Başarı!!!
Başarılımıydık son kırk yıllık Avrupa dönem geçmişi içinde?
Bu soruya verilebilecek en iyi niyetli yanıt, bana göre olumsuz bir cevaptan öteye geçemez. Türkler yada Türkiyeliler, ne dün, nede bu gün bu ülkelerde bir kişilik olarak, yada saygın bir toplum ve şahsiyet olarak yer edinemediler. Bu geldiğimiz yada köklerimizin dayandığı Anadolu topraklarından dünyaya yaklaşımımız dünya toplumları içinde farklı değildi. Türkler yada Türkiyeliler homojen ve çok ulusluluğu içinde taşımalarına rağmen, çok dinliliği içinde taşımalarına rağmen, çok kültürlülüğü ve çok dilliliği içlerinde taşımalarına rağmen. Ne kendilerini ifade edebilen, ne geçmiş 640 yıllık dünya imparatorluk dönemini kapsayan imparatorluluğun çok ulusluluğunun, etik yapısını taşıyabilen, nede Rönesans ve Reform kısaca, dinsel, kültürel, sosyal, toplumsal ve birey özgürlüğünü savunabilen hukuksal bir yapılanma ile ilişkiyi kuramayarak, bunu yaratamayarak, 1923 cumhuriyet girişimi ile 640 yıllık koskocaman, iyisi ve kötüsü ile bir dünya imparatorluğunun, dilini, kültürünü, çok dinliliği, çok ulusluluğu yok ederek, yalnızca milliyetçilik temelinde ( Türk ırkı ve Türk milliyetçiliği) Bir ulusu oluşturarak ve bu ulusun en köylü, en eğitimsiz kesimini, kırk yıl önce Avrupa’ya bir köle toplumu gibi çalışmaya göndererek, onların ne sosyal, ne hukuki, ne iş hakları, ne eğitimi ile ilgilenmeyerek, konsolosluklarda ve Türkiye’de sokağa atılmış, cahil ve işe yaramaz, yalnızca bunlardan Mark, yada Euro, kazıklanır mantığı ile ilişkiye geçerek, onlara konsolosluklar adı altında, içinde nefes bile almanın zor olan binalarında ve odalarında, el pençe divan durdurarak inanılmaz ölçülerde harcırahlar alarak, sindiren, pusturan koruyucu yöneticilerin verdiği aşağılık kompleksini bir tarafa bıraksak bile. Gettolarda yaşayan ve Gettolarda kavimler oluşturan, o Gettolarda ne dil öğrenebilen, ne çocuklarını aklı başında iyi eğitim verebilen okullara gönderebilen, nede kendileri bu yaşadıkları, teknik kapasiteli devletin, sosyal, hukuksal, pedagojik, eğitimsel yapılanmalarının neler olduğunu bile anlayamayan, onlar ve biz, biz ve onlar mantığı ile dahada kabuğuna çekilen ve kapanan büyüklerden oluşan çocukların hangi başarıya ulaşabileceğini sanmaktayız ki. Getto kültürü alt tabakanın, dışlanmış ve bu dışlanmayı kabul etmiş alt zümrenin kaçtığı bir yerdir .
Ama dünya bir Getto değildir, eğitimler, toplumlar, bilimler, bilgiler ancak Gettoculuğu, onlar ve bizler, bizler ve onlar aşağılık kompleksini aşınca oluşabilirler. Bu doğru olan insani ilişkiyi yaratabilince, onu başarabilince toplumda, toplumlarda ve dünya genelinde, kökünün ve aslının ne olduğunu, yalnızca insan olarak görebildiğin an, ve başarılarının ölçüsünün dünya medeniyetlerinin ölçüsünde ortaya sunabildiğin an, başarı denen meziyetler oluşabilir, ırkçılığı, milliyetçiliği, aşağılık kompleksini aştığın an başarı kaçınılmaz olur ve eğitici, öğretici dünya ve evrensel bilgi sana bunu hazırlar ve yaratır.
Galvani...
|