senin memleket issiz ülkücü dolu ondan
Tahrik ve tahrikçiler
Trabzon Valisi, kentte yaşanan olayları, bazı çevrelerin, daha doğrusu bildiri dağıtmak isteyen TAYAD üyelerinin kamu düzenini olumsuz etkileyecek tutum ve davranışlarıyla açıklamış.
Şöyle diyor: "Sivil toplum örgütleri hangi amacı gerçekleştirmek için kurulursa kurulsun, ortak payda bu ülkenin birliği, bütünlüğü ve güvenliğidir. Vazgeçilmez dengeleri kimse zedeleyemez..."
İlginç bir açıklama bu.
Yanlış hatırlamıyorsak Trabzon"da, sözü edilen sivil toplum örgütünün, TAYAD"ın üyeleri linç etmeye çalışanlar değil, linç edilmeye çalışılanlardı.
Yaptıkları ise hapishanelerin durumu hakkında bildiri dağıtmaktı.
Hukuk devletlerinde görüş bildirmek, görüş açıklamak, bildiri dağıtmak gibi eylemler en tabii demokratik haklardan kabul edilirler.
Bu hakkı onu kullananlara teslim etmek için onlar gibi düşünmek gerekmez.
Kamu otoritesinin bu tür tutum ve açıklamaları talihsiz tesadüf olmanın ötesine geçmiş bulunuyor.
Bir gösteri sırasında genç bir kızın kafasına atılan tekmenin bizzat Başbakan tarafından genç kız ve arkadaşlarının tahrikleriyle açıklanması...
Sütlüce Kaymakamı"nın Orhan Pamuk"un kitaplarını toplatma kararı vermesi ve bu eyleminden dolayı hiçbir idari soruşturmaya uğramaması...
En nihayet linç girişimine maruz kalanların Trabzon Valisi tarafından bölücü ve tahrikçi olarak suçlanması...
Bunların hepsi kısa bir süre içinde arka arkaya gelen, kamu otoritesinin otoriter-ataerkil zihniyetine işaret eden ve sistematik bir görüntü içeren gelişmelerdir.
Bu tür girişim ve açıklamalar, gerekçeleri ne olursa olsun yüksek sesle dile getirildiği andan itibaren ise doğrudan doğruya "özgürlükleri sakıncalı ilan eden bir anlayış"ı ortaya koyarlar.
Nitekim ifade, yürüyüş, bildiri dağıtma temel hak ve özgürlüklerin ayrılmaz parçalarıdır, suç ve suçluluk bu özgürlüklerin kullanılmasıyla değil, kullanılmasının engellenmesiyle ortaya çıkar.
Kamu otoritesi düzeni temel hak ve özgürlükleri kollayarak sağlamak zorundadır.
Trabzon örneğinde olduğu gibi bildiri dağıtma eyleminin belirli koşullarda ve belirli bir zaman içinde kamu düzeni için tehlike yaratacağı düşünülüyorsa, o eylemi yasaklamak, önünü almak gibi bir yetkisi vardır kamu otoritesinin... Bu yetki zamanında ve yerinde kullanılmamışsa, tahrike ilişkin sorumluluk yine kamu otoritesine ait olur.
Ortada bir tahrik olduğu doğrudur...
Örneğin "TAYAD"lıların dağıttığı bildiri öncesi Trabzon"daki yerel Kasırga televizyonunun üç kez alt yazı geçerek bayrak yakıldığını, PKK bayrağı açıldığını kamuoyuna duyurmasını" nasıl açıklıyor Trabzon Valisi?
Daha olaylar başlamadan önce Trabzon"un kimi çevre ilçelerinden gelen, bayrağı kim yaktı telefonlarını nasıl izah ediyor?
Trabzonlular bilir... Kasırga TV daha önce önceden Kadırga TV adını taşırdı. Kadırga TV, MGK"nın bir dönem devşirdiğini açıkladığı, özellikle Trabzon bölgesinde yapılan her toplantıda, benim de birkaç kez şahit olduğum üzere provokasyon yapmayı adet haline getirmiş, bir dini cemaatin, Haydar Baş"ın televizyonuydu.
Trabzon Valisi tahrik ve tahrikçi arıyorsa merceğini bu çevreye, benzer çevrelere yöneltmelidir.
Nitekim sadece Trabzon Valisi değil, diğer illerin sorumluları da bu tür tahrik gruplarının faaliyetlerini iyi takip etmeliler...
Bunun yerine o çevreleri doğrulayan ve besleyen, mağduru suçlu ilan eden fütursuz açıklamalar ülkeyi sadece demokrasiden geri bırakmaz, etnik çatışmaya dahi sürükler...
Soruları çözecek, tahrikleri kontrol altına almaya imkan verecek olan kimilerinin arkasına saklandığı milliyetçi rüzgar değildir, hukuk ve demokrasidir.
|