ZEKA
SİZCE hangisi din-iman-ahlak ile daha ilgili:
- Bir sürü yolsuzluk-hırsızlık iddiası karşısında dokunulmazlıkların arkasına sığınıp hukuka hesap vermemek mi?..
- Yoksa türban mı?..
Hangisi dini-imanı olan iyi insanlar için daha önemlidir?..
Çocukların mama parasını dahi çaldığı iddia edilenlerin kendilerine dokunulmazlık sağlayıp adaletten kaçmaları mı?..
Yoksa kadınların başlarının üstündeki örtü mü?..
Hangisi?..
*
Eğer ‘Tabii ki dokunulmazlıklar’ derseniz, o zaman niçin Türkiye türbanı tartışıyor da dokunulmazlıkları tartışmıyor.
Köşeler, gazeteler, televizyonlar, kürsüler, bildiriler, partiler, liderler, kahvehaneler, yer, gök ‘türban’ tartışmasında.
Manşetler, birinci haberler, oturumlar, toplantılar...
Bizler geri zekálı mıyız?..
Türban; kişi ile inancı arasındadır.
Ama dokunulmazlıklar; çıplak ayakla sobasız okullara giden çocukların hakkından, ilaçsız kalan yaşlı hastaların hakkına kadar... Henüz doğmamış bebeklerin geleceğinden, bir iş bulmak için burnunu çeke çeke kapıları çalan gençlerin istikbaline kadar... Yoksul ve yağmalanmış bir ülkenin taşından toprağına kadar uzanan büyük bir günahın ifadesidir.
Hangisi din-iman-ahlak bakımından tartışılmalı?..
Dokunulmazlıklar mı, türban mı?..
TBMM Başkanı hangisi için ‘Bizim namus meselemizdir’, Başbakan hangisi için ‘İçimdeki hıçkırık’ demeli?..
Allah’tan korktuğunu iddia eden milletvekilleri hangisi için ayağa kalkmalı?..
O ‘din-iman sahibi’ olduğunu söyleyen cemaatler hangisi için her cami çıkışında bağırıp çağırmalı?..
*
Bizler bu kadar mı aptalız?..
Üstelik dokunulmazlıkların arkasına saklanıp, adalete hesap vermekten kaçanların ‘din-iman’ diye toplumun önüne koydukları türban oyununun farkına varmayacak kadar mı?..
Gerçek yüzlerini görmeyecek kadar mı?..
Enayi yerine konulduğumuzu anlamayacak kadar mı?..
Zerre kadar dini-imanı ve aklı olan her insanın kafası buna erer...
Yani bizler yetim hakkının hesabını vermekten kaçıp, bir bez parçasını din-ahlak sorunu yapacak kadar mı geri zekálıyız?..
Bekir COSKUN
|