Einzelnen Beitrag anzeigen
  #10523  
Alt 14.01.2005, 15:52
Benutzerbild von bigpuma
bigpuma bigpuma ist offline
Neuer Benutzer
 
Registriert seit: 06.05.2008
Beiträge: 0
Standard Demokrasi Kuranin Neresinde Yaziyor.

"Ey iman edenler ! Allah"a itaat edin. Resule ve sizden olan emir (yönetim) sahiplerine de itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz, onu Allah"a ve Resul"e götürün. Allah"a ve Ahiret"e iman ediyorsanız, bu hem hayırlı hem de netice bakımından daha iyidir. ? Sana indirilene ve senden önce indirilene inandıklarını ileri sürenleri görmedin mi? Zira tağutla (Allah"ın şeriatı dışındaki hükümlerle) muhakeme olmak istiyorlar. Halbuki onu inkâr etmeleriyle emr olunmuşlardı. şeytan ise onları büsbütün saptırmak istiyor. ? Onlara; Allah"ın indirdiğine ve Resul"e (yani İslâm şeriatı"na) gelin, denildiği zaman münafıkların senden iyice uzaklaştıklarını görürsün. ? (Nisa : 59,60,61)

?Kâfir Batının müslüman beldelerine götürüp pazarladığı demokrasi bir küfür sistemidir ki onun uzaktan veya yakından İslâm"la bir alâkası yoktur. Aynı anda İslâm ahkâmıyla küllî ve kısmî hususlarında tamamen çelişir. Yine demokrasi, kendisinin geldiği kaynak, kendisinden fışkırdığı akide, üzerine konduğu esas, getirdiği fikirler ve nizamlar bakımından da İslâm ahkâmı ile çelişir.

Bu nedenle demokrasiyi almak veya uygulamak veya ona çağırmak, müslümanlara kesinlikle haramdır.

? Demokrasi, idarecilerin zulmünden ve din adıyla insanlara tahakkümlerinden kurtulmak için insanlar tarafından ortaya çıkartılmış bir yönetim düzenidir. Böylece bu düzenin kaynağı beşerdir. Vahy ile veya dinle hiç alâkası yoktur.

Demokratik düzenin ortaya çıkmasının esas nedeni şudur : Avrupa?daki idareciler, kendilerinin yeryüzünde Allah"ın birer vekilleri olduklarını iddia ediyorlardı. Buna göre idareci, insanları Allah"ın otoritesiyle idare eder durumdaydı. Zira idareciyi yasama otoritesine, yürütme otoritesine yani kendisinin çıkarttığı kanunla insanları idare etme otoritesine sahip kılanın Allah olduğunu iddia ediyorlardı. Çünkü, otoritesini insanlara değil Allah"a dayandırıyordu. Böylece idareciler insanlara zulüm ve tahakküm ediyorlardı. Ortaya attıkları bu iddialar adıyla aynen efendinin kölesine tahakkümü gibi insanlara tahakküm ediyorlardı.

Daha sonra, idareciler ile halklar arasında çatışma meydana geldi. Filozoflar ve düşünürler, idare konusunu incelemeye koyuldular. Ve insanların yönetimi için bir düzen ortaya attılar. Bu ise, demokratik düzendir. Bu düzende, halk otoritelerin kaynağıdır. İdareci, gücü ve otoritesini halktan elde eder ve egemenlik halka ait olur. İradesine sahip olan halktır. İradesini istediği şekilde bizatihi kullanır ve yürütür. Hiç bir kimse için halk üzerine bir sulta (otorite) yoktur. Halk kendi kendisinin efendisidir. Kendisiyle idare edilen ve gereğince yürünülen yasayı çıkartan odur. Yine o (halk), kendisinin çıkarttığı yasayla kendisini kendisine gıyaben (onun vekili olarak) yönetecek idareciyi tayin edendir.

İşte bunun için, demokratik düzenin kaynağı tamamen beşerîdir. Bir vahiy ile veya bir dinle hiç alâkası yoktur.

? Demokrasi, batılı bir kelime olduğu gibi batılı bir ıstılahtır (terimdir) ki ona şu mana verilmiştir : "Halkın yönetimi, halkın yasasıyla halka aittir." Böylece halk, mutlak şekilde efendidir, egemenliğe sahiptir, kendi emrinin (idaresinin) yuları kendi elindedir, iradesini kullanır ve onu bizzat kendisi yürütür. Kendi otoritesi dışında başka bir otorite önünde sorumlu değildir. Halk, egemenliğe sahip olması itibariyle seçtiği vekilleri vasıtasıyla düzen ve kanunları ortaya çıkartır ve otoritelerin kaynağı olması itibariyle de kendisinden otoritelerini elde eden ve kendi tarafından tayin edilen idareciler ve hakimler vasıtasıyla bu düzen ve kanunları uygular. Devleti meydana getirme, idarecileri tayin etme, düzen ve kanunları ortaya çıkartma hususlarında her fert diğer fertlerin sahip oldukları haklara sahiptir. İşte, demokrasinin manası budur.

Demokraside asıl olan yani, halkın kendi kendisini yönetmesi hususunda asıl olan; halkın tümünün bir genel yerde toplanıp, kendisini yönetecek düzen ve kanunları çıkarması, işlerini yürütmesi ve bakılacak meseleye bakmasıdır.

Halkın tümünün, yasama heyeti olması için tek bir yerde toplanması adeta mümkün olmadığı için kendi yerine yasama heyeti olacak vekiller seçer. İşte bunlar parlamentoyu oluştururlar. Demokratik düzende parlamento, genel iradeyi temsil eder. O, toplulukların genel iradesi için siyasî temsili gösterir. Hükümeti ve devlet başkanını da seçer ki, bu idareciler genel iradeyi yürürlüğe koyacak birer vekiller ve hakimler olsunlar. Bu parlamento, otoritesini kendisini seçen halktan elde eder ki halkın çıkarttığı düzen ve kanunlarla halkı idare etsin. İşte bu şekilde bu düzende halk, kendisinin efendisi olur. Kanunları çıkartır, bu kanunları yürürlüğe koyacak idarecileri seçer.

Halkın kendi kendisinin efendisi olabilmesi, egemenliğini kullanabilmesi, herhangi bir baskı bulunmadan ve herhangi bir zorlama olmadan, hayatının nizamını ve kanunlarını koyma ve idarecilerini seçme hususlarında kendi zatıyla tam şekilde iradesini kullanabilmesi için genel hürriyetler esastır ki onları halkın her ferdine bol bol vermeyi, demokrasi gerekli kıldı. Ta ki halk herhangi bir baskı veya zorlama olmadan ve tam hürriyetle egemenliğini gerçekleştirmeye ve onu kendi zatıyla kullanmaya imkân elde edebilsin.


<a href="redirect.jsp?url=http://www.hilafet.com/kitaplar/demokrasi/demokrasi.htm" target="_blank">http://www.hilafet.com/kitaplar/demokrasi/demokrasi.htm</a>