NAMAZDA REKAT VE SAYISI VAR MI? (vs)
NAMAZDA REKAT VE SAYISI VAR MI?
Kuran"ı okuduğumuz zaman Kuran"da rekat diye bir kavramın geçmediğini görürüz. Allah istese Kuran"da namazların rekat sayılarını belirtirdi. Namazda Allah"ın anılması, kıyam, rüku, secde gibi şartları gördük. Rekattan kastedilen kıyam, rüku ve secdeden oluşan düzenin kaçar defa tekrarlandığıdır. Günümüzdeki uygulamaya bakarsak sabah iki, öğlen dört, akşam üç şeklinde, namazlara ayrı rekatlar biçildiğini görürüz. Oysa rekatların bu şekilde ayrı sayılarda olması, "namaz kaç rekat istenirse o kadar kılınır, isteyen iki, isteyen sekiz, isteyen yirmi rekat kılar" şeklinde de anlaşılabilir (İsteyen istediği kadar rekat kılınca, yani istediği sayıda kıyam, rüku ve secde yapınca rekat sayısı önemsiz olmuş olur). Demek ki bu ayrı rekatların farzlaştırılma süreçleri de mezheplerin bir yorumu sonucudur. Sahabeler, hatta Peygamber namazlarda bir düzen olsun diye kıyam, rüku, secde şu kadar olsun şeklinde bir düzenle namaz kılmış olabilirler. Namazlarda şaşırılmamasını sağlayan, toplu ibadetlerde kolaylık getiren bu tip uygulamalar yapılmış olabilir. Nitekim namaza başlarken elleri kaldırıp namaza başladığını göstermek, namaz bitince sağa, sola selam vererek veya bazı mezheplerde elleri dizlere vurarak namazın bittiğini göstermek gibi uygulamalar da böyledir. Bu uygulamalar belli amaçlara yönelik yapılabilir. Kuran"da bu uygulamaları yasaklayıcı bir ifade yoktur. Fakat Kuran"da geçmeyen bu tür uygulamaları farzlaştırmak kabul edilemez. Kişi on rekatlı namazı üç dakikada kılabilir, fakat bir rekatlı bir namazda saatlerce kalıp Allah"ı daha çok anabilir. Yani namazda rekat sayısının önemli olması için bir sebep gözükmemektedir. Allah da insanları namazda bu şekilde bir sayıma mecbur etmemiştir. Abdestte su bulunmayınca ne yapılması gerektiğini açıklayan Allah, eğer namazda rekat sayısı şeklinde bir farz olsaydı, onu da açıklardı.
Bazıları Nisa Suresi 101,102,103. ayetlerdeki savaş zamanı kılınan namazda namaz kısaltılmasında bir günah olmaması ifadesinden, namazın iki rekat olduğunu çıkarmaktadır. "Eğer ki kısaltılmış namaz bir rekat kılınıyorsa, tam kılınması iki rekattır" demektedirler. Peygamber"in burada iki gruba namaz kıldırdığı için iki rekat olarak kıldırmasını da delil olarak göstermektedirler. Bizce namazı kısaltmaktan kasıt, rekat olarak kısaltmak değil, zaman olarak kısaltmaktır. çünkü daha evvel dediğimiz gibi, bir rekatlık namaz saatlerce sürebilir. İki rekat namaz yarım dakikadan kısa bir sürede bitirilebilir. Savaşta düşmanın vereceği zarar kaç secde, kaç rüku yapıldığıyla değil, namazın vakit olarak ne kadar sürdüğüyle alakalıdır. üstelik daha evvel değindiğimiz gibi Kuran"da rekat diye bir kavram yoktur. Birçok konuyu rekatlara endeksli düşünmemiz sanırız geleneksel alışkanlıklarımızdan kaynaklanmaktadır. 4Nisa Suresi 103. ayetteki "üzerinize bir günah yoktur" diye tercüme edilen "La cünahun" ifadesi; Kuran"da, kimi yerlerde Müslümanlar"ın endişelerini yok etmek için kullanılır. örneğin 2Bakara Suresi 198. ayette hac veya umreye gidenlerin Safa ve Merve"yi tavaf edebileceğinin belirtilmesi için "La cünahun" ifadesi kullanılır.
Eğer bu ayet olmasaydı da Müslümanlar"ın bu bölgeyi tavaf etmesine engel bulunmazdı. Fakat belli ki Müslümanlar"ın zihnindeki endişelerin yok edilmesi için "La cünahun" ifadesi kullanılmıştır. Aynı şekilde Müslümanlar"ın namazı kısa kılmasında bir sakınca olmadığı ifadesi namazın belli bir uzunlukta olmasından dolayı değildir. Uzunluğu belirten böyle bir ayet yoktur. Fakat tahminimiz savaştaki tehlike durumunda namazı çabucak kılan Müslümanların "Namazı baştan mı savdık?" gibi endişeye kapılmalarından dolayı, savaş halinde namazı kısa kılmalarında bir sakınca olmadığı söylenmiştir. Aynı şekilde Bakara Suresi 198. ayette de "La cünahun" ifadesi Hacda lütuf ve bereket aranmasında bir sakınca olmadığını belirterek bir endişeyi yok etmek için kullanılmıştır. Bu ifade olmasa yine de Hacda lütuf ve bereket aramak sakıncalı olmayacaktı.
Zaten mantıklı düşününce rekat sayısının namazın özüne ne kadar katkısı olabilir ki? Rekat sayısı kişinin Allah"ı daha fazla anmasını sağlayan bir unsur değildir ki! Kişi namazı daha uzun süre kılarak Allah"ı daha çok anabilir. Sürenin ise rekatla bir alakası yoktur. üstelik rekat sayısıyla namazı kalıba sokanlar, aynı namazın birkaç defa kılınmasını sakıncalı görerek, kişilerin Allah"ı hatırlamalarını (zikretmelerini) kısıtlamışlardır. Namazda Allah"ın hatırlanması (zikredilmesi), kıyam, rüku ve secde edilmesi gerektiği anlaşılıyor da rekat adeti niye anlaşılmıyor? çünkü Allah bunu kullarının insiyatifine bırakmıştır, bu konuda sınırlamalar yapmak istememiştir. İstese saydığımız tüm diğer detayları veren Allah, bir ayette hem rekat kavramını oluşturabilir, hem de rekatı sayılandırabilirdi. Nasıl ki Allah dua etmemiz için dakikalar, sayılar belirtmemişse; aynı şekilde namazı da adetlere, sayılara boğmamıştır. Geleneklerle gelen alışkanlıklar yüzünden hiçbir anlamı, değeri ve fonksiyonu olmayan rekatlara akıllar takılmaktadır. Zihnimizi bütün önyargı ve alışkanlıklarından arındırırsak ve Kuran"ı elimize alıp geleneklerden bağımsız bir şekilde dini anlamaya çalışırsak, sorunlar Allah"ın izniyle hallolacaktır.
NAMAZDA SES
Namazdaki ses konusunda düzenleme şu ayetle verilmektedir:
Namazında sesini yükseltme, kısma da, ikisi ortası bir yol tut.
17 İsra Suresi 110
Görüldüğü gibi namazı bağırarak kılmak olmaz. Ayrıca kelimeleri içinden geçirip hiç okumamak da olmaz.
Bu ayetin tekil şahısla Peygamberimiz"e hitap ettiği düşünülebilir. Peygamber"in diğer Müslümanlara namaz kıldırdığı diğer ayetlerden anlaşılmaktadır. O zaman özellikle topluluğa namaz kıldıranlar "Topluluğun hepsine duyuracağım" diye bağırmamalı, bağırtılı ses tonuyla namaz kıldırmamalıdırlar.
CUMA (TOPLANTI) NAMAZI
Kuran"da Cuma (toplantı) namazı, Cuma Suresi"ndeki şu ayetlerden anlaşılmaktadır:
9Ey iman edenler! Cuma günü (toplantı günü) namaz için çağrı yapıldığında Allah"ı hatırlamaya (zikretmeye) koşun. Alış verişi bırakın. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.
10Namazı kılınca yeryüzüne dağılın. Allah"ın lütfundan nasibinizi arayın. Allah"ı çokça hatırlayın, umulur ki kurtuluşa erişirsiniz.
11Oysa onlar bir ticaret veya eğlence gördüklerinde ona yönelirler de seni ayakta bırakırlar. De ki; "Allah katında bulunan, eğlenceden de, ticaretten de daha hayırlıdır. Allah rızık verenlerin en hayırlısıdır.
62 Cuma Suresi 911
Buna göre:
Cuma günü (Cuma hem günün özel ismidir, hem de toplantı anlamına gelir) çağrı yapılınca iş güç bırakılıp namaza gidilir.
Ayetten Cuma"nın çalışma vaktinde kılındığını anlıyoruz. Yani gündüz vakti, sabah ile akşam namazının ortasındaki vakitte Cuma namazı kılınmıştır.
Cuma suresinin 10. ayetinden namaz kılınca herkesin işine döndüğünü anlıyoruz. Buna göre Cuma"nın tatil günü olması şeklinde bir şeyin Kuran’da olmadığı anlaşılır. Ayrıca Cuma"nın farzı kılındıktan sonraki rekatların, duaların da Cuma namazının bir bölümü olmadığı görülür. çünkü kişilerin namaz sonrası hemen işine döndüğü ayetten açıkça anlaşılır.
Kuran"dan diğer namazların da topluca kılınabileceğini görüyoruz. Fakat topluca kılınması mecbur tutulan tek namaz Cuma namazıdır.
Cuma namazını kılacaklar için kadın erkek ayrımı yoktur. Aslında hadislerde bile böyle bir ayrım yoktur. Birçok hadiste bile erkeklerle kadınların topluca Cuma namazı kıldığı söylenirken Emeviler"in keyfi uydurmalarıyla Cuma namazının sırf erkeklere farz olduğu uydurulmuştur.
9. ayetten de anlaşıldığı üzere namaza çağrı yapıldığında Allah"ın hatırlanması için toplanılır. Bu süre içinde Kuran"ın dininin gerektirdiği, Kuran"a uygun izahlar yapılmalıdır. Allah"ın hatırlanması dışındaki izahlardan, hurafelerden uzak durulmalıdır. Bir de Türkiye’mizle ilgili özel bir durumu yazmak istiyoruz. Diyanet İşleri Başkanlığı, Hanefi İşleri Başkanlığı olmaktan, bu mezhebin güdümünden kurtulmalı ve Cuma hutbelerine bu mezhebin görüşlerini taşımaktan vazgeçmelidir. Müslümanlar Allah"ı hatırlamak için toplanırken, bu mezhebin uydurmalarıyla dolu hadis kitaplarının, ilmihallerin izahlarıyla karşılaşmamalıdırlar. Bu yüzden Cuma hutbelerinin, Kuran"ın Türkçe çevirisinin okunmasıyla geçmesinin en iyi ve en yararlı çözüm olacağı kanaatindeyiz.
SAVAŞTA NAMAZ
Nisa Suresi 101, 102, 103. ayetlerde savaştaki namazın açıklandığını görüyoruz. Namazın kapsadıkları başlığında buna değinmiştik. Bu ayetlere göre kafirlerin Müslümanlara zarar verme tehlikesi varsa, namazın kısa bir şekilde kılınmasında bir sakınca olmadığını anlarız. Bu tarz bir tehlikede bir grup namazı kılar, diğeri bekler. Sonra diğer grup gelip namazı kılar ve bu sırada da ilk grup bekler. Namazı kılanlar silahlarını bırakmaz ve kafirlere koz verilmez (yağmur, hastalık, yaralanma gibi durumlarda silah bırakılabilir). Namaz bitince Allah anılır. Normal zamanda bu tarz şeylere (nöbetleşe kılma, silahları bırakmama) gerek kalmadan namaz düzgün bir şekilde kılınmaya devam edilir.
KORKU NAMAZI
Eğer bir korku, endişe olursa ne yapılacağı Kuran"da şöyle geçer:
Eğer korkuyorsanız yaya olarak veya binek üzerinde kılın. Güvene kavuştuğunuzda Allah"ı bilmediğiniz şeyleri size öğrettiği gibi hatırlayın(zikredin).
2 Bakara Suresi 239
Korku durumunda bile kişinin ne yapacağı Kuran"da açıklanır. Bu kadar detayı veren Kuran"ın; ikindi ve yatsı gibi farzlar, rekat sayısı, son oturuş, ettehiyatu gibi dualar namazda olsaydı, bunları açıklamaması mümkün mü?
Görüldüğü gibi Kuran, her şartta namazın vaktinde kılınmasını ister. Su bulunamazsa yeryüzünün tamamını kaplayan toprakla, korkulacak bir durum varsa bir bineğin üzerinde veya yaya olarak kişi Allah"ı zikreder. Namazın hareketlerini tam yapamazsa da, bu hareketlere yaklaşık hareketlerle namazı kılar. Fakat namaz terk edilmez. Kuran, namazı asla terk edilmeyecek bir ibadet olarak sunar ve mazeret durumları için kolaylıklar sağlayarak, bu durumlarda bile namazın devamını, namazın aslı olan Allah"ın hatırlanmasının(zikrinin) devamını sağlar.
CENAZE NAMAZI
Kuran"da "Cenaze namazı kılın" şeklinde bir ifade yoktur. Demek ki cenaze namazı kılmak farz değildir. Fakat Tevbe Suresi 84. ayette Peygamber"e ihanet edenlerin ardından cenaze namazı kılınmaması, mezarlarının başında durulup onlara destek verilmemesi belirtilir. Demek ki Peygamber"e ihanet etmemiş Müslümanlar"ın cenaze namazlarının kılınabileceği, onların mezarlarına gidilip, destek verilebileceği anlaşılır.
|