İbn Sina ve avrupalilara bilim dagi
İbn Sina
İbni Sina (979-1037), Avrupa?da Avicenna adıyla bilinir; devrinin en büyük hekimi ve filozofuydu. İran?da, Buhara?da doğdu. Farklı birçok alanda yaklaşık 270 kitap yazdı; son derece bilgili ve çok yönlü bir innsandı. Daha 16 yaşındayken tıpla ilgili çalışmalar yapmaktaydı. Yaşamının değişik dönemlerinde kanun adamlığı ve öğretmenlik yaptı. Ayrıca politikayla da ilgilendi,İran hükümdarlarının danışmanı oldu. Ölümü,kolikten (karın bölgesi iltihabından) olmuştur;ama zehirlenmiş olabileceği konusunda da kuşkular vardır.
İbni Sina tıpla ilgili dev bir kitap olan Kanun?u yazdı Bu kitap Avrupa?da tıp öğretimini 17. yy?a dek etkiledi.İslam yasaları insan vücudunun kesilip parçalanmasını yasakladı için kitap daha çok hastalıkların tanı ve tedavisi ile ilaçların hazırlanışından söz ediyorddu. İbni Sina ?nın başka bir büyük çalışması da Şifa başlıklı,felsefeden,matematik ve fiziğie kadar çok geniş bir alana uzanan büyük bir ansiklopediydi.
(Struan Reid- Patricia Fara, Bilim adamları,TÜBİTAK,5. basım s:10)
Halk arasında Ebu Ali Sina diye efsanevi kişiliği çok yayılmış olan büyük filozof 980"de Buhara yakınlarında Harmesine kasabasında doğdu.Babası Sina bin Abdullah, Buharalıdır. Sina bin Abdullah, Samani hükümdarı Nuh?un katipliği ile devlet hizmetine girmiş, Harmisen dolaylarında Afşana kasabasında mal müdürlüğü yaparken orada ölmüş ve oğlu İbn Sina, Harmisen?de doğmuştur. Filozof, önce babasının terbiyesi altında yetişti. Sonra Natıli adında bir fakihten dini ilkeleri öğrendi. İsmail Zahid ona mantık, Öklides geometrisi ve Mecesti diye ünlü olan Batlamyus?un Almageste tercümesini okuttu. Bu öğrenim az sonra İbn Sina?nın özel çalışmalarıyla tamamlandı. Eski Yunan düşünürlerini özellikle Aristo?nun bütün tüm tercüme ve şerhlerini okudu. Düşünmeye son derece dalmış ve babasının kütüphanesinde etrafını unutmluştu. Babasının Batıni olma olasılığı vardır. Çünük kütüphanesinde Batıniliğe ilişkin çok sayıda eser okuduğunu söyler. Kültüründe İhvan-üs-safa risalelerinin büyük rolü oldu (s: 190). En sonra Ebu Mansur Hasan Kameri ve Yahya bin İsa adlı iki kişiden tıp öğrendi.Yaşamında bu öğrenim en etkilisi oldu.Bu dönemde İbn Heysem,İbn Rıdvan gibi Yunan bilimen yeni unsarla ekleyen İslam bilginleriyle tanıştı ve genç yaşta esr yazmaya başladı.Aristo metafiziğini çok karışık uluyordu.Doğgaya ilişkin düşünceleri onu Aristo?dan uzaklaştırıyordu.Bir gün çarşıda bulduğu Farabi?nin El-İbane?si Aristo?yu anlamasına ve doğa felsefesiyle Aristo felsefesini uzlaştırmasına sebep oldu. Bu sırada yine Farabi?nin Talim-üs-sani ?sini okuma fırsatını buldu. Ana kitaplarının birçok bilgisini buradan almıştır. Hatta Nuh?un Kütühnasi yandığı zaman İbn Sina?nın bunu Farabi?yi unutturmak için kasten yaptığı bile rivayet edilmiş;ama bu rivayet pek olası görünmüyor.İbn Sina, babası gibi Samani hükümdarının hizmetine girdi. Onun kütüphane memurluğunu yaptı. Sonra vezirlik derecesine kadar yükseldi. Bazı yazıları ve sefahata düşkünlüğü yüzünden hükümdarın gözündün düştü. Önce ?nefy?, sonra hapsedildi. Bunun için eserlerinden çoğunu yollarda, hapishanelerde ve çok zor koşullar altında yazdı.Bu gezilerinden birinde eşyası eşkiyalar tarafından zaptedildiği için bir eserini ezberden yeniden yazdı. 1037"de Hemedan?da kulunç hastalığından öldü.
Çok küçük yaşta yazmaya başlayan İbn Sina?nın pek çok eseri vardı. Şifa, onun ansiklopedik tarzda yazdığı, Meşşai felsefesinin sistematik eseridir. Burada mantık ve matematikten başlayarak bütün doğa bilimlerinden metafiziğe kadar gider. İbn Sina bu en kapsamlı eserini sonradan kısaltarak üç küçük cilt halinde Necat?ı yazdı. Daha sonra Necat?ı da kısaltarak ve zamanla gelişen düşüncelirini ekleyerk düzelterek İşarat ve tenbihat adlı, en düzenli ve en mükemmel eserini yazdı. Hayatın son eserlerinden olan İşarat?ta temel düşüncelerini özetlemekte,itirazlara yanıtlar vermekte ve eski düşüncelerinden hangi noktalarda ayrıldığıını açıklamaktadır. İbn Sina ?nın bu tür kitaplarından ilki Hikmet-i aruziye, gençlik eseridir. Fikirleri yeni gelişmeye başlarken yazdığı bir eserdir bu. Son eseri de Hikmet-i Meşrikiye?dir. Burada bütün düşüncelerini sayıp dökmüştür.
İslam dünyasında Eşşeyhürreis diye tanınan filozofun ikinci kısım kitaplarına gelince,bunlar çeşitli felsefe sorunlarına ilişkindi. En önemlisi hikmet ve tabiata ilişkin dokuz risalenin bulunduğu Hikmet ve Tabiata Dair Dokuz Risale(Tis?a resail fi?l-hikmet-i ve?t-tabiiyat ) adlı eseridir. Bu kitabın ilk cildi olan Hikmet Kaynakları (Uyun-ül-hikme) doğa felsefesi açısından çok önemlidir. Bundan başka İbn Sina?nın psikolojiye,mantığa ve tasavvufa ilişkin eserleri vardır. tasavvufi eserlerinden bazılarını roman tarzında yazmıştır. İslam tarihinde felsefi roman şeklini ilk deneyen düşünür İbn Sina?dır. Bu tarz sonra Endülüs filozofları aracılığıyla Batı?ya geçmiştir(s:191).
İbn Sina?nı tıpla ilgili bir çok eseri vardır. Bu konudaki en ünlü eseri Kitab-ül-kanun fi?-t-tıb ?dır. Kısaca Kanun diye bilinen bu eser, bütün Doğu ve Batı ortaçağında klasik olmuştur. Batı tıbbı, kanun?dan öğrendi.İbn Sina, İbn baytar, İbn Rıdvan ve İbn Zühr gibi doğrudan doğruya bilimsel gözlem ve araşştırma yapan bir kimse değildi. Fakat mevcut gözlem ve araştırmaları çok iyi düszenlemiş ve açıklamıştır. Bu büyük yapıtın yararı kadar zararı da olmuştur. Bu kesin düzenleme, ?her şey kitapta vardır? anlayışına yol açmış ve araştırmaların gelişmesini önlemiştir.Osmanlılarda bile onun eserinin okunmasıyla yetinilmiş hatta Kanun?un çevirisi Mustafa bin Ahmet tarafından Batı tıbbının geliştiği bir devirde-çok geç olarak- yapılmıştır.
İbn Sina?da ampirizmle rasyonalizm bir bütün oluşturmaktadır. batıda Saint Thomas, skolastiği ne derecede temsil etmektteyse Doğu?da İbn Sina onu o derece temsil etmektedir. Skolastiğe,tecrübeye önem vermiyor diye yapılan hücumlar bu bakımdan yerinde değildir. Tam tersine skolastik tecrübe ile akıl bütünlüğüne dayanır. Onun hatası henüz çok zayıf olan bir ilimn hizmetinhde aklı kullanmasındandır. Orada aklın eleştirici rolüne hiç kımet verilmemiştir. Skolastikten gerçek kurtuluş ancak akılla tecrübe arasındaki bu erken evliliğin bozulmasından sonra başlar ki o da Doğu?da Gazali ve Batıda Guillaume d?Occam ile oluşmuştur. Akıl ancak tecrübeye karşı eleştirici rolünü aldıktan sonradır ki,felsefi zihniyet gelişmiştir.
İbn Sina akıl ve tecrübe bütünlüğünü Razi ve Farabi felsefelerini birleştirerek yapıyor. Bu amprist-rasyonalizst bütünden derece derece irrasyonalizme yükselir. Bu sistemin gelişimi İslam felsefesi tabiriyle meşşailikten işrakiliğe doğrudur. bunun için İbn sina meşşai felsefesini son haddine getirmiş ve işraki glsegfesine zemen hazırlamıştır diyebiliriz.Gerçi bu eğilim Farabi?de de görülür. Fakat ondaki tasavvuf eğiliminden başka bir şey değildir: Allah zuhurunun şiddetinden dolayı batındır. O akılla bilinemez, ancak tasavuufu vecitle nüfuz edilebilir demekle asıl felsefesinin mantıkçı-rasyonalist karakterini değiştirmiyordu. Oysa İbn Sina?da bu, sistematik ve metafizik bir yükseliştir. Rasyonalizm onda derece derece panteizme ulaşmıştır.
<a href="redirect.jsp?url=http://www.geocities.com/rk1iz/islam.htm#pos13" target="_blank">http://www.geocities.com/rk1iz/islam.htm#pos13</a>
|