Thema: Liebe & Flirt
Einzelnen Beitrag anzeigen
  #7719  
Alt 08.11.2005, 23:19
gelincik02
 
Beiträge: n/a
Standard Bazen ask gider

Bazen aşk gider.

Günler geçer ardından. Ve aylar. Bazen de yıllar. Bebekler büyür.
Insanlar yaşlanır. Insanlar ölür. Eşyalar eskir. Evler yıkılır. Kurur
ağaçlar. Sokakların adı değişir. Anılar belleğin acımasızlığına teslim olur.
Sevilen unutur. Seven yanar.



Bazen aşk gider.

Ve hayatta gider onun peşinden. Sen terk edildiğin yerde öylece
kalakalırsın. Bir sabah uyanırsın ki, gözünü açtığın ömür senin ömrün
değildir. Aynada tek parça görünen bedenin, aslında içinde lime limedir. Nefes
diye içine çektiğin, ciğerlerinde parçalanmış aşkının cam kırıklarıdır.
Her sabah ölmeyip, neden uyandığına lanet edersin.



Bazen aşk gider.

Önünde bir kadeh rakı, küllükte bir ölüm dolusu izmarit, öylece
bakakalırsın arkasından. Kulağın hiç çalmayacak olan telefondadır. Zaman
dursun saatler geçmesin istersin. Tanrım n"olur gerçek olmasın, n"olur güneş
doğmadan geri dönsün, teninde başka bir tenin kokusunu getirse bile
dönsün yeter ki, hiç bir şey sormam ona, bu geceyi yaşanmamış sayarım,
unuturum, yeterki aşık olmasın. Içinde durmaksızın çığlık atar dualar.



Ama bazen aşk gider ve o çaresizce yalvardığın tanrı bile gider
peşinden .



Sonra sabah olur. Güneş doğar. Aşkın gelmez bir türlü. Bir gecede
değişir ömrün. O bir türlü inanmak istemediğin kader, sanki seninle alay
eder gibidir. Ömrünü adadığın, yıllarını önüne serdiğin aşkın bir gecede
başka hayata karışmıştır işte. Bir gecede bir başkasının aşkı olmuştur.
Inanamazsın.



Bazen aşk gider.

Ve sen yıllardır içinde yaşadığın yürekten, valizler dolusu anılarla
kendi yalnızlıgına taşınırsın. Elin varmaya varmaya boşaltırsın
dolapları. Çekmeceden cıkan her giysi parçası onunla geçirdiğin anların
tarihiyle agırlaştıkça agırlaşır. Onun kollarında geceler boyu cennet uykulara
karıştıgın yatak, sen giderken utancından bakamaz yüzüne. Doğmamış
bebeğinin yerine koyup büyüttüğün cam önündeki o küçük mor menekşe,
yapraklarına kondurdugun veda öpücüğündeki hasrete büker boynunu. Valizlerini
kapı önüne yığıp, yüzün sırılsıklam, son bir sigara için koltuga
yıgılırsın. Gidiyorsundur işte. Aşkını kendi ellrinle bir başka aşka teslim
edip. Ömrünün onun ömrüne, hayallerini onun hayallerine, sevdanı onun
sevdasına ekleyip.



Bazen aşk gider.

Ve adresi değişir evinin. Sesinin tonu değişir. yüzünün rengi.
Yatagının sıcaklıgı. Yediğin yemeğin tadı. Uykuların değişir. Ve rüyaların. Her
akşam açıp girdiğim kapıdan başka bir sevda giiryordur artık. Her gün
oturdugun koltukta, o bakmaya doyamadıgın gözlerin ışıgında başka bir
sevda oturuyordur şimdi. Yıllardır evinde agırladıgın, masalarına konuk
oldugun, hayatlarını paylaştıgın dostlarının kahkahaları arasına bir
başka ses karışıyordur artık. Senin gölgene alışkın duvarlar bile çoktan
kabullenmiştir yoklugunu. Her gece uyudugun yastıga bir başka sevda
kokusunu bırakıyordur. O öpmeye kıyamdıgın dudaklarda bir başka sevdanın
adı. Aşkının o tek cenneti bildiğin uykularında bir başka sevdanın
ruyaları.



Bazen aşk gider. Ve anılarda gider peşinden.



Siz hiç o yüreğinize sıgdıramadıgınız aşkınızı bir başka aşk için
aglarken gördünüzmü ?

Ben gördüm. Kör oldu gözlerim onunla sevdasına aglamaktan. Bir alev
topu gibi onun için çıglık çıglıga yanarken, siz hiç aşkınızın önünde diz
çöküp, bu kadar çok seviyorsan sakın bırakma onu, sana kıyamam, n"olur
git, diye yalvardınız mı? Onu başkasının kolarında düşünürken, siz hiç
geceler boyu aklınızı kaçırmamak için kendi kendinize bağırdınız mı:
Unut onu, unut onu, unut onu, unut onu ya da öl! Içinizdeki o durmak
bilmeyen yangının acısını bastırsın diye kanatıncaya kadar bileklerinizi
ısırdınız mı? Gözyaşları içinde yastıgınıza gömülüp,Tanrı"ya sıgınmak
istediğinizde, artık başka bir yüreğe sevdalı olan aşkınızı ondan geri
istemekten utanıp, dua etmekten vazgeçtiğiniz oldumu hiç?

Siz hiç yana yana sevdğiğniz bir sevgilinin yoluna gençliğinizi serip,
yoluna kalbinizi serip, yoluna ölümünüzü serip, onu güle güle bir başka
aşka ugurladınız mı?



Bazen aşk gider.

Ama ölüm gelmez bir türlü. Ne yapsanızda öfke duyamazsınız, giderken
bir kibrit aleviyle ateşe verdiği geçmişinin alevleri içinde eriyip giden
yüzünüze, silinip giden kokunuza, kül olan yüreğinize dönüp bir kez
bile bakmayan o sevdanıza. Anlarsınız, aşktır bu, öfkeyi bir türlü yurduna
kabul etmeyen. Hayattan soğutup, size ölümü özleten. Ölü bir bedende
canlı kalmakta direnen. Anlarsınız aşktır bu.



Ama bazen aşk gider.

Aslında bilirsiniz nereye gittiğini. Onu çagıran o eksik, yaralı ve hep
kanayan çocukluğudur. Onu çağıran, hani o gözlerinde görüp de belki ona
en çok bu yüzden vurulduğunuz, ertelenmiş çocukluğunun o mavi
bahçesidir. Dönüp dönüp yeniden baktığı o gizemli bahçede, onu eksik severek
yaralanmış annesinin sesini duyar gibi olmuştur belkide. Yanıldığını
anladığında da ürkekçe o bahçenin bir köşesine sığınıp, gözyaşlarına
boğulmuştur. Belki de onu bu yüzden afferdesiniz.Belkide bu yüzden başka bir
sevda için karşınızda gözyaşlarına boğuldugunda onunla beraber ağlayıp,
git ve aramaya devam et, unut beni, dersiniz. Çünkü bilirsinizki aşk
çocukluğun arka bahçelerindeki dalıp gittiğiniz ve sonra evin yolunu
kaybettiğiniz, kurallarını kimsenin bilmediği garip bir oyundur aslında.
Bir gün ansızın o oyunda yanıvermiş, hak etmediğniz halde bahçeden
ovulmuşsunuzdur.Anlayamazsınız neden kovulduğunuzu, nerede hata yaptığınızı,
neden unutulduğunuzu. Yıllardır oynadığınız o büyülü oyuna dalıp,
hayatı dışınızda bıraktığınız için, bir gün aşk gider ve siz evinizin yolunu
bulamazsınız.



Sonra zaman gecer. O karanlık bahce aydınlanır. Ve anlarsınzıki sevda
denen o büyülü oyunda herkesin kuralları bir birinden farklıdır. Siz
aynı bahçede, aynı oyunu oynadıgınız sanırsınız belki, ama onun sevdası
sizinkinden farklıdır. Kendi bahçenizle onun bahçesini, kendi oyununuzla
onun oyununu, kendi kurallarınızla onun kurallarını, kendi aşkınızla
onun aşkını sınayamazsınız. Belkide bunu anladıgınız için, kendi
çocuklugunuzdan onun çocuklugunu, kendi sevdanızdan onun sevdasını
sevebildiğiniz için, bir gün aşk gider ve siz onun geçek aşk oldugunu anlayıp,
unutamazsınız.



Belkide bu yüzden bir kibrit ateşiyle yakıp gittiği ömrünün alevleri
arasında sizi unutan aşkınız, çocuklugunun o karanlık bahçesinde
annesinin yarım bıraktıgı sevgiyi aramaya gittiğinde ona öfke duymazsınız.



Ve belki bu yüzden ,aslında yanıldığını anlayıp o bahçenin bir
köşesinden ürkekçe size yeniden çocuk ellerini uzattığında, ona yüreğinizin
kapılarını hasretle sonuna kadar açarsınız.



Bazen aşk gider.

Günler geçer ardından. Ve aylar. Bazen de yıllar. Bebekler büyür.
Insanlar yaşlanır. Insanlar ölür. Eşyalar eskir Evler yıkılır. Kurur
ağaçlar. Sokakların adı değişir. Anılar belleğin acımasızlıgına teslim olur.
Sevilen unutur. Seven yanar.



Bazen aşk gider. Ya da siz gittiğini sanırsınız.