun yapılmaya calısılan seydir.
ayrıca bir reforma ihtiyac yoktur cunku islamın kendi muesseseleri bu yenilenme ve acılımı saglamaya yeter ve islam zaten bu kurumsal kişilikleri kendi yapısında barındırıyor.muceddid muctehid gibi kavramlar duymussundur.simdi ictihad kapısı falan meselesine girmeyelim.mesele yukardada degindigim gibi sekuler aklın dunya cennetine teslim olması ve tek dunyalık bir hayatı dayatmasıyla alakalıdır.
su peygamberle kahve içme bahsine deginirsek de sunu soyliyim.ASK diye bir sey duydun mu?peki askın zaman ve mekan dısı bir sey oldugunu.yani peygamberi herseyinden cok seven bir insanın onun hayatını okudugunda ve onu andıgında onla kahve içmekten daha yakın bir duyarlıga sahip olmayacagını soyleyebilir misin?bir de peygambere duyulan ihtiyac ve yoklugunun verdiği ızdırabı katacak olursak insanların peygamberden bahsederken o anları yasamalarını daha iyi anlayabilirsin sanırım.hem hacc diye koca bir ibadet var.bırak hz muhammedi (yani bırakma da

))hz ibrahim in yaptıklarının taklidine dayanan islamın bes temel ibadetinden birisi olan bir ibadet.
yani yukardada deginmeye calıstım sekuler akıl peygamberin hayatını hristiyan hurafelerle karıstırmaya egilimlidir cunku tek dunyalıktır.ben de sana sekuler aklı sorgulamanı tavsiye edecegim.bu anlamda bircok kitap kaleme alınmıstır.kitapyurdu com a tıkla cıkar karsına.bence oku birkaçını da gor ne tur feci sonuclara yol acıyormus bu akli tutulmusluk.