Yazan Kişi: XTunceliLi
Tarih: 04-25-04 13:14
sanlarin baslarina korkun olaylar geliyor..
O müzenin kapısından içeri girerken, karşıma "Da Vinci şifresi" gibi esrarengiz bir hikáyenin çıkacağını bilmiyordum.
Bu, bir sanduka ve onun altındaki mezarın hikáyesi.
Ama öyle basit bir hikáye değil.
Hikáye 13"üncü yüzyılda başlıyor ve 1930"da esrarengiz bir aile trajedisine kadar uzanıyor.
Hikáye beni çok etkiledi.
Sizi de etkileyeceğini tahmin ediyorum.
SAF TUTMUŞ SANDUKALAR ARASINDA
Geçen salı günüydü.
Hayatımda ilk defa Konya"ya gitmiştim.
Konya"da Mevlana Müzesi"nin kapısından ilk adımımı attığımda, belki de sadece benim hissettiğim mistik bir rüzgár esti ve beni içine alıp götürdü.
Hayatımda hiçbir mekán daha ilk anda beni bu kadar etkilememişti.
İçerden çok hafif bir ney müziği geliyordu.
Sağ tarafta, sanki saf tutmuş sandukaları görüyordum.
Yanımda Mevlana Müzesi Müdür Yardımcısı Dr. Naci Bakırcı vardı.
Mevlana"nın sandukasının önüne gelinceye kadar, mistik bir turistten farklı değildim.
Ancak o sandukanın önünde Dr. Bakırcı"nın anlattığı o müthiş hikáye başladı.
Daha doğrusu, o sandukanın altındaki "mezar odasının sırrı"...
500 METREYİ SEKİZ SAATTE ALAN CENAZE
Nefesimi kestim ve onu dinledim.
İşte ondan dinlediklerim.
Anlatıldığına göre her şey 1273"te Konya"da kaldırılan bir cenazeden sonra başladı.
Mevlana Celaleddin-i Rumi, 17 Aralık 1273 günü vefat ediyor.
Cenazesine yüzbinlerce insan katılmış. Naaşı, İplikçi Camii"nden, 500 metre ilerdeki bu türbeye 8 saatte getirilebilmiş.
Müslümanlar Mevlana"nın naaşını defnedebilmek için gayrimüslimlerin cenaze cemaatinden çıkmasını istemiş. Ancak onlar, "Bize İsa"yı da Musa"yı da Mevlana öğretti" diyerek bunu reddetmişler.
Mevlana"nın kabrinin altına bir "mezar odası" bulunuyor.
MEZAR ODASINA 700 YILDA 1 KİŞİ İNDİ
Eski Türklerde mezarların altına Farsça "zir-i zemin" yani "zeminin altı" denilen bir mezar odası yapılırmış.
Mevlana"nın naaşı da böyle 4 metrelik bir mezar odasına konmuş.
Ancak o tarihten bu yana mezar odasına kimse inmemiş.
Sadece bir kişi hariç.
Rivayete göre Sultan Dördüncü Murad, Mevlana"nın türbesini ziyarete geldiğinde, mezar odasının içinde ne olduğunu çok merak etmiş ve bu odaya girmek istemiş.
Ancak dönemin Mevlevi büyükleri, buna kesinlikle karşı çıkmış ve girmesini engellemişler.
Bunun üzerine Sultan, elindeki tespihi, ağzı açık odanın içine atmış.
Veya düşürmüş.
Bu tespihi almak üzere 7 yaşında bir kız çocuğu mezar odasına indirilmiş.
Bilinen tek şey, odanın iki tarafından aşağı doğru merdivenlerin indiğiymiş.
Kız çocuğu mezara inip çıktıktan sonra dili tutulmuş.
Dr. Naci Bakırcı, "Çocuğun dilinin neden tutulduğu hálá bilinmiyor" diyor.
KÜÇÜK KIZ MEZAR ODASINDA NE GÖRMÜŞTÜ
İşte bu olaydan sonra "mezar odasının sırrı" iyice merak edilmeye başlanmış.
Acaba kız çocuğu orada ne görmüştü de dili tutulmuştu?
Bir iddiaya göre, oda çok karanlık olduğu için çocuk çok korkmuş ve geçirdiği travmadan dolayı dili tutulmuştu.
Ancak bir başka iddia daha var ki, o "mezar odasının sırrını" daha da koyulaştırıyordu.
Selçuklu Türkleri o tarihte mumyalama tekniğini biliyorlarmış. Fatih Sultan Mehmed dahil 7 padişahın naaşı mumyalanmış.
Mevlana"nın naaşı da mumyalandığı için muhtemelen öyle duruyordu.
Kız çocuğu orada yatan Mevlana"yı görünce bu hale gelmiş olabilirdi.
Bu olay dönemin önde gelen Mevlevilerini harekete geçiriyor ve 1640 yılında mezar odasının ağzı tuğlayla örülüp üzeri kurşunla kaplanıyor.
O tarihten sonra mezar odasının ağzındaki kurşun hiçbir zaman kaldırılmadı.
Mezar odası, sırlarıyla birlikte belki de ebediyete kadar sessizliğe gömüldü.
1930"LU YILLARDA MÜZE MÜDÜRÜNÜN ODASINDA
Ancak odanın hikáyesi burada bitmiyor.
Aradan 300 yıl geçtikten sonra, Mısır"daki piramit sırlarına benzeyen bir dizi olay daha yaşanacaktı.
Bu olayın iki tanığı vardı.
Biri olayı yaşayan Yusuf Akyurt isimli biri.
Öteki de onun yaşadığını Murat Bardakçı"ya anlatan Abdülbaki Gölpınarlı Hoca.
1930"lu yılların güzel bir gününde, Mevlana Müzesi"nin Müdürü Yusuf Akyurt odasında tek başına otururken, aklına sandukanın altındaki mezar odası gelir.
İçinden "Acaba şu odaya bir girsem de içinde ne olduğunu görsem" diye geçirir.
Ancak tepki çekeceğini düşündüğü için kararsızdır.
O AN KAPI ÇALINDI YAŞLI ADAM GİRDİ
Tam o esnada kapı çalınır ve içeri, müzenin yaşlı odacısı girer.
Bu yaşlı adam aslında, Mevlevi dedesidir. Cumhuriyetin ilanından sonra tekke ve zaviyeler kapandığı için müzeye çevrilen türbede odacı olarak çalışmayı kabul etmiştir.
Yaşlı Mevlevi dedesi saygılı bir şekilde içeri girer ve Yusuf Akyurt"un tüylerini diken diken eden şu cümleyi söyler:
"Sakın oraya inmeyi düşünmeyin..."
Ancak bu şaşkınlık, müdürü kararından vazgeçirmez. Mezara inmek üzere kurşunla kaplı kapağın önüne gelir.
Halıyı kaldırır. Tam kapağı açmak üzereyken, bir adam haykırarak içeri girer:
"Müdür bey, yetiş evin yanıyor..."
Yusuf Akyurt gelinceye kadar evi kül olmuştur.
İşte tam o sırada eline bir telgraf tutuşturulur.
Müze müdürü başka bir yere tayin edilmiştir.
KONYA-ANKARA YOLUNDAKİ KAZA
Konya-Ankara yolu o gün çok ıssızdı.
Gün batmış, alacakaranlık etrafa hákim olmaya başlamıştı.
Uzaktan gelen kamyonun farları, henüz tam karanlık hale gelmemiş ufukta cılız iki nokta gibi duruyordu.
Şoförün yanında kapıya dayanmış şekilde oturan çocuk kimbilir hangi hayallere dalmıştı.
Kamyon bir kavise girdiği sırada kapı aniden açılır ve çocuk alacakaranlığın içinde kaybolur.
Kamyon durup, içindeki iki adam kapıdan uçan çocuğa ulaştıklarında iş işten geçmiştir.
Çocuk öteki dünyaya göçmüştür.
Çocuğun başında duran ikinci adam, başı ellerinin arasında hüngür hüngür ağlamaktadır.
O adam, Konya"dan tayini çıkan Müze Müdürü Yusuf Akyurt"tur.
Kimine göre, mezar odasının sırrı, onu hálá takip etmektedir.
MEZARIN BAŞINDA SÖYLENEN SON SÖZLER
Yusuf Akyurt oğlunun cenazesini alıp Konya"ya döner. Cenaze töreninden sonra doğruca Mevlana Müzesi"ne gider ve sandukanın başında ellerini açıp haykırmaya başlar:
"Yetmedi mi? Affet artık..."
Bütün bunlar neydi? Efsane mi? Gerçek mi?
Küçük kızın dili niye tutulmuştu? Yaşlı odacı, müdürün kafasından geçen düşünceyi nasıl anlamıştı?
Bunların cevabı yok.
Ben bunları anlatan insanlardan dinledim.
Bildiğimiz tek şey var. Mezar odası 731 yıldan bu yana sırrını muhafaza ediyor.
Umarım bundan sonra da muhafaza etmeye devam eder.
Çünkü bilinmezliğin yarattığı bazı mistik duygulara ebediyen ihtiyacımız olacak.
Çünkü hepimizin içinde, sadece kendimize ait sırların saklandığı küçücük odalar var.
Üzerleri kurşunla kaplı küçücük odalar...
Ertugrul Özkök / Hürriyet
aslinda bu yazar parcasinida gazetesinide okumam takip etmem
yahudi dönmesi oldugunu iyi biliyorum hem yazar hemde gazetesinide ama umarim dinledikleri ona biraz iman katarda türk ve müslüman kinciligini birakir..
**
Yazan Kişi: Alpi003
Tarih: 04-25-04 14:29
Muhahahahahahahahahahahahahahhaahhaa..
Da Vinci nin sifresinden Bahseden ertugrul Özkök ün Bu dünya Üzerinde Asirlardir var olan Mezhepler savasinda Hangi mezhep e ait oldugunu aciklamasi gerekir.
OPUS DIE mi
SION tarikati mi ?
Biliyorsunuz Bu iki mezhep ten opus die Vatikan destekli Mü+this bir örgüttür.
SION tarikati ise. Da Vinci Sir Isaak Newton Kopernikus gibi bir cok Ünlünün Icinde yer aldigi Vatikan a karsi olan bir tarikattir.
Incille ilgili bir cok sirlari ellerinde bulundururlar ve Vatikan in elini kolunu bagliyarak bir tehdit olustururlar.
Papa nin Katolik inancini Asya ya yayma fetvasindan sonra Bizim Camilerimizde bile ( Gecen Hafta mesela ) Cuma Hutbelerinde Hristiyan Zirvalari anlatilir Oldu

)
Ve Komunist yazarlarimiz da birden hidayete erdi Kuran adi altinda Vatigan in kakalamalarini gündemde tutmaya basladilar

)
Bu yukarda okudugunuz Da Vinci Sifreleri cikisli Mevlana hikayesi de Bu Anlayisa hizmet eden bir fantazidir.
bence Ertugrul Özkök kardesinmiz Newyork Ziyaretlerinde 47 milyon Dolarlik Opus dei Karargahinda ne yaptigini aciklamalidir. ISLAM adina
Türkiye de Opus die e hizmet eden kac is adami kac aydin köse yazari kac rejisör vardir.
Bunlari anlatsa iyi olur Mevlana hikayesi yerine hoscakalin

)
ayrica Konu acilirsa size Leonardo da Vinci nin Sifrelerinden bahsetmekten Haz duyacagim
Da Vinci Her eserine Hatta ve hatta kilise icin Yaptigi her eserine paganist Sifreler birakmistir Bunlara mona lisa da dahildir ki Bu Isim bile bir sifreyi icerir
Aman ve Isis gibi ki Isis in Adi ( Lisa ) Olarak gecer ikipagan tanrisinin adini vermistir. Bu tablonun daha bir cok sirri vardir.
Yani AMON LISA adindaki Iki tanriyi Kiliseyi tii ye alarak Mona lisa olarak adlandirmistir.
Yazan Kişi: Alpi003
Tarih: 04-26-04 11:49
Ben zaten Bu Hikayenin Da vinci sifresi ile ne alakasi oldugunu anlamis degilim katiyen

)
Ne yapmak istiyor Ertugrul ?
Da Vinci sifresi:
Isa nin sadece bir peygamber oldugunu Maria Magdelena ile evli oldugunu
Ve bu hanimdan Evlatlari oldugunu aciklar..
Da vinci nin Meshur Aksam yemegi tablosuna baktiginiz zaman O 12 havariden birisinin Kadin oldugunu Görürsünüz. Isa nin Hemen sag tarafinda oturur Kizil sacli bir hanimdir. Bu Hristiyanlarin Gözünden kacmistir.
Maria Magdelana nin Cok soylu bir hanim olmasina ragmen Kilise tarafindan fahise damgasi ile tarih sahnesinden silinmistir. fakat Bu belgeler SION tarrikatinin elindedir.
ISA nin soy agaci yani cocuklari ve torunlarida belgelidir,
Iznikte Incillerin Yakilmasi ve Constantin tarafindan yeni incil Yazilmasi Ve Bu incil e roma imparatorlugunun Pagan dini Sokulmasi, Isa nin tanrilastirilmasi hepsi yalandir..
Bunlari size belgeleri ile kanitlar da vinci sifresi..
Hikaye Pagan mitolojisinden alinmistir.
Vaktim olunca Size yazacagim

)
Isa nin dogum günü Olan 25 araliktan Öldürülüp 3 gün sonra yeniden dirilmesine kadar tipkisinin ayni haliyle pagan mitolojisinde Mevcuttur.
Sunday -Sonntag Yani günes Günü Paganlarin Tatil günüdür..
Bütün Katolik gelenekleri paganisttir.
Bir düzeltme yapmam gerekiyor:
OPUS DEI olacakti DIE degil düzeltir özür dilerim..
Bu örgüt Vatikan in PSIKOPOSLUK Makamidir. Merkezi Newyork da..
Yalanlarini Bizim Hutbelerimize bile konu yaptirdiklarini görürseniz ki Isa gelecek Filan gibi Güclerinin Boyutunu kestirebilirsiniz..
Hoscakalin