***
Süleyman Seba"ya özlem...
Asena Özkan/RADIKAL Gazetesi
Beşiktaş"taki değişim sürecinin başlangıç tarihi; 26 Mart 2000, Siyah-Beyazlı kulübün olağan kongresinde 6220 üye oy kullandı, Serdar Bilgili 2549, Hasan Arat 2327, Nevzat Demir 762, Mehmet Kazancı da 452 oy aldı ve Serdar Bilgili Beşiktaş"ın 31"inci başkanı oldu. Zaten Beşiktaş"ta ne olduysa da bu tarihten sonra oldu!
Sanıyorum yaşı kemale ermiş Beşiktaşlılar, "Seba"dan önce", "Seba"dan sonra" şeklinde iki farklı kavrama sahipler, belleklerinde. Süleyman Seba"dan önce Şeref Stadı"nı ve kol büyüklüğündeki farelerini anımsamaya ve de anımsatmaya gerek yok. Seba"dan sonra; Akaretler"deki kulüp binası ki daha sonra plazalar, Fulya, Çilekli, Akatlar, Pendik, Beşiktaş Koleji ve Ümraniye Tesisleri var.
Ama bunlardan öte Galatasaraylısının da, Fenerbahçelisinin de Beşiktaş Kulübü başkanına ve Beşiktaş"ın kurumsal kimliğine duyduğu saygı var. Beşiktaş"a gönülden bağlılık duyanlar kahroluyorlar gelinen noktadan. Daha kötüsü alınmaya çabalanan yoldan ve de varılmaya çalışılan hedeften son derece mustaripler. Süleyman Seba, Beşiktaş"ı 6 milyon dolar borç ve şu andaki mal varlıkları ile devretti, gözü yaşlı şekilde. Onu üzen; başkanlık koltuğuna veda etmesinden öte, Beşiktaş yandaşının vefasızlığı ve saygısızlığı oldu.
Beşiktaş yandaşını da anlamaya çalışmalı. Neydi istekleri? Elleri titreyen, yaşlı, tutucu başkanın gitmesi, vizyon sahibi (!) gençlerin nöbeti devralmasıydı. İstedikleri oldu. Önce Serdar Bilgili, ardından da Yıldırım Demirören geldi. İkisi de kültürlü, dil bilen, vizyon sahibi genç isim. Peki, Beşiktaş hangi noktaya geldi? Tribünlerin, "Ahmet Dursun, Seba gitsin" şeklinde bağırdığı dönemde Beşiktaş şampiyonluğa oynuyordu, ya şimdi? Beşiktaşlıların en büyük özlemi Avrupa Kupaları"nda başarıydı. Evet, Beşiktaş 16 yıllık Seba döneminde Edirne"nin ötesine gidemedi, peki ya şimdi nereye gidiyor?
Seba"nın vedasının üzerinden yaklaşık beş yıl geçti. Beşiktaş"ta Seba"nın ardından tek bir çivi çakıldı mı? Ümraniye Tesisleri"ni de Beşiktaş"a Seba ve arkadaşlarının kazandırdığını, gider ayak inşaatına başladıklarını anımsatmakta da yarar var kanımca. Üzerine yapılan tesisler mi? 20 yıldır yönetimlere girmeye çabalayan, defalarca başkanlığa soyunup başarılı olamayan zat-ı muhteremin de kulübüne biraz katkısı olsun tabii. Reklamın da bir bedeli olmalı!
Süleyman Seba"nın politikasını kimi zaman eleştirdim, çoğu zaman da imrenerek izledim. Seba döneminde "yönetici" vasfı edinmiş isimler kendilerine uzatılan mikrofonlara gelişigüzel açıklamalar yapamazlardı. Bunun yanı sıra kulübü basamak yapma şansları hiç yoktu. Süleyman Seba ve arkadaşları teknik direktörün değil işine, kılına dokunmazlardı. Reha Muhtar"ın teknik direktör Del Bosque ile arasında geçen diyaloğu okuyunca hem güldüm, hem de aklıma geçmişte yaşanan bir olay geldi. Gordon Milne, Almanya kampına Metin Tekin"i götürmeyince Beşiktaş ciddi şekilde karışmıştı. Takım Almanya"da kampta, Metin Belgrad Ormanı"nda krosta? Ne Seba, ne de bir başkası bunun nedenini Milne"e sorabilmişti. Bizler sorup yanıtı almıştık ama yazmamak kaydıyla! Reha Muhtar ise demiş ki Del Bosque"ye: "Son yabancı hakkımızı kullanıyoruz. Bunu sol tarafta savunma ağırlıklı bir futbolcuyu kullanmak konusunda emin misin? Orta sahada forvete yönelik, savunmanın önünde özellikle bir futbolcu düşünmez misin?" İşte gelinen nokta burası Beşiktaş"ta! Sadece bu kadar mı?
Seba, Beşiktaş"ın içişlerine kimsenin burnunu sokmasına izin vermezdi. Değil "amigo" kılıklıların takımla deplasmana gitmesine, yöneticiler ve futbolcular ile yan yana gelmesine bile izin vermezdi. Zaten bunun için de sevilmezdi! Beşiktaşlıların Süleyman Seba"yı özlediği inancındayım. Seba"nın yarattığı saygın Beşiktaş"ın özlemi, giderek artmakta, ilerleyen günlerde daha da artacağını söylemek için kâhin olmaya gerek yok. Herkes bir kulübün başkanı olabilir ancak camianın özümseyeceği başkan olmak her babayiğidin harcı değil!
***
<a href="redirect.jsp?url=http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=138472" target="_blank">http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=138472</a>