Vaybee! Forum

Vaybee! Forum (http://localhost/forum/index.php)
-   Gesellschaft & Soziales (http://localhost/forum/forumdisplay.php?f=398)
-   -   Religion & Glauben (http://localhost/forum/showthread.php?t=4272)

06.03.2007 21:55

Bence DIN genetiktir
 
kisacasi, yaratici anlayisi insan ruhunu dengede tutan anlayistir...

Insan mecbur bir yaraticiya inanmak zorunda, cünkü ruh yapisini yoksa ne tadavi edebilir nede hayatina bir amac yükleyebilir...

Bu yüzden her insan bir seye inanir söylüyorum, ismai Allah bile olmasa bile....

O yüzden öyle veya böyle her insan KENDI CERCEVESINE göre inanclidir...

06.03.2007 21:58

ABER AN EINEN SCHÖPFER wirst du
 
wohl glauben... auch wenn du nein sagst wird es nähmlich so sein... oder findest du... DAS DU EINFACH AUFHÖREN WIRST ZU EXISTIEREN....

Tjaaaa.... wieso gibt es dich den überhaupt... warum bist du da oder die anderen... ??? hast du darauf ein Antwort.... ??

Religion versucht auf diese Fragen Antworten zu finden, aber viel mehr wir Schrott produziert, das ist klarrrrr... auch ich halte nichts von den aktuellen Religionen, aber ich verneine niemals einen Schöpfer, eine Karaf eine Energiequelle, der den gesamten Kosmos umgibt bzw. der Kosmos ist...

06.03.2007 21:59

Kuranda Sünnet karami farklidir
 
Kuranin Sünnet anlami SÜNNETULLAHTIR... piyasada dönen Sünnet anlami Kuranda yoktur

chikeo 07.03.2007 12:18

nö ich glaube nicht an einen schöpfer
 
wer will mich denn bitteschön erschaffen haben (jetzt nicht biologisch betrachtet). Klar denk ich manchmal "wieso leben wir eigentlich, sind wir in der realität oder ist das alles bloß eine illusion" ... ok so krass nicht aber so in der art. achso, und wenn ich sterbe... na dann bin ich tod, weg, ich glaub doch an kein leben nach den tod, das wär ja furchtbar denn wenn es so wär, wäre ja mein platz in der hölle bereits gesichert. Schöpfer?! ha das ich nicht lache. komisch nur dass es keine einheitliche version von einem "Schöpfer" gibt. leute wie du denken doch gar nicht, klemmen sich an irgendwelche texte fest. das ist so leichtsinnig...

chikeo 07.03.2007 12:20

sorry ^_^
 
ok den letzten satz nehm ich zurück, hab es erst beim 2. lesen verstanden was du in deinem letzten abschnitt meintest

chikeo 07.03.2007 12:21

xD
 
joa das glaub ich auch manchmal ...

chikeo 07.03.2007 12:25

nein noch nicht
 
das machst du doch schon :D
außerdem ich bin kein fachist -.- ich verneine jegliche form der gewalt und bin gegen waffen aller art und gegen völkermorde außerdem glaub ich das die erde eine scheibe ist...

1insanol 07.03.2007 16:23

Evrim yok, gelisme var
 
Merhaba alpi

"Evrim kurami"Evrenin yaratilis olmasina karsi ortaya atilmis bir teoridir.

Temel olarak Maddenin sonsuzlugundan yola cikar.

Bundan dolayi EVRIM YOK TEKAMUL VAR GELISME VAR DEMEMIZ DAHA UYGUN OLACAKTIR.

GECTIGIN AYETLER ILK YARATILISITAN ZIYADE HAYATIN DEVAMLILIGINDAN BAHS EDIYOR kANISINDAYIM.

ILK YARATILISIN ANIDE OLMA IHTIMALI GELISEN BILIMSEL VERILERLEDE ISBATLANMAYA BASLANMISTIR
RABBIMIZ ADEM (AS) SPERMSIZ TOPRAKTAN YARATTIGINI,HZ,ISA(as) DA ISBAT ETMISTIR...

O DILEDIGI SEKILDE YARATMAYA KADIRDIR!

07.03.2007 16:36

Bir Insan Kardesim;
 
Darwin teorisi Yaratilisa Karsi sunulsa da

Insanoglunun Mental yeteneklerini nasil kazandigini aciklamaya Muktedir degildir.

Bilim Bu yeteneklerin Kazanilmasi icin bir Müdahalenin Zorunlu oldugunu söylemektedir.

Yapilan Müdahale ise Kuran da Apacik karsimizda durmaktadir.

Hz. Adem in Melekler ile imtihanina kadar.

Haydi Hz. Adem i bir yana birakalim ve Bilimin dili ile konusalim;

Diyor ki bilim:

" 1 milyon yil Cubugun ucuna demir takmayi akil edemiyen insan Bir anda Nasil oldu da Binlerce Harika bulusa imza atti ?..

Evet ne oldu da Kafasi calismaya basladi ?..

Iste Darwin teorisinin acikliyamadigi budur.

Begenmedikleri ISLAM in ise Aciklamasi Ortadadir.

Camurdan Cikarilan sülalenin DNA ve RNA si Programlanmis ve Ondan Akilli bir disi Yaratilmistir.
Gercek Apaciktir.

Insan evreler gecirerek yaratilmis ve Zamani gelince Zeki sekline büründürülmüstür.

Bunlar Kesinlikle tesadüf degil Ilahi Gücün Kontrolü ve ilmi ile gerceklesmistir.

Evet Evrim olmamistir. Gelisme Olmustur.

Evrim olsaydi Sempanze ve insanin Protein yapilari degisirdi.

Degismemistir.

07.03.2007 17:02

Sizin Yumurtadan ciktiginiz anlasiliyor
 
Zaten...

:o)

07.03.2007 17:14

Y A N A K A
 
BU "yalaka" anlamına gelmiyor.

Bu; son günlerde medya-siyaset literatürümüze, Mehmet Barlas’ın Başbakan’ın yanağını okşamasıyla giren yeni bir sözcük:

Yanaka...

Güzel Türkçemizdeki bir büyük boşluğu doldurması açısından önemli ve yeni bir tanım.

Cümle içinde kullanacak olursak:

"Çok yanaka adam..."

Ya da; "Yani bu kadar da yanakalık olmaz" gibi...

*

Bu aynı zamanda Türkiye’nin mutlu geleceği ile doğrudan ilgili bir tanımdır.

Niçin?..

Çünkü yanakalıklar yüzünden bu memleketin başına gelmeyen kalmadığı gibi, gelecek de bize umut vermiyor.

İşte Kenan Evren...

Düşünün; darbe yaptı kimsenin sesi çıkmadı da, "eyalet sistemi" deyince yerden yere vurdular Paşa’yı.

O zamanında demokrasiye ara verdi.

Yaptığı anayasaya kendi cumhurbaşkanlığını monte etti ve "hayır" anlamına gelen mavi rengi yasakladı.

Aydınlardan ses çıkmadı.

Yurdu imam hatiplerle donattı... Atatürk’ün kurumlarını kaldırdı... Mustafa Kemal’in cumhuriyeti emanet ettiği gençlere siyaseti yasakladı, sonuçları ortada...

Ulucanlar’da sabahlara kadar sağdan-soldan gençler asıldı...

"Tık" yoktu...

Ama; belki resim fırçasını kaybettiğinden... Belki yaptığı kuş tavşana benzediğinden, canı sıkılıp da "Netekim eyalet sistemi..." dediği anda kıyamet koptu.

Bu niçin?..

Çünkü o zaman gücü vardı, aydınlar yanaka pozisyonundaydılar.

Bugün gücü yok, azarlıyorlar.

*

Kısacası yanakalık, ulusal yazgıda önemli sonuçları görülen bir şey. Yanak okşamak (yanakalık) orada öyle kalmıyor.

Aydınlar tarafından yanağı okşanan devlet adamları iyi şeyler yaptıklarına inanıyorlar ve kırıp-döküyorlar.

Mehmet Barlas’ın şanssızlığı ise yanaka yaparken objektife yakalanmış olmasıdır sadece.

Yoksa yanaka çok.


Bekir COSKUN

roman 07.03.2007 17:21

Merhaba Enis!!!
 
Sevgili Enis Merhaba!

Güzel dostum medeni olabilmek bir kişilik, faziletli olmak, olgun, saygın ve sevgi ölçülerinin hem bir bütünlüğü, hem bu güzel ve değerli insani ilişkileri en azından insan kendisi için koruyabilme erdemliliğidir, bunu başarabilen bir başkasını zaten aşağılayamaz, istese de bunu başaramaz.

Bu sayfaların medeni ilişkileri şu dönem bitmiş durumda!!!

Medeniyetin hiç bir güzelliğine sahip çıkamayan, o güzellikten tiksinen, ne kendisine layık gören, nede bir başkasının sahip olabilmesine tahammül edemeyen unsurların sapıklığının içindedir bu sayfalar. Oysa ki tüm farklı düşüncelere, görüş ayrılıklarına rağmen biz burada uygar ilişkileri sağlayabilmiş ve bir hayli yol kat etmiş ve olgun ve seviyeli görüş alış verişlerini hep birlikte yaratabilmiştik.

Yıllarca tanıdığım bir şahıs site, site hovardalık yaparak tüm sitelerden kovulduğu an dönüp geldiği (her seferinde) Vaybee de yine ortalığı karıştırabildi!!! Ve eskinin silah markalı şu an otuz birci isim ile dolaşan ve bir o kadarda silik ve küfürbaz sözüm ona milliyetçi, vatansever vs!!! şahıslar ile kucak kucağa düşebildi ve İslam’dan, dinden, insan sevgisinden dem vurarak, insana düşman, bilime, sanata, düşünene ve Vaybee gibi tuhaf bir yerde ortalığı her zaman yaptığı gibi yine karıştırarak bir köşede sinsi, sinsi gülmeye başladı. Üzücü olan her insanın zayıf duygularının, korkularının, çekincelerin olduğu duyguları kullanarak.

Bizler küfürlerden ürken insanlarız, bizler insanları aşağılayan insanlardan korkan, çekinen ve utanç duyabilen insanlardanız! Ve çoğu konuda sessiz tepkilerimizi başkalarının bu tür tuhaf insanlara yazdıkları cesur yazılardan aktararak ortamın dahada küfür dolu olmasını engelleyebilmedir sıradan çabalarımız.

Yoksa onların seviyesine düşmek hiçte zor değildir, zor olan o düşülen aşağılık konumdan tekrar insan olabilmenin mücadelesidir. Ben artık bu tür insanlar ile olumlu ve olumsuz hiç bir şey yazışmama kararı aldım.

İlginç olan bu cenahın hepsinin insani ilişkisi ve kullandığı dil aynı, kendileri için layık gördükleri isimlerde olayın bir başka boyutu. Hani tencere yuvarlanmış ve kapağını bulmuş

Bir ara buraya çok şeker insanlar katılmaktaydılar, bir an dua, bir Halil, bir Peren, burada bu cenahın yazdığı şiddet eğilimli, bir zümreyi düşman olarak gösteren ve diğer insanları aşağılayan tehdit eden, toplumu buna iten yazılar alman anayasasında suç teşkil etmektedir. Vaybee bu konuda birazcık bilgili olduğu için her ne hikmet ise bu sayfalarda ırkçı, şiddet eğilimli yazılar yazılamaz diye forum hakkında bir açıklaması bulunmakta, ama buna göz yummaktadır. Açıkça yazayım vaybeenin içinde yazılan Faşist, ırkçı, toplumları, zümreleri aşağılayan yazılar ile dopdoludur, her kim ki vaybeyi her hangi bir polis karakoluna, yada anayasayı koruma kurumuna şikayet ederse Vaybee üyük bir sorgulamadan geçecek ve bu tür yazıları yazanlar araştırılacak ve Vaybee kapatılacaktır

Benim açımdan bu ciddi, ciddi değerlendirilmesi gereken bir noktadır.

Bu sayfaların tadı kaçtı, bir komplexli, megaloman bir sapık her zaman yaptığı gibi ortalığı karıştırdı. Bu sayfalar korkak, yağcı ve yalaka ve cahil insanlar ile dolu.

Neyse sevgili dostum kendine iyi bak...

Elbet bu sayfalarda dönen ırkçılığa ve Faşistliğe karşıda bir şeyler hukuksal açıdan yapılır.

Sevgiyle kal...

roman 07.03.2007 17:46

Sevgili Enis din bilimcileri dini,
 
böyle yorumluyorlar.

Dini en azından yirmi değişik sosyal objelerin bir bütünlüğüdür.

Selamlar...


DİN TANIMLARI

Teolojik-Ahlaki-Felsefi-Psikolojik-Sosyolojik Tanımlar

James L. COX


Din Nedir?

Farklı disiplinlere mensup bir çok bilim adamı, din sahasıyla ilgilendi. Dünya dinlerine dair kıtabında John Ferguson (1978, 13-17), aşağıdaki şekilde kategorize edilebilecek olan on yedi din tanımı sıralar: Bunlar, teolojik, ahlaki, felsefi, psikolojik ve sosyolojik tanımlardır. Ferguson’un örneklerinin kısa bir tasvirinin arkasından her bir tanımın merkezi ölçüsünü içeren özet bir ifade yer alacaktır (Ferguson’un tanımlarının bir özeti için bkz. tablo 1.1.)

Dinin Teolojik Tanımları

Dinin Tanrı ya da bir kısım tabiatüstü manevi güçlerle ilişkili olduğunu vurgulayan tanımlar, dinin teolojik tanımları olarak adlandırılabilir. Ferguson’un bu tip örnekleri şunlardır:

a) “Din Tanrı’ya inanmadır”. Bu tanım Fergusan tarafından “din nedir” sorusuna sağduyulu bir yaklaşım gösteren bir okul çocuğuna atfedilir. On üçüncü yüzyıl teologu St. Thomas Aquinas (1225-1274), dinin Tanrı’yla uygun bir ilişkiye işaret ettiğini ilan ettiğinde, yukarıdaki tanıma oldukça benzer bir şey söylemişti (Hall, Plgrim ve Cavanagh tarafından iktibas edildi, 1986, 6).

b) ‘Din, manevi varlıklara inançtır’. Bu on dokuzuncu yüzyıl antropologu, E.B. Tylor’un görüşlerinin kaba bir özetidir. Tylor’u daha sonra detaylı bir şekilde tartışacağız ancak burada, ilk şekliyle dinin en düşüğünden en güçlü varlıklara kadar uzanan bir ruhlar hiyerarşisini içerdiğini kabul ettiğine işaret etmek yeterlidir.

c) ‘Din, Tanrı’nın insan ruhunda yaşamasıdır’. Bu tanım, on dokuzuncu yüzyıl teologu W. Newton Clark’dan gelir. Mezkur tanım, Tanrı’nın ve ruhun gerçekliklerini ve dinin var olması için zorunlu olan bu iki gerçekliğe olan imanı vurgular.

d) ‘Din, hem korkutucu hem de cezbedici olan bir gizemdir’. Bu ifade, dinin özünü, gizemi ve gücünden dolayı insanları cezbettiğini iddia ettiği ‘kutsal düşüncesinde’ bulan yirminci yüzyıl Alman felsefeci Rudolf Otto’dan gelir. Bu, ‘kutsal bir varlığın’ var oluşunu iddia anlamında teolojik bir tanım olarak kabul edilmeyi gerektirmese de, o dini beşerin dışındaki manevi bir alana (yani, Tanrı, ruhlar, korkutucu bir gizem gibi) uygun olarak tanımladığından bu başlık altında tasnif edilebilir.

Yukarıdaki bu dört örnek, dinin teolojik tanımlarını şu şekilde özetlemede bize yardım ederler.

Teolojik bir tanım, bir şeyin din olabilmesinde, genel olarak bir Yüce Varlık şeklinde kişiselleştirilen ancak zaman zaman güçlü manevi varlıklar vasıtasıyla yayılan bir varlık olarak tasavvur edilen ya da gayri şahsi, gizemli, tabiatüstü bir güç olduğu kabul edilen bir güce inancı merkezi ölçü haline getirir.

Dinin Ahlâki Tanımları

Dinin, kendisine inanların nasıl yaşamaları gerektiğini anlatmaktan ibaret olduğunu vurgulayan tanımlar, ahlaki tanımlar olarak isimlendirilebilir. Bu tipin örnekleri olarak şunları zikretmek mümkündür:

a) ‘Din, iyi bir hayata götürür’. Bu, bir başka sağduyu tanımıdır ve Ferguson tarafından yine bir kız öğrenciye atfedilir. Bu tanım basit bir şekilde, dindar olmanın, ahlaki oluşun neyi gerektirdiğini tanımlamaksızın ahlak olduğunu iddia eder.

b) ‘Din, duyguyla karışık ahlak’tır. Bu tanım, on dokuzuncu yüzyıl İngiliz yazarı Matthew Arnold’den gelir. Söz konusu tanım, beşeri duygu ya da hislerin mevcut dine yönelik ahlaki anlayışa eşlik etmesini vurgulayarak mezkur kız öğrencinin sağduyulu cevabını tamamlar.

c) ‘Din, bütün görevlerimizi ilahi emirler olarak kabul etmektir’. Bu tanım, on sekizinci yüzyıl felsefecisi Immanuel Kant’ın ‘kategorik emri’nin bir şeklidir; Kant, hepimizin itaat etmesi gereken ahlaki bir yasa olduğunu ileri sürer. Din, bu ahlak yasası Tanrı’dan bir emir olarak yorumlandığı zaman var olur.

d) ‘Din, yeteneklerimizin özgür kullanımına engel olan endişelerin bir toplamıdır’. Ferguson bu tanımı, yirminci yüzyılın başlarında yaşamış bir din felsefecisi olan Salomon Reinach’a atfeder. Bu tanım dine yönelik olumsuz bir tavrı ima etmekle birlikte, dinin fonksiyonunu ezeli yasaları, tutumları ya da adetleri tanrısal emirle uygulama olarak tanımlar ve bu yüzden de, ahlaki bir tanım grubu içine dahil edilebilir.

Yukarıda verilen örnekler şu şekilde özetlenebilir:

Ahlaki tanımlar, kaynağını sorgulanmamış ya da sorgulanamaz bir otoritede bulan ve genel olarak inananlar tarafından desteklenen doğru bir davranış kodunu, bir şeyin din sayılmasının merkezi ölçüsü yaparlar.

Felsefi Tanımlar

Teolojik tanımlarla ilgili olmakla birlikte felsefi tanımlar, genel olarak dini çoğu kez gayr-i şahsi soyut bir kavrama uygun olarak tasvir ederler. Ferguson bu kategori içine dahil edilebilecek olan bir çok örnek iktibas eder.

a) ‘Din bir adamın, kendi başına yaptığı şeydir (what man does with his solitariness)’. Bir yirminci yüzyıl felsefecisi olan Alfred North Whitehead’den alınan bu tanım, soyut yalnızlık düşüncesini, beşeri varoluş içindeki temel dini boyut olarak tespit eder. Muhtemelen bir kimse (tek başına ya da yalnız olmanın aksine ) yalnızlık durumunu başardığı ya da yalnız oluşunun farkına vardığı zaman dini bir tecrübeyi gerçekleştirmiş olur.

b) ‘Din, insanın, kendisinin dışında bir varlık olarak kendine özgü varlığıyla ilişkisidir’. Bu iddia, on dokuzuncu yüzyıl felsefecisi Ludwig Feuerbach’ın, din hakkındaki teorisiyle ilişkilidir. Bu teoriye göre din, beşeri bir projeksiyondur. Bu teori dini, (sevgi, güç, umut ve bilgi gibi) beşeri özelliklerin, mükemmelleştirilerek, dışarıda var olarak tasavvur edilen hayali bir varlığa nakledildiği her yerde var olarak tanımlar.

c) ‘Din, nihai bir ilgidir’. Yirminci yüzyıl teologu Paul Tillich tarafından takdim edilen bu tanım, dinin en basit ancak en temel tanımlarından birini meydana getirir. Tillich’e göre din, insanların nihai olarak kendilerini ilgilendirdiğini kabul ettikleri bir ilişkidir. Açıkça bu ilişki, Tanrı ya da manevi varlıklarla olabilir; ancak, bu ilişki zikredilenlerden daha geniş olduğundan o, farklı hususi özneler, semboller ya da kavramlarda ifade edilen soyut bir ideayı ifade eder.

Yukarıda iktibas edilen bu üç örnek, aşağıdaki özete götürür:

Felsefi bir tanım, inanın kozmik düzen ya da beşeri var oluşla ilişkili olarak nihai ya da son olarak yorumladığı bir ideayı ya da kavramı bir şeyin din sayılabilmesinin merkezi kriteri haline getirir.

Psikolojik Tanımlar

Dinin psikolojik tanımları dinin, dini objeyle ilişkin insanın duyguları, hisleri ve psikolojik durumlarıyla ilgili olduğunu vurgularlar. Ferguson’un verdiği örneklerden bir kısmı şunlardır:

a) ‘Din, sakin bir şekilde düşünüldüğünde, dehşete düşüren bir sahra olan bir dünyada teselli aramanın sonucudur’. Bu tanım, yirminci yüzyıl felsefecisi Betrand Russell tarafından geliştirilmiştir. Bu tanım, bu dünyada tecrübe edilen talihsizlikler ve acılar sebebiyle insanların, dinde teselli ya da avunma aradıklarını vurgular. Daha sonra Sigmund Freud’u tartışmamızda göreceğimiz gibi, teselli ve avuntu psikolojik ihtiyaçlardır.

b) ‘Din, derin deruni tecrübenin bir türüdür’. Bu tanım deruni tecrübeyi vurguladığından dini, mutlak bir bağlılık hissi olarak tanımlayan on dokuzuncu yüzyıl teologu Friedrich Schleirmacher tarafından sunulana benzer psikolojik bir tanım olarak tasnif edilebilir (Hall, Plgrim ve Cavanagh tarafından iktibas edildi, 1986, 5).

c) ‘Din, evrensel, takıntısal bir nevrozdur’. Bu tanım, Sigmund Freud’un psikanalistik okulunun takipçilerinin bakış açısı içinde yer alır. Bu dini, evrensel bir şey olsa da eğer beşeriyet psikolojik sağlığına kavuştuğunda üstesinden gelinmesi gereken psikolojik rahatsızlık (disturbence) olarak tanımlar.

Psikolojik tanımların bir özeti, aşağıdaki şekilde gösterilebilir:

Psikolojik bir tanım, insanların içinde bulanan his ya da duyguları dinin merkezi kriteri haline getirir. Bu duygular ya da hisler, insanların söz konusu duygu ve hisleri tatmin etmek için daha büyük güçlere baş vurmalarına sebep olurlar.

Sosyolojik Tanımlar

Dini, kültürel normları şekillendiren bir grup bilinci ya da genel olarak toplumun üretimi olarak vurgulayan tanımlar, sosyolojik tanımlar diye adlandırılabilir. Ferguson’un listesi, bu kategori içinde yer alan aşağıdaki tanımları içerir:

a) ‘Din, halkın afyonudur’. Karl Marx tarafından inşa edilen bu tanım, dinin sosyal ya da ekonomik gücü elinde bulunduran kimseler tarafından kalabalıkların bastırılmasından doğduğuna işaret eder. Bu güçler dinin mesajını, bastırılmış olanı, gelecek adil bir düzen ümidiyle bu dünyadaki kaderinden memnun olmasını sağlamak için kullanılır. Bu yüzden de din, hem bastıran hem de bastırılan için sosyolojik bir fonksiyon icra eder.

b) ‘Din, değerlerin muhafazasıdır’. Bu tanım, Ferguson tarafından on dokuzuncu yüzyılın sonu ve yirminci yüzyılın başlarında yaşayan Alman felsefecisi Harald Hoffding’e atfedilir. Ancak bu tanım, Emile Durkheim gibi geleneksel sosyologlar ya da Bronislaw Malinowski gibi antropologlar tarafından yaygın olarak kabul edilen bir görüşü yansıtır. Bu görüşe göre din, toplum içindeki muhafaza edici bir güç olarak tasvir edilir. Bu güç, grubun temel değerlerini tanımlar ve sonra da bu değerleri tabiatüstü güçlere müracaatla muhafaza eder ve güçlendirir.

c) ‘Din, bütünüyle tatmin edici bir hayatın peşindeki ortak bir arayıştır’. Bu tanım psikolojik bir tanım gibi görülmekle birlikte, ortak arayış üzerindeki vurgu, onu sosyolojik kategori içine yer verilmesini sağlar. Ferguson, bu iktibas için kesin bir kaynak göstermez; ancak daha sonra göreceğimiz gibi söz konusu tanım, Martın Prozesky (1984, 153) tarafından sunulan tanıma oldukça benzer görünmektedir. Onun tanımına göre din, ‘nihai mutluluğu aramaktır’. Bu tanımdan şu sonucu çıkarabiliriz; toplumlar en tatmin edici hayata ulaşmayı araştırdıkları her zaman, dini bir ilgi göstermektedirler. Bu anlayış aynı zamanda çağdaş antropolog William Lessa ve Evon Vogt (1965) tarafından da tekrar edilir. Onlara göre din, ‘bir toplumun nihai ilgisine yöneltilen inançlar ve uygulamalar sistemidir’.

Bu örnekler aşağıdaki şu özete götürürler:

Sosyolojik bir tanım, bir insan cemaatinin varlığını dinin merkezi kriteri haline getirir. Bu insan cemaati, bu cemaatin kendisinden daha büyük kuvvetler ya da güçlere olan inançlarıyla özdeşleştirilir ve toplum bu inançlar tarafından bir arada tutulur ve varlığı devam ettirilir.

Kaynak : James L. COX, Kutsalı Anlamak, İz Yayıncılık, İstanbul, 2003.

roman 07.03.2007 17:50

Bir noktada haklısın sevgili dost!
 
Genetik olan din değil Tanrı, yada yaradan kavramıdır.

07.03.2007 17:51

Benim Oldugum yerde Sana hayat yok !..
 
Autor: roman
Datum: (07/03/2007 - 17:21)
Forum: Religion & Glauben

Wertung bisher: ausgewogen
Ihre Wertung:


Merhaba Enis!!!

Bizler küfürlerden ürken insanlarız, bizler insanları aşağılayan insanlardan korkan, çekinen ve utanç duyabilen insanlardanız! Ve çoğu konuda sessiz tepkilerimizi başkalarının bu tür tuhaf insanlara yazdıkları cesur yazılardan aktararak ortamın dahada küfür dolu olmasını engelleyebilmedir sıradan çabalarımız.


**

Yalanci deyus :O)


Sen benim Oldugum hic bir site de yazi yazamassin Yazmayi birak Nefes bile alamazsin.

Cünkü senin Sahtekarligini,Hainligini,ve Dahasi Hacli usakligini devamli yüzüne vururum..

Sonun da kuyrugunu Kistirip Defolursun..

Bu artik bir gelenek oldu :o)

Demek Sen küfürden korkarsin Bak yazdiklarin asagida..

Sana karsilik olarak yazdiklarimi da sen aktar buraya muhterem Peder...

Haydi Kistir kuyrugunu Ve defol.

Arkandan baksin yine seytan;
Sivri sakalinda biraz keder
Cekik Gözlerinde Biraz daha az hüzün..

:o)

Utanmaz Küfürbaz.






Autor: roman
Datum: (05/03/2007 - 18:18)
Forum: News & Politik

Wertung bisher: ausgewogen
Ihre Wertung:


Sen her zaman MHP nin bir köğeğiydin!

Solcu sitelerde kıç yalayıp ben değiştim yalakalıkları yüzüne vurulunca gerçek köpekliğini ortaya döküverdin.

Sahtekar soytarı.

Bir Faşistin değişebilmesi mümkün değildir, değişebilmesi için ilk önce Faşist olmamalıydı.

**

Autor: roman
Datum: (05/03/2007 - 18:34)
Forum: News & Politik

Wertung bisher: ausgewogen
Ihre Wertung:


? heya valla öyle!

Böyle bozarlar fiyakanı.

Önce dürüst ol.

ayaklarının üstüne bas.

Onun bunun kıçına girme neysen oysun, ben seni bir Faşist olarak tanıdım.

Bir Faşist gibi ol.

Kıvırtma!!!

Senden ne solcu olur, ne devrimci, ne bir bok.

**

roman 07.03.2007 17:54

! o.T.
 
ohne Text

roman 07.03.2007 17:55

İnsan ancak bu kadar komikleşir!!!
 
Kocaman bir çoban ıslığı sana!!!

roman 07.03.2007 17:57

Varmı başka ekleyeceğin evlat.??? o.T.
 
ohne Text

07.03.2007 17:57

Dilin mi tutuldu muhterem peder ?..
 
Yoksa Dr.Jackl & Mr. hyde"i mi oynuyorsun :o)

Yoksam bu genel ev agzi sana sit degil mi ?..

Ne ?..
Küfürden korkarmis Hasbam :o)

Senin korktugun sey:

Kerhane kapilarinin kapanmasi :o)

Savasin o kapilar kapanmasin diye..

roman 07.03.2007 17:59

Bekliyorum!!! o.T.
 
ohne Text

07.03.2007 18:00

Yetmedi mi ?..
 
Kimsenin eline almadigi " Bok " dolamissin o demokrat diline,simdi gelmis hukuku mu ,guguk mu bir seyler geveleyip Günah cikartmaya calisiyorsun..

Ben Papaz degilim ki seni Af edeyim..

Bu Toplum seni Af etsin Kibar feyzocugum :o)

roman 07.03.2007 18:00

Biraz daha yaz tam kişiliğini,
 
ortaya koy, çekinme rahat ol dindar kardeşim!!!

07.03.2007 18:03

Otobüs mü Tren mi ?.. :o)
 
Iki satir yazida Bu kadar kendisi ile celismek Yanlizca sana ait bir yetenek Muhterem peder :o)

Yazdigin Ortada..

Politik Forum da : Dr. Jackl
Din Forumun da : Mr. Hyde :o)

Daha ne olsun ?..

Kivir kivirabildigin kadar..

Sana ne demistim ?..
Sen daha aynada kendini tanimaktan acizsin :o)

roman 07.03.2007 18:03

Hayır yeter mi hiç seni anlatabilmek,
 
ancak senin o sahte yüzünü sen ile aktarabilmek ile olur.

Devam et çekinme, hiç sıkılma"""

roman 07.03.2007 18:06

Burada küfürbaz insanların dışında,
 
kendine bir tane olsun yandaş bulamayacaksın.

aşk olsun mutluyum bu düşmelerin ile.

Ve bir o kadar da üzülmekteyim sana çok değerli insanlar büyük insanlık tahammülü gösterdikleri için.

Neydi çoban ıslığı benden!!!

artık benden bu kadar.

KAFANA GÖRE TAKIL...

07.03.2007 18:11

Muhterem Peder !.. senin kaderin bu
 
Karsimda Sürekli Madara olmak..

Beni devamli sucladin :o)

" Karanlik Kisilik "
FBI"dan bekci
CIA "den cayci filan gibi :o)

Hic karsimda Kepaze olmak yerine Düsündün mü ?..

Bir düsün:

Sen neden bu kadar Cahil bir zavallisin ?..
Aydin takilmak istiyorsun ama,Görgün bilgin kapasiten yetmiyor..

Bu yillardir Böyle..

Hala biraktigim yerde otluyorsun be muhterem :o)

Acikli bulmuyor musun Bu halini ?..

Bak bazen sana aciyorum da; " He Agam " filan diyorum..

Ben simdi Komunizm i savunsam Seni Bu alame Sebek ederim.

Yani Icinde oldugun Ideolojinin bile cahilisin ..

Bu yüzden diyorum ki:

Aptallik ve bilgisizlik yirtigi yama kabul etmez..
Bunlari yaziyorum..
Cünkü Buradaki Insanlar seni zaten tanimis..
Ici bos Bir cuval oldugunu biliyorlar..

Bu yüzden Lafi kisa kesmek Lazim Vesselam.

07.03.2007 18:13

Küfürbaz Olan SENSIN !
 
Kanitida Burada Aktardim Icilerini..
Inkar mi ediyorsun ?..
Sizofren misin nesin ?..

Yazdigin Küfürlerin Bilincinde mi degilsin ?..

Ne ?..

roman 07.03.2007 18:14

Benim açımdan konu bitti, bir gün
 
tekrar yükseldiğin an yazışırız.

Hadi evladım yoluna.

07.03.2007 18:16

Baska sansin ve Caren yok
 
En azindan Fazla rezil olmadan birakmayi ögrendin.

Bu da bir sey..

roman 07.03.2007 18:17

he öyle, yerden göğe kadar haklısın. o.T
 
ohne Text

roman 07.03.2007 18:21

Bu yazılar seni aşar, okusan bile anla,
 
yamazsın!

Ben okumadığım,okumayacağım hiç bir yazıyı araştırmam, kaldı ki bu yazı bu senete ait olan bir yazıda değildir.

Tuhaf olan ne biliyormusun Babur efendi bu yazı Müsilmanları eleştirmiyor, tam tersi koruyor.

önce oku, sonra düşün ve çapın yetiyorsa o yazıya eşlik et!!!

07.03.2007 18:23

Evet Hakliyim ve Sen Bir KÜFÜRBAZSIN !
 
Gercek bundan ibaret ve belgelendi.

"Merhaba enis " antedli " Timsah Gözyaslarin da " para etmedi..

Artik " Harbediyoruz Avrupa nin bekaasi icin " deyu Baska bir forumda Bagiracaksin :o)

Ve Ben Orada da insanlara Gercegi Gösterecegim Sigindin " Meryem heykelini " yana iterek.

"Harbediyoruz Kerhane kapilari kapanmasin diye "

Gercegi Orada da bulacak seni..

Demokrat dostlarin Kaslarini kaldirarak ve pipolarindan bir nefes cekip,ve Halktan nefret ederek Bakacaklar yine ardindan..

roman 07.03.2007 18:24

He ,aynen öyle vallah!!! o.T.
 
ohne Text

roman 07.03.2007 18:26

Kısa bir ek daha koyayım!
 
Eğer bu yazıyı analiz edebilirsen beni ancak anlauyabilirsin.

Benim son dönemlerde okuduğum İslam ile ilgili en iyi iki yazıdan birisidir, biri Medine Vesikası, biride budur.

07.03.2007 18:31

he he he...
 
Sarik sararik,Sarmisak severik;
Demokratlik sevdasinda satmadigimiz bir sey kalmadi.
Barajdan Girdik Madenler ile devam dahi edip Kibris"dan ciktik..
Halkimiza soykirim damgasi vurup Nobel ödülünü de alip:

CACIK OLDUK ELHAMDÜLILLAH !..

Eskiler de Cacik a pezevenkligi Sarik yapar idi..
Devir degisti ;

Sira ASOSOYAL DEMOKRASI de !..



"...Ve muhterem peder
başladı tekrar konuşmaya :
«— Harbediyoruz :
pazar ve mal nizamının bekası için.
Kömür, lâstik ve kereste,
ve kendi değerinden fazla yaratan iş kuvveti
satılmalıdır.
Patiska, benzin
buğday, patates, domuz eti
ve taze gümrah bir sesin içindeki cennet
satılmalıdır.
Güneşli bahçesi ve resimli kitapları çocukluğun
ve ihtiyarlığın emniyeti
satılmalıdır.
Şan, şeref ve saadet,
ve
kuru kahve
topyekun pazar malı olup
tartılıp, ölçülüp, biçilip satılmalıdır.
Harbediyoruz :
harbi bitirdiğimiz zaman
aç, işsiz ve sakat
— harp madalyasıyla fakat —
köprü altında yatılmalıdır...» "...


Alamanya yıkıldı.
Temerküz kampından kurtarıldı muhterem peder.
Ve yine Şeytan"ın iğvasına uymasaydı eğer
önemli Alaman demokratlarından biri olurdu bugün
Anglo-sakson işgal bölgelerinden birinde.
Halbuki yine uydu Şeytan"a.
Ve yine bir pazar günü ve aynı kilisede yine
batılı müttefikleri meth ü sena edeyim derken
41 yılında söylediklerinden bazı fasılları tekrarladı aynen
bilhassa mal nizamına ait olanları.
Ve Katolik bir Amerikan subayının emriyle
(tevkif edilmediyse de bu sefer)
kovuldu kiliseden muhterem peder.
Yine arkasından baktı Şeytan :
çekik kaşlarında biraz daha çok ümit
sivri sakalında biraz daha az keder...


Ne acikli degil mi ?..

:o)

Senin Forum yasamina Cok benziyor :o)

roman 07.03.2007 18:36

Gülünç!!!
 
Batıştan böyle çıkılmaz!!

Neyse emin ol artık beni hiç bir anlamda rahatsız etmiyor.

Sadece şaşırıyorum insanlar neden böyle düşebilmek için kendinden nefret etmekteler.

Zor şeyler bunları anlayabilmek!!!

roman 07.03.2007 18:38

Aynen öyle Alpi! o.T.
 
ohne Text

07.03.2007 18:46

Kapasite meselsi Anliyabilmek zor degil
 
aynaya yuz kere secde etsen hic yerinden oynamaz. onda eger sonradan olmus bir cirkinlik varsa, kusuru kendinde bil aynayi kotuleme. onun yuzunde gordugun bu tek kusuru ondan gizle, cunku o benim dostumdur. o hal diliyle der ki, "bu elbette olmaz."

dedi(m) ki:
-simdi ey dost, aynayi elime ver de bakayim diyorsun! buna bir bahane bulamiyorum, sozunu kiramiyorum, ama gonulden bir bahane bulayim da aynayi sana vermiyeyim diyorum. cunku senin yuzunde bir kusurun var desem, belki ihtimal vermezsin, eger aynanin yuzu kusurludur desen daha beter olur. sevgi birakmaz ki bir bahane bulayim. simdi diyorum ki, aynayi eline vereyim, ancak aynanin yuzunde bir kusur gorursen onu aynadan bilme; aynada sonradan olmus bil! onu kendi hayalin bil, yahut kusuru kendinde bul! bari benim yanimda aynaya bakma. sart odur ki aynanin yuzunde kusur bulmayasin. eger kendine de kusur bulamiyorsan, bari o kusuru bende bul ki aynanin sahibiyim, aynayi kotuleme!

-kabul ettim and ictim, aynayi getir artik sabrim kalmadi dedi.

tekrar gonlu razi olmadi,

-ey ustad dedi. tekrar bir bahane bulayim ola ki bu sarttan vazgecersin. ayna isi ince bir istir.

tekrar aradaki sevgi buna musade etmedi.

- simdi o sarti bir daha tazeleyelim dedi.

o da su cevabi verdi:
-sart ve sozlesme sudur: her kusurunu gordukce aynayi yere vurmayacaksin, onun cevherini kirmayacaksin! cevheri kirilmaya elverisli olmasa bile bunu yapmayacaksin.
-hasa dedi. asla boyle bir kasitta bulunmam ve bunu da dusunmem bile. ayna hakkinda hicbir kusur dusunmem. simdi aynayi bana ver ki bendeki edebi goresin; bendeki vefayi goresin!
dedi(m) ki:
-eger kirarsan onun cevheri su kadar, bedeli bu kadardir.

simdi butun bu sozlerden sonra aynayi eline verince kendisi kacti. oteki kendi kendine "eger bu ayna iyi ise, o nicin birakip kacti?" diyordu. hemen kirmayi dusundu, yuzune tuttugu zaman yuzunde cok cirkin bir hayal gordu; istedi ki yere vursun. ama bunu yapamadi. dedi ki:
-onun yuzunden cigerim kan oldu.

su suc ve ziyan karsiligi odeyecegi paralar, bu is icin tutulan taniklar, sozlesmeler hatirina geldi.

-keski dedi. o sartlar, o taniklar ve para cezalari olmayaydi. ben de gonlumu hos eder ne yapmak gerektigini ona gosterirdim.

o bunu soylerken ayna da hal diliyle ona soyle cikisiyordu:
-goruyorsun ya! ben sana ne yaptim? sen bana ne yapiyorsun? simdi o kendini seviyor, bahaneyi aynada buluyor. cunku kendini seven kimse nefsine saygi gosteriyor. aynayi seven de her ikisinden de vazgecer.

bu ayna, hakkin kendisidir. o sanir ki ayna ondan baskasidir. bununla beraber aynaya donenlere ayna da karsilik verir. aynanin egiliminden dolayi onu n da aynaya karsi egilimi vardir. o tersine olarak aynayi kirmis olsaydi beni de kirardi. "ben gonlu kiriklarin yanindayim", buyrulmadi mi? sozun kisasi, aynanin kendi kendine egilmesi ve ihtiyat gostermesi imkansizdir. o bir mihenk tasi ve terazi gibidir; egilimi daima hakka dogrudur.

bir defa ona desen ki, "ey terazi! bu agirlik azdir dogru oturmuyorsun! dogru goster!" o ancak hak olan seyi gosterir.

xbaburx 07.03.2007 18:49

alpii noldu sana boyle:)
 
hadis düsmanıydın evrim dusmanı mı oldun:)ama helal olsun.düşmanlıgının hakkını veriosun:)

ama bence evrim ole pek kaale alınacak bir durum değil.yani buyuk capta enerji ve zaman kaybına degecek bir derinliği yok.evrimi ideolojik olarak ateizme mesnet kılan biriyle tartısmak havanda hava dovmek gibi bir sey.kişisel bilgilenme için de pratik birkaç soru ezberlendin mi işi biti zaten evrimin:)bosver gitsin bence.su gun için guzel ahlakla ahlaklanıp zulme karsı el ile bir sey yapmaya takat getirilemiyorsa da en azında sozle karsı koymak ,gercekleri gun yuzune cıkarıp sahtekarlıkları desifre etmek bence daha onemli.buna evrim de dahil olamaz mı dersen.yani evrime gerekli cevapların hepsi zaten verilmiş.kaynak gosterirsin copy paste yaparsın olur biter.anlamayan zaten anlamıo:)kısacası evrim uzerinde derinlesmeye degecek bir mevzu değil.bence oyle.ama mesela neohaclı seferleri ve yurutulme sekilleri dersen!patlat kafanı da bir işe yarasın derim.


romanla da ugrasma ya yazık:)iice yaslandı herhalde.:)biliosun yaslılara ii davranmak güzel ahlaktandır:)yukarda bıraktıgı arslanın yazılarında vurgulanan tek sey anglosakson new somurgeciligin nasıl sekillendigi ve buna karsı islamın dirilişi ve dirilmesi gerektigi vurgusu.yani aklın alıo mu romanın bu yazı size cok sey kazandırır die vurgulayarak oneri de bulunması:) romanın böle bir seyi vurgulamasını ben cok yaslanmasına bagladım:)sen de ugrasma artık yazık bırak kumda oynasın:)kendisiyle dalga gecildigini farkedemez nasıl olsa:)sen de bosa enerji ve zaman harcamıs olursun.degmez beee..

roman 07.03.2007 18:49

Aferim, çok güzel yazmışsın be!!!
 
Allah gazanı mubarek etsin.

Bir de düştüğün yerden çıkınca haber ilet akıncılarla ne olursun!!!!!!!!!!!!!!!


Alle Zeitangaben in WEZ +2. Es ist jetzt 09:49 Uhr.