![]() |
Bin kein Türkisch Nazi o.T.
ohne Text
|
Was ist dein Problem man
Allahin manyaklarida DIN adina savasa cikarsalar böyle olur iste....
Yalvarsinlar Allahlarina onlara yardim etsin.... Muhammedin Allahi yardim etmez... ancak HAKLI olana eder.... |
IM gegenteil... Sie erhät es zurück
aber auch nur dann.... wenn man es Objektiv wiedergibt..... das ist RELIGION IN BEST FORM...... nur wie es in Tefsir steht... also die Universelle bzw. Zeitlose Deutung....
Alles andere ist SAFSATA |
Noch was... laber die Leute hier mit
Politik nicht Voll....
Isinize gelsede gelmesede Dünya Demokratiklesmede sürecine girdi bile... bugün Kuveitte bile kadinlara secme ve secilme HAKKI verildi..... Wurde auch ZEIT..... bu ne ya.... karilar nur SEX SKLAVEN..... BU DINSE..... CÖPE ATIN.... Kadinlari assagilamak kesinlikle Islam DININE aykiridir... ama Mürid DINDE mevcuttur... yani KARA HOCA DININDE |
milliyetci = irkcilik
= unislamisch!
|
CAHILLER ANLAMAZ
AVRUPADA HITLERI BISMARCKLARI ÖGRENMIS OLANLAR
KENDI TARIHLERINE BIR BAKMAMIS OLANLAR NE ÜLKÜCÜLÜGÜ BILIR NEDE MILLIYETCILIGI BUNLARIN HEPSINI TOPLASAN BIR BILGILI KÜLTÜRLÜ INSAN ETMEZ BUNLAR ANCa LAK LAK ETMESINI BILIR TSK LER |
SEN NE ANLARSINDA YAZIYORSUN
ANLAMADIGIN KONUYA YAZMA BIRSEYLER
MILLIYETCILIGIN NE OLDUGUNU BILMEYEN IRKCILIGIN NE OLDUGUNU BILMEYEN BURAYA GELIP FELSEFE YAPIYOR SEN MILLIYETCILIGIN M SINI ÖGRENDE GEL YOKSA ELESTIRILERIM AGIR OLUR BALIKIZ |
Milliyetcilik Refah demek cahiller!!!!!!
selam,
yahu burda yaza yaza kanser oldum. kardesler, ben irkciliga karsiyim ve Atatürkcü bir Milliyetciyim. Allah askina aranizda hic alti oku taniyan var mi? alti ok da hem milliyetcilik hem halkcilik hem devletcilik hem devrimcilik vs. var. kendini Türk gibi hisseden ve kendini öyle gören herkes Türktür. Bu irkci olmayan milliyetcilik anlayisi osmanlinin bir mirasidir cünkü osmanlidada irkcilik yoktu. Siz ne kadar konusursaniz konusun. Türkiyede milliyetci bir reaksiyon var ve bu devlete de yaniyacaktir. Türkiye bir restorasyondan gececek. Cahiller, cahiller sizi. Vatan elden gittigi zaman, Öksüz ve milletsiz kaldiginiz zaman ancak o zaman topraklarimizin degerini anlarsiniz. Insan haklari ve demokrasi nutuklari hikaye. Bati Türkiyeyi bölmek istiyor ve ondan sonra yeni bir yugoslavya. Ozaman bakalim insan haklarini savunan olacak mi? Türkiye Türklerindir Türkiye Türk milliyetciligi üzerine kurulmustur Türk vatandasligi tasiyan herkes Türktür Bu esaslari herkes kabul etmek zorundadir. Burada almanyanin anayasasini nasil kabul edioyrsaniz Türkiyeninkinide kabul etmek zorundasiniz... |
Gercek anlamda müslüman olmaya calis
Vatan sevgisi ve insan sevgisi o zaman zaten sende olmasi lagzim. Gerisi FASAFISO!
|
Kendini mehdi zanneden biri???
Kafayi yedin galiba sen? Adam ne yaptiysa orasina burasina zivistirdi.. Hindistanda, ingilizlerin destegi ile ayni olaylar olmus bir asir önce. Simdi ayni oyunlar sanki Türkiyede oynaniyor!!!
|
Mehdinin gercek anlamini bilmeden
konusan sen degilmisin? Lugatdan sana anlamini yazayim istersen ;O)
|
Evet, Namazi türkce kilmamakta lagzim
:O)
|
Mehdi kavrami üzerine!!!!!!!!!!
Herseferinde oldugu gibi bazi seyleri karistiranlar oluyor.
Lûgattan: Hidayete eren veya hidayete vesile olan. Sahib-üz-zaman. <<Hususi ve sahsi bir tarzda Allah"in hidayetine mazhar olan, kendisine Cenab-i Hak tarafindan yol gösterilen>> manasinadir. Bu kelime ihtida(Hidayete ermek) etmis olanlar icin de kullanilmistir. Mehdiyi Resul, Mehdi-yi muntazir da denir. Ahir zamanda gelip bütün müslümanlari Hakaik-i Imaniye ve Kur-aniyeyi cami" eserleri ile uyandiracak, dinleri takviye ve imanlarini tecdit edecek olan peygamberimiz (a.s.v.) Al"inden bir Zâttir. Hz Peygamberimizin Mehdi hakkindaki tavsfilerinde anlasiliyorki; <<Canab-i Hak kemal-i kereminden din-i Muhammedinin (A.S.V.) ebediyyetine bir alamet olarak her asirda, her fitne zamaninda Mehdi manasinda bir zati gönderip onunla Di-i Islami te"yid buyurmustur>> Mehdi-misal zatlar gelmisdir. ----------------------------------------------- Bu daha devam ediyor. Ve bütününden anlasiliyorki, ne enis ne YNÖ, AH ve diger hatalar üzerine hatalar eden sahislar, hele hele kedine ben mehdiyim diyerekten milleti galyana getirmeye calisanlar mehdi olamiyacak. |
Sence Kuranda yazan yükselis, Allaha
yaklasma olmamismi?
|
Mayolan gezmeleri senin icin dahami
hos?
|
40-60 yil dini arastirmayan
dinden bahsetmesin bana...
bu sacma söz sunuda ifade eder, peygamberde sana dinden bahsetmesin cünkü peygamberin dini serüveni 23 seneyi gecmez. iste bakis eksik olunca cikan sonuc da eksiktir. burada yillara degil icerige bakilir, kalite önemlidir. kaliteyi ise yillarla ölcülmez. bir Essege 100 sene yük tasitirsiniz Essek yükünün ne oldugunu 100 sene sonra yinede bilmez. burada suda ilginctir, vatandas kendi fikrim yok ben sadece bu adamlarin yazdiklarini copy pastelerim dedi. sen kendi sözlerini sadik olmayan bir insan oldugun icin hatirlatmada bulunayim, bir dahaki sefere kuran hakkinda birsey yazdiginda önce tefsirleri karistirip sonra yazarsan daha saglikli olur. en azindan sakat düsüncelerin 99% bertaraf edilmis olur. |
Sünnetullah
Allah"in sünnetullahindami degisiklik olmazi yaziyor fetih suresinde yoksa "manyetik" aleme gecisten dönüsmü mümkün degil?
ikincisi mirac yolculugunun manyetik alemle ne ilgisi var? manyetik alem nedir? manyetik alemin manyetik alem oldugunu kuran mi bildiriyor? manyetik aleme gecis ölümle oldugunu kim söylüyor? mirac konusunda manyetik alem nerede geciyor? bunun böyle oldugunu kim belirliyor? ya kuran belirler yada peygamber belirler, yoksa bizim bu konuda bilgimiz yoktur, olamazda. |
o.T.
Ay nerdeyse donuma yapiyorum!
Hayret birsey! Millet nasil baskalarin ne bilip ne bilmedigini nerden bildigine sasiriyorum. Ama neyse, eger sen benim bildiklerimi daha iyi bildigini söylüyorsan, haklisindir elbet. Hast du dir schon mal überlegt, diese... ehh... „hellseherischen Fähigkeiten“ patentieren zu lassen? |
genau! o.T.
ohne Text
|
sen mayolan geziyonda biz gezmicezmi??
hööö???
|
türkiyenin anayasasinada.....päääh...
man rede nicht bittteee...
du gehörst zu den leuten mit dem falschen patriotismus.... sieh dir die türkei doch mal jetzt an...da kann die dein fanatischer atatürk glaube auch nicht mehr weiterhelfen.... milliyetcilik he? das sind die leute die jedes jahr bei festen überall wie blöd türkische flaggen aufhängen und 50 mal ne mutlu türküm diyene schreien... man sein land lieben schön und gut..aber ihr übertreibt es doch jedes mal... und dann dauert es nicht lang dass bei 23 nisan festen leute mit mhp zeichen tanzen.-...tzzzzzz |
moralapostel o.T.
ohne Text
|
Zit bir kelam
HERKES ilk önce insan olmali...
Zaten akli basinda bi insan, baska bi insani din yüzünden yargilamaz... |
Yusuf Islam Neuss`da yine gecmis müzikle
Cat Stevens singt live in Deutschland
<a href="redirect.jsp?url=http://www.szon.de/news/musik/aktuell/200505010184.html " target="_blank">http://www.szon.de/news/musik/aktuell/200505010184.html </a> Neuss (dpa) Yusuf Islam, als Cat Stevens bekannter früherer Popstar, singt nach mehr als 20 Jahren wieder live in Deutschland. Der zum Islam konvertierte Künstler werde einige seiner Klassiker bei einer Benefiz-Gala für den Kampf gegen Landminen am 28. Mai in Neuss bei Düsseldorf präsentieren, teilten die Veranstalter mit. Gastgeber und Schirmherr der Gala ist Ex-Beatle Sir Paul McCartney und seine Frau Lady Heather Mills. Stevens war mit Songs wie «Morning has broken» und «Wild World» bekannt geworden, die sich rund 140 Millionen Mal verkauften. In den 70er Jahren trat er zum Islam über und beendete seine musikalische Karriere, um sich als Friedensaktivist zu engagieren. Jüngst startete er überraschend ein Comeback und nahm mit Ronan Keating eine neue Version seines größten Hits «Father and Son» auf. Neuss (dpa) Yusuf Islam, als Cat Stevens bekannter früherer Popstar, singt nach mehr als 20 Jahren wieder live in Deutschland. Der zum Islam konvertierte Künstler werde einige seiner Klassiker bei einer Benefiz-Gala für den Kampf gegen Landminen am 28. Mai in Neuss bei Düsseldorf präsentieren, teilten die Veranstalter mit. Gastgeber und Schirmherr der Gala ist Ex-Beatle Sir Paul McCartney und seine Frau Lady Heather Mills. |
batida kadinlar asaglaniyor
genel evlerde satiliyor ve ikinci sinif insan olarak görünüyor diyorumya kadinin eline birsecme secilme hakki veriyor sonrada ikimislini aliyorsunuz kadini hayvan pazarinda gibi satiyorsunuz
|
Demokrasi Kadina Haklar Veriyormus :)
Kemalizm ve Kadin!..
Bilindigi gibi 5 Aralik 1934 tarihi, kadinlara siyasi haklarin verildigi iddia edilen tarihtir. Ancak kadinlara verildigi iddia edilen bu haklar, kadinlar tarafindan verilen mücadele ne-ticesinde alinan haklar olmayip, tepeden inme bir anlayisin neticesinde Mustafa Kemal tarafindan bagislanan haklardi. Dolayisiyla, Kemalistler tarafindan, Bati"nin bir çok ülkesinden önce verilmekle övünülen bu haklar, Sirin Tekeli"nin de belirttigi gibi konjonktür geregi verilen ve buna ragmen kontrollü olarak kadinlara kullandirilan -bazen de kullandirilmayan- türden haklardi. Çünkü, Kemalizm kurulusundan bu yana, tepeden inmeci, jakoben bir anlayisin tezahürü olan tek millet, tek sef, tek devlet esasina dayali, oportünist, çikarci, pragmatik despot bir anlayisi temsil eden bir sistemdi. Ve bu nedenle de muhalefete ve hatta degisik görüslere bile tahammülü olmayan bir sistem öngörmekteydi. Bu sistem, "tek kisi"nin hakim oldugu bir sistemdi. Ayrica, bu sistem ayni zamanda, bu ülke insanlarini bütünüyle sadece "tek kisi"nin belirledigi hedefe yönlendirmeyi de kendisi için asil amaç edinmisti. Yani, ülkenin bütün insanlari için bir tek hedef vardi; o da, o "tek kisi"nin belirledigi hedefti. Bu hedefin disina çikanlar ya da çikmaga yeltenenler, ülkeye ihanet suçu ile suçlanmaktan kurtulamamislardir. Bugün bile bu "tekçi" anlayis tarafindan belirlenen hedefe muhalif olan kisi ya da gruplar, ayni anlayisi temsil eden, marjinal kalmis Kemalistler tarafindan, öyle degerlendirilmiyor mu? Iste "tek kisi" tarafindan belirlenerek çerçevesi -adeta- duvarlarla örülen bu anlayis, toplumu tepeden tirnaga kadar yeniden sekillendirmek için ayni tür uygulamalara halen bugün de devam etmektedir. Kisacasi, Osmanli"nin mirasi üzerine kurulan bu yeni ülkenin, yeni yönetim seklinden, çikarilacak kanunlara, halkin giyiminden yasanti sekline hatta yeme içme seklinden, dans etme sekline kadar; bir taraftan toplumsal düsünce, diger taraftan da toplumsal yasanti sekli, bu tek"çi anlayis tarafindan sekillendirilmistir. Dolayisiyla ülkeye çesitli desiselerle hakim olan bu anlayista; Cumhuriyetin ilan edilmesine de, kadinlara siyasi haklarin verilmesine de ve hatta kimlerin hangi bölgelerde milletvekili olacagina da, tek basina karar veren hep "o" tek kisi olmustur. Ve o tek kisinin agzindan çikan bir sözle kimi insanlar ihya olmus, kimi insanlar da daragaçlarinda sallandirilmistir; ve bu tek kisinin karari ile bir gecede cumhuriyet ilanina karar verilmis, partiler kurulmus ve partiler kapatilmistir. Hatta, "tek kisi" tarafindan alinan bu gibi siyasi ka-ralarin yaninda, kisiler arasindaki iliskilere de müdahale edilerek kadinlarin dans etmeleri bile, onun emri ile olmaktaydi. Nitekim bir defasinda, "... devlet yüksek yöneticilerinin de çagrili oldugu bir baloda üniformali subaylarin dansetmediklerini gördü. Gazi, bunun nedenini sordu. Komutanlardan biri, suçun her dansa çagriyi geri çeviren kadinlarda oldugunu söyleyince Mustafa Kemal, yüksek sesle topluluga söyle seslendi: "Arkadaslar, dünyada subay üniformasi giymis bir Türk erkeginin dans önerisini geri çevirebilecek bir kadinin bulunabilecegini düsünemiyorum. Simdi emrediyorum! Hemen salona dagilin! Ileri Mars! Dans edin!" emri üzerine, herkesin dans etmeye kalkismasi da, bu "tek kisi"nin otoritesinin etkisini göstermesi bakimindan ilginç bir örnektir. Bu tür emirler sadece dans etmeyle de sinirli kalmiyordu. Nitekim, daha sonra ki dönemlerde ülkenin öncelikli tehdidi olarak ilan edilen ve "Komünizm her görüldügü yerde basi ezilmelidir" sözü mensuplari için söylenen TKP"nin (Türkiye Komiünist Partisi) kurulmasi ile ilgili ilk emir de yine Mustafa Kemal tarafindan verilmisti. Buna gerekçe olarak da, Talat Pasa"ya yazdigi mektupta da belirtildigi gibi, "gerekirse bolsevizmi de biz kurariz" seklindeki Mustafa Kemal"in konjonktürel ve pragmatik anlayisi idi!.. Mustafa Kemal bu güçlü ülkelerden yana görünme anlayisini, ülke içinde gücü/hakimiyeti tek basina ele geçirinceye ve ülke disinda ise himayesine girdigi ülkenin güçlülügü netlesinceye kadar devam ettirmistir. H. Edip Adivar"in da belirttigi gibi Mustafa Kemal, gücü ele geçirdikten sonra, emirlerine itirazsiz uyulmasini ve kendisine karsi hiçbir elestiri geti-rilmemesini açikça belirtiyordu. Nitekim, H.E. Adivar ile bir konusmasinda, "Herkes benim verdigim emri yapmalidir... Ben hiçbir elestiri, hiçbir fikir istemiyorum... Yalniz emirlerimin yerine getirilmesini..." istiyorum seklindeki sözlerinden de bu durum açikça görülüyordu. Mustafa Kemal, ölünceye kadar da, bu tavrini devam ettirmis ve iradesine -en yakin arkadaslari dahil- hiç kimseyi ortak olarak kabul etmemistir. Buna yeltenenlerin ise, maalesef politik hayatlari da, sosyal hayatlari da hüsranla sona ermistir. Kazim Karabekir, Rauf Orbay ve arkadaslari ile ünlü hatip onbasi Halide Edip Adivar"in -son dönemde de Ismet Inönü"nün- basina gelenler, Mustafa Kemal"in bu tavrinin ilginç örneklerinden sadece birkaç tanesidir. Anlasilan odur ki, Mustafa Kemal, kendi düsüncesinin disinda hiç kimsenin düsüncesine önem vermezdi. Her konuda -hemen hemen- yalniz basina karar verir ve uygulamaya koyardi. Zaman zaman, herhangi bir konu ile ilgili olarak Çankaya Köskü"ndeki "içki sofrasi"na çagirdigi kimselerden ise, konu ile ilgili görüslerini almaktan ziyade, kendisinin önceden vermis oldugu karari onlara duyurmaya yönelik olmakta idi. O dö-nemde, Mustafa Kemal"in etrafinda bulunanlar da, Mustafa Kemal"in bu "tek"ligini, her seyin kendi karari ile yapildigini ya da yasaklandigini, kendi kararlarinin aksine görüs serdetmenin hayati tehlikeyi gerektirdigini konusmalarinda, yazilarinda dile getirmekten de bir beis görmemekte idiler. Nitekim, Kiliç Ali tarafindan bu durum "Aksam" gazetesindeki bir makalede; "... Milli Kurtulus Savasini halkin degil, sadece Atatürk"ün yaptigi" ileri sürülüyordu. Bu yaziyi aktaran Zekeriya Sertel "Yaziyi okumamiz bitince Ahmet Rasim Bey gözlügünün altindan bana söyle bir bakti: -Cevap verecek misin? dedi. Sanmiyorum, dedim. Sakin ha... Yaziyi kimin yazdigi belli. Mustafa Kemal"le çatismayi göze almak gerekir. Bu da bugünkü kosullar içinde delilik olur. Yaziyi hiç okumamis gibi davran." Sertel de "Öyle yaptim" diyor. Seyh Said kiyami nedeniyle kurulan Istiklal Mahkemeleri de emirle, hem de tek kisinin emriyle kurulmustu ve çalismalarini da bu "tek kisi"nin emriyle devam ettiriyordu. Çesitli illerde kurulan bu mahkeme-lerde, yine emirle sayisiz insan daragaçlarinda sallandirilmisti; herhalde -dili olsaydi- bunun en canli sahidi de Samanpazari sirtlari idi. Daragaçlarinda sallandirilan bu insanlarin suçlari ise, -tamaminin da- potansiyel muhalif olarak görülmeleriydi; isin üzücü tarafi da, bunlarin basinda, Milli Mücadele adi verilen Mücadeleyi baslatanlar, bulunduklari bölgelerde dis düsmani cani kani pahasina kovanlar gelmekteydi. Bunlarin arasinda, az da olsa kendilerini tehdit etmek ve göz dagi vermek için, yandasi gazeteciler de vardi. Bu gazeteciler, Istiklal Mahkemelerinin "tek kisi"nin emriyle çalistigina güzel bir örnek teskil etmektedir. "Istanbul"un belli basli gazete bas yazarlari Diyarbakir"daki Istiklal Mahkemesine gönderilmislerdi. Bunlar arasinda "Tasviri Efkâr" sahip ve basyazari Velid Ebuzziya, "Vatan" gazetesi sahip ve basyazari Ahmet Emin Yalman, ayni gazetenin yazarlarindan Ahmet Sükrü Esmer, gene bas yazarlardan Ismail Müstak ve baskalari vardi. Ahmet Emin, daha yoldayken, Adana"dan, Mustafa Kemal"e telgraf göndererek yalvarmaya baslamisti. Affedilirse, bir daha gazetecilik yapmayacagina söz veriyordu..." "Tek Kisi" gücünü ve "Tek"ligini kanitlamiscasina, bu tür yalvarmalardan sonra, gazetecilerin serbest birakilmasi, yine bu "tek kisi" tarafindan saglanmisti. ANADOLU KADINI, MILLI MÜCADELENIN ASLI UNSURLARINDANDI!.. Osmanli Imparatorluguna ait topraklarin paylasilmasina yönelik olarak, emperyalist ülkelerce Anadolu"nun çesitli bölgelerinin isgal edilmesine karsi verilen mücadelede, Anadolu Kadinin bu mücadelede oynadigi rolü göz ardi etmek, bu mücadelenin anlasilmamasi ya da eksik anlasilmasi anlamina gelir. Bilindigi gibi bu ülke, bu yüz yilin baslarindan itibaren Ingilizler, Fransizlar, Italyanlar, Yunanlar ve Ermeniler tarafindan isgal edilmisti. Hilafetin bulundugu merkez Istanbul da isgal altindaydi. Ancak bütün bu olumsuzluklara ragmen kadiniyla, erkegiyle, genciyle, ihtiyariyla ve hatta çocuguyla organizeli, birbirinden haberli olmasa da, -Mustafa Kemal henüz Padisah tarafindan görevlendirilmemisti bile- bu isgali sona erdirmek için, Anadolu bütünüyle adeta ayaga kalkmisti. Kadinlar yaptiklari mitinglerle -özellikle de Sultanahmet Meydani"nda H. Edip Adivar"in konustugu miting- bir taraftan kendileri fiilen mücadeleye katiliyorlardi, bir taraftan da top yekun bütün bir halk, bu mücadelenin saflarina katilmaya davet ediliyordu. Iste bu amaçla kadinlar mücadelelerini daha organizeli yapmak için, ülkenin çesitli bölgelerinde çesitli isimler altinda kurduklari cemiyetler halinde örgütleniyorlardi; bunlarin arasinda yaygin olarak örgütlenen ve birçok ilde subelerini de açan Anadolu Kadinlari Müdafaa-i Vatan Cemiyeti de vardi. Böylesine kutsal bir mücadelede Anadolu kadini, sadece ordunun yardimci hizmetlerine katkida bulunmakla yetinmemis, mücadelenin her safhasinda yer alarak, baska ülke-lerde benzeri olmayan kahramanliklar sergilemistir. Anadolu kadini, yerine göre, cephe gerisinde cephaneyi, yaralanan milisi/askeri, hastalanan hastayi ve ikmal maddelerini sirtinda ya da kagnilarda tasirken, yerine göre de elinde silahi ile gönüllü olarak cepheden cepheye kosarak milis kuvvetleri ile birlikte savasa katilmistir. Hilafetin ve ülkenin kurtarilmasi için bu savaslarda, isimleri bilinenlerin haricinde, çok sayida isimsiz kahraman Anadolu kadini gençligin baharinda iken sehit olmustur. Çünkü, basta Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi Efendi"nin fetvasi olmak üzere bir çok fetva onlar için vazgeçilemez olan bir kutsal hedefi gösteriyordu ki o da; ya sehit olmak ya da gazi olmakti. Denizli Müftüsü fetvasinda söyle diyordu; "...Bizler simdiye kadar esir yasamadik ve yasamayiz. Silahimiz yoksa sapan tasiyla düsmana karsi çikmak ve onu tepelemek her Türk ve Müslümana farz-i ayndir. Fetva veriyorum..." Iste bu fetvalar dogrultusunda Anadolu insani; kadini ile erkegiyle, müstevli devletlere karsi adeta ayaga kalkmisti. Nitekim bu kadinlardan, "Gördesli Makbule Hanim 1921"de, evlendikten hemen sonra kocasiyla birlikte bir çete örgütlemisti. Bu çete, birkaç ay boyunca düsmani hayli hirpaladi. Gördesli Makbule Hanim savas alaninda sehit düstü." Yine, Tayyar Rahmiye Hanim Güney cephesinde 9. Tümene bagli bir gönüllüler müfrezesine komuta ediyordu. Bu müfreze, 1 Temmuz 1920"de Osmaniye"deki Fransiz müstahkem mevki karargahina saldirma buyrugunu aldi. Tayyar Rahmiye Hanim, buranin ele geçirilmesinden az bir süre önce can verdi." Yine, "Anlatildigina göre, bir Türk kadini sirtinda çocuguyla cepheye, bir araba dolusu mühimmat ve cephane götürmektedir. Yagmur yagmaya baslayinca, cephaneler islanmasin diye çocugunu sardigi örtüyü hemen çikarip cephanelerin üzerine örter. Iki öküzün çektigi arabada, siperlere erzak tasimakla görevli bir kadinin öyküsü de, sik sik dile getirilir; Öküzlerden biri düsman kursunlariyla agir yaralanir. Kadin ve yanindaki iki çocugu öküzün yerine kosularak arabayi çekmeye devam ederler. Sirtlarinda süt bebekleriyle, cepheye yiyecek-içecek tasiyan kadinlarin öyküleri de anlatilan ilginç olaylardandir. Gene, Sakarya savaslari sirasinda, 23 Agustos 1922"de cepheye cephane tasiyan konvoydaki hamile bir kadin, dogum yapar. Hemen cephe gerisine göndermek isterler; fakat o reddeder: "Ben bunlari nasil birakirim? Ordu cephane bekliyor." Iste, Anadolu kadini; gerektigi zaman çocuguna analik, kocasina eslik, gerektigi zaman da savasta en ön saflarda savasarak sehit düsmenin ne kadar kutsal oldugunu bilecek kadar inanç sahibi idi. Mustafa Kemal de 21 Mart 1923"te Konya"da Kizilay"in kadin kollarina hitap ederken, Anadolu kadinini söyle degerlendirmektedir; "...Çift süren, tarlayi eken, ormandan odun, kereste getiren, mahsülati (ürünleri) pazara götürerek paraya kalbeden (çeviren), aile ocaklarinin dumanini tüttüren, bütün bunlarla beraber sirtiyla, kagnisiyla, kucagindaki yavrusu ile, yagmur demeyip, sicak-soguk demeyip, cephenin mühimmatini (savas gereçlerini) tasiyan hep onlar, hep o ulvi (yüce), o fedakâr, o ilahi Anadolu kadinlari olmustur..." Dolayisiyla, Anadolu"nun bu rolünü -kadini ile erkegiyle- göz ardi ederek Milli Mücadelenin kazanilmasini "tek kisi"nin kahramanligina ya da dehasina baglayarak anlatanlar, Milli Mücadeleyi kazanan ruhu anlayamayanlardir. |
Kurana,hakaret Afganistan,Vakitya da
Abdurrahman Dilipak
Müslümanların malına, canına, namusuna, kutsalına yapılan saldırılar bitmek bilmiyor.. Ebu Garib de yaşananları unutmadık. Guantanamo"dan gelen haber tam anlamı ile bir alçaklık.. Haber birçok İslâm ülkesinde şok etkisi yaptı.. Afganistan"da sert protestolara sebeb oldu.. Bu arada bir haber de Kudüs"ten geldi. Kudüs"teki Mescid-i Aksa"ya roket saldırısı planladıklarından şüphelenilen 9 Yahudi 22 Nisan"da gözaltına alınmış ve 2 hafta sonra serbest bırakılmıştı.. Bunların üstüne üstlük, Hollanda"dan sonra Almanya ve Fransa"nın Türk özel havacılık şirketi Onur Air"in uçuşlarına yasak getirmesi yeni bir tartışmayı da beraberinde getirdi. Biz hep söylüyoruz: Bir kişiye yapılan bir haksızlık, bütün bir topluma yöneltilmiş bir tehdittir. Eğer Vakit Almanya"da yasaklandığında sesinizi yükseltseydiniz, bugün Onur Air"i engellemeye kalkanlar iki kere düşünürlerdi.. Eğer yaptıkları yanlarına kâr kalacaksa, hiçbir hesap sorulmayacaksa; bu durum birilerinin cür"et ve cesaretini, saldırganlığını artırmaktan başka bir işe yaramıyor çünkü. Bütün bu olaylar, Batının çıkarları sözkonusu olduğunda ilkelerini nasıl bir kenara bıraktıklarının açık ve somut bir göstergesi. Hollanda kendi iki şirketini kayırmak adına Onur Air"in uçuşlarını yasaklama girişiminde bulunmuş, ardından Almanya ve Fransa da aynı yönde kararlar almışlardı.. Neyse ki Belçika, Onur Air"e iniş-kalkış izni vermiş ve Türkiye de hemen karşı atağa geçerek, Hollanda, Almanya ve Fransa charter uçaklarına karşı misillemede bulunmuştu.. Bu tür olaylar, Batılı ülke yöneticilerinin şuuraltını ele veriyor.. Bu durum bir "suçüstü" halidir.. Özellikle de, Almanya ve Fransa gibi Avrupa"nın iki lider ülkesinin, hukuk dışı / haksız bir girişime anında destek vermesi oldukça düşündürücüdür.. Fırsat eşitliği, gümrük birliği, serbest rekabet, korumacılığın sınırlandırılması anlaşmaları bu son iki örnekte ne kadar pamuk ipliğine bağlı konular olduğu gözler önüne serilmiş oldu.. Bana kalırsa Vakit ve Onur Air olayı birlikte değerlendirilmeli ve konu sıkı bir şekilde takip edilmelidir. Hani derler ya, evin hanımı kırınca "hayırdır inşallah" derlermiş, hizmetçi kırarsa "kör müsün" diye azarlarlarmış. Hukuk devleti, insan hakları gibi konular Batılı ülkeler tarafından ihlal edilince iç işleri ile ilgili istisnai bir durum oluyor, ama bizim gibi ülkelerde olunca dış ülkelerin müdahalesine ve aşağılamasına sebeb olan bir hak ihlali şeklinde takdim ediliyor. Düşünün Türkiye, kendi şirketlerini kayırmak için haksız bir şekilde bir Alman havayolu şirketine yasaklama getirse ne olurdu? Michel Houellebecq isimli biri 2002"de yazdığı bir yazısında İslâmiyet"ten "en salak din" diye bahsedince k, ırkçılık ve din ayrımcılığı yaptığı suçlamasıyla Müslümanlar bu adamı mahkemeye verdi. Sonuç; bu adam bu sözlerinden ceza almadı. Çünkü mahkeme bu sözlerin ağır hakaret içermediğini açıkladı. Müslümanlara hakaret serbest, ama Batılı değerleri ve Yahudileri eleştirmek en ağır suç. Anti Amerikan yayın yapmak suç. Onlar bizi öldürecek, soyacak, aşağılayacak, kutsalımıza hakaret edecek ve biz de efendilerimizi / cellatlarımızı alkışlayacağız. Bizden istedikleri bu! Şimdi bize laf ile onlarca liberalizm, insan hakları, hukuk devleti, serbest piyasa dersi verenlerin, bir yandan da, kendi evlerindeki seyyielerle de uğraşmaları gerek.. Konrad Adaneuer ya da Frederic Eberth, Frederich Neuman vakıflarının bu hukuk dışılıklarla ilgilenmeleri gerek.. Unutmayalım ki, bugün Türkiye"deki hukuk dışılıkların arkasındaki kadrolar ve mevzuat yığınının oluşmasında en büyük sorumluluk sahibi darbeci güçlerin arkasında bugün bize insan hakları dersi veren Batılılar ve ABD vardı.. Saddam"ın arkasında da onlar yok mu idi, düne kadar?! Batılıların çifte standartlı davrandıklarını biliyoruz.. Tarihte de böyle idi, dün de böyle.. Kuşkusuz biz Batılılara kızıp, insan hakları ve hukuk devleti taleplerinden vaz geçecek değiliz.. Ama bu gerçeği de görmemiz gerek.. Onur Air konusunun bu kadar sıcak ve yakın bir şekilde takibe alındığı bir zamanda, hükümetin ve bu konu ile ilgilenenlerin Vakit"in durumunu da dikkate almalarını bekliyoruz. Selâm ve dua ile. <a href="redirect.jsp?url=http://www.vakit.com.tr/detail.asp?id=10094" target="_blank">http://www.vakit.com.tr/detail.asp?id=10094</a> |
Evet!
Herkez ilk önce insan olmali ve iyi bir insan olmak icin iyi bir müslüman olmak gerek, cünkü Islamin insana verdigi degeri hicbir dinde veya ideolojide bulamazsin. En iyi ahlak Islam ahlakidir.
|
*kopfschüttel* o.T.
ohne Text
|
Korkma benim gibiler varken
bir sey olmaz....
Hani derler ya... vatandaslari vatandaslara karsida yönetmek gerek... nede olsa herkes bir devlet Üstadi Zekasina sahip degil... hele hele bilgisine hic |
Der singt Scheisse.... kann überhaupt
nicht singen...
Der soll erst mal Gesangsunterricht nehmen.... |
Ilk Islam Aleminde Kemalistler
kadinlara secme ve secilme hakki vermislerdi....
DÜNYADA BIR ILKDI...... hatta TR cogu AU Ülkelerinden cok cok daha önce jadinlara bu haklari tanimisti.... Ama kara HOCAkolikler bunu nerden bilsinki.. cünkü girmisler onlarin kilotuna cikmazlar disari |
Evet yapmislardir
AZimendilerde HZ. Isanin resmini kilotlarina yapistirarak gezinirken... DIN adina göbek atan ALLAHSIZLAR vardi....
Bil bakalim kimdi bunlar ?? |
Yaz bakalim
Lugatta yazmaz... cünkü TR ce degil... Arabisch...
Peygember ist Persich... hadi yaz anlaminida aydinlat bizi |
Her uzman kendi alaninda bir MEHDIDIR
das ist nun mal soooo....
Olayi bilen kavrayan her kimse Mehdilik yapar.... Sen uzman olmayip yapamiyorsun baska |
Hangi Lugattan ???
kaynak ver
|
Elbet ondada haklisin... anladigin lisan
da olmasi lagzimki... Allahi kavrayasin..... önemli olan kulladigin kelimelerde o anlami kavrayabilmen...
Yoksa bos HARFLERLE namaz olmaz |
O Kurana dayatmadir
Sence HZ. Isa göklere gitmemismidir ???
Naaaaaaa ne dersin ??? Hatta Cogu möchte gern Müslümanlarda HZ. Isanin göklere gittigine inanmakta |
Cool o.T.
ohne Text
|
Evet resmen gidiyor...
yasakmi... ???
Kim ve nerede yasaklanmis... VE NE ICIN yasklamis.... Nedeni olsa gerek... nedensiz sey SAFSATADIR... HAdi o genis bilginle cevapla bakiim |
Alle Zeitangaben in WEZ +2. Es ist jetzt 11:35 Uhr. |