deine erklärung ist mir Grob
cami yapmakla dogayi böyle bozuyorsunuz dogrucasi birde insanlari kontrol edebilmeniz icin!!!!
İslâmiyette “câmi yapmak” yok mu?
19 Aralık 2003 Cuma
Ankara-Batıkent’te bulunan “Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî Câmii”nin minârelerinden biri, 2000 yılında çıkan bir fırtınada, bir vatandaşın aracı üstüne yıkılmış, o vatandaş da, [burada ismini belirtmiyeceğimiz] bir Asliye Hukuk Mahkemesi’nde, alacak dâvâsı açmış, Mahkeme de, yakın zamanda, Hazine’yi, yıkılan minâre altında kalan araçtan dolayı, tazminâta mahkûm etmiştir. Tabii biz, mes’elenin hukûkî yönüyle ilgilenecek değiliz.
Fakat adı geçen mahkemenin nihâî karârında, “İslâm dininde câmi diye bir kavram yoktur...” denilmiştir.
Karar şöyle devam ediyor: “Yapılan yargılama, toplanan deliller ve dosya kapsamına göre, İslâm dininde, esâsında câmi diye bir kavram yoktur... Kul, evrenin her yerinde ibâdet yapabilir. Câmi yapmak, bir anlamda, dini şekle boğmaktır. İslâm dinine inananı, şekil karşısına geçip ibâdet etmeye mecbûr kılmaktır. Mamâfîh Hazret-i Muhammed zamanında yapılan bir câmi veya mescidin olduğunu kimse öne sürememektedir. Hattâ Hazret-i Muhammed zamanında yapılmaya kalkışılan bir mescidin bilfiil Hazret-i Muhammed tarafından yıkıldığı, İslâm dini üzerinde söz sâhibi olan, aklı başında, çıkarcı olmayan din adamlarınca kaynak kitaplara yazılmaktadır...”
İşte iddialara cevabımız...
Şimdi, bu cümleleri tek tek ele alıp cevaplandıralım:
Buradaki üç iddiânın cevâbını bir makâleye sığdırmamız mümkün değildir. Onun için, bugünkü makalemizde ilk 2 iddiâyı ele alacağız. “İslâm dininde, esâsında câmi diye bir kavram yoktur” cümlesinin cevâbıyla işe başlayalım.
1- Karârda: “Hazret-i Muhammed zamanında yapılan bir câmi veya mescidin olduğunu kimse öne sürememektedir” denilmiştir.
Bu iddiâ, külliyyen yanlıştır. Şöyle ki, Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), hicret esnâsında, Medîne-i Münevvere yakınındaki Kubâ köyüne uğradı; burada 10 günden fazla kaldı; ilk def’a “Kubâ Mescidi” denilen câmiyi yaptırdı. Bundan sonra yapılan ve ilk Cum’a namazının kılındığı câmi, Rânûnâ Vâdîsi’ndeki “Mescid-i Cum’a”dır.
Bütün kitaplarda yazılı olduğu üzere, Sevgili Peygamberimiz, kısa bir müddet sonra da, Medîne-i Münevvere’ye intikâl etmiş ve orada, günümüze kadar da gelen “Mescid-i Nebevî”yi yaptırmış, kendisi de bizzât sırtında taş taşıyarak, inşâata yardım etmiştir.
Peygamberimiz ve Eshâb-ı kirâm zamânında daha birçok câmi yapılmıştır.
2- Yine karârda: “İslâm dininde, esâsında câmi diye bir kavram yoktur. Nedenine gelince, dinin kaynağı Allah’dır. Evren Allah’ın mülküdür... Kul, evrenin her yerinde ibâdet yapabilir. Câmi yapmak, bir anlamda, dini şekle boğmaktır. İslâm dinine inananı, şekil karşısına geçip ibâdet etmeye mecbûr kılmaktır” denilmiştir.
|