Vaybee! Forum

Vaybee! Forum (http://localhost/forum/index.php)
-   Gesellschaft & Soziales (http://localhost/forum/forumdisplay.php?f=398)
-   -   Religion & Glauben (http://localhost/forum/showthread.php?t=4272)

17.05.2005 19:19

Bin kein Türkisch Nazi o.T.
 
ohne Text

17.05.2005 19:22

Was ist dein Problem man
 
Allahin manyaklarida DIN adina savasa cikarsalar böyle olur iste....

Yalvarsinlar Allahlarina onlara yardim etsin....

Muhammedin Allahi yardim etmez... ancak HAKLI olana eder....

17.05.2005 19:23

IM gegenteil... Sie erhät es zurück
 
aber auch nur dann.... wenn man es Objektiv wiedergibt..... das ist RELIGION IN BEST FORM...... nur wie es in Tefsir steht... also die Universelle bzw. Zeitlose Deutung....

Alles andere ist SAFSATA

17.05.2005 19:25

Noch was... laber die Leute hier mit
 
Politik nicht Voll....

Isinize gelsede gelmesede Dünya Demokratiklesmede sürecine girdi bile... bugün Kuveitte bile kadinlara secme ve secilme HAKKI verildi.....

Wurde auch ZEIT..... bu ne ya.... karilar nur SEX SKLAVEN..... BU DINSE..... CÖPE ATIN....

Kadinlari assagilamak kesinlikle Islam DININE aykiridir... ama Mürid DINDE mevcuttur... yani KARA HOCA DININDE

balikiz 17.05.2005 20:47

milliyetci = irkcilik
 
= unislamisch!

keabus 17.05.2005 20:48

CAHILLER ANLAMAZ
 
AVRUPADA HITLERI BISMARCKLARI ÖGRENMIS OLANLAR
KENDI TARIHLERINE BIR BAKMAMIS OLANLAR


NE ÜLKÜCÜLÜGÜ BILIR NEDE MILLIYETCILIGI

BUNLARIN HEPSINI TOPLASAN BIR BILGILI KÜLTÜRLÜ INSAN ETMEZ



BUNLAR ANCa LAK LAK ETMESINI BILIR



TSK LER

keabus 17.05.2005 20:50

SEN NE ANLARSINDA YAZIYORSUN
 
ANLAMADIGIN KONUYA YAZMA BIRSEYLER


MILLIYETCILIGIN NE OLDUGUNU BILMEYEN IRKCILIGIN NE OLDUGUNU BILMEYEN BURAYA GELIP FELSEFE YAPIYOR


SEN MILLIYETCILIGIN M SINI ÖGRENDE GEL YOKSA ELESTIRILERIM AGIR OLUR BALIKIZ

cimbomyilmaz 18.05.2005 00:07

Milliyetcilik Refah demek cahiller!!!!!!
 
selam,

yahu burda yaza yaza kanser oldum. kardesler, ben irkciliga karsiyim ve Atatürkcü bir Milliyetciyim.
Allah askina aranizda hic alti oku taniyan var mi? alti ok da hem milliyetcilik hem halkcilik hem devletcilik hem devrimcilik vs. var.

kendini Türk gibi hisseden ve kendini öyle gören herkes Türktür. Bu irkci olmayan milliyetcilik anlayisi osmanlinin bir mirasidir cünkü osmanlidada irkcilik yoktu.

Siz ne kadar konusursaniz konusun. Türkiyede milliyetci bir reaksiyon var ve bu devlete de yaniyacaktir. Türkiye bir restorasyondan gececek.

Cahiller, cahiller sizi. Vatan elden gittigi zaman, Öksüz ve milletsiz kaldiginiz zaman ancak o zaman topraklarimizin degerini anlarsiniz. Insan haklari ve demokrasi nutuklari hikaye. Bati Türkiyeyi bölmek istiyor ve ondan sonra yeni bir yugoslavya. Ozaman bakalim insan haklarini savunan olacak mi?
Türkiye Türklerindir
Türkiye Türk milliyetciligi üzerine kurulmustur
Türk vatandasligi tasiyan herkes Türktür

Bu esaslari herkes kabul etmek zorundadir. Burada almanyanin anayasasini nasil kabul edioyrsaniz Türkiyeninkinide kabul etmek zorundasiniz...

xstudentxnrw 18.05.2005 00:57

Gercek anlamda müslüman olmaya calis
 
Vatan sevgisi ve insan sevgisi o zaman zaten sende olmasi lagzim. Gerisi FASAFISO!

xstudentxnrw 18.05.2005 01:00

Kendini mehdi zanneden biri???
 
Kafayi yedin galiba sen? Adam ne yaptiysa orasina burasina zivistirdi.. Hindistanda, ingilizlerin destegi ile ayni olaylar olmus bir asir önce. Simdi ayni oyunlar sanki Türkiyede oynaniyor!!!

xstudentxnrw 18.05.2005 01:49

Mehdinin gercek anlamini bilmeden
 
konusan sen degilmisin? Lugatdan sana anlamini yazayim istersen ;O)

xstudentxnrw 18.05.2005 08:00

Evet, Namazi türkce kilmamakta lagzim
 
:O)

xstudentxnrw 18.05.2005 08:16

Mehdi kavrami üzerine!!!!!!!!!!
 
Herseferinde oldugu gibi bazi seyleri karistiranlar oluyor.

Lûgattan:
Hidayete eren veya hidayete vesile olan. Sahib-üz-zaman.
&lt&ltHususi ve sahsi bir tarzda Allah"in hidayetine mazhar olan, kendisine Cenab-i Hak tarafindan yol gösterilen&gt&gt manasinadir. Bu kelime ihtida(Hidayete ermek) etmis olanlar icin de kullanilmistir. Mehdiyi Resul, Mehdi-yi muntazir da denir.
Ahir zamanda gelip bütün müslümanlari Hakaik-i Imaniye ve Kur-aniyeyi cami" eserleri ile uyandiracak, dinleri takviye ve imanlarini tecdit edecek olan peygamberimiz (a.s.v.) Al"inden bir Zâttir. Hz Peygamberimizin Mehdi hakkindaki tavsfilerinde anlasiliyorki; &lt&ltCanab-i Hak kemal-i kereminden din-i Muhammedinin (A.S.V.) ebediyyetine bir alamet olarak her asirda, her fitne zamaninda Mehdi manasinda bir zati gönderip onunla Di-i Islami te"yid buyurmustur&gt&gt Mehdi-misal zatlar gelmisdir.
-----------------------------------------------

Bu daha devam ediyor. Ve bütününden anlasiliyorki, ne enis ne YNÖ, AH ve diger hatalar üzerine hatalar eden sahislar, hele hele kedine ben mehdiyim diyerekten milleti galyana getirmeye calisanlar mehdi olamiyacak.

xstudentxnrw 18.05.2005 08:26

Sence Kuranda yazan yükselis, Allaha
 
yaklasma olmamismi?

xstudentxnrw 18.05.2005 08:27

Mayolan gezmeleri senin icin dahami
 
hos?

kerio 18.05.2005 08:52

40-60 yil dini arastirmayan
 
dinden bahsetmesin bana...

bu sacma söz sunuda ifade eder, peygamberde sana dinden bahsetmesin cünkü peygamberin dini serüveni 23 seneyi gecmez.

iste bakis eksik olunca cikan sonuc da eksiktir. burada yillara degil icerige bakilir, kalite önemlidir. kaliteyi ise yillarla ölcülmez. bir Essege 100 sene yük tasitirsiniz Essek yükünün ne oldugunu 100 sene sonra yinede bilmez.

burada suda ilginctir, vatandas kendi fikrim yok ben sadece bu adamlarin yazdiklarini copy pastelerim dedi.

sen kendi sözlerini sadik olmayan bir insan oldugun icin hatirlatmada bulunayim, bir dahaki sefere kuran hakkinda birsey yazdiginda önce tefsirleri karistirip sonra yazarsan daha saglikli olur. en azindan sakat düsüncelerin 99% bertaraf edilmis olur.

kerio 18.05.2005 09:08

Sünnetullah
 
Allah"in sünnetullahindami degisiklik olmazi yaziyor fetih suresinde yoksa "manyetik" aleme gecisten dönüsmü mümkün degil?

ikincisi mirac yolculugunun manyetik alemle ne ilgisi var? manyetik alem nedir? manyetik alemin manyetik alem oldugunu kuran mi bildiriyor? manyetik aleme gecis ölümle oldugunu kim söylüyor? mirac konusunda manyetik alem nerede geciyor? bunun böyle oldugunu kim belirliyor? ya kuran belirler yada peygamber belirler, yoksa bizim bu konuda bilgimiz yoktur, olamazda.

balikiz 18.05.2005 11:22

o.T.
 
Ay nerdeyse donuma yapiyorum!

Hayret birsey! Millet nasil baskalarin ne bilip ne bilmedigini nerden bildigine sasiriyorum. Ama neyse, eger sen benim bildiklerimi daha iyi bildigini söylüyorsan, haklisindir elbet. Hast du dir schon mal überlegt, diese... ehh... „hellseherischen Fähigkeiten“ patentieren zu lassen?

balikiz 18.05.2005 11:26

genau! o.T.
 
ohne Text

latinoqueen 18.05.2005 12:06

sen mayolan geziyonda biz gezmicezmi??
 
hööö???

latinoqueen 18.05.2005 12:09

türkiyenin anayasasinada.....päääh...
 
man rede nicht bittteee...
du gehörst zu den leuten mit dem falschen patriotismus....
sieh dir die türkei doch mal jetzt an...da kann die dein fanatischer atatürk glaube auch nicht mehr weiterhelfen....
milliyetcilik he?
das sind die leute die jedes jahr bei festen überall wie blöd türkische flaggen aufhängen und 50 mal ne mutlu türküm diyene schreien...
man sein land lieben schön und gut..aber ihr übertreibt es doch jedes mal...
und dann dauert es nicht lang dass bei 23 nisan festen leute mit mhp zeichen tanzen.-...tzzzzzz

latinoqueen 18.05.2005 12:34

moralapostel o.T.
 
ohne Text

hasrett 18.05.2005 13:13

Zit bir kelam
 
HERKES ilk önce insan olmali...

Zaten akli basinda bi insan, baska bi insani din yüzünden yargilamaz...

6666mahfuz 18.05.2005 14:54

Yusuf Islam Neuss`da yine gecmis müzikle
 
Cat Stevens singt live in Deutschland



<a href="redirect.jsp?url=http://www.szon.de/news/musik/aktuell/200505010184.html

" target="_blank">http://www.szon.de/news/musik/aktuell/200505010184.html

</a>

Neuss (dpa) Yusuf Islam, als Cat Stevens bekannter früherer Popstar, singt

nach mehr als 20 Jahren wieder live in Deutschland. Der zum Islam

konvertierte Künstler werde einige seiner Klassiker bei einer Benefiz-Gala

für den Kampf gegen Landminen am 28. Mai in Neuss bei Düsseldorf

präsentieren, teilten die Veranstalter mit. Gastgeber und Schirmherr der

Gala ist Ex-Beatle Sir Paul McCartney und seine Frau Lady Heather Mills.



Stevens war mit Songs wie «Morning has broken» und «Wild World» bekannt

geworden, die sich rund 140 Millionen Mal verkauften. In den 70er Jahren

trat er zum Islam über und beendete seine musikalische Karriere, um sich

als Friedensaktivist zu engagieren. Jüngst startete er überraschend ein

Comeback und nahm mit Ronan Keating eine neue Version seines größten Hits

«Father and Son» auf.



Neuss (dpa) Yusuf Islam, als Cat Stevens bekannter früherer Popstar, singt

nach mehr als 20 Jahren wieder live in Deutschland. Der zum Islam

konvertierte Künstler werde einige seiner Klassiker bei einer Benefiz-Gala

für den Kampf gegen Landminen am 28. Mai in Neuss bei Düsseldorf

präsentieren, teilten die Veranstalter mit. Gastgeber und Schirmherr der
Gala ist Ex-Beatle Sir Paul McCartney und seine Frau Lady Heather Mills.

donpepelino 18.05.2005 16:29

batida kadinlar asaglaniyor
 
genel evlerde satiliyor ve ikinci sinif insan olarak görünüyor diyorumya kadinin eline birsecme secilme hakki veriyor sonrada ikimislini aliyorsunuz kadini hayvan pazarinda gibi satiyorsunuz

donpepelino 18.05.2005 16:46

Demokrasi Kadina Haklar Veriyormus :)
 
Kemalizm ve Kadin!..

Bilindigi gibi 5 Aralik 1934 tarihi, kadinlara siyasi
haklarin verildigi iddia edilen tarihtir. Ancak
kadinlara verildigi iddia edilen bu haklar, kadinlar
tarafindan verilen mücadele ne-ticesinde alinan haklar
olmayip, tepeden inme bir anlayisin neticesinde
Mustafa Kemal tarafindan bagislanan haklardi.
Dolayisiyla, Kemalistler tarafindan, Bati"nin bir çok
ülkesinden önce verilmekle övünülen bu haklar, Sirin
Tekeli"nin de belirttigi gibi konjonktür geregi
verilen ve buna ragmen kontrollü olarak kadinlara
kullandirilan -bazen de kullandirilmayan- türden
haklardi. Çünkü, Kemalizm kurulusundan bu yana,
tepeden inmeci, jakoben bir anlayisin tezahürü olan
tek millet, tek sef, tek devlet esasina dayali,
oportünist, çikarci, pragmatik despot bir anlayisi
temsil eden bir sistemdi. Ve bu nedenle de muhalefete
ve hatta degisik görüslere bile tahammülü olmayan bir
sistem öngörmekteydi. Bu sistem, "tek kisi"nin hakim
oldugu bir sistemdi. Ayrica, bu sistem ayni zamanda,
bu ülke insanlarini bütünüyle sadece "tek kisi"nin
belirledigi hedefe yönlendirmeyi de kendisi için asil
amaç edinmisti. Yani, ülkenin bütün insanlari için bir
tek hedef vardi; o da, o "tek kisi"nin belirledigi
hedefti. Bu hedefin disina çikanlar ya da çikmaga
yeltenenler, ülkeye ihanet suçu ile suçlanmaktan
kurtulamamislardir. Bugün bile bu "tekçi" anlayis
tarafindan belirlenen hedefe muhalif olan kisi ya da
gruplar, ayni anlayisi temsil eden, marjinal kalmis
Kemalistler tarafindan, öyle degerlendirilmiyor mu?
Iste "tek kisi" tarafindan belirlenerek çerçevesi
-adeta- duvarlarla örülen bu anlayis, toplumu tepeden
tirnaga kadar yeniden sekillendirmek için ayni tür
uygulamalara halen bugün de devam etmektedir.
Kisacasi, Osmanli"nin mirasi üzerine kurulan bu yeni
ülkenin, yeni yönetim seklinden, çikarilacak
kanunlara, halkin giyiminden yasanti sekline hatta
yeme içme seklinden, dans etme sekline kadar; bir
taraftan toplumsal düsünce, diger taraftan da
toplumsal yasanti sekli, bu tek"çi anlayis tarafindan
sekillendirilmistir. Dolayisiyla ülkeye çesitli
desiselerle hakim olan bu anlayista; Cumhuriyetin ilan
edilmesine de, kadinlara siyasi haklarin verilmesine
de ve hatta kimlerin hangi bölgelerde milletvekili
olacagina da, tek basina karar veren hep "o" tek kisi
olmustur. Ve o tek kisinin agzindan çikan bir sözle
kimi insanlar ihya olmus, kimi insanlar da
daragaçlarinda sallandirilmistir; ve bu tek kisinin
karari ile bir gecede cumhuriyet ilanina karar
verilmis, partiler kurulmus ve partiler kapatilmistir.
Hatta, "tek kisi" tarafindan alinan bu gibi siyasi
ka-ralarin yaninda, kisiler arasindaki iliskilere de
müdahale edilerek kadinlarin dans etmeleri bile, onun
emri ile olmaktaydi. Nitekim bir defasinda, "...
devlet yüksek yöneticilerinin de çagrili oldugu bir
baloda üniformali subaylarin dansetmediklerini gördü.
Gazi, bunun nedenini sordu. Komutanlardan biri, suçun
her dansa çagriyi geri çeviren kadinlarda oldugunu
söyleyince Mustafa Kemal, yüksek sesle topluluga söyle
seslendi: "Arkadaslar, dünyada subay üniformasi giymis
bir Türk erkeginin dans önerisini geri çevirebilecek
bir kadinin bulunabilecegini düsünemiyorum. Simdi
emrediyorum! Hemen salona dagilin! Ileri Mars! Dans
edin!" emri üzerine, herkesin dans etmeye kalkismasi
da, bu "tek kisi"nin otoritesinin etkisini göstermesi
bakimindan ilginç bir örnektir. Bu tür emirler sadece
dans etmeyle de sinirli kalmiyordu. Nitekim, daha
sonra ki dönemlerde ülkenin öncelikli tehdidi olarak
ilan edilen ve "Komünizm her görüldügü yerde basi
ezilmelidir" sözü mensuplari için söylenen TKP"nin
(Türkiye Komiünist Partisi) kurulmasi ile ilgili ilk
emir de yine Mustafa Kemal tarafindan verilmisti. Buna
gerekçe olarak da, Talat Pasa"ya yazdigi mektupta da
belirtildigi gibi, "gerekirse bolsevizmi de biz
kurariz" seklindeki Mustafa Kemal"in konjonktürel ve
pragmatik anlayisi idi!.. Mustafa Kemal bu güçlü
ülkelerden yana görünme anlayisini, ülke içinde
gücü/hakimiyeti tek basina ele geçirinceye ve ülke
disinda ise himayesine girdigi ülkenin güçlülügü
netlesinceye kadar devam ettirmistir. H. Edip
Adivar"in da belirttigi gibi Mustafa Kemal, gücü ele
geçirdikten sonra, emirlerine itirazsiz uyulmasini ve
kendisine karsi hiçbir elestiri geti-rilmemesini
açikça belirtiyordu. Nitekim, H.E. Adivar ile bir
konusmasinda, "Herkes benim verdigim emri
yapmalidir... Ben hiçbir elestiri, hiçbir fikir
istemiyorum... Yalniz emirlerimin yerine
getirilmesini..." istiyorum seklindeki sözlerinden de
bu durum açikça görülüyordu. Mustafa Kemal, ölünceye
kadar da, bu tavrini devam ettirmis ve iradesine -en
yakin arkadaslari dahil- hiç kimseyi ortak olarak
kabul etmemistir. Buna yeltenenlerin ise, maalesef
politik hayatlari da, sosyal hayatlari da hüsranla
sona ermistir. Kazim Karabekir, Rauf Orbay ve
arkadaslari ile ünlü hatip onbasi Halide Edip
Adivar"in -son dönemde de Ismet Inönü"nün- basina
gelenler, Mustafa Kemal"in bu tavrinin ilginç
örneklerinden sadece birkaç tanesidir.
Anlasilan odur ki, Mustafa Kemal, kendi
düsüncesinin disinda hiç kimsenin düsüncesine önem
vermezdi. Her konuda -hemen hemen- yalniz basina karar
verir ve uygulamaya koyardi. Zaman zaman, herhangi bir
konu ile ilgili olarak Çankaya Köskü"ndeki "içki
sofrasi"na çagirdigi kimselerden ise, konu ile ilgili
görüslerini almaktan ziyade, kendisinin önceden vermis
oldugu karari onlara duyurmaya yönelik olmakta idi. O
dö-nemde, Mustafa Kemal"in etrafinda bulunanlar da,
Mustafa Kemal"in bu "tek"ligini, her seyin kendi
karari ile yapildigini ya da yasaklandigini, kendi
kararlarinin aksine görüs serdetmenin hayati tehlikeyi
gerektirdigini konusmalarinda, yazilarinda dile
getirmekten de bir beis görmemekte idiler. Nitekim,
Kiliç Ali tarafindan bu durum "Aksam" gazetesindeki
bir makalede; "... Milli Kurtulus Savasini halkin
degil, sadece Atatürk"ün yaptigi" ileri sürülüyordu.
Bu yaziyi aktaran Zekeriya Sertel "Yaziyi okumamiz
bitince Ahmet Rasim Bey gözlügünün altindan bana söyle
bir bakti: -Cevap verecek misin? dedi. Sanmiyorum,
dedim. Sakin ha... Yaziyi kimin yazdigi belli. Mustafa
Kemal"le çatismayi göze almak gerekir. Bu da bugünkü
kosullar içinde delilik olur. Yaziyi hiç okumamis gibi
davran." Sertel de "Öyle yaptim" diyor.
Seyh Said kiyami nedeniyle kurulan Istiklal
Mahkemeleri de emirle, hem de tek kisinin emriyle
kurulmustu ve çalismalarini da bu "tek kisi"nin
emriyle devam ettiriyordu. Çesitli illerde kurulan bu
mahkeme-lerde, yine emirle sayisiz insan
daragaçlarinda sallandirilmisti; herhalde -dili
olsaydi- bunun en canli sahidi de Samanpazari sirtlari
idi. Daragaçlarinda sallandirilan bu insanlarin
suçlari ise, -tamaminin da- potansiyel muhalif olarak
görülmeleriydi; isin üzücü tarafi da, bunlarin
basinda, Milli Mücadele adi verilen Mücadeleyi
baslatanlar, bulunduklari bölgelerde dis düsmani cani
kani pahasina kovanlar gelmekteydi. Bunlarin arasinda,
az da olsa kendilerini tehdit etmek ve göz dagi vermek
için, yandasi gazeteciler de vardi. Bu gazeteciler,
Istiklal Mahkemelerinin "tek kisi"nin emriyle
çalistigina güzel bir örnek teskil etmektedir.
"Istanbul"un belli basli gazete bas yazarlari
Diyarbakir"daki Istiklal Mahkemesine gönderilmislerdi.
Bunlar arasinda "Tasviri Efkâr" sahip ve basyazari
Velid Ebuzziya, "Vatan" gazetesi sahip ve basyazari
Ahmet Emin Yalman, ayni gazetenin yazarlarindan Ahmet
Sükrü Esmer, gene bas yazarlardan Ismail Müstak ve
baskalari vardi. Ahmet Emin, daha yoldayken,
Adana"dan, Mustafa Kemal"e telgraf göndererek
yalvarmaya baslamisti. Affedilirse, bir daha
gazetecilik yapmayacagina söz veriyordu..." "Tek Kisi"
gücünü ve "Tek"ligini kanitlamiscasina, bu tür
yalvarmalardan sonra, gazetecilerin serbest
birakilmasi, yine bu "tek kisi" tarafindan
saglanmisti.
ANADOLU KADINI, MILLI MÜCADELENIN ASLI
UNSURLARINDANDI!..
Osmanli Imparatorluguna ait topraklarin
paylasilmasina yönelik olarak, emperyalist ülkelerce
Anadolu"nun çesitli bölgelerinin isgal edilmesine
karsi verilen mücadelede, Anadolu Kadinin bu
mücadelede oynadigi rolü göz ardi etmek, bu
mücadelenin anlasilmamasi ya da eksik anlasilmasi
anlamina gelir. Bilindigi gibi bu ülke, bu yüz yilin
baslarindan itibaren Ingilizler, Fransizlar,
Italyanlar, Yunanlar ve Ermeniler tarafindan isgal
edilmisti. Hilafetin bulundugu merkez Istanbul da
isgal altindaydi. Ancak bütün bu olumsuzluklara ragmen
kadiniyla, erkegiyle, genciyle, ihtiyariyla ve hatta
çocuguyla organizeli, birbirinden haberli olmasa da,
-Mustafa Kemal henüz Padisah tarafindan
görevlendirilmemisti bile- bu isgali sona erdirmek
için, Anadolu bütünüyle adeta ayaga kalkmisti.
Kadinlar yaptiklari mitinglerle -özellikle de
Sultanahmet Meydani"nda H. Edip Adivar"in konustugu
miting- bir taraftan kendileri fiilen mücadeleye
katiliyorlardi, bir taraftan da top yekun bütün bir
halk, bu mücadelenin saflarina katilmaya davet
ediliyordu. Iste bu amaçla kadinlar mücadelelerini
daha organizeli yapmak için, ülkenin çesitli
bölgelerinde çesitli isimler altinda kurduklari
cemiyetler halinde örgütleniyorlardi; bunlarin
arasinda yaygin olarak örgütlenen ve birçok ilde
subelerini de açan Anadolu Kadinlari Müdafaa-i Vatan
Cemiyeti de vardi. Böylesine kutsal bir mücadelede
Anadolu kadini, sadece ordunun yardimci hizmetlerine
katkida bulunmakla yetinmemis, mücadelenin her
safhasinda yer alarak, baska ülke-lerde benzeri
olmayan kahramanliklar sergilemistir.
Anadolu kadini, yerine göre, cephe gerisinde
cephaneyi, yaralanan milisi/askeri, hastalanan hastayi
ve ikmal maddelerini sirtinda ya da kagnilarda
tasirken, yerine göre de elinde silahi ile gönüllü
olarak cepheden cepheye kosarak milis kuvvetleri ile
birlikte savasa katilmistir. Hilafetin ve ülkenin
kurtarilmasi için bu savaslarda, isimleri bilinenlerin
haricinde, çok sayida isimsiz kahraman Anadolu kadini
gençligin baharinda iken sehit olmustur. Çünkü, basta
Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi Efendi"nin fetvasi olmak
üzere bir çok fetva onlar için vazgeçilemez olan bir
kutsal hedefi gösteriyordu ki o da; ya sehit olmak ya
da gazi olmakti. Denizli Müftüsü fetvasinda söyle
diyordu; "...Bizler simdiye kadar esir yasamadik ve
yasamayiz. Silahimiz yoksa sapan tasiyla düsmana karsi
çikmak ve onu tepelemek her Türk ve Müslümana farz-i
ayndir. Fetva veriyorum..." Iste bu fetvalar
dogrultusunda Anadolu insani; kadini ile erkegiyle,
müstevli devletlere karsi adeta ayaga kalkmisti.
Nitekim bu kadinlardan, "Gördesli Makbule Hanim
1921"de, evlendikten hemen sonra kocasiyla birlikte
bir çete örgütlemisti. Bu çete, birkaç ay boyunca
düsmani hayli hirpaladi. Gördesli Makbule Hanim savas
alaninda sehit düstü." Yine, Tayyar Rahmiye Hanim
Güney cephesinde 9. Tümene bagli bir gönüllüler
müfrezesine komuta ediyordu. Bu müfreze, 1 Temmuz
1920"de Osmaniye"deki Fransiz müstahkem mevki
karargahina saldirma buyrugunu aldi. Tayyar Rahmiye
Hanim, buranin ele geçirilmesinden az bir süre önce
can verdi." Yine, "Anlatildigina göre, bir Türk kadini
sirtinda çocuguyla cepheye, bir araba dolusu mühimmat
ve cephane götürmektedir. Yagmur yagmaya baslayinca,
cephaneler islanmasin diye çocugunu sardigi örtüyü
hemen çikarip cephanelerin üzerine örter. Iki öküzün
çektigi arabada, siperlere erzak tasimakla görevli bir
kadinin öyküsü de, sik sik dile getirilir; Öküzlerden
biri düsman kursunlariyla agir yaralanir. Kadin ve
yanindaki iki çocugu öküzün yerine kosularak arabayi
çekmeye devam ederler. Sirtlarinda süt bebekleriyle,
cepheye yiyecek-içecek tasiyan kadinlarin öyküleri de
anlatilan ilginç olaylardandir. Gene, Sakarya
savaslari sirasinda, 23 Agustos 1922"de cepheye
cephane tasiyan konvoydaki hamile bir kadin, dogum
yapar. Hemen cephe gerisine göndermek isterler; fakat
o reddeder: "Ben bunlari nasil birakirim? Ordu cephane
bekliyor." Iste, Anadolu kadini; gerektigi zaman
çocuguna analik, kocasina eslik, gerektigi zaman da
savasta en ön saflarda savasarak sehit düsmenin ne
kadar kutsal oldugunu bilecek kadar inanç sahibi idi.
Mustafa Kemal de 21 Mart 1923"te Konya"da Kizilay"in
kadin kollarina hitap ederken, Anadolu kadinini söyle
degerlendirmektedir; "...Çift süren, tarlayi eken,
ormandan odun, kereste getiren, mahsülati (ürünleri)
pazara götürerek paraya kalbeden (çeviren), aile
ocaklarinin dumanini tüttüren, bütün bunlarla beraber
sirtiyla, kagnisiyla, kucagindaki yavrusu ile, yagmur
demeyip, sicak-soguk demeyip, cephenin mühimmatini
(savas gereçlerini) tasiyan hep onlar, hep o ulvi
(yüce), o fedakâr, o ilahi Anadolu kadinlari
olmustur..." Dolayisiyla, Anadolu"nun bu rolünü
-kadini ile erkegiyle- göz ardi ederek Milli
Mücadelenin kazanilmasini "tek kisi"nin kahramanligina
ya da dehasina baglayarak anlatanlar, Milli Mücadeleyi
kazanan ruhu anlayamayanlardir.

donpepelino 18.05.2005 16:53

Kurana,hakaret Afganistan,Vakitya da
 
Abdurrahman Dilipak

Müslümanların malına, canına, namusuna, kutsalına yapılan saldırılar bitmek bilmiyor..
Ebu Garib de yaşananları unutmadık. Guantanamo"dan gelen haber tam anlamı ile bir alçaklık.. Haber birçok İslâm ülkesinde şok etkisi yaptı.. Afganistan"da sert protestolara sebeb oldu..
Bu arada bir haber de Kudüs"ten geldi. Kudüs"teki Mescid-i Aksa"ya roket saldırısı planladıklarından şüphelenilen 9 Yahudi 22 Nisan"da gözaltına alınmış ve 2 hafta sonra serbest bırakılmıştı..
Bunların üstüne üstlük, Hollanda"dan sonra Almanya ve Fransa"nın Türk özel havacılık şirketi Onur Air"in uçuşlarına yasak getirmesi yeni bir tartışmayı da beraberinde getirdi.
Biz hep söylüyoruz: Bir kişiye yapılan bir haksızlık, bütün bir topluma yöneltilmiş bir tehdittir. Eğer Vakit Almanya"da yasaklandığında sesinizi yükseltseydiniz, bugün Onur Air"i engellemeye kalkanlar iki kere düşünürlerdi.. Eğer yaptıkları yanlarına kâr kalacaksa, hiçbir hesap sorulmayacaksa; bu durum birilerinin cür"et ve cesaretini, saldırganlığını artırmaktan başka bir işe yaramıyor çünkü.
Bütün bu olaylar, Batının çıkarları sözkonusu olduğunda ilkelerini nasıl bir kenara bıraktıklarının açık ve somut bir göstergesi.
Hollanda kendi iki şirketini kayırmak adına Onur Air"in uçuşlarını yasaklama girişiminde bulunmuş, ardından Almanya ve Fransa da aynı yönde kararlar almışlardı.. Neyse ki Belçika, Onur Air"e iniş-kalkış izni vermiş ve Türkiye de hemen karşı atağa geçerek, Hollanda, Almanya ve Fransa charter uçaklarına karşı misillemede bulunmuştu..
Bu tür olaylar, Batılı ülke yöneticilerinin şuuraltını ele veriyor.. Bu durum bir "suçüstü" halidir.. Özellikle de, Almanya ve Fransa gibi Avrupa"nın iki lider ülkesinin, hukuk dışı / haksız bir girişime anında destek vermesi oldukça düşündürücüdür..
Fırsat eşitliği, gümrük birliği, serbest rekabet, korumacılığın sınırlandırılması anlaşmaları bu son iki örnekte ne kadar pamuk ipliğine bağlı konular olduğu gözler önüne serilmiş oldu..
Bana kalırsa Vakit ve Onur Air olayı birlikte değerlendirilmeli ve konu sıkı bir şekilde takip edilmelidir.
Hani derler ya, evin hanımı kırınca "hayırdır inşallah" derlermiş, hizmetçi kırarsa "kör müsün" diye azarlarlarmış. Hukuk devleti, insan hakları gibi konular Batılı ülkeler tarafından ihlal edilince iç işleri ile ilgili istisnai bir durum oluyor, ama bizim gibi ülkelerde olunca dış ülkelerin müdahalesine ve aşağılamasına sebeb olan bir hak ihlali şeklinde takdim ediliyor.
Düşünün Türkiye, kendi şirketlerini kayırmak için haksız bir şekilde bir Alman havayolu şirketine yasaklama getirse ne olurdu?
Michel Houellebecq isimli biri 2002"de yazdığı bir yazısında İslâmiyet"ten "en salak din" diye bahsedince k, ırkçılık ve din ayrımcılığı yaptığı suçlamasıyla Müslümanlar bu adamı mahkemeye verdi. Sonuç; bu adam bu sözlerinden ceza almadı. Çünkü mahkeme bu sözlerin ağır hakaret içermediğini açıkladı. Müslümanlara hakaret serbest, ama Batılı değerleri ve Yahudileri eleştirmek en ağır suç. Anti Amerikan yayın yapmak suç.
Onlar bizi öldürecek, soyacak, aşağılayacak, kutsalımıza hakaret edecek ve biz de efendilerimizi / cellatlarımızı alkışlayacağız. Bizden istedikleri bu!
Şimdi bize laf ile onlarca liberalizm, insan hakları, hukuk devleti, serbest piyasa dersi verenlerin, bir yandan da, kendi evlerindeki seyyielerle de uğraşmaları gerek.. Konrad Adaneuer ya da Frederic Eberth, Frederich Neuman vakıflarının bu hukuk dışılıklarla ilgilenmeleri gerek..
Unutmayalım ki, bugün Türkiye"deki hukuk dışılıkların arkasındaki kadrolar ve mevzuat yığınının oluşmasında en büyük sorumluluk sahibi darbeci güçlerin arkasında bugün bize insan hakları dersi veren Batılılar ve ABD vardı.. Saddam"ın arkasında da onlar yok mu idi, düne kadar?!
Batılıların çifte standartlı davrandıklarını biliyoruz.. Tarihte de böyle idi, dün de böyle..
Kuşkusuz biz Batılılara kızıp, insan hakları ve hukuk devleti taleplerinden vaz geçecek değiliz.. Ama bu gerçeği de görmemiz gerek..
Onur Air konusunun bu kadar sıcak ve yakın bir şekilde takibe alındığı bir zamanda, hükümetin ve bu konu ile ilgilenenlerin Vakit"in durumunu da dikkate almalarını bekliyoruz.
Selâm ve dua ile.

<a href="redirect.jsp?url=http://www.vakit.com.tr/detail.asp?id=10094" target="_blank">http://www.vakit.com.tr/detail.asp?id=10094</a>

balikiz 18.05.2005 18:05

Evet!
 
Herkez ilk önce insan olmali ve iyi bir insan olmak icin iyi bir müslüman olmak gerek, cünkü Islamin insana verdigi degeri hicbir dinde veya ideolojide bulamazsin. En iyi ahlak Islam ahlakidir.

hasrett 18.05.2005 20:10

*kopfschüttel* o.T.
 
ohne Text

18.05.2005 22:37

Korkma benim gibiler varken
 
bir sey olmaz....

Hani derler ya... vatandaslari vatandaslara karsida yönetmek gerek... nede olsa herkes bir devlet Üstadi Zekasina sahip degil... hele hele bilgisine hic

18.05.2005 22:37

Der singt Scheisse.... kann überhaupt
 
nicht singen...

Der soll erst mal Gesangsunterricht nehmen....

18.05.2005 22:39

Ilk Islam Aleminde Kemalistler
 
kadinlara secme ve secilme hakki vermislerdi....

DÜNYADA BIR ILKDI...... hatta TR cogu AU Ülkelerinden cok cok daha önce jadinlara bu haklari tanimisti....

Ama kara HOCAkolikler bunu nerden bilsinki.. cünkü girmisler onlarin kilotuna cikmazlar disari

18.05.2005 22:40

Evet yapmislardir
 
AZimendilerde HZ. Isanin resmini kilotlarina yapistirarak gezinirken... DIN adina göbek atan ALLAHSIZLAR vardi....

Bil bakalim kimdi bunlar ??

19.05.2005 00:13

Yaz bakalim
 
Lugatta yazmaz... cünkü TR ce degil... Arabisch...

Peygember ist Persich... hadi yaz anlaminida aydinlat bizi

19.05.2005 00:13

Her uzman kendi alaninda bir MEHDIDIR
 
das ist nun mal soooo....

Olayi bilen kavrayan her kimse Mehdilik yapar....

Sen uzman olmayip yapamiyorsun baska

19.05.2005 00:13

Hangi Lugattan ???
 
kaynak ver

19.05.2005 00:15

Elbet ondada haklisin... anladigin lisan
 
da olmasi lagzimki... Allahi kavrayasin..... önemli olan kulladigin kelimelerde o anlami kavrayabilmen...

Yoksa bos HARFLERLE namaz olmaz

19.05.2005 00:17

O Kurana dayatmadir
 
Sence HZ. Isa göklere gitmemismidir ???

Naaaaaaa ne dersin ???

Hatta Cogu möchte gern Müslümanlarda HZ. Isanin göklere gittigine inanmakta

19.05.2005 00:17

Cool o.T.
 
ohne Text

19.05.2005 00:18

Evet resmen gidiyor...
 
yasakmi... ???

Kim ve nerede yasaklanmis... VE NE ICIN yasklamis....

Nedeni olsa gerek... nedensiz sey SAFSATADIR...

HAdi o genis bilginle cevapla bakiim


Alle Zeitangaben in WEZ +2. Es ist jetzt 11:35 Uhr.