Einzelnen Beitrag anzeigen
  #263  
Alt 29.03.2005, 10:34
Benutzerbild von akshalil
akshalil akshalil ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Korkma sönmez bu safaklarda yüzen.......

Neden ulusal marşı “korkma” diye başlayan dünyadaki tek ülke olduğumuzu anladım nihayet.

Öylesine korkağız ki zavallı Mehmet Akif ne yapsın, ulusu coşturacak bir marş yazmak yerine yatıştıracak, korkusunu dindirecek bir şeyler yazmak zorunda kalmış.

Koskoca “cihan imparatorluğunun” mirasçısı, yetmiş milyonluk bir toplum niye bu kadar korkar, niye esen yelden nem kapar onu kavramak biraz zor.

Ama korkuyor işte.

Neredeyse kadınsı denebilecek bir ürkekliği, nevrotik bir telaşı, histeri krizleri geçirmeye garip bir yatkınlığı var.

Düşünsenize biri 12 diğeri 14 yaşında iki çocuk bayrağı yere attı diye koca toplum ayağa kalktı.

İnsan üzülmüyor değil.

Biraz daha durmuş oturmuş, gençlerin deyimiyle biraz daha “cool” bir toplumun parçası olmak isterdim doğrusu.

Her yana asılan bayraklar, “vatanımız” çığlıkları, koca koca açıklamalar.

Gören de Moğol ordularının istilasına uğradık sanır.

Ne olmuş, iki çocuk bayrağı yere atmış.

Aman efendim aman, mahvolduk, vatanımız elden gitti, milli bütünlüğümüz parçalandı, düşman içimize girdi.

İki çocuk bayrağı yere atınca böyle...

Ya dört çocuk atsaydı.

Ya Allah etmesin sekiz çocuk bayrağımızı yerlerde sürükleseydi...

Herhalde seferberlik ilan edecektik.

Çocuklara karşı herkesi silah altına alacaktık.

Bir de bu histeri krizini paylaşmayanlara “hain” diye bakıyorlar.

Yok canım, “hain” değiliz, sadece biraz daha soğukkanlıyız.

Bu tür toplumsal krizleri yaratanların amaçlarının belki biraz daha farkındayız.

Hani şu tuhaf, komik adamlar vardır, biri uzaktan parmağını uzattığında olduğu yerde küfür ederek kıvranmaya başlar.

Koca toplumun o “huylu” adamlar gibi tepki vermesinin ne tür kışkırtmalara yol açabileceğini biliyoruz.

İki çocukla kışkırtılabilen bir toplum, biraz daha büyük kalabalıklarla inanılmaz provokasyonlara ve felaketlere sürüklenebilir.

Daha önce sürüklenmişti.

6-7 Eylül olaylarını, askeri darbeleri hatırlayın.

Yapay krizler yaratmakta çok usta adamların yaşadığı bir ülke burası.

Her zaman toplumu kışkırtıp, korkulara sürükleyerek istedikleri ortamı yaratırlar.

Bunu önlemenin tek yolu, bu ürkek topluma biraz güven vermek.

Ama bu da bütün gazete manşetlerini bayrak krizine ayırıp, televizyon ekranlarına bayrak resimleri koyarak olmuyor.

Sakin sakin anlatmak gerekiyor.

“Bak evladım, bir toplum iki çocuk bayrağı yere attı diye bölünmez, her cama bayrak asıldı diye de yücelmez.”

Madem bu kadar korkaksınız bazı doğru şeylerden korkun.

Yolsuzluklardan, aynı konuda iki ayrı karar veren Yargıtay’dan, mafyayla ortak olan görevlilerden, sokakta kadınları döven polislerden, Batı düşmanlığını pompalayıp yeniden “içe kapalı” bir diktatörlük yaratılmasını isteyen generallerden, en küçük depremde bile yıkılan devlet dairelerinden, devleti yönetenlerle aynı fikirde olmayan herkesi hapse atmaya hazırlanan ceza yasalarından korkun.

Ama bunlardan korkmuyorsunuz.

Korkmanız gereken konularda inanılmaz aldırmazsınız.

Hiç korkmamanız gereken konularda ise çığlık çığlığa kıvranıyorsunuz.

Böyle giderse Türkleri korkutmak isteyen herkes, “bak, çocuk sizin bayrağı yere attı” diye dalga geçecek.

Sakin olun.

Şu filmlerdeki “delikanlı” kahramanlar gibi durmaya çalışın biraz.

Huylu adamlar gibi bağıra çağıra kıvranmayın.

Ulusal marşınızı dinleyin, bakın ne diyor:

“Korkma...”