wir dürfen nicht vergessen............
Dieser Artikel ist schon etwas älter aber die überschrift trifft den grund weshalb ich diesen wieder zur errinerung rufen will, wir dürfen nicht vergessen (denn die, die unseren Staat teilen wollen vergessen nicht…..)
Düz Cizgi
Ümüt Zileli
Gecmisi Asla Unutmayin!
-En azindan alti ay daha bu ateskes bozulmamali….
Hangi ateskese? Yeni adi Kongra-Gel olan PKK´nin yillar önce yasadigi yenilginin ve liderlerinin Imrali´da “konuk” edilmeye baslanmasinin ardindan tek tarafli olarak ilan ettigi ateskes!
Peki, terör örgütünün tek tarafli ilan ettigi bu ateskesi kim bozdu? Terör örgütünün kendisi! Ateskes sanki esit mesru gücler arasinda yapilmis bir anlasmaymis gibi en az alti ay daha sürdürülmesi gerektigini söyleyen kim?
-Abdullah Öcalan´in „sekreterim“ dedigi Leyla Zana!
Avrupa´nin, Öcalan´dan sonra “yeni yükeselen yildiz” olarak ilan ettigi leyla hanim, bu sözleri Diyarbakir´da düzenlenen mitingde “biji serok apo-yasasin baskan apo” sloganlari arasinda söyledi! Ayni mitingde zana ile birlikte cezaevinden cikan Hatip Dicle daha acik, daha samimi(!) konustu:
-Sayin Öcalan´in baris mimarliginin daha etkili olmasi icin katki sunulmalidir!
Ancak benim takildigim bölüm, Dicle´nin bu provokatif cümlesi degil su sözleri:
-Büyük Iskender´dile benden ne dilersen´demis, Diyojen, „Gölge etme baska ihsan istemem´demis. Sayin Basbakan´a, devlet yetkililerine sesleniyorum; gölge etmeyin, Kürt halki kendi kültürünü yasatmasini bilir….
Bu tavirlarin daha iyi anlasilabilmesi icin DEHAP Genel Baskini Tuncay Bakirhan´in su sözlerini de animsaylim:
-Hükümete de Kongra-Gel´e de esit mesafedeyiz!
Anladiniz mi? Tayyip Bey bile dayanamayip “Insaf edin” dedigine göre varin hesap edin, bu ülkenin insanlarinin yüregi nasil kaniyor….
Türkiye üzerini yeni oyunlar!
Simdi su mesajlari bir bir acalim…
Leyla Hanim´in her iki cümlede bir “baris” cagrisi yapmasini “alkisa deger bulan büyüklerimize” bir sorum var: Türkiye bir savas mi yasiyor? Yoksa yeni bir terör dalgasina mahkum mu edlimek isteniyor? Güneydogu´da son günlerde art darda yasanan saldirilar hangi senaryonun isaretleri?
Leyla Hanim´in ateskesi “en azindan” alti ay daha uzatin cagrisi (gerci Kandil Dagi´ndaki arkadaslari tarafindan reddedildi ama! ne demek?) Alti ay sonra ne olacak? Yaniti gayet basit:
-Türkiye AB´den trih almak icin masaya oturacak!
Leyla Zana örgüt icinde“Bekleyelim. AB masasinda cok büyük kazanimlar elde edebiliriz“ görüsünün basini cekenleri temsil ediyor…Öcalan´in pek begenip, güvendigi Hatip Dicle gibiler ise acik acik“Türk devleti gölge etmesin, biz kendi kendimizi gayet güzel yonetiriz“ diyenlerden!
DEHAP´in bir süreligine basina getirilen Bakirhan´in „esit mesafedeyiz“ sözleri ise varilmak istenen hedefi gayet güzel acikliyor..Hala „hangi hedef“ diye soracak olanlar varsa pazartesi günü Radikal gazetesinde Nese Düzel´e konuk olan eski bakanlardan Serafettin Elci´nin sözlerini aktaralim:
-En makul cözüm federasyon. Özerk bölge de olabilir. Yerinden yonetem de bir cözümdür…
Hükümetin „Kamu Yönetimi Reformu“ ve Tayyip Bey´in “Diyarbakir, Büyük Ortadogu Projesi´nin yildizi olacak” sözleriyle cakasiyor, degil mi!
Türkiye üzerine cok cirkin, cok tehlikeli bir oyun oynaniyor. Bazi „köseyazan“´larin „eski defterleri kapayalim, ileriye bakalim. Yeni realiteyi tanimak zorundayiz“ sözlerine ise verilecek tek yanit var.
-Gecmisi alsa unutmayalim. Gelecegimizi kendimiz cizelim. Realite; Türkiye Cumhuriyetí´ni parcalama senaryolarina karsi tek yürek olmaktir!
Man merkt also aus den nachrichten bzw den unterschiedlichen Aussagen bestimmter kurdenführer oder türkischer politiker das es doch einen anreiz auf einen eigenen staat gibt und das bei einem großteil der kurdischen bevölkerung.
Der einzige lösungsweg ist ,wie oben genannt, das sich alle Türkischen kräfte (vereine bzw organisationen etc im In-wie auch im Ausland) sich zusammenschließen um dann gemeinsam gegen die Teilung der Türkischen Republik vorzugehen bzw vorgehen zu können.
Ein Fehler ist es auch alles auf die Türkische Regierung zu schieben was sich unter der Türkischen Bevölkerung etabliert hat, eine Regierung (ein Staat) ist nur so stark wie seine Bevölkerung, also müssen wir einen Ausgangspunkt setzen (başlangıç noktası koymak lazim) um gegen diese Türkeifeindlichen Kräfte vorzugehen bzw vorgehen zu können.
Es wird auch zeit (eigentlich schade das man das überhaupt schreiben muss) das wir uns nicht gegenseitig bekämpfen nur wenn jemand eine andere meinung hat kann man diese auch unter normalen bedingungen diskutieren ohne seinen eigenen landsleute zu beleidigen….wir müssen endlich aufhören getrennte wegen zu gehen um endlich zusammen etwas ändern zu können………
|