Dostça Selamlar!
Merhaba Lala!
Yazdıklarının son bölümlerini göremiyorum, (yeni neslin sitesinin tekniksel tuhaflığı olsa gerek)
Yazını genel olarak oldukça güzel buldum.
Elbet, aceleci ön yargılı cümlelerin mayhoşluğunu görmeden, hissetmeden okumaya çalışarak.
Ben bu güne kadar Lala rumuzlu kişiye ilk defa yazdım ve özel bir sayfa ayırarak, bunun yalnızca özel bir nedeni olabilir, biraz farklı gördüğüm içindir.
Aslında yazmayabilirdim de, çünkü aşağılarda yazdığın yazının büyük bir kısmını ben sürekli bu sayfalarda savundum, bunu bilenler bilirler. Bu yazılarımı bulmak o kadar zor değildir.
Senin ile birey hakları ve demokratlık kavramları üzerine biraz farklılıklar var düşünsel olarak aramızda.
Ama, o kadar büyük farklılıklar değil bunlar.
(İslamı bilende, bilmeyende tartışmakta) bu sana göre doğru olan bir şey değil!
Bu bana göre doğru olan bir şey.
Tek bir İslamın varlığına ben rastlamadım, Kutsal kitabın muhtevasında bile bunu bulmak mümkün değil.
İslamın tartışılmasının temel özelliği din ulemalarının yaptırımlarına, çizdikleri çerçevelerine, koydukları kalın hatlara göre mi olacak? Ve bu dini ulemalar, yada din alimleri İslamın kendi içinde var olan çok büyük çelişkilerini keşfedince, yüreklerindeki korkuları attıkları zaman, kafalarında bulunan Fanatizmi ve Tabuları yıktıkları an İslam’dan uzaklaşırlarsa, bu çizilen yasakçı çerçevenin anlamı ne olacak??? Yani ümmetçilikten ne zaman kurtulabilecek tartışamayanlar, tartışmaya yasaklananlar???
Kaybettikleri o kadar yılların hesabını kim verecek???
(Bu işin bir bölümü!!!)
İkinci farklı bir bölümü!!!
Özgür düşünebilen birey kalın çizilen hatların yasakçılığından her zaman rahatsızlık duyar. Bunun özgüllüğü ahlaki tartışma adabının bilinmemesinden oluşmasıda yasakçılığa hak tanımaz. Çünkü tartışılan konu oldukça eklektik bir konu ve kişiler kendilerini bu muhteva ile kişilik oluşturduklarını ve birey olduklarını sanmaktalar. Günümüz dünyasında ilk defa İslam hem İslamı kullananlar tarafından, hem Islama inananlar tarafından, hem İslamı eleştirenler tarafından, hem İslamı dönüştürmeye çalışanlar tarafından tartışılmaya, irdelenmeye bu kadar açık bir şekilde yapmaktalar, bu yeterli mi? Elbet hayır daha çok tartışılmalıdır şu an dünyanın en önemli meselesi( olumlu ve olumsuz) olan bu konu.
Üçüncü farklı ve demokrat olmanın temelini oluşturan en önemli nokta!!!
Ya sev, ya Terk et cümlesinin temeli bizler ve onlardır, yalnızca otoriter, milliyetçi, dinci, ırkçı ve farklı olana yaşam hakkı tanımayan ultra, çok yönlü Faşist bir yaklaşımın temel yapısıdır. Bizler tüm farklılıklarımız ile bir arada yaşayabilmeyi, birbirimize tahammül edebilmeyi, birbirimize yaşam ve var olabilme hakkını sunabilmeli ve savunabilmeliyiz.
1400 yıllık İslami geçmişin Anadolu 1300, 1400 ortalarına kadar geçen sosyal, felsefik yapılanmalarının dışında olumluğu gösterebilecek bir konumunun olmamasını bilmeme rağmen bir arada yaşayabilmeli ve tartışabilmeyi de yaratabilmeliyiz.
Bu sayfalarda İslamı, olgun, insani ve sevgi temellerinde tartışabilmek çok zor, bu durum o dinin politize edilmesinin ne kadar kolay olduğunu da göstermektedir. Ben şu an yer yüzünde hiç bir dinin bu kadar kullanılmaya açık ve çıkar temellerinde bu kadar politize edilerek istenilen şekle uydurulduğuna şahit olmadım.
Umarım bu konuya biraz olsun açıklık getirebildim.
Din insanlara ait bir olgudur, vücut tende ruhu taşıdığı sürece gelen ve o fizikte bulunan ruh bu dünya konumunda salt insandır, vücuttan ayrılan ruh insanlığını tamamlamış yalnızca ruhsal varlıktır, artık insan özelliğini tamamlamıştır. Bu bağlamda din ve dinler yalnızca bu dünyaya ait bir meseledir. Sevgili Tanrının din kavramı yoktur, ruhsal varlık kavramı vardır.
Tekrar sana dostça selamlar...
Yazının diğer bölümlerini şu an okuyabildim Lala tekrar yazmayı uygun buldum oldukça olumlu yazdıkların.
Tekrar dostça selamlar...
|