"CIPLAK UYARICI"ymis
Yoksa bir zaman sonra: siz de, Resûl olduğunu ilan eden, yeni şeriat getiren, takdir ettiğiniz ve Kur’an’daki İslâm kitabınızda rahmetle yad ettiğiniz (Kur’an’daki İslâm S. 91; Satır 20) yalancı resul Reşat Halife gibi: En son resûl olarak geldiği zaman, inanılması ve yardım edilmesi için, tüm peygamberlerden söz alınan, son Resûlüm mü diyeceksiniz.?
Yahut eski üstadın olan, Kur’ân-ı yüzünden okuyamadığı halde mehdi resul olduğunu ve Arş’ı Ala’ da peygamberlerin ruhlarına namaz kıldırmakta olduğunu, 1998 yılında Hulki Cevizoğlu’ nun yönettiği Ceviz Kabuğu programına beraber çıktığınızda bizzat size söyleyen ve yine size “daha düne kadar eteğime sarılıyordun diyen;” sizin de ona: “Ben ne bileyim sizi bir adam zannetmiştim” dediğiniz Sayın İskender Evrenesoğlu gibi: Ben Mehdi ve son Resûlüm mü diyeceksiniz.?
Tabi bunu söyleyemezsiniz! Çünkü o takdirde yalnız kalırsınız. Sizin en yakın arkadaşlarınız dahil, bunu hiç kimse kabul etmez. Siz Evrenesoğlu ile kıyas edilemezsiniz. Çünkü onun; senelerdir etrafına topladığı ve de, “Allah içime girdi” dese O’na inanacak, halen Mehdi - Resûl olduğuna inanan binlerce müridi var. Halbuki sizin yakın çevrenizin hepsi de, sizin gibi İlahiyat mensuplarıdır; onların da ilimleri ve kendilerine göre sizin gibi hedefleri vardır.
Zaten siz de bunu Show Tv’de Hulki Cevizoğlu’nun Ceviz Kabuğu programına son çıktığınızda yalnız kaldığınızı anladınız: İsmail Nacar, Prof. Zekeriya Beyaz ve telefonla iştirak edenlere karşı, önce “ ben kırk kitabı boşuna mı yazdım?” diye kendinizi savundunuz, sonra, “ ben mehdilik iddiasında bulunmadım. Çıplak uyarıcı başka şey. Yine de; kitaplarım ve yazılarım yanlış anlamalara sebep oluyorsa onları tekrar gözden geçirir düzeltirim.” diyerek zorlamalar karşısında mecburen geri adım attınız; hatta İsmail Nacar sizi bir hayli sıkıştırdıktan sonra “...sayın Öztürk ile beraber tarikatçılarla ne güzel mücadele ediyorduk, mehdilik iddiasıyla kendine yazık etti, kendini harcadı tüketti...” demişti. Ve sizi gerçekten üzmüş; o da kolayca kahraman kesilmişti. Ancak ona, kaç kitap yazdığı sorulunca “yazdığım hiç kitabım yoktur” derken, biraz kendine gelmişti.
Netice olarak: O gece, sizin çıplak uyarıcılık iddianızı hiç kimse tasvip etmemiş, size kimse destek çıkmamıştı. Söylediğim gibi; önce tüm hadisi şerifleri dışlamak için “Dinin içeriğini, çerçevesini Kur’an çizer. Bunun dışında hüküm kaynağı aramak aldanış, kabullenmekse şirktir”(Kur’an-daki İslam S.8 Y.Nuri Öztürk) dedikten sonra; bir hadis-i şerife sığınarak “ ben müceddid, yani her yüz yıl manen görevlendirilen dini yenileyici çıplak uyarıcıyım.” derseniz size kimse inanmaz ve de geri adım atarak: “ kitaplarımı ve yazılarımı tekrar gözden geçirir düzeltirim.” demek zorunda kalırsınız. Sayın Öztürk! Kur’an’da olmadığı halde, “Her yüz senenin başında Allah (c.c.) bu ümmete bir müceddid (yenileyici) gönderir” hadisine inanmak, kabul edip ona dayanarak; çıplak uyarıcılığınızı ilan etmekle, kendi inancınıza göre müşrik oldunuz, yani Allah’a ortak koştunuz mu? Keşke tüm yanlışlarınızı düzeltseniz. Hatayı kabul edip dönmek, bildiğiniz gibi en büyük fazilettir.
Allah’ın (c.c.) size verdiği konuşma ve yazma kabiliyetini takva yolunda harcamanız gerekmez miydi.!?
|