Vaybee! Forum

Vaybee! Forum (http://localhost/forum/index.php)
-   Gesellschaft & Soziales (http://localhost/forum/forumdisplay.php?f=398)
-   -   Religion & Glauben (http://localhost/forum/showthread.php?t=4272)

torb 19.12.2006 10:28

o.T.
 
da irrst du dich kleines...er spricht hier von untergöttern; von gut und böse (von Menschen) ...und von den Hauptgott, den einzigen Gott

dueslerinkadini 19.12.2006 11:12

Wollt ihr in den Himmel???
 
dann liebet mich und euch ist ein platz im himmel gesichert.


die, die einen VIP-Lounge-Platz wünschen, brauchen mir lediglich ihr gesamtes irdisches eigentum zu übertragen und erhalten diesen heissbegehrten platz für die ewigkeit....

beeilt euch, denn die nachfrage ist recht groß


Eure GÖTtin


lol

19.12.2006 11:30

himmel???
 
wer will schon in den himmel???
päh!!!
die ganzen koks-dealer,zocker,säufer,kiffer,nutten,etc. sind doch alle in der hölle!!!was soll ich denn im himmel???mit petrus harfe spielen??? nein,danke!!!!
:D

19.12.2006 14:53

romanin..
 
söyledigi bir seyi inanilmaz taktir ediyorum..
"saygi cercevesi icerisinde olan insanlar.." diyor.. ve davam ediyor..
bence sadece sen degil .. her birimiz kendimizi bu konuda yargilamaliyiz..

üzerine alinmamana üzüldüm dogrusu ...

dueslerinkadini 19.12.2006 15:37

Weihnachten, die Zeit der Güte und
 
Bescheidenheit....

Montag in einer Telekomfiliale:



hing folgender Aushang:


"Sehr geehrte Kunden,

nehmen Sie bitte zur Kenntnis, dass unsere Mitarbeiter angewiesen sind, keine (Weihnachts-)Geschenke anzunehmen








die einen Wert von unter 100,- Euro haben.

Danke für Ihr Verständnis"

oezsu 19.12.2006 19:15

o.T.
 
Ich habe keinen! ;)

oezsu 19.12.2006 19:16

o.T.
 
Ohohohoh , das ist ja sehr ein grosser Unterschied stimmts Kleiner!?! Untergötter und Götter!?!?!

Ach, sorry, dass ich nicht nachdenken kann..

oezsu 19.12.2006 19:38

o.T.
 
Der Mensch wird nicht als Böse geboren.. Also, kann das Böse gar nicht existieren! NUr der Mensch und das Gehirn des Menschen ist dazu fähig das Böse zu produzieren! Also, liegt es bei jedem persönlich die Initiative zu greifen für das GUTE!!!

..und das ist nicht dem Zarathustra zuzuschreiben!!!!!

topchecker 20.12.2006 13:56

Imagine
 
Imagine there"s no heaven,
it"s easy if you try,
No hell below us,
above us only sky,
Imagine all the people,
living for today.

Imagine there"s no countries,
it isn"t hard to do,
Nothing to kill or die for,
and no religion too,
Imagine all the people,
living life in peace.

You may say I"m a dreamer,
but I"m not the only one,
I hope someday you"ll join us,
and the world will be as one.

Imagine no possessions,
I wonder if you can,
No need for greed or hunger,
a brotherhood of man,
Imagine all the people,
sharing all the world.

You may say I"m a dreamer,
but I"m not the only one,
I hope someday you"ll join us,
and the world will live as one.



RIP, John Lennon

roman 20.12.2006 18:37

Bir gezetenin köşe yazarından.
 
Dinsiz toplum olur mu?
Türker Alkan

20/12/2006
Din konusu tartışılırken sık sık ileri sürülen bir görüş vardır. Dinin önemli olduğunu ileri sürenler "Dinsiz toplum olmaz" derler. Gerçekten öyle midir?
Sık sık yapılan araştırmalardan birisi yayımlandı geçen gün. AB Komisyonu"nun kamuoyu yoklama organı olan Eurobarometre"nin son kamuoyu yoklamasında "Din toplumda önemli yer tutar" diyenlerin oranı AB genelinde yarıdan az, yüzde 46 olmuş. Avrupalıların yarıdan fazlası dinin pek de önemli olmadığını düşünüyor belli ki.
Dinin önemli olmadığını düşünenlerin oranı kuzey ülkelerine gittikçe artıyor. "Din önemlidir" diyenler Estonya"da yüzde 20, Finlandiya"da 23, Letonya ve Çek Cumhuriyeti"nde 27, Hollanda ve Danimarka"da 31... Dinin önemli olduğunu düşünenlerin güneye indikçe artığını görüyoruz: Kıbrıslı Rumlar yüzde 81, Maltalılar 70, İtalyanlar 63...
"Dinin önemi" konusunda kuzey ve güney arasında neden bu kadar büyük bir fark var, bilmiyorum. İklim mi etki ediyor, Protestanlık-Katoliklik-Ortodoksluk inançlarındaki farklar mı, tarihsel farklar mı, Akdeniz kültürüyle Baltık kültürü arasındai farklar mı, ekonomik gelişmişlik düzeyleri arasındaki fark mı, bilmek zor.
Fakat hangi açıklama geçerli sayılırsa sayılsın, "dinsiz toplum olmaz" savını savunmak gittikçe zorlaşıyor sanırım. Dini önemli saymayan insanların yüzde 80"i bulduğu Kuzey Avrupa ülkelerindeki toplumların dindar olduğunu söylemek pek mümkün gözükmüyor.
Buna benzer kamuoyu yoklamalarını karşılaştırarak toplumların pek çoğunda dini inançların zayıfladığını söylemek mümkündür sanırım. Ama "gelişme ile din arasında ters bir ilişki öngören" böyle bir genellemeyi bütün toplumlar için her zaman yapamayız. Amerika"nın ulaştığı gelişmişik düzeyine karşın kurumsallaşmış din gücünü büyük ölçüde muhafaza etmektedir.
Böyle bir tartışmada salt istatistiklere bakarak bir sonuca varmanın bazı güçlükleri olabilir. Özellikle "din" ile neyi kastettiğimiz önemli. İnsanlar, kuzey ülkelerinde örgütlü, geleneksel, kurumsallaşmış dinlere inanmayı bırakmış olabilirler. Ama bu bırakış, bu insanların hiçbir doğaüstü güce inanmadıkları, Tanrı"ya, ölümden sonra yaşama, ilahi adalete inanmadıkları anlamına gelmeyebilir. İnsanların bir kısmı kurumsallaşmış dinleri bırakıp "bireysel" dinlere inanmaya başlamış olabilirler.
"Postmodern" diyebileceğimiz "bireysel inanç" anlayışı yaygınlaşmaya devam eder mi, kurumsallaşmış dinler eski gücünü tekrar elde edebilir mi, bunları şimdiden kestirmek zor. Fakat, ister bireysel olsun, isterse de toplumsal ve kurumsal, dini inancın karşıladığı bir beşeri gereksinme olduğunu düşünüyorum: Hayatın anlamı nedir, nereden geldik, nereye gidiyoruz, Tanrı var mı, varsa nasıl bir şey, amacı nedir, neden bizi ve bu evreni yarattı (bu arada Tanrı"nın varlığını kabul etmeyen dinlerin bulunduğunu da unutmayalım, Tanrı veya tanrılara inanç hiç de evrensel ve zorunlu değil), ölümden sonra yaşam, reenkarnasyon, suç ve ceza...
Dinler, bu temel sorulara genel kabul görmüş hazır yanıtlar verdikleri için toplumlarda güçlü bir işlev edinebilmişlerdir. Ama dinlerin zayıflaması bu soruları önemsiz kılmıyor. Bu sorulara yanıt arayan insan aklı (ve ruhu mu?) çalışmaya devam edecektir. Evrensel, kalıcı ve zorunlu olan şey bu sorulardır. Cevaplarının yüzde 100 doğru olup olmadığını hiçbir zaman bilemeyeceğimiz sorular.

henrymiller 20.12.2006 21:16

Warum so agressiv?
 
Wollte mich doch hier nicht proflieren, wie Du vermulich annimmst, sondern korrigieren.

Zumal deine Annahme wiederlegbar ist, "das mal nebenbei"! ;-)

henrymiller 20.12.2006 21:17

Keine Ursache hamfendi..gern geschehen;)
 
ohne Text

henrymiller 20.12.2006 21:18

Stur wie ein Maulesel :-))
 

henrymiller 20.12.2006 21:25

Ist ja richtig, was Du vorträgst;...
 
...dennoch wird in jeder monotheistischen von Himmel/Paradies und Hölle, böse und gut, Lucifer und Gott gepredigt/hingewiesen...und somit also auf DAS Böse hingewiesen, dem zu widerstehen! So what else?

20.12.2006 23:49

danke henry... o.T.
 
ohne Text

20.12.2006 23:55

danke henry :-)
 
...ich hätte es nicht besser sagen können!!!
ich freue mich über deine einträge und möchte meine bewunderung für deine einträge zum ausdruck bringen!!!!

PS:breites grinsen

oezsu 21.12.2006 09:53

o.T.
 
Din Toplumun degil, her bir Ferdindir!

Toplumun dini olmaz!

oezsu 21.12.2006 09:55

o.T.
 
Das alles was du aufgezählt hast, sind nur bildhafte Darstellungen..Alles liegt in deinen Händen oder im Kopf!

Entweder ist der Mensch, das abzuschaffen oder fortzuführen..

So, enough???

darwinist 21.12.2006 10:05

LOL
 
was die sich alles einfallen lassen...

guetersloher 21.12.2006 11:02

o.T.
 
ohne Text

guetersloher 21.12.2006 11:04

o.T.
 
weihnachten ist der tag wo der herr sich erniedrigt hatte und als mensch auf erden geboren wurde um denn menschen die so tief im dunklen tabten den rechten weg zu weissen

guetersloher 21.12.2006 11:12

o.T.
 
kurz vor seinem tod wurde er moslem ja das glaube ich.genau so wie mike tyssen als er wegen vergewaltigung eingespeert wurde wurde er auch moslem und nach seiner freilassung ging es mit seiner karriere bergab.michael jackson wurde moslem nachdem er wieder ein mal wegen kinderschänderrei vor gericht war.was sagt uns das schlechte menschen ohne weitsicht

guetersloher 21.12.2006 11:12

o.T.
 
kurz vor seinem tod wurde er moslem ja das glaube ich.genau so wie mike tyssen als er wegen vergewaltigung eingespeert wurde wurde er auch moslem und nach seiner freilassung ging es mit seiner karriere bergab.michael jackson wurde moslem nachdem er wieder ein mal wegen kinderschänderrei vor gericht war.was sagt uns das schlechte menschen ohne weitsicht

dueslerinkadini 21.12.2006 12:38

o.T.
 
he mayn froynt, mussu dringänt an dayna ReschdSchraybunk wad machen tuen.

way, waysu, bissu foll schlächd in ReschdSchraybunk

henrymiller 21.12.2006 15:05

Also Agnostiker(in)? o.T.
 
ohne Text

roman 21.12.2006 15:08

Toplum bireylerden oluşur. o.T.
 
ohne Text

henrymiller 21.12.2006 15:27

Rischtisch! :-)
 
Gut das Du mich daran erinnert hast, daß meine Aufzählungen Metaphern aus allen Religionen - und sogar Weltanschauungen - und von philosophischen Sichtweisen bekannt und geprägt sind! (Siehe nur diese Menschen geben, egal aus welcher Kultur, Rasse, und Religionen, die religiöse Sichtweisen zu ihren fundamental eingestellten Ansichten auf das dümmste und brutalste mißbrauchen! Und sowas nennt sich auch noch Gottesfürchtig!)

Selbstverständlich liegt alles in den Köpfen der Menschen; also in ihrem Denken, Handeln und Tun, und was sie daraus machen. Das liegt nunmal in der Natur des Menschen!

Du bist ein gutes Beispiel, Du hast unbewußt oder auch bewußt, deine latent agressive Reaktion, Denken, Handeln und Tun auf den Diskurs dieses Themas beispielhaft reflektiert!

Ergo - es lag an dir wie Du dieses/diese Thema/Diskussion angegangen bist!

Hic bir insan dört dötlük degildir...onu herkes biliyor...klar bei Menschen ohne Herz, Hirn und Seele, ist auch bei denen Hopfen und Malz verloren...

So, enough to?! :-))

henrymiller 21.12.2006 15:28

Dat ist eher die Hölle mit dir...hehe! o
 
ohne Text

henrymiller 21.12.2006 15:28

Yiiiihaaaaaaaa...wie wahr...hehe! o.T.
 
ohne Text

henrymiller 21.12.2006 15:32

Aaay Buntspecht kiyamam sana! :-)))
 
Iltifatin icin tsk"ler seni tok tok ku$u (wat heißt Buntspecht auf türisch eigentl.?) ama bak $imartiyorsun beni ona göre :-))

Yok ya arasira cahil cahil ortaya laf atiyoruz o kadar ;-)))

henrymiller 21.12.2006 15:33

Bitte, bitte..hehe..tekrarliyorsun kiz:)
 
ohne Text

21.12.2006 16:13

+www.tikla24.de
 
lustig ist jedoch die küchen-utensielien -kaufbörse :)))
türkisches tv .. vorerst nicht ernst genommen.. aber ....
---bir hayli genis capli--- :))) -genel kitaplarda.. dini bakimdan neyin aranildigina bagli :)

oezsu 21.12.2006 17:27

;)
 
Evet toplum birseylerden olusur..

Fakat Din ile olusmaz..

Toplumun adeti, gelenegi, görenegi, farkli kültürel yapilari mevcuttur, fakat bu sayilanlarin DIN ile alakasi yoktur!

Olay bu kadar basit ;)

roman 21.12.2006 18:44

Hakikaten zor senin ile bir şeyleri,
 
paylaşabilmek sevgili Özsu.

Kendimden hiç bir şey katmadan bir İslami siteden din kültürü üzerine olan düşünceyi sunuyorum sana.

(kültür; bir toplumun bütün fertlerinin tarihî ve toplumsal gelişme süreci içerisinde kazandığı bütün maddî ve manevî değerler, olayları ve meseleleri karşılayan duyuş ve düşünüş biçimleri, tarih içinde oluşturduğu fikir ve sanat eserleriyle bütün bunları kucaklayan değer yargıları, bu kazanımlarını sonraki nesillere iletmede kullandığı araçlar ve bu arada insanın tabii ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren vasıtaların bütünüdür [1].
insana ve insanın dışında yer alan her türlü canlı cansız varlıklara ad verme işlemi insan kültürünün bir parçası, onun dışa yansımasının bir ürünüdür. zira insanoğlunun inanç temalarını, sanat zevkini; duygu, düşünce ve fikir motiflerini, karakter yapısını ve buna benzer daha bir çok kabiliyet ve değer ölçülerini, taşıdığı ve çevresine verdiği isimlerde görmek mümkündür.)

Hiç mi bir yerde İslam kültürü diye bir şey duymadın mı sevgili arkadaşım???

roman 22.12.2006 01:07

Kültür kavramı üzerine İnternetten bir,
 
Kültür Nedir?



yazı, belki oldukça kısa bir etüt ama neyin ne olduğu hakkında yeterli.

Benim anlayamadığım daha henüz kavramların ne olduğunu tam bilmeden, bu böyledir diye çok emin olan sözcüklerin kullanılmasıdır. Bu böyle değildir denilince küsme, kırılma ve üzülme oluşuvermesi hiç de hoş değil.

Hepimiz birbirimizden bir şeyler öğrenmekteyiz, iyi ki böylesine hoş olan bir kültür yapımız bulunmakta. Bütün dinlerin bir bilimsel olanı, bir de ruhsal olan kültürel birikimi vardır ve bunların hepsi de toplumsaldır. Dinler üzerine o kadar kitaplar yazılmış ve halen yazılmakta binlerce yıldır, o kadar sanat eserleri yaratılmış, o kadar folklorik semboler, müzikler, binalar, köprüler, okullar, Manastırlar, ibadethaneler vs, vs, vs kurulmuş bütün bunların kültür ile hiç bir alakası ve ilişkisi yoktur. Din ahlakı denilen ahlaklar bile yaratılmış.

Sanıyorum Özsu dini bireysel bir ibadet ve inançtır yaklaşımı ile onun toplumsal kültürünü bir anlık ivedilik ile birbirine karıştırdın. Her neyse.

Selamlar...


Kültür:İnsan toplumuna özgü bilgi, inanç ve davranışlar bütünü ile bu bütünün parçası olan maddi nesneler.Toplumsal yaşamın dil, düşünce, gelenek, işaret sistemleri, kurumlar, yasalar, aletler, teknikler, sanat yapıtları gibi her türlü maddi ve tinsel ürününü kapsamına alır.
Kültür: İnsanoğlunun biyolojik olarak değil de sosyal olarak kuşaktan kuşağa aktardığı maddi ve maddi olmayan ürünler bütünü.Eşanlamlısı “ekin”.

Günlük dilde “kültürlü olmak” bilgili, görgülü, incelikli olmak anlamına gelir.Kültürlü kişi uygarlığın nimetlerinden bilinçli olarak yararlanan, eğitimli kişidir.

Kültür terimini günümüzdeki anlamına yakın bir şekilde ilk kez 17. yüzyılda Samuel von Pufendorf kullanmıştır.Ona göre kültür doğaya karşıt olan ve belli bir toplumsal bağlam içinde ortaya çıkan tüm insan eserleridir.

Alman filozof Immanuel Kant kültürü insanın mantıksal özünden dolayı özgürce hayata geçirebileceği amaçların, ideallerin tümü olarak tanımlamıştır.

Bir başka Alman filozof Herder kültürü bir ulusun, bir halk ya da topluluğun yaşam tarzı olarak yorumlamıştır.

Kültürü tanımlamaya çabalayanlardan bir diğeri de antropolojinin kurucularından Edward Burnett Taylor olmuştur.Ona göre kültür “bilgilerden, inançlardan, sanattan, ahlaktan ve insanın toplumda yaşayan bir varlık olması nedeniyle edindiği bütün öbür yetenekler ve alışkanlıklardan oluşan karmaşık bir bütün” dür.

Antropoloji ve etnoloji bilimleri geliştikçe kültür olgusunun karmaşıklığı daha da belirginleşmiş ve tanımlar da çeşitlenmiştir.ABD’li antropologlar A.L.Kroeber ve Clyde Kluckhohn Kültür Kavramlarına ve Tanımlarına Eleştirel Bir Bakış -1952 adlı çalışmalarında kültürün 164 farklı tanımını verirler.Bunlardan biri olan “öğrenilmiş davranış” yeterli bir tanım değildir çünkü hayvan türlerinin yaşamında da doğal davranışların dışında sonradan edinilmiş ya da öğrenilmiş davranışların payı vardır.Bir başka tanıma göre kültür “zihindeki düşünceler” den oluşur.Bu da yeterli değildir çünkü düşünceler toplumda ancak dilde, eylemde ve yaratılmış ürünlerde cisimlendikleri sürece bir anlam ve işlev kazanırlar.



Kaynakça:

1-Cevizci, Ahmet, felsefe Sözlüğü, Paradigma Yayınları, İstanbul, 2002

2-Ana Britanica Ansiklopedisi, İstanbul, 2000



Bu sitenin son güncelleştirilme tarihi 02/11/06

roman 22.12.2006 01:09

o.T.
 
Dinler üzerine o kadar kitaplar yazılmış ve halen yazılmakta binlerce yıldır, o kadar sanat eserleri yaratılmış, o kadar folklorik semboler, müzikler, binalar, köprüler, okullar, Manastırlar, ibadethaneler vs, vs, vs kurulmuş bütün bunların kültür ile hiç bir alakası ve ilişkisi yok MU DUR???

roman 22.12.2006 01:19

Töre cinayetleri üzerine bir makale!
 
AYŞE BÖHÜRLER

Töre cinayetleri kimin sorunu? Veya adalet kapılarını kadınlara kapatan toplumlar, veya katil kim?
Aile kararı ve işbirliği ile ölüm bu sefer Danimarka’da Pakistanlı bir Müslüman ailedeki genç bir kız ile buluştu. Şimdiye kadar Avrupa’da yerel hukuku koruyan yasal yapı uyarınca çoğu zaman ceza almayan işbirlikçi aile üyelerinden 6 kişi cezalandırıldı. Bu hem doğu hem de batı ülkeleri içinde bir ilki temsil ediyor. İlk defa cinayete teşvik eden, göz yuman,onay veren aile üyeleri de cezalandırıldı.

Bu cinayetlerin şerefli bir iş sayıldığı toplumların Müslüman olmalarının yanı sıra en önemli ortak özellikleri feodal gelenekleri korumakta ayak diretiyor olmaları. Törelerin bedelini canlarıyla ödeyen kadınların dramı göçlerle feodal değerleri ortaçağda bırakmış bugünün Avrupa toplumlarına taşınıyor. Her konuda değişime kolayca geçit verenler kadınla ilgili konular söz konusu olduğunda nedense tutuculuklarını zirveye çıkartıyorlar.

Avrupa ülkeleri “honour killings” tanımı ile bu cinayetleri engellemenin yolarını aramak üzere bolca konuşuyor, çareler geliştiriyor. Bu cinayetlerin cinayet olarak bile tanımlanmadığı,kayıtlara bile geçmediği doğu toplumlarında ise bu konu çok zor konuşuluyor. Konu üzerine araştırmalar yapan sivil kuruluşlar batı işbirlikçisi ve ülkelerinin değerlerini bozmaya çalışmakla suçlanıyor. Ancak bu kuruluşlar iktidarın veya sarayın himayesine dış dengelerin gereği olarak girdiğinde ise konu üst tabakada konuşulur olsa da bu alt tabakaya yansımıyor. Toplum suskun onay pozisyonunu sürdürüyor.

Avrupa toplumları diaspora nedeniyle kendi sorunu haline gelen töre cinayetlerini anlamak ve çözmek adına pek çok araştırma yaptırıyor. Geçtiğimiz yıl bu konu ile ilgili olarak Lahey’de “kültürel tartışmalar” başlıklı toplantıda konuşan Hollandalı töre cinayetleri araştırmacısı Clementine van Eck konuyu araştırırken Türkçe bile öğrenmişti. Clementine Van Eck’in “Namus, ailenin dişi üyelerinin iffetine, hatta gerçekteki iffetine değil, çevre tarafından iffetli olarak algılanmasına bağlanmıştır. Bu algı da bölgeden bölgeye değişiklik göstermektedir. Namus-iffet kavramı bir kere pislendiğinde ancak ölümle temizlenebilecek bir şeydir, bunda öldürülenin suçlu olup olmaması önemli değildir” sözleri ile aktardığı araştırmasında bu cinayetlerin altında yatan “dedikodu ve elalem ne der” kaygısından detaylıca bahsedecek kadar da Türk toplumu ile empati kurmuştu.

Yine aynı toplantıda konuşan İsveç’in eski Türkiye büyükelçisi Anne Dissmorr ,İsveç devleti tarafından korunan Fadime’nin devlet koruması altında öldürülmesine dikkat çekerek, Fadime’nin İsveç parlamentosunda söylediği “bu sorunda sizin de payınız var, çünkü siz onları değiştirmek için hiçbir şey yapmadınız” sözlerinin etkisinden bahsediyordu. Nitekim bu cinayetin ardından İsveç hükümeti yeni bir çare arayışı içinde öldürülme tehdidi altındaki kızlara bire body gard türü bir sivil koruma mekanizması oluşturma kararı almıştı. Gece gündüz tehdit altındaki kızları ailelerine karşı koruyan bu sistemin sonuçlarını ise henüz bilmiyoruz.

Bu cinayetlerin o kadar çok işbirlikçisi var ki. Belki de bu nedenle konuşmuyor doğulu toplumlar bunu. Çünkü konuştuklarında aslında kendilerini ihbar edecekler. Kararı etkileyen toplumsal çevre,aile,mahalle eşrafı,din adamları gizli açık teşvik eden ,sessiz kalan herkes bir tür bu cinayetlerin ortağı sayılır. Gazeteci Ayşe Önal’ın Türkiye’de ki töre nedeniyle cinayet işleyenlerle yaptığı araştırmada annesini öldüren Adanalı bir katilin” nişanlım her gün soruyordu ne zaman öldüreceksin diye,kahvede,sokakta mahallede hep bakışlarda bir baskı hissediyordum, kız arkadaşıma dedim ki evet öldüreceğim artık ve gidip öldürdüm” sözleri katilleri teşvik eden toplumsal çevreyi de çok iyi özetliyor. Ayşe Önal’ın araştırması mağdurun sadece öldürülen değil katil de olduğunu ortaya koyuyor. “Neden öldürüyorlar” sorusuna aranan cevap konunun çözümünün farklı dinamikleri göz önüne almak gerektirdiğini de ortaya koyuyor.

Kadına karşı törelerin ve feodal yapının siyasi denge unsuru olarak iç ve dış güçler tarafından halen korunduğu Pakistan’da ise namus veya başka gerekçelerle kadın cinayetleri çok alışıldık ve sıradan bir durum. Pakistan’ın kriket şampiyonu bugünlerde ise tek muhalif siyasetçisi Imran Khan bu durumu “toplumun hukuksuzluk nedeniyle güçlü olanın hakimiyetini kabullenmesinin sonucu” olarak izah ediyor:

“Pakistan’da namus cinayeti de bir çeşit “ihtiras” cinayetidir. Koca karısını başka bir adamla bulur ve öldürür. Fransada da bunu yaparsanız daha az, hüküm giyersiniz. Yani bu Pakistan’a özgü bir şey değil. Bu kültürde olan bir şey, bunun dinle bir alakası yok, gelenekle ilgili. Burada önceden ayarlanmış evlilikler oluyor, eğer bir ailede birisi, bir kadın yakalanırsa veya, eşini aldatmakla suçlanırsa o aileden insanların evlenecek birisini bulma şansı baya bi düşer. Aile kötü bir üne sahip olur, diğer çocuklar evlenemez duruma gelir. Burada ailenin ismi çok önemli bu yüzden bazı insanlar çizgiyi aşıp bunu yapıyor. Ama yine de bu Fransa’da işlenen “ihtiras suçları” ile aynı düzeydedir.”

Bu törelerin Avrupa’ya Danimarka’ya, İngiltere’ye taşınmasını ise sosyo- kültürel-dini farklı dinamiklerin anlaşılarak çözümlenebileceğini söylüyor. “Pakistan’ın kırsal yerlerinden gelen insanlar işçi olarak İngiltere’ye gidiyor, çocukları batı kültüründe yetişiyor, batı okullarına gidiyor. Bu kültürel bir çatışma yaratıyor, bununla nasıl başa çıkacaklarını bilemiyorlar, çözümleyemiyorlar, şiddete yöneliyorlar. Ayrıca böyle bir konuda tüm aile mağdur olur. Kimse onlara mal satmaz, kız vermez, kız almaz, ailenin bütün toplumsal statüsü değişir. Bu kültürel bir mesele, bu bir ülkenin ya da dinin meselesi değil. Ayrıca zengin ailelerde bu nedenle öldürülen kimse olmaz. İngiltere’de İslam’ı da işin içerisine karıştırıyorlar ki bununla hiçbir alakası yok. İslam düşünüş tarzı ilerleme üzerine kurulu aslında, bunun böyle olması gerekirken İslam dünyasında batılılaşmış elit tabaka İslam’ı anlamıyor, geleneksel din adamı kesimi de Batı felsefi düşünme tarzını anlamıyor. Bir kesim ultra-muhafazakâr ve gerici, modern düşünme tarzını anlamıyor, diğeri modern düşünce tarzını anlıyor ama İslam’ı anlamıyor, o yüzden İslam dünyasında orijinal bir düşünüş tarzının geliştiğini göremiyoruz.”

Pakistan’da çoğu zaman bu ölümler yasal şemsiye altında da korunuyor. Ziya-ül Hak’ın getirdiği hudud kanunlar hala Pakistanlı kadınların kabusu durumda. Tecavüze uğradıklarını ispat edemeyen pek çok kadın eğer aileleri tarafından öldürülmedilerse zina iddiası ile cezaevlerine giriyorlar. Değişmesi için hükümetten ve sivil örgütlerden gelen talebi ise ne yazık ki Cemaat-i İslami Partisi engelliyor.

Pakistan’da sadece töre veya namus nedeniyle kadın öldürmek değil başka gerekçelerle de kadın öldürmek gelenekler tarafından yadsınan bir durum değil. Hindistan ile ortak pek çok kadın karşıtı töre hala yaşatılıyor. Daha anne karnında ultrasonla kız olduğu öğrenilen bebeğin aldırılması sıradan ve doğal karşılanan bir durum. Bu nedenle Avrupa ülkeleri anne karnında kız bebek ölümlerini önlemek için artık Müslüman toplumlardan gelen ailelere anne karnında bebeğin cinsiyetini söylemeyi yasaklamış. İşin en acı tarafı ise kız çocukların öldürülmesine karşı savaş açmış bir dinin mensupları tarafından bu geleneğin hala yaşatılıyor olması.

Çeyizi ile birlikte gelini yakma adeti ise yaygın olmasa da hala bazı bölgelerde sürüyor. Hindistan ile ortak taşıdıkları beğenilmeyen çeyiz söz konusu olduğunda uygulanan bu geleneğin yöntemleri değişmiş hata moderniz edilmiş! Mutfakta tüp patlatma, fırın patlatma,ocak yakma gibi yeni yöntemlerde çeyiz nedeniyle gelin cinayetleri de sessizce örtbas ediliyor, toplumca.

Pakistan’ın ünlü insan hakları avukatı Asma Cihangir ise “hala namus cinayetleriyle savaşıyoruz. Bu savaşta fazla bir ilerleme kaydedemedik çünkü hukuk halen daha mahkemenin kadını öldüreni affedebileceğini söylüyor- ve genelde kadını öldüren zaten aile üyelerinden biri ve birbirlerini affediyorlar, yani sonuçta hiçbir şey olmamış gibi oluyor- ve kadını namus adına öldürmek sanki bir temizlikmiş gibi algılanıyor.Kadınlar için bir sığınma evimiz var, bu eve gelen pek çok kadın tehdit alıyor, ufak tefek sebeplerden dolayı yakılan bir çok kadınla çalışıyoruz. Bizim problemimiz adalet kapılarının kadınlara kapalı olması, dert anlatma kapıları kapalı burada.

Kadınlara adalet kapılarını açmaya çalışan sivil toplum kuruluşlarının çabaları ise her feodal toplumda olduğu gibi burada da önyargılı bir bakışın kurbanı oluyor. “Ne yapıyor bu kadınlar, toplumumuzu yozlaştırmak mı istiyorlar” suçlaması kadın sivil kuruluşlarına sıkça yöneltiliyor. Pakistan’ın zengin ve güçlü ailelerin kızlarına ve orta sınıfın kadınlarına General Müşerref iktidarı ile birlikte çok sayıda parlamentoda meclislerde yerel yönetimlerde yer verilmiş. Parlamentoda kadınların katılım orana % 11 ama mevcut % 30 luk kadın kotası var. Özgürce konuşan ,yurtdışında okumuş kadınların varlığı sessiz ve ezilmiş kadın çoğunluğu karşısında insanlık ve dışı ve din dışı bu geleneklerin kaldırılması için her kesimin birlikte çalışmasını zorunlu hale getiriyor. Feodal geleneklerin Avrupa’nın en güçlü demokrasilerinde hala yaşatılıyor olması da töre cinayetlerinin bir kadın meselesi olarak algılanmanın ötesinde konuşulmasını gerektiriyor. Bu cinayetler bir insanlık sorunu olarak doğu-batı,kadın –erkek herkesimin gündeminde olmalı. Baskıcı geleneklerin direnci toplumdan gördüğü sessiz onay göz önüne alındığında sosyolojik-psikolojik-hukuki-siyasi çok faktörlü çareler üretilmeli.



10 Temmuz 2006, Pazartesi

22.12.2006 15:27

sizofren bir durum...
 
makalenin alt tabakasi istatistiklere dayaniyor.. töre cinayetlerinin istatistik görünmesi, böyle incelenmesi ve böylece topluma malzeme edilmesi cok yanlis..
bu toplu bir sekilde, tek bir care ile noktalanilmasida cok yanlis..

öncelikle sunu söylemek istiyorum: kara fatmanin "askerinin" tecavüze ugradigi yunan askerini vurdugu andaki nefreti, kini, milli damarimizi unutmayalim.. yani her birimizin icinde bir katil yatiyor.. kasiklarin parcalandigi anda kin sona ermisti.. ve kitabin o kisminda 98 % böyle hissettiginden eminim..
(baska bir örnekte söylemek istedigim seyi anlatamiyacagim icin, bu örnegi sectim)

sonrada.. acilan konuda "geleneklere" baglaniyor töre cinayetleri.. sonun nerede oldugunun cevabi aslinda cok basit.. bunu artik arastirmakta cok sacma.. yani kutuplardaki erkek esini bir baskasiyla yakladigi anda, o katil oluyor.. dünyadan haberi dahi olmadan.. medyanin ne oldugunu bilmesede.. öfke.. buda karekter yapisina baglidir.. baskada birsey degil..

bazen konulari param parca yapiyorlarki.. kimsenin asil konun ne oldugunu bilmiyor sonunda..

her töre cinayeti itinayla tek tek ele alinmali..

sonra .. bir bedensel cinayet vardir.. birde kisisel cinayet vardir..
bedensel olarak öldürülmeden, yillar öncesi kisiligi öldürülüyor insanalin.. sadece bayan degil öldürülen.. erkeklerde pek ala öldürülüyor.. simdi ne yapmak gerekiyor..
erken tesis .. kisinin ölmesi son noktadir.. peki o noktaya varana kadar olanlar.. dayak, asaglama, özgürlük kisitlamalar..

burada topluma ve kurumlara büyük bir görev düsüyor.. kisi ölüyor ve can havliyle caniyi cezalandirmaya, hatta bulmaya calisiyorlar.. sonrada hafifletici sebeblerden dolayi topluma saliveriyorlar..

peki bu kisinin yetistirdigi kisiler nasil olacak.. ÖLÜ olacak.. yani kimseye hatta kendisine bile faydasi olmiyacak.. yani sonucunda kisiligi elinden alinmis insanlar dogacak.. bizim, benim toplumuma karisacak.. buradada egoist damarim kabariyor.. ve bizzat katil olasim geliyor.. bu kisirdöngünün icinden cikilmaz..

dünya bir masada birlesecek.. kutuplardan, avustralyaya kadar her ülkeden bir kisi buluncak masada.. önce siddete ugrayan insanlar icin bir dünya yasasi cikacak.. sonrada idam cezasi..
ve hic bir ülkede namus unsuru hafifletici neden olmiyacak..

halk istedigi kadar bagirsin, cagirsin..
her birimizin icinde bir katil yatiyor...
konu ne olursa olsun.. her birimiz patlamaya hazir bir bombayiz..
-namus
-din
-milli görüs
vs vs..

sonuc itibariyle ne olursa olsun.. ne konu ile alakali izlenirse izlenilsin katillik..
ETIK DEGIL.. dünyanin en zerresinden.. en zerresine kadar..
saygilarimla...
Andua

roman 22.12.2006 17:15

o.T.
 
(dünya bir masada birlesecek.. kutuplardan, avustralyaya kadar her ülkeden bir kisi buluncak masada.. önce siddete ugrayan insanlar icin bir dünya yasasi cikacak.. sonrada idam cezasi..
ve hic bir ülkede namus unsuru hafifletici neden olmiyacak.. )

Katkılarınız için teşekkürler. Yukarıya aldığım yazınızın idam bölümünün dışında olanlarına katılıyorum. Her türlü idam cezasının karşısındayım, idam cezası caydırıcı olabilen bir yasa değil, tam tersi bir cinayettir. Cinayet yasasıdır.

Bilmem hiç okudunuz mu? İranda on üç, on dört yaşında ki kız çocuklarına, on beş yaşında ki erkek çocuklarına idam cezası verilip uygulandığını. Kız çocukları eğer bakire iseler önce gardiyanlar tarafından ırzına geçildikten sonra asılırlar, bakireyi asmanın günah olduğunu düşündükleri için. Binlerce yıldır idam cezaları uygulanır ama o suçlarda bir düzelme olmaz.

İlk önce dört dörtlük evrensel bir hukuk ve onun dört dörtlük uygulaması ve tüm toplum için kadının ve erkeğin her alanda eşit olduğunun sağlıklı bir eğitimidir sorunu çözebilecek olan, bunlarda ancak demokrasinin içinde bulunur. Batı toplumları bu sorunu böyle çözebilmişler.

Selamlar...

22.12.2006 17:28

back up..
 
muhakkaki her insanin idam hakkinda farki düsüncelere sahiptir..

o yastaki kiz cocuklarin ve erkeklerin idam edilmesi korkunc birsey.. o yüzden demsitim itinayla incelenmeli olaylar..
rast gele insanlarin katledildigini bende tastiklemiyorum..

ama ben böyle suc islesem.. ayni cezayi almami kendim isterdim.. daha baska insanlara zararim olmamasi icin..

idam cezasi cok korkunc geliyor insan.. insan kedisi, kendisiyle celiskiye düsübiliyor..
kimi zaman destekledim.. kimi zaman karsi ciktim. ama ben artik gerekli diye düsünüyorum.. olgan üstü olay olarak degerlenildigi vakit.. en uc sorunlarda uygulanildigi vakit cözümün bu oldugunu düsünüyorum..

evrende kimse cinayetlerin önüne gecememistir.. sadece medyaya sinir gelmistir.. yani kendimce böyle düsünüyorum..


Alle Zeitangaben in WEZ +2. Es ist jetzt 04:14 Uhr.