Mutlu Bir Aile için
Aile ve Önemi
Anne-babanin, birbirlerine karsi her müspet tutum ve davranisi, çocuklarin irfan dagarcigina atilmis essiz bir elmas mahiyetindedir. Mevsimi geldigi zaman çocuk, dagarcigi açar; elmasi çikarir ve degerlendirir.
Simdi, bu noktadan geri dönerek, haneye kusbakisi bir göz atmak ve sonra da bizzat onun talim ve terbiyesine ve bu hususta ona verilmesi gerekli olan seylere temas etmek istiyoruz.
Aile, çocugun içinde büyüyüp gelisecegi bir (hücre) ve mescerelik (fidanlik) ve onu topluma yükselten en birinci dinamik müessesedir. Aslinda mükemmel kurulmus bir aile, onu meydana getiren fertleriyle dar çerçevede bir millet ve küçük bir toplumdur. Dede, nene; anne, baba; büyük ve küçük kardesler ve hatta, maca ve halalardan tesekkül eden -olabilirse- derli toplu mevzun ve ahenkli bir toplum...
Milli yapinin en saglam rükünleri, bu küçük hücrede serpilir gelisir. Âdap, ahlak ve içtimai muaseret orada elde edilir. Evet, yaslilara saygi ve hürmet, küçüklere sefkat; arkadaslara gönülden ve insanca davranma hep orada ögrenilir. Orada, dede ve nenesine merhamet; anne ve babasina hürmet ve itaat; emsallerine insanca davranma ve mürüvveti ögrenen kimse, toplum içinde de bu yüce hasletleriyle varolacak ve görünecektir. Orada, faziletlerden mahrum ve ?güdük? yetisenler ise, toplumda içtimai cereyanlara sebebiyet vereceklerdir. Buna binaen, terbiye için mutlaka derli, toplu ve sihhatli bir aileye ihtiyaç vardir. Ailenin sihhati nispetinde, yetisen nesiller de, dengeli ve millete yararli olur. Aksine, o aile, toplum düsmani yetistiren bir fabrika gibi, yurdun da yuvanin da aleyhinde isler durur...
Ailenin sihhatli ve dengeli olmasi
1. Anne-baba, birbirlerine karsi hak ve vazifelerinde, münasebet ve davranislarinda tam açiklik ve uyum içinde bulunmalidirlar. Anne-babanin, birbirlerine karsi her müspet tutum ve davranisi, çocuklarin irfan dagarcigina atilmis essiz bir elmas mahiyetindedir. Mevsimi geldigi zaman çocuk, dagarcigi açar; elmasi çikarir ve degerlendirir. Aksine, ebeveynin her huysuzlugu da, onlarin masum dimaglarinda simsiyah bir çizgi olarak kalir gider. Onlari menfi (olumsuz) tanitan ve küçük gösteren siyah bir çizgi...
2. Aile fertleri behemehal(kesinlikle) bir reisin etrafinda toplanmali ve onu o haneye ait bütün islerde merci kabul etmelidirler. Böyle bir davranis, yuvada itaat düsüncesinin yerlesmesine, birlik ve düzenin teessüsüne yardimci olur.
3. Hanenin reisi, bütün aile fertlerine ve bilhassa küçüklere karsi, mülayim (yumusak), lütufkar, onlarin hizmetinde ve onlari sevindirecek davranislar içinde bulunmalidir. Reisin, kendine düsen mükellefiyetleri bihakkin yerine getirmesi, ona karsi aile fertlerini yumusatacagi gibi, onun idari islerini de bir hayli kolaylastiracaktir.
4. Aile reisi, örf ve adetler geregince ve imkanlari nispetinde, onlara hediyeler almali ve alamadigi zamanda, neden almadigini, onlarin içinde herhangi bir kuskuya meydan birakmayacak sekilde izah etmelidir. Yoksa, onlardan bazilarinin içinde, büyüme istidadini gösteren bu rahatsizlik, onulmaz bir ailevi hastaliga dönüsebilir.
5. Reisin, eve ait bazi islerde, hanimina ve çocuklarina yardimci olmasi, her ne kadar, kendine ait islerin yaninda bir külfet ise de, her an aile içindeki agirligini korumasi ve istikbalin yuvalarini kuracak olan çocuklara ders verilmesi bakimindan oldukça mühimdir.
6. Aile fertleri, birbirlerine karsi çok saygili ve terbiyeli davranmalidirlar. Böyle hareket, ister istemez çocuklara da tesir eder ve onlarin disa karsi münasebetlerini seviyeli kilar. Bundan baska, sira onlara geldigi zaman, onlar da teskil ettikleri hanelerde birbirlerine karsi kibar ve efendi olmaga çalisirlar. Daha çocukluk çaglarinda, kalp ve ruhlarina yerlestirilen bir hususu, hayata intikal ettirirken, riya ve sunilige girdiklerini iddia etmeye de imkan yoktur.
7. Anne-baba, kendi anne ve babalarina karsi gösterecekleri hürmet ve tazim, çocuklar için en büyük terbiye dersi olacaktir. Modern yuva, dede ve neneye kendi içinde barinma hakki tanimadigi için, günümüzün çocuklari bu noktada talihsiz ve nasipsiz sayilirlar.
Keske yuvalarimizi, onlari da barindiracak sekilde ayarlayip, dede ve neneler torunlarini sevme imkanini, kendimize de, anne ve babalarimiza hizmet etme zemini hazirlayabilseydik. Heyhat! Bir tarafta, bakim-görüme muhtaç ve çocuk sevgisine susamis dedeler ve neneler; beri tarafta da bütün hayati tek basina omuzlamaya çalisan toy babalar ve görüp gözetilmeden mahrum bedbaht yavrular... Surasi bir kere daha hatirlanmalidir ki, yuvanin emniyet ve huzur verici olmasi, içinde teati edilen karsilikli his alis verisine baglidir. Büyükler, sevecek ve sefkat edecek; küçükler de hürmet ve saygida bulunacaklar... Ana-baba, hep sever ve sefkat eder, çocuk ise, daha ziyade bir vazife ve mükellefiyet suuru içinde, ebeveynine hürmetli ve saygili olmaga çalisir. Insanda hizmet ve vazife suurunun gelismesi, uzun temrinlere (egzersiz) baglidir. Çocuk, elli defa, baba ve anneye, nasil itaat ve hürmet edilmesi lazim geldigini görmelidir ki, onu kavrasin, hazmetsin ve yasayabilsin. Yoksa, pratigi olmayan mücerret (gecici) telkinlerle, beklenen neticeyi almak oldukça zor; belki de bazi ahvalde imkansizdir.
Denebilir ki; herkesin kendi büyüklerini yaninda bulundurmasi, bulunduranlarin da bu isin devamini temin etmeleri bir hayli müsküldür. Hususiyle günümüzdeki hayat sartlari, aile fertlerinin, ayri ayri yerlerde yasamalarini mecburi kilmaktadir. Bu ise, arzu edilen stilde bir yuvanin teessüs (meydana gelme) ve devamina mani gibi görünmektedir.
Bunlar bir bakima dogru olsa bile, ideal yuvanin kurulmasini imkansiz kilacak mahiyette sebepler degillerdir. Neden, sene, belli bölümlere ayrilarak, her bölüm, aile fertlerinden birine tahsis edilip onunla geçirilmesin! Her mevsimin, aile fertlerinden birinin yaninda geçirilmesi pekala mümkündür.!
Bence, çocugun ruhuna duyurmayi tasarladigimiz seyleri, ona duyurmak için, icabinda, Çin"den, Maçinden dede ve nene ithal etmek gerekse dahi, bundan geri kalinmamalidir. Evet, çocugu doyurmak ve tatmin etmek için her sey, ama mesru olan her sey, mutlaka yapilmalidir. Aksi halde o, evde bulamadigi seyleri sokakta arayacaktir. Bu ise, aile reisinin isini bütün bütün zorlastiracaktir. Zorlastirmasi bir tarafa, çocuklarin tamamen ele avuca gelmez birer azgin olmasini netice verecektir. Bir kere düsünün, evin içinde çocugunu tatmin edememis, kendine baglayamamis baba, ona sahip çikmak için, sokakla da bogusma mecburiyetinde kalmistir.
Keske, çocugu uslandirmak ve insan kilmak için, gerekli olan herseyi onun yataginin basina kadar getirebilseydik de, sokaklarda, endiseli nazarlarla arkalarindan kosturup durma mecburiyetinde kalmasaydik!
8. Yuva içindeki bütün isler ve bilhassa çocugun bakim ve görümüyle alakali olanlari, önceden tanzim edilip, sonra bir program altinda yürütülmelidir. Bu hususta hülasa olarak sunlar söylenebilir: a. Yatip kalkma ve yeme içmenin düzene sokulmasi.
b. Okuma, düsünme, çalisma ve çocuklarla mesgul olma saatlerinin tanzim edilmesi.
c. Çocugun, mektep, sokak ve arkadaslariyla geçirdigi zamanlardaki durumunu tetkike sarf edilecek vaktin belirlenmesi.
Yiyip içme ve yatip kalkma düzene konmamis bir hanede, ne bugün, ne de yarin verimli çalismadan, istirahat ve sihhatten bahsetmeye imkan yoktur. Evet, fertleri, vakitli vakitsiz yatip kalkan bir ailede, istirahat saatleriyle mesguliyet saatleri iç içe girdigi için, hem istirahat bozulmus olur hem de çalismalar neticesiz ve semeresiz kalir. Birinin yatma saatini öbürü; berikinin çalisma saatini de digeri ihlal edince, o hanede hiçbir sey yapmaya imkan kalmaz...
Bu bakimdan, çocuklarin, kendilerine en uygun saatte yatirilmalari; soguk-sicak hisaba katilarak, münasip vakitlerde disariya çikarilmalari ve her gün onlarla mesgul olmaya tahsis edilen saatlerin, onlarin yaninda ve onlarin terbiyesinde geçirilmesi elzemdir.
Onlara karsi muvaffak olmanin çok mühim bir yolu, sevgi, disiplin ve prensip üçlüsünden meydana gelmektedir. Bu yol, insanlara kadar uzanan, kainat çapindaki ilahi ahlak ve fitrat yoludur. Bu itibarla, bu yolda yürüyen anne ve babalar rahat ve emniyetli, toplum da mesut ve huzurludur.
|