İman gücüyle uzayın fethi
Türker Alkan
... "Risale-i Nur Enstitüsü", "Bilim ve Din" konulu bir "Risale-i Nur Kongresi" düzenledi. Kongrenin ardından pek çok yazı çıktı: "Bilim ve din aynı şeydir, bir bütündür", "Bilim dinsiz, din bilimsiz olamaz..." türünden başlıklar atıldı, yazılar yazıldı. Gerçekten öyle midir?
Hiç sanmıyorum...
Din, ilahi vahye dayanır, bilim ise denetlenebilir ve yinelenebilir gözlemlere. Din tümdengelen bilgiler içerir, bilim ise tümevaran bilgileri içerir...
Bilimi dinden ayıran çok önemli bir fark, bilimin sürekli ve sistematik bir eleştiri anlayışına dayanmasına karşın, dinin sorgusuz sualsiz iman etme anlayışını benimsemesidir.
Dinle bilim nasıl olur da "bir bütün" sayılabilir?...
"Kutsal kitaplarda bilimsel gelişmeler önceden muştulanmıştı, televizyonun, elektriğin, uçağın, telefonun keşfi binlerce sene öncesinden şifrelerle belirtilmiştir," türünden çok rastlanan ididialardır ki, bunları ciddiye almak mümkün gözükmüyor. Bu iddialar, bilimsel gelişme dinamiğiyle teknolojik gelişmeleri birbirine karıştıran bir falcılık denemesinden öte fazla bir anlam taşımazlar sanıyorum...
"Ateizmin" olası alternatifi "dindarlık" değil, "teizm" olacaktır...
Makine mühendisi olan Prof. Necmettin Erbakan bir zamanlar tutturmuştu, "NASA"daki bilim adamları Kuran"ı inceleyerek uzayı fethettiler," deyip duruyordu. Dinle bilimin ilişkisini böyle anlıyorsak, yandık gitti demektir. Öteki dünyada değil, bu dünyada.
<a href="redirect.jsp?url=http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=148633" target="_blank">http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=148633</a>