![]() |
:o)
Yazan Kişi: alpi001
Tarih: 09-10-04 18:05 Hey büyük Allahim; Yarindan itibaren yine yasamak istemiyecegim,Buraya yazilan zirvalari okudukca.. Nasildi ?.. Cebrail dedi ki: Hisssssssst yavas Ol !.. Rabbin namaz kiliyor.. Muhammed sordu: O"da namaz kilar mi ? Cebrail dedi ki: evet kilar Peki ne okuyarak kilar ? Sunlari okuyarak kilar: Cebrail in ve meleklerin Rabbini tesbih ve takdis ederim.. RAHMETIM ÖFKEMI GECMISTIR !.. ( Elbani;ez-Zaifa,3/571 ) Ne olur böyle seyler yazmayin !..E mi ? Aciyin yaw bana.. |
;o)
Muhahahahahahahahhahahahahahahhahahahahahaha.
Peygamber uctu Allah ile hasa Pazarlik etti O sirada musa pek öfkeliydi Filan gibi Zirvalari yazanda Söyleyende inanda Kafirdir. Hemde öyle böyle degil KIZIL KAFIR !.. :o) Bunlari yazan ben degilim; Bak Bütün Fikihlarin el birligi ile tanidigi Gelmis gecmis en büyük Hadis otoritelerinden ELBANI.. Ki Elbani Buna Uydurma demeklede kalmamis ** MÜNKER ** Ilan etmistir. |
toller beitrag!! dankeschön :-)) o.T.
ohne Text
|
:o)
Yazan Kişi: alpi001
Tarih: 09-11-04 23:37 Isra olayindaki Yürümenin Ruh ve bedenen oldugunu kabul etmeyen böyle diyenleri yalancilik ve iftiracilikla suclayn Büyük Sahabiler vardir. Hz.AISE bu Sahabilerin basinda gelir.. Söyle diyor hz.Aise: Bu sözleri Duyunca tüylerim ürperiyor,bunlari nasil söyleyebiliyorlar ? Bunlari söyleyenler Allah a da peygambere de iftira etmis olurlar.Allah hic bir besere görünmez hic bir beserle konusmaz. o gece hz. peygamber yatagindan hic ayrilmadi.Ayrilsaydi ben görürdüm. Rabbi onu o alemleri Ruhen dolastirdi. Kuran okuyanlar görürler ki Hz. Aise nin bu tavri Kuran beyanlarina ve tavrina en uygun olanidir !.. |
Ben müslüman Olarak Miraci red ediyorum
Allah Müzzemmil suresinde Namaz kilin emrini verir ki bu sure inis sirasi ile ücüncü suredir.
Isra Olayini anlatan iki sureden biri olan Isra 17 nci necm ise 23 ncü suredir. Kuran in ücüncü suresinde emredilen bir FARZ ibadeti 17 ve 23. surelerin tevili ile yaratilan bir pazarliga cevirmek Hayret edilecek bir CÜRET oldugu kadar Salaklik emaresidir. .o) |
ISLAM da KANDIL var mi ?
Yazan Kişi: alpi001
Tarih: 08-19-04 18:47 Müslümanlar Kandil gecelerini Ne KURAN in ne de SÜNNET in hic bir yerine yamayamazlar.. Öyleyse nereden cikti Kandiller ?.. PIYANGO dan mi ?.. Ne ashab in ne peygamber in hayatlarinda böyle uygulamalar yoktur.. SUURLU Müslümanlar Ilimlerin gösterip Kandilleri Islam icinde aciklarlarsa pek sevinirim :o) HAK RABBINDEN GELIR !.. Sakin bundan kuskuya düsenlerden olma.. Sevgilerimle |
ÜC AYLAR nereden cikti ?
Yazan Kişi: alpi001
Tarih: 08-18-04 22:22 KURTULUS AYLARI GELDI ey AHALI.. Cennet Nehri RECEP GÜNAHLARINIZI YIKAYACAK :o) Üc aylar Disinda her halti yiyebilirsiniz..Nasilsa RECEP yikayacak.. ** Bu aylar cahiliye toplumunun kutsadigi aylardir onlari kutsamayi durdurun ** Ibn ABBAS ( Ebu SAME; 168 /170 ) Atalarinin Yani MÜSRIKLERIN ne adeti varsa bunlar onu din yapmis adinada utanmadan Islam diyorlar.. Tekrar Sorayim..Bu aylarin kutsal oldugu nereden cikti ?.. Konu hakkinda bilgi sahibi olmak isteyenlerin Maide Suresi 2 den 97 ye kadar olan ayetleri okumalarini öneririm.. Arablarin kutsal ilan ettikleri aylarda saldirilaria ve capulculuklarina ara vermeleri halinde Müslümanlarin da silah ve zora basvurmayacaklarini göreceksiniz.. Eshuru"l HURUM ( Haram aylar ) Bu aylarda Müslümanliga hic bir kutsiyed yoktur. Eger arablar tahüdlerine sadik kalip kan dökmezlerse Müslümanlarin da Kan Dökülmemesi ve haksizliklara dur denilmesi acisindan bu Kutsal müsrik aylarina verdigi destek ve zor a bas vurmamak vardir.. simdi Putperestler gibi Müslümanlar bu aylari Kutsal piyango aylari ilan edip recep nehrinin ( Cennet de ) Günahlarini yikayip temizlemesini bekliyor.. Bu ap acik bir sapikliktir.. Hoscakalin |
HIZIR KIM ?
HIZIR KIM ?..
Nereden cikti ?-- CIKLETTEN mi ?.. Piyangodan mi ?.. Kuran yani Allah Bu adami tanimiyor.. Amma velakin bu yobazlarin ITFAIYESI :o) Bir acikliyan cikmayacak mi ?.. Hizir kim ?.. ** Yazan Kişi: Alpi003 Tarih: 07-20-04 17:58 Muhahahhahahahahahahhahahahaha.. Cok etkilendim cok tesekkür ederim... HIZIR i bulamadin mi bir yerde ?.. Hani senin basin SIKISINCA gel dedigin HIZIR !.. Cat burada cat kapi arasinda.. cat musa ile cat ilyas ile.. Yobaz Büyüklerimizin en yakin arkadasi.. ama kim ?.. nedir ?.. Cin mi peri mi insan mi ?.. Vallahi Bu kadar Sanli bir adami kuran tanimiyor.. :o) |
SIRK !!...
Merhaba;
Islam in Bu hallere düsmesinin en büyük sebeplerinden birisi de TEVHID in Bilinmemesi degil SIRK in bilinmemesidir. Islam in bir numarali Saptiricisi olan EMEVILER tevhidin ögrenilmesine engel olmadilar.. Ama SIRK in ne oldugunun Ögrenilmesine engel oldular.Bu da Müslümanligi Bu Günkü Hale getirdi ve büyük bir felakete sebep oldu. KURAN Allah da dahil her seyi ** ZITLIK ** esasina göre tanitir. Varlik ve olusu tanimada temel ilke Zitliktir. DIN de ZITLIK ilkesi ile taninir. DIN de bu Ilke: TEVHID SIRK polaritesi ( Kutuplari ) halinde isler . Bunun en carpici Görünümü Tevhid in formül cümlesi olan kelime-i tevhid de dikkat ceker. ** LA ILAHE ILLELLAH ** Allah dan baska Ilah Yok ! Bu formülün kelime cevirisi Söyledir: Hic bir ILAH YOK ! sadece ALLAH var ! Dikkat ediniz önce sahte ilahlar siliniyor sonra ALLAH öne cikariliyor. yani var olani göstermeden Önce YOK tanitiliyor. Kelime-i tevhid Kuran dininin kabullerinde en kücük ayrintilara kadar her alanda isler Din in adi ISLAM Konulmustur..islam teslimiyet demektir. Tevhid formülünü Uygulayalim: Hic bir teslimiyet YOK ! sadece ALLAH a teslimiyet var ! Islam ALLAH a teslimiyettir demek: IS in YARISIDIR ! Diger yarisini tamamlamak icin söyle seriz : ISLAM Allah dan baska hic bir Kudret e TESLIM OLMAMAKTIR ! Simdi Emirler den biri olan NAMAZ i ele alalim: Formül cümle NAMAZ a Uygulanmadan Gercek namaz i anlamak Mümkün olmaz ! HIC BIR NAMAZ YOK ! SADECE ALLAH icin NAMAZ VAR ! devam: HIC BIR SECDE YOK ! sadece ALLAH icin SECDE VAR ! HIC BIR ORUC YOK ! sadece ALLAH icin ORUC VAR ! TEVHID bu sekilde hayati yasayan insan ile Hayati veren Allah arasinda sürekli bir beraberlik kurar. Buna KURAN Dilinde: IHSAN denir ! ve Ihsan CEBRAIL tarafindan tanimlanmistir: HER AN ALLAH i GÖRÜYORMUSSUN GIBI DAVRANMAK ! Sen onu görmüyorsan O seni Görüyor.. SIRK iste bu IHSAN bilincini ZEDELIYEN-PARCALIYAN ILLETTIR ! Bunun icindir ki DIN i Gönderen Allah in en büyük hedefi SIRK tir ! KURAN ne Ateizm den söz eder ne de DINSIZLIKTEN ! Felsefi alanda Ateist DINSIZ insan YOKTUR ! KURAN sahte ILAH sahte DIN den sikayetcidir ATEIZM den - DINSIZLIKTEN degil ! Bu gün dünya SIRK in pencesinde-dir. Insanligin Büyük cogunlugunun SIRK e bulasmamis bir Iman dan yoksun oldugu ve olacagi KURAN in acik beyanlari arasindadir. (/ yusuf 106 ) SIRK in Insani Allah a Yaklastirici arac ve araci Ilahlari gerekli gören yaklasimina KURAN iki Cevap vermistir: Birincisi Kaf suresinin 16.ayetidir ki Allah i insana SAH damarindan yakin göstermekle degil aracinin ARA nin bile olmadigini Ortaya koymus SIRK in Temel Kanitini temelsiz ve Gecersiz KILMISTIR Ikinci cevap insanlik dünyasina inen ilk surelerde ifadeye konmustur: Ücüncü sure olan MÜZZEMMIL ile dördüncü Sure olan MÜDDESSIR de..Ilginctir Bu cevap Surelerin ikisinde de 11nci ayettir. ** ´Benimle O nimete bogulmus yalancilari bas basa birak ! ** (3 / 11 ) Ve: ** Benimle yarattigim kisiyi Bas basa Birak ** (4 /11 ) Bu bir tekrar degildir..Kuran da tekrar yoktur ! ayni mesaj iki ayri espri icinde verilmistir: ISTER IMANLI ISTER INKARCI OLSUN, iki halde de Allah ile insan arasinda YAKLASTIRICI kabul EDILEMEZ ! Yaklastirci Kabul edilmemesinin Din e olan Uzantisini da Görelim : DIN sinifinin ,DIN kiyafetinin, Ibadette LIDER zorunlulugunun,Ibadet Icin MABET-MEKAN zorunlulugunun,VAFTIZ ve AFAROZ un bulunmamasi... TÜM YERYÜZÜNÜN MABET kabul edilmesi bu uztantilarin önde gelenleridir. Sizlere vaktim olunca.. Bu Gün DIN adi altinda sunulan SIRK i ve MÜSRIKLERI Sefaatcilik Firkacilik-Hizipcilik Peygamberler arasinda HIZIPCILIK Kitaplar arasinda FIRKACILIK Basliklari altinda verecegim.. Lütfen SIRK i DINSIZLIK olarak almayin Bu Müsriklerin yani Bu Gün ISLAM i herkasten Cok sahiplenmeye calisanlarin Hz.Muhammed i Kabe ye sokmak istemeyen tayfa nin Devami oldugunu anlatacagim Hoscakalin |
Ve..VAHSET VUSLAT a DÖNDÜ
Tam Adı
Ebu Abdullah Hüseyin Mansur el Beyzavi el-Hallâc Kısaca Mansur el-Hallâc Doğumu Miladî 858 Doğum Yeri Tur Hocaları Sehl Abdullah et-Tüsterî Amr Osman el-Mekki Sadık Dostu Şıblî Ölümü 26 Mart 922 Yaşı 65 Suçu Zındıklık Ceza Süresi 8 yıl, 7 ay, 8 gün Ölüm Fermanı "Kanı Helâl" Gördüğü İşkenceler Hapis, sürgün,eziyet, sinir tahribi,kırbaç,asma, kılıç, yakma,organların tek tek doğrandıktan sonra asılıp teşhir edilmesi "...onu katletmek icin alip goturduler, cevresinde yuzbin kisi toplandi. Gozunu hepsinin uzerinde dolastirarak: -Hak! Hak! Ene"l-Hak! diyordu. Dervisin biri ona: -Ask nedir, diye sordu. -Askin ne oldugunu, bugun, yarin ve oburgun goreceksin dedi. O gun oldurduler, ertesi gunu atese atip yaktilar. Ucuncu gun de kulunu ruzgara verdiler. Ardindan oyle guldu ki gozlerinden yas geldi. Sonra kendisini seyreden topluluga dondu. Gozune Sibli ilisti. Cagirdi: "Ey Ebu Bekir, yaninda seccade var mi? Ser suraya!" Sibli seccadeyi serdi, Hallac iki rekat namaz kildi.Birinci rekatta Fatiha"dan sonra su ayeti okudu: "Andolsun ki sizi biraz korku, biraz aclik, biraz da mallardan, canlardan ve urunlerden yana eksiltmeyle imtihan edecegiz. Sabirli olanlara mujdele!" (Bakara Suresi, 155) Ikinci rekatta Fatiha"dan sonra su ayeti okudu: "Her benlik olumu tadacaktir. Sizi, bir imtihan olarak hayir ve ser ile de imtihan ediyoruz. Sonunda bize donduruleceksiniz." (Enbiya, 35) Namazi bitince dua etti: Ve Dökülen kanlar Ciceklere Dökülen Gözyaslari Incilere Ve vahset VUSLAT a döndü.. Bu Insani Bu yobazlar katlettiler.. Hani Bu Gün MEZHEP diye ANIRANLAR KURAN i Mensuh sayanlar... Allahım, Sana kavuşmama engel olan, Senin yolunda rahatça yürümeme mani olan ayağımdaki bu diken, benim kendi varlığımdır. Bu sebeple, kendimden uzaklaşmak, kendimi kendimden kurtarmak isterim... " " Gözümüze bak da Hakk" ın cemalini gör. Çünkü bu, gerçeğin kendisi ve katıksız bilginin ışığıdır. Hak da kendi güzelliğini bizde seyreder. Sakın bu sırrı açıklama, kanını yerlere dökerler. " " Allahım! Sen, sana isyan edenlere bile sevgi beslerken senin için işkenceye uğrayanlara rahmet etmeyeceğin nasıl düşünülür? " |
Palavra dan DIN olmaz
Bahsettigin olay buyuk bir dinin kutsal saydigi bir olay ve de gecedir..
** Davanizda sadiklardansaniz ayetlerinizi getirin !.. Koca kari Masllarini ISLAM a yamayamazsiniz.. Esas saygisizlik ve SATANISTLIK budur !.. |
Edepsize edepsiz demek küfür galiba ...
Bir insan edepsizlik ediyorsa edepsiz denir. Yasliya yasli dendigi gibi.
|
Herkese laf yetistirmek icin
kendini bu kadar zorlaman sart mi Cecenkizi??
Dat et kendini gulunc duruma dusuruyorsun.. |
sen tek gitt
haklisin adanalilar gercekten cok küfür ederler ama ben onlardan degilim ben beni yaratana asla öyle kötü söz söylemem
ve ben huriler icin allaha ibadet etmiyorum allah benden razi olsun o bana yeter cok bile ama sen illa cehennemede macara yasamak istiyorsan güle güle git ben senden uzagim ben alemlerin rabbi olan allahdan korkarim selamlar adanali |
seni bir türlü anlamadim
gelmisin burda sirki ayetlerle anlatiyorsun cok büyük bir bilgili gibi sonra hizir yok cinmi insanmi bulamadim
sure 18 kehf suresi ayet 71,72,74,75,77,78 okursan kurani basdan sona kadar bulursun eger bir yanlisim varsa ve ya seni yanlis anladigysam söyle |
vay o.T.
ohne Text
|
vay
mirac yani yok veya peygamber efendimiz hic miraca cikadimi demek istiyorsun
eger sen kurani tefsir edebiliyorsan baskalarin yazisini bize sunmuyorsan bu ayetlerde nedemek istiyor sure 94 insirah ayet 1 sure 53 necm ayet 12,18 ama sureleri tüm oku sonra bana tefsir et selamlar adanali |
peki
sen imami agzami tanirmisin odami kafirlerdendi?
yoksa müminlerden miydi ? bakalim agzindan daha neler cikacak |
hayatinda hic sana dürüst olmayi
ögretmedilermi? birisine edepsiz demek küfür"dür.
küfür allaha ihanet"tir. allah barisi sevenleri sever. küfür edenleri degil. dürüst insan özür diler, senin gibi yanlisi savunmaz. ama sende dürüstlük ve dogruluk ne arar, simdiye kadar hep seni zorladikta, düsünmeye basladin... ne yazik |
Hani HIZIR ?..
60-Bir vakit Musa genç hizmetçisine demişti ki: " İki denizin birleştiği yere varıncaya kadar durmayacağım, yahut senelerce gideceğim."
61-Bunun üzerine ikisi de iki denizin birleştiği yere vardıklarında balıklarını unuttular. O zaman balık denizde bir deliğe doğru yolunu tutmuştu. 62-Bu şekilde geçtikleri zaman genç hizmetçisine: "Getir kuşluk yemeğimizi; gerçekten biz bu yolculuğumuzda yorulduk." dedi. 63-Genç: "Gördün mü dedi kayaya sığındığımız vakit doğrusu ben balığı unuttum; onu hatırlamamı muhakkak şeytan unutturdu. O şaşılacak bir şekilde denizdeki yolunu tutmuştur." 64-Musa da dedi ki: "İşte aradığımız oydu!" Bunun üzerine izlerini takip ederek gerisin geri döndüler; 65-derken kullarımızdan bir kul buldular ki, Biz ona katımızdan bir rahmet vermiş ve tarafımızdan bir ilim öğretmiştik. 66-Musa ona: "Sana öğretilen ilimden bana da öğretmen şartıyla sana tabi olabilir miyim" dedi. 67-O: "Doğrusu sen benimle beraber olmaya sabredemezsin. 68-Havsalanın almadığı şeye nasıl sabredeceksin!" dedi. 69-Musa: "İnşallah beni sabırlı bulacaksın ve senin hiçbir işine karşı gelmem." dedi. 70-O: "0 halde eğer bana uyacaksan, bana hiçbir şey hakkında soru sorma, ta ki ben sana ondan söz açıncaya kadar." 71-Bunun üzerine ikisi beraber gittiler; nihayet gemiye bindiklerinde tuttu gemiyi yaraladı. Musa:"A, içindekileri boğmak için mi yaraladın onu? Doğrusu kötü bir şey yaptın!" dedi. 72-O: "Demedim mi ki sen benimle beraber olmaya sabredemezsin?" dedi. 73-Musa: "Unuttuğum şeyle beni suçlama ve bu işimden dolayı bana güçlük çıkarma!" dedi. 74-Yine gittiler nihayet bir oğlana rastgeldiler; tuttu onu öldürüverdi. Musa: "Bir can karşılığı olmaksızın masum bir cana mı kıydın? Doğrusu çok kötü birşey yaptın!" dedi. 75-"Doğrusu sen benimle asla sabredemezsin demedim mi sana?" dedi. 76-Musa: "Eğer bundan sonra sana birşey sorarsam, artık benimle arkadaşlık etme! Doğrusu tarafımdan beyan edilecek son özre erdin. 77-Bunun üzerine yine gittiler. Nihayet bir köy halkına varınca onlardan yemek istediler. Ancak onlar, kendilerini mİsafir etmekten kaçındılar. Derken orada yıkılmak üzere olan bir duvar buldular, tutup onu doğrulttu. Musa: "İsteseydin bunun karşılığında mutlaka bir ücret alırdın" dedi. 78-O: "İşte bu, seninle benim ayrılmamız olacak! Şimdi sana o sabredemediğin şeylerin iç yüzünü haber vereyim. 79-Önce gemi, denizde çalışan birtakım zavallılarındı. Ben onu kusurlu hale getirmek istedim; çünkü ötelerinde bütün sağlam gemileri gaspedip alan bir hükümdar vardı. 80-Oğlana gelince, anne-babası mümin kimselerdi. Onun bunları azgınlık ve küfür ile sarmasından korktuk. 81-İstedik ki, Rableri onun yerine kendilerine temizlikçe daha hayırlı ve merhamet bakımından daha yakınını versin. |
Adanali???? Güldürme bizi...
benim en az 10 Adanali dostum var, o gün senin yazilarini onlara gösterdim....ve bana:
"Neden onu Adana"dan kovduklarini simdi anlarsin dediler..." Adanalilar seni seviyesiz ve irticaci olarak degerlendirdi. Bizim Adana modern bir sehir dediler. Yazarlardan bahsettiler...Kültürden, Din"e saygidan.... Ama senin gibi birinin, kacmis, Almayada irticayi savunan birisinin, öz Adanali olduguna inanmiyorlar. göc etmis dediler, irticaci ve gerici. Bunu söyleyenler : Haysiyetli ve Adana"yi seven Adanalilar! |
Nerede Mirac ?
53 NECM
11-Gözün gördüğüne kalp yalan demedi. 12-Gördüğü hakkında şimdi siz, onunla tartışıyor musunuz? 13-Andolsun ki, o onu bir kez daha inişinde gördü; 14-ki, Cennetu"l-Me"va onun yanındadır. 15-ki,Cennetu"l-Me"va onun yanındadır. 16-O zaman ki, o Sidre"yi bürüyen bürüyordu. 17-Göz ne şaştı, ne (de sınırı) aştı. 18-Andolsun ki, Rabbinin ayetlerinden en büyüğünü gördü. 19-Siz de gördünüz değil mi Lat ve Uzza"yı? 20-Üçüncü olarak da öteki Menat"ı? 21-Size erkek, O"na dişi öylemi? 22-Öyle ise bu çok hayıflı (haksız) bir taksim! 23-Onlar hiçbir şey değil, sırf sizin ve babalarınızın taktığı kuru isimlerdir. Allah onlara öyle bir saltanat indirmedi. Onlar yalnız zanna ve nefislerinin sevdasına uyuyorlar. Oysa Rablerinden 94-İNŞİRAH 1. Hz. Peygamber (s.a.v.)insanlara ve cinlere peygamber gönderilince Allah"tan başka ilâhlardan ve onlara tapanlardan uzak olmak suretiyle insanlar ve cinlerle uğraşmak önce zor gelmiş, göğsünü daraltmıştı. Fakat yüce Allah ona öyle âyetler göstermişti ki bunlarla bütün o zorlukları aşma gücü ve imkanı bulmuş ve yüklenmiş olduğu her meşakkat, her şey gözünde küçülmüş idi. O şekilde ki kalbinden bütün tasa ve düşünceleri çıkarmış, ancak bir tek düşünce bırakmıştı. Çoluk çocuğun nafakası sıkıntılarını tınmaz, insanlardan ve cinlerden gelen eziyetlere önem vermez olmuştu. Hatta bunlar gözünde sinekten küçük olmuşlardı. Ne tehditlerinden korkar, ne de mallarına, makamlarına meylederdi. Şu halde "şerh-ı sadr", dünyanın değersizliğini ve ahiretin değerini bilmekten ibaret olur ki bunun benzeri En"âm Sûresi"ndeki "Allah her kimi hidayete erdirmek isterse onun göğsünü İslâm"a açar. Her kimi de sapıklığa düşürmek isterse onun da kalbini daraltıp sıkıştırır."(En"âm, 6/125) âyetidir. 1-Senin için bağrını açmadık mı? 2-İndirmedik mi senden o yükünü? 3-O sırtında gıcırdamakta olan (ve bu şekilde sana eziyet veren) yükünü? 4-Senin şanını yüceltmedik mi? 5-Demek ki, zorlukla beraber bir kolaylık var. 6-Evet o zorlukla beraber bir kolaylık var! 7-O halde boş kaldığında yine kalk yorul! 8-Ve ancak Rabbinden ümit et, hep O"na doğrul! |
Alles klar: du lehnst das Grundgesetz ab
"Adanali" böyle buyurmus:
Almancaya cevirelim: ("hahaha ben allahin kanunun dan baska kanunu tutmam ve uygulamam eger seni rahatsiz ediyorsa orasi senin problemin ve sinin gibilerin") Adanali sagt: "Ich akzeptiere außer dem Gesetz Gottes kein anderes Gesetz und praktiziere auch kein anderes..." Das heißt Adanali lehnt das hier gültige Gesetz ab, weil er sich nach den Gesetzen Allahs richten will und nicht nach den (weltlichen, deutschen) hier gültigen Gesetzen. Er lehnt die deutsche Verfassung somit ab. Anders ausgedrückt: Er steht nicht auf dem Boden des deutschen Grundgesetzes. Bizde zaten seni anlamak icin bunu sormustuk, Adanali! Bunu kullanmak bundan sonra serbest. Tesekkürler! |
Rivayetle din olmaz
Buhârî"de Mesrûk tarikiyle Hz. Aişe"den gelen şöyle bir rivayet vardır: Mesrûk der ki: Hz. Aişe"ye: "Valide hazretleri! Muhammed (s.a.v) Rabbini gördü mü"? diye sordum. O da bana "Söylediğin bu sözden dolayı tüylerim diken diken oldu." dedi. Ve arkasından şunu ilave etti, "Her kim şu üç şeyi söylerse yalan söylemiştir. Kim Muhammed (s.a.v) Rabbini gördü derse yalan söylemiştir. Sonra "Gözler O"nu görmez, O gözleri görür; o latifdir her şeyi haber alandır." (En"âm, 6/103) âyetini okudu. Her kim sana yarın ne olacağını bilirim derse yalan söylemiştir dedi ve sonra "Kimse yarın ne yapacağını bilmez" (Lokman, 31/34) âyetini okudu. En sonunda da her kim sana peygamber risaletten bazı şeyler gizledi derse yalan söylemiştir, dedi ve ardından "Ey elçi, Rabbinden sana indirileni duyur..." (Maide, 5/67) âyetini okudu. Ancak Peygamber, Cebrail"i iki defa hakiki sûretinde gördü."(1) Yine Buhârî"de, Abdullah b. Mes"ud"dan gelen iki ayrı rivayet vardır ki bunların birinde Peygamber"in, Cebrail"i altıyüz kanatlı olarak gördüğü, diğerinde ise, Cennet"ten gelen ve ufku kaplayan yeşil bir refrefi müşâhede ettiğini belirtmiştir. Bu rivayetler de gösteriyor ki görülen âyetler, Cebrail"den ibaret değildir.
|
o.T.
Imami Azam kim ?
Beser degil mi ? Yoksa benim bilmedigim Dinsel bir dokunulmazligi mi var ?.. Imam-i azam in yorumu yine imam -i azam i baglar.. Imam-i Azam in dinden anladigi degildir DIN !.. DIN KURANDIR !.. |
Adanali - Kaplan-Anhänger!
"Adanali" kendini bir irticaci olarak tanitti:
"...ben allahin kanunun dan baska kanunu tutmam ve uygulamam " Das ist ein wörtliches Zitat von (dem angeblichen) "Adanali", das weiter unten zu lesen ist. Er gesteht damit, dass er die weltlichen Regeln und damit die weltliche Verfassung ablehnt und nur die Regeln des Gottesstaates akzeptiert. (Die Regeln des Kalifatstaats von Kaplan!) Damit dürfte der Typ nur noch für den Verfassungsschutz interessant sein. |
GAVS,HIZIR,ABDALLAR,KIRKLAR,NUKEBA,
Bu Zirvalarin KURAN ve SAHIH Hadiste dayanagi nedir ?
YOK mi DUR ? :o) Haydi bre Ehli"s Sünne ve"l CEMAA :o) Sakin bunlari Yahudi bilgini ve Muaviyé nin biricik dostu Ka"b el- AHBAR sokmus olmasin ISLAM a ? Anlatin bakalim basiniz SIKISTIGINDA gelen HIZIR kim ? Tanidiniz degil mi ? Kuran da da gecmeyen Bu Hizir i Nereden Cikarttiniz ? Piyangodan mi ? Simdi bu Konu Hakkinda Islam disi dötten uydurma seytan icadi Hadislere bir Bakalim: Uydurma hadisler Elbani ez-Zaifa: Bu ümmet de Abdallar 30 kisidir.onlardan biri öldügünde Allah onun yerine bir baskasini bedel olarak gönderir ( 2/339-342 ) Su Üc sey kendisnde bulunan kisi yeryüzünün ve sakinlerinin ayakta kalmasinin sebebi olan Abdallar dandir: Kazaya riza göstermek,Allah in yasaklarinda uzak durmada sabir,Allahin Zatina iliskin konularda Öfke Benim ümmetimin abdallari cennete amelleri yüzünden girmezler.onlarin cennete girisi Allah in rahmeti,benliklerindeki cömertlik,Kalp temizligi ve Tüm Müslümanlara rahmet oluslari yüzündendir ( 3/ 666-668 ) Abdallar kirk erkek ve kirk kadindan olusurlar..Allah ;her erkek öldügünde onun yerine bir erkek her kadin öldügünde onun yerine bir kadin gönderir ( 5/ 519-520 ) Ümmetimin icinde Kalbi hz.ibrahim Kalbi gibi olan kirk kisi hic eksik olmaz.Allah bu kirk kisiyle yeryüzündeki belalari Ümmetimden uzaklastirir. Bu kirk kisiye abdallar denir.Bunlarin erisleri namaz,oruc ve sadaka ile degildir;Bunlarin erisleri Cömertlikle ve müslümanlara ögütle olur ( Beynamaz mi bunlar ? ) Yarattiklari icinde Allah in üc yüz kisisi vardir ki Kalpleri Hz.adem üzerinedir.Ayni sekilde Allah in kirk kisisi vardir ki Kalpleri Musa nin kalbi üzerinedir. 7 kisi vardir ki Kalpleri ibrahim kalbi üzerinedir.bes kisi vardir ki kalpleri CEBRAIL kalbi üzerinedir.Üc Kisi vardir ki Kalpleri mikail Kalbi üzerinedir.Bir kisi vardir ki Kabi ISRAFIL kalbi üzerinedir.Bu son kisi ölünce Allah onun yerine Üclerden birini getirir. Üclerden biri Ölünce allah onun yerine besler den birini getirir.Beslerden biri ölünce Onun yerine yedilerden birini getirir.Yedilerden biri ölünce onun yerine Kirklardan birini getirir. Üc yüzlerden biri ölünce Onun yerine Halktan birini getirir. Iste Yeryüzünde Hayat bu insanlar hürmetine yürür,Ölüm Bu insanlar yüzünden olur,Yagmur bu insanlar hürmetine yagar,bitkiler bu insanlarin hürmetine yeserir,belalar bu insanlarin Hürmetine uzaklastirilir.. Bu Buram buram SIRK ve SEYTAN kokan uydurmalar icin Bak: Elbani ez-Zaifa 5/669-670 ) Canim halkim ; Bu insanlari iyi taniyin :o) Bunlara hizmet de kusur etmeyin Gördügünüz gibi Her sey onlarin Hürmetine oluyor..sizler hizmetkarlarsiniz .o) Karilarinizi Kizlarinizi bile Onlara gönül rahatligi ile teslim edin ki Cennete gidin.. Onlar Orada da Kösklerde oturur siz her halde Cadirda :o) ama Onlarin dötlerini yalamada yaris icinde olursaniz ( Meshur Hizmet yarisi ) Belki bir kulübe kaparsiniz ..:o) Gördügünüz Gibi Bunlarin Namaz kilip oruc tutmalari da mecbur degil öyle eremezler mis :o) kim ac kalacak degil mi ? Namazda kilmalari zor Cünkü Bunlar ÖKÜZLER gibi Semirmis olduklarindan secde ye varmalari zor Oluyor :o) Bunlar kuran da Yok !.. ama Seytan dini nin temel esaslari Bunlara inanmazsan Maazallah Kafir olursun !.. Ey Müslümanlar seytan hadislerine amin demeyin !.. Acin Gözlerinizi.. |
IBRET ALIN
Simdi sizelere Konu Hakkinda Osmanli nin Dünya ya hükmetmesini saglayan AHILIK sistemini kaldirip arap örflerine teslim Olusunun IBRET belgesini En Büyük fikih Bilginlerinden Olan Ibn ABIDIN in RESAIL de ki yazilari ile sunacagim
Ibn ABIDIN ; Resail,2 / 264 / 281 ) Kutup: ( Cogulu aktab ) Degirmenin cevrasinde döndügü eksen demektir. Zamanin bütün Oluslari onun cevresinde dönüp durdugu icin zamanin ruhsal SEYYIDI ve yöneticisi olan bu zat a KUTUP adi verilmistir. Kutuplar iki tanedir.Biri görünen alemi yönetir,biri Gayb alemini ( Allah hasa ne yapiyor ? tatilde mi ) Kutup ölünce yerine Abdallarin en kamili gecer.. Abdallara gelince Abdal kelimesi BEDEL söünden alinmistir.Bunlardan biri ölünce onun yerine öteki gectigi icin bu adla anilmislardir.Bunlar peygamber in yerine is gördükleri icin de bu adi almis olabilirler. Allah Insanlara Musallat olabilecek belalari musibetleri fesatlari Bu abdallar yüzünden yok eder . ( Islam aleminin Basindan belanin neden eksik olmadigi ve Fitne-Fesat in nedeni anlasildi ) :o) Evtad a gelince: Bu kelime DIREK DAYANAK anlamina gelir Cogulu VEDET tir. Bunlar yeryüzünün Dayanikli olmasini sagliyan ERMIS kisilerdir.Kuran da Daglarin EVTEAD oldugunu söyleyen ayet bu kisilere dikkat ceker :o) NUKABA, NAKIB : ( temsilci-belirleyici ) Nukaba Toplumlarin KOZMIK temsilcileridir.Bunlarin herbiri gezegenlerin birinin Dünya üzerindeki etkilerini Kontrol eder.Bunlar IBLIS i de tanirlar ( Bak bu dogru ) :o) Onun etkilerini de kontrol ederler ( Dünya nin Durumuna bakacak olursak Saniyoruz Nukaba nin canini SIKACAK bir yaptik ) :o) Efdrad a gelince,bu kelime ferd-birey kelimesinin coguludur.Efrad Melekler aleminin Bazilarinin TRemsilcileri olara is görür :o) ( Bunlar protestanlari solladilar ) :o) Nuceba nin sayisi 70 Abdallarin 40 Ahyar in 7 Evtad in 4 tür. GAVS ise tektir. Nukeba nin yasadigi yer MAGRIP Nuceba nin ki MISIR Abdallarin ki SAM GAVS in ki MEKKE KUTUP un ki YEMEN dir Isin komigi Arkadaslar AHYAR Hiyar kelimesini coguludur,Seckinler anlaminda kullanilir yani bunlar HIYAR in seckini :o).. Evet Ahyar yeryüzünü durmadan dolasir durur :o) Dikkatinizi cektimi bilmem Bu ILAHLARIN hic biri biraz medeniyet in oldugu Cografyalarda yasamiyor :o) Hava alamiyorlar herhalde :o) Halkin KABE yi tavaf ettigi gibi KUTUP da sürekli bir bicimde ALLAH i tavaf eder. ( Bakin fikih Bilginimiz Allah i tavaf ettiriyor.Bunun adina Allah i cisimlestirmek denir ki Acik Bir KÜFÜRDÜR ). Hep allah in cevresindedir orada döner durur. ( bu sözler acik bir SIRK ve seytanciliktir.) Burada hasa Allah i tavaf edenlere ve ettirenlere Sormak lazim: Allah in sekli nedir ? Öyle ya Ortada bir görülebilen cisim ola ki TAVAF edile :o) Bu KUTUP azledilmez Makamindan ayrilmaz ancak ölünce yeri bosalir ( ayni PAPA gibi ) :O) TEYYARE !..Bunlar senin SIVA yi filan solda sifir birakti gel sen BUDA yi birak SATANIST ol ..Bu daha hos.. :O) Canim halkim; Bu yukarida ki fikih Bilgini nin Hic Bir tereddüt ve sakinca bile koymadan yazdigi bu satirlar Bu ehlisünnet in Din dedigi ile KURAN in DIN dediginin Cok ayri seyler oldugunun En güclü BELGELERINDEN biridir !.. O zaman KURAN a Kulak verelim: Allah insanlara ZULM etmez !..Insanlar kendilerine ZULM ediyorlar.(Ali imran,117;Hud,101;Nahl,33,118;Zuhuf,76 ) Okuyun IBRET alin !.. KURAN a IMAN EDIN !.. SEYTAN Misnalarindan UZAK DURUN !.. |
Gottesstaat-Anhänger "Adanali":
- "...ben allahin kanunun dan baska kanunu tutmam ve uygulamam "
... sagt "Adanali", damit hat er sich hier eindeutig als Gegner des demokratischen Rechtsstaats geoutet. Nur damit man weiß, mit wem man es hier zu tun hat. |
Allah sana nicin beyin vermemis cok
iyi anlasiliyor.
|
mit oder ohne kopftuch??? hehe o.T.
ohne Text
|
inanma
Hz.Musa burda kimle beraber? onu söyle kiminle yolculuk yapiyor? istersen inanma bana ne
senin icin yok benim icin var |
Wirst du dafür bezahlt??
Es kann nicht sein, dass jemand so viel Müll zusammen redet!
Du musst dafür bezahlt werden um so was in die Welt zu setzen! Was anderes kann man sich schon nicht mehr vorstellen... |
?
-Andolsun ki, Rabbinin ayetlerinden en büyüğünü gördü
rabbimin ayetlerinden en büyüg hangisi düsün bakalim senin problemin tefsir etmesini bilmiyorsan ben ne yapim kurani anlamak lazim nedemek istedigni rasgele okumak ile olmaz |
o zaman
kurani uygula
|
İsra ve Mirac Nedir?
İsra ve Mi’rac mucizesi, Peygamberimizin en büyük mucizelerinden birisidir.
İsra, "gece yürüyüşü" demektir. Bununla Cenab-ı Hakkın, kulu ve peygamberi Hz. Muhammed Mustafa’ya, bir gece Mekke’de bulunan Mescid-i Haram Ka’be’den, Kudüste bulunan Mescid-i Aksa’ya kadar lutfettiği yolculuk kastedilir. Mi’rac ise, yükselmek, yukarı çıkmak veya yukarı çıkmayı sağlayan alet demektir. Bu da, bu yolculuğun ardından, Rasûlullâh’ın yüksek gök tabakalarına çıkması, sonra insan, cin, melek ve diğer mahlukatın bilgilerinin tükendiği sınıra ulaştırılması anlamında kullanılmaktadır. İsra hadisesi Kur’an-ı Kerim’in şehadetiyle, mi’rac ise, mütevatir derecesine ulaşmış sünnet ile sabittir. İsra hadisesini inkâr etmek, dinden çıkmayı, mi’racı inkâr ise, fasık olmayı gerektirir. Bu büyük mucizeyi anlatan Kur’an ayeti şöyledir: "Kulu Muhammed (sav)’i bir gece Mescid-i Haram’dan, kendisine bir kısım ayetlerimizi göstermek için, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren Allah her türlü noksanlardan beridir. Şüphesiz ki O, her şeyi işiten ve her şeyi görendir." [İsra Suresi: 1] Buhari ve Müslim gibi Kur’an-ı Kerim’den sonra en kıymetli temel kitaplarımız İsra ve Mi’rac mücizesini uzun uzadıya ve bütün detaylarıyla anlatmışlardır. Biz bütün bu delillerin ışığı altında şuna kattiyetle inanır ve ifade ederiz ki, İsra ve Mi’rac mücizesi bir gecede, Peygamberimiz uyanıkken ruh ve bedenle gerçekleşmiş ve bu hadise Hicretten bir buçuk yıl kadar önce vuku bulmuştur. Bu Mucizeden Almamız Gerekli Olan Dersler ve İbretler Nelerdir? İsra ve Mi’rac mucizesi gerçekleştiği zaman, Mekke’de müşriklerin zulüm ve işkencelerini zirveye çıkardıkları bir dönem yaşanıyordu. Peygamberimiz iki büyük hamisini, Hz. Hatice ve amcası Ebu Talibi kaybetmişti. Taif’e gitmiş, büyük bir hüsranla dönmüştü. Müşriklerin baskı ve zulümleri O’na hayat hakkı tanımıyacak seviyeye ulaşmıştı. İşte Cenab-ı Hak, böyle tehlikeli ve müşkil bir konuma gelmiş Peygamberini, hem teselli etmek, hem de azim ve kararlılığını yenilemek için katına davet etmiş, O’na mucizelerini göstermiş, hiç üzülmemesini, moralini bozmamasını, bu dinin sahibinin Allah olduğunda şek ve şüphe etmemesini ve O’na tevekkül ederek davasını sürdürmesini işaret etmiştir. Diğer yandan fırsat buldukça Peygamberin hayatına kasdeden müşrikler, fırsat buldukça da O’nunla alay etme yolunu tutuyorlardı. İsra ve Mi’rac mucizesi karşısında takındıkları tavır alay etme şeklinde oldu. Peygamberimizi dinleyen Ebu Cehil "Ey Ka’b b.Lüey oğulları gelin, toplanın buraya" diye bağırmaya başladı, hadiseyi anlatan Efendimizle alay etme manasında elini başının üzerine koyarak diğer müşriklere önderlik etti. Bir kısmı da koşarak Hz. Ebu Bekir’e gitti ve olayı ona haber verdi. Hz. Ebu Bekir efendimiz “Bunu O mu söyledi?” diye sordu. Onlar da “evet” dediler. Bunun üzerine: “Eğer o söylediyse, ben şehadet ederim ki söyledikleri doğrudur.” cevabını verdi. Onlar: “Bir gecenin içinde onun Şam diyarına kadar gidip tekrar sabah olmadan Mekke’ye döndüğüne inanıyor musun?” dediler. Bu sözlerine karşılık Ebu Bekir efendimiz: “Evet, ben onun daha uzak ihtimalle bakılan sözlerine dahi inandım. Ben onun semadan getirdiği haberlere inanmış kimseyim!” cevabını verdi. Bu sebeble kendisine “Sıddık” lakabı verildi. Demek ki bu büyük mucize aynı zamanda gerçek müminin imanı için bir mihenk taşı olarak da Efendimiz (as)"a verilmiş bir hediye idi. Çünkü yeni müslüman olmuş bazı sahabeler, müşriklerin şeytanca kandırmaları karşısında irtidat etmişler, imanlarını muhafaza edememişlerdi. Bu gün de zaman zaman müslümanların karamsar ortamlara sürüklendikleri ve din ve davalarının hedefe varmasında şüpheye düştükleri bir vakıadır. İşte Allah"ın güç ve kudretine, kaza ve kaderine inanan müslümanlar olarak sabır ve azimle çalışmak. Mi"rac mucizesinin Kudüs ve Mescid-i Aksa güzergahında cereyan etmiş olmasında, ayette de belirtildiği gibi, Mescid-i Aksa"nın faziletine delil vardır. Çünkü Rabbimiz, Mescid-i Aksa"nın etrafını bereketli, verimli, feyizli ve mübarek kıldığını haber veriyor. Mirac, insanoğlunun acziyyetten, ulviyyete yükselmesi; bir insanın ibadetle melekler seviyesine ulaşıp, hatta ileri bile geçebilmesinin ispat edildiği hadisedir. Mirac, dardaki müslümanların tesellisidir. Dolayısı ile olaylar karşısında ye"se lüzum yoktur. Nefislerini ıslah edemeyenler, ibadetlerini yerine getirmeyenler, Miracı anlayamazlar. Miraç gecesinde hediye edilen, Bakara Suresinin son ayetlerinde ve İsra Suresinde bildirilen esaslar çerçevesinde bir imana sahip olamayanlar; hele hele bu gecede farz kılınan beş vakit namazlarını eda edemeyenler, hem Miraç hediyyelerinden nasip alamazlar, hem de dünya ve ahiret saadetine eremezler. Bu duygu ve düşüncelerle, yeniden Miracı yaşayalım, ibadet ve taatlerimizle Allah"a ulaşalım, hangi inançdan olursa olsun zulme ve haksızlığa uğrayan herkesin kurtuluşu için dualar edelim, bilhassa, İslam coğrafyasında malı, canı, ırz ve namusu ayaklar altında ezilen kardeşlerimizin tez zamanda esenliğe kavuşmaları için, Rabbimize yalvaralım. |
kehf suresi
1- Hamd, o Allah"a mahsustur ki kulu (Muhammed"e) kitabı indirdi ve ona hiçbir eğrilik koymadı.
2- Onu dosdoğru (bir kitap) olarak (indirdi) ki katından gelecek şiddetli azaba karşı (insanları) uyarsın ve yararlı işler yapan müminlere kendileri için güzel bir mükafat bulunduğunu müjdelesin. 3- Onlar orada sürekli kalacaklardır. 4- Ve "Allah çocuk edindi" diyenleri de uyarsın. 5- Bu hususta ne kendilerinin, ne de atalarının hiçbir bilgisi yoktur. Ağızlarından çıkan söz ne büyük bir iftiradır. Onlar, yalandan başka bir şey söylemiyorlar. 6- (Ey Muhammed!) Demek onlar, bu söze (kitaba) inanmazlarsa, onların peşinde üzüle üzüle kendini helak edeceksin! 7- Biz yeryüzündeki şeyleri kendisine süs olsun diye yarattık ki, insanların hangisinin daha güzel amel edeceğini deneyelim. 8- Şüphesiz biz, yeryüzünde olanları kupkuru bir toprak yapacağız. 9- Yoksa sen Ashab-ı Kehf"i ve Rakim"i (isimlerinin yazılı bulunduğu taş kitabeyi) şaşılacak âyetlerimizden mi sandın? 10- O gençler mağaraya sığınınca şöyle dediler: "Rabbimiz! Bize katından bir rahmet ver ve bizim için şu işimizden bir kurtuluş yolu hazırla." 11- Bunun üzerine biz de kulaklarını tıkayarak mağarada onları yıllarca uyuttuk. 12- Sonra da iki gruptan hangisinin, onların mağarada kaldıkları süreyi daha iyi hesapladığını anlamak için, onları tekrar uyandırdık. 13- Biz sana onların kıssalarını gerçek olarak anlatacağız. Hakikaten onlar, Rablerine iman eden birkaç genç idi. Biz de onların hidayetlerini artırdık. 14- (Oranın hükümdarı karşısında) ayağa kalkarak dediler ki: "Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir. Biz, O"ndan başkasına ilâh deyip tapmayız, yoksa saçma sapan konuşmuş oluruz. 15- Şu bizim kavmimiz, Allah"tan başka ilâh edindiler. Onların ilâh olduğuna dair açık bir delil getirselerdi ya! Allah"a karşı yalan uydurandan daha zalim kim olabilir? 16- (İçlerinden biri şöyle demişti:) "Mademki siz, onlardan ve Allah"tan başka taptıkları putlardan ayrıldınız, o halde mağaraya sığının ki, Rabbiniz rahmetinden size genişlik versin ve işinizi rast getirip kolaylaştırsın." 17- Ey Muhammed! Baksaydın güneşin doğduğu zaman mağaranın sağ tarafına yöneldiğini, batarken de sol taraftan onları makaslayıp geçtiğini görürdün. Onlar, mağaranın geniş bir yerinde idiler. İşte bu Allah"ın mucizelerindendir. Allah kime hidayet ederse, işte o, hakka ulaşmıştır; kimi de hidayetten mahrum ederse, artık ona doğru yolu gösterecek bir dost bulamazsın. 18- Bir de onları mağarada görseydin uyanık sanırdın. Halbuki onlar uykudadırlar. Biz onları sağa sola çevirirdik. Köpekleri de girişte ön ayaklarını ileri doğru uzatmıştı. Eğer onları görseydin, arkana bakmadan kaçardın ve için korku ile dolardı. 19- Onları bir mucize olarak uyuttuğumuz gibi, birbirlerine sorsunlar diye kendilerini uyandırdık da içlerinden bir sözcü şöyle dedi: "Ne kadar durup kaldınız?" (Kimi) "Bir gün ya da günün bir parçası kadar kaldık" dediler. (Kimi de) şöyle dediler: "Ne kadar durduğunuzu, Rabbiniz daha iyi bilir. Şimdi siz birinizi, bu gümüş paranızla şehre gönderin de baksın, hangi yiyecek daha temiz ise, ondan size azık getirsin. Hem çok dikkatli davransın ve sizi kimseye sezdirmesin." 20- "Çünkü şehir halkı, sizi ellerine geçirirlerse muhakkak sizi taşlayarak öldürürler veya kendi dinlerine çevirirler ki, o zaman siz dünyada da ahirette de asla kurtuluşa eremezsiniz." 21- Böylece insanları onlardan haberdar kıldık ki, öldükten sonra dirilmenin hak olduğunu ve kıyamet gününden şüphe edilemeyeceğini bildirmek için, öylece şehir halkına buldurduk. Onları mağarada bulanlar, aralarında durumlarını tartışıyorlardı. Dediler ki: "Üstlerine bir bina (kilise) yapın. Bununla beraber Rableri, onları daha iyi bilir." Sözlerinde üstün gelen müminler: "Üzerlerine muhakkak bir mescid yapacağız." dediler. 22- Ashab-ı Kehf"in sayılarında ihtilaf edenlerden bazıları: Onlar, üç kişidir, dördüncüleri köpekleridir" diyecekler. Diğer bazıları da "Onlar, beş kişidir, altıncıları köpekleridir " diyecekler. Her ikisi de bilinmeyen hakkında tahmin yürütmektir. (kimileri de:) "Onlar, yedi kişidir; sekizincisi köpekleridir" derler. De ki: "Onların sayılarını Rabbim daha iyi bilir." Onları ancak pek azı bilir, Bu sebeple onlar hakkında bu bildirilenler dışında bir münakaşaya girişme ve bunlar hakkında hiç kimseye de bir şey sorma! 23- Hiçbir şey için, Allah"ın dilemesi dışında: "Ben yarın onu yapacağım deme" 24- Ancak Allah dilerse (yapacağım de). Ve unuttuğun vakit Allah"ı an ve "Umarım Rabbim beni, doğruya daha yakın olana eriştirir." de. 25- Onlar, mağaralarında üçyüz yıl kadar kaldılar ve dokuz yıl da buna ilave etmişlerdir. 26- De ki: "Onların ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir." Göklerin ve yerin gaybı O"na aittir. O ne güzel görendir! O ne mükemmel işitendir! Onların, O"ndan başka bir yardımcısı yoktur. O, kendi hükümranlığına kimseyi ortak etmez. 27- Rabbinin kitabından sana vahyolunanı oku! Onun sözlerini değiştirecek kimse yoktur. Ve O"ndan başka bir sığınılacak da bulamazsın. 28- Nefsince de, sabah akşam rızasını isteyerek Rablerine yalvaranlarla beraber candan sabret. Sen dünya hayatının süsünü isteyerek onlardan gözlerini ayırma. Kalbini, bizi anmaktan gafil kıldığımız, nefsinin kötü arzusuna uymuş ve işi hep aşırılık olan kimseye uyma. 29- Ve de ki: O hak Rabbimizdendir. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin. Çünkü biz zalimler için öyle bir ateş hazırlamışız ki, duvarları, çepeçevre onları içine alacaktır. Eğer feryad edip yardım isteseler, erimiş maden gibi yüzleri haşlayan bir su ile cevap verilir. O ne kötü bir içecek ve ne kötü bir dayanma yeri! 30- İman edip de güzel davranışlarda bulunanlar var ya, şüphe yok ki biz öyle güzel işler yapanların mükafatını zayi etmeyiz. 31- İşte onlara Adn cennetleri vardır; altlarından ırmaklar akar, orada altın bileziklerle süslenecekler, ince ve kalın ipekliden yeşil elbiseler giyerek koltuklar üzerine dayanıp kurulacaklar. O ne güzel karşılık ve ne güzel kalma yeri! 32- Onlara, şu iki adamı misal olarak anlat: Biz bunlardan birine her türlü üzümden iki bağ vermişiz, her ikisinin etrafını hurmalarla donatmışız, aralarında da bir ekinlik yapmışız. 33- İki bağın ikisi de yemişlerini vermiş, hiçbir şey noksan bırakmamış, ikisinin ortasından bir de nehir akıtmışız. 34- İki bağın sahibinin ayrıca başka geliri vardı. Bundan dolayı bu adam arkadaşıyla münakaşa ederken: "Ben malca senden daha zengin ve insan sayısı bakımından da senden daha güçlü ve üstünüm" dedi. 35- Adam, bu şekilde kendine zulmederek bağına girdi ve şöyle dedi: "Bunun hiç yok olacağını sanmıyorum" 36- "Kıyametin kopacağını da zannetmem. Şayet Rabbimin huzuruna götürürlürsem, muhakkak orada bundan daha hayırlı bir sonuç bulurum". 37- Bunun üzerine kendisiyle münakaşa eden arkadaşı da ona şöyle dedi: "Seni topraktan, sonra seni bir damla sudan yaratan, daha sonra da seni insan haline getireni mi inkar ediyorsun? 38- "Fakat ben iman ederek diyorum ki: O Allah, benim Rabbimdir, ben Rabbime kimseyi ortak koşmam." 39- "Kendi bağına girdiğin zaman: "Bu Allah"dandır, benim kuvvetimle değil, Allah"ın kuvveti ile olmuştur, deseydin ya! Her ne kadar beni, malca ve evlatça kendinden az görüyorsan da." 40- Belki Rabbim, bana, senin bağından daha hayırlısını verir; senin bağına ise gökten yıldırımlar gönderir de, bağın yalçın bir toprak haline gelir." 41- "Yahut, bağının suyu yerin dibine çekilir de bir daha suyunu çıkarıp bağını sulayamazsın." 42- Derken serveti yok edildi. Bunun üzerine bağına yaptığı masraflara karşı ellerini oğuşturmaya başladı. Bağ, çardakları üzerine yıkılmış kalmıştı, "Ah Keşke Rabbime hiçbir şeyi ortak koşmasaydım" diyordu. 43- Onun Allah"tan başka yardım edecek adamları yoktur ve Allah"a karşı kendi nefsini de kurtaramadı. 44- İşte burada yardım, yalnız hak olan Allah"a aittir. O"nun verdiği mükâfat da daha hayırlıdır, netice de daha hayırlıdır. 45- Ey Muhammed! Sen onlara dünya hayatının misalini ver. Dünya hayatı, gökten indirdiğimiz bir su gibidir ki, bu su sayesinde yeryüzünün bitkileri (her renk ve çiçekten) birbirine karışmış, nihayet bir çöp kırıntısı olmuştur. Rüzgarlar onu savurur gider. Allah her şeye muktedirdir. 46- Mal ve oğullar, dünya hayatının süsüdür. Bakî kalacak olan iyi ameller ise, Rabbinin katında, sevabca da hayırlıdır, ümid yönünden de daha hayırlıdır. 47- O kıyamet gününü hatırla ki, dağları yürüteceğiz ve yeryüzünü çırılçıplak göreceksin. Bütün insanları, mahşerde toplayacağız hiçbir kimseyi bırakmayacağız. 48- Onlar, saf halinde Rabbine arz edilmişlerdir. Allah, onlara şöyle diyecektir: "Şüphesiz sizi ilk önce yarattığımız gibi bize geldiniz. Fakat, size kıyamet için yaptığımız vaadi yerine getirmeyeceğimizi sanmıştınız, değil mi? 49- O gün herkesin amel defteri ortaya konulmuştur. Ey Muhammed! Günahkârların, amel defterlerinden korkarak: "Eyvah bize! Bu nasıl deftermiş ki, büyük küçük hiçbir şey bırakmadan hepsini saymış dökmüş" dediklerini görürsün. Onlar, bütün yaptıklarını hazır bulmuşlardır. Senin Rabbin hiç kimseye zulmetmez. 50- Yine o vakti hatırla ki biz, meleklere: "Âdem"e secde edin!" demiştik. İblis hariç olmak üzere onlar hemen secde ettiler. İblis cinlerdendi, Rabbinin emrinden dışarı çıktı. Şimdi siz beni bırakıp da İblis"i ve soyunu dostlar mı ediniyorsunuz? Halbuki onlar sizin düşmanınızdır. Zalimler için bu ne kötü bir değişmedir. 51- Ben, onları (İblis ve soyunu) ne göklerin ve yerin yaratılışında, ne de kendilerinin yaratılışında şahit tutmadım ve hiçbir zaman doğru yoldan çıkanları yardımcı edinmiş değilim. 52- Ve o (kıyamet) günü Allah kâfirlere şöyle buyuracak: "Ortaklarım ve şefaatçılarınız diye zannettiğiniz putlarınızı çağırın." Müşrikler onları çağırırlar, fakat kendilerine cevap vermezler. Biz, kâfirlerle ilâhları arasına ateşten bir engel koymuşuzdur. 53- Günahkârlar ateşi görmüşler de artık ona düşeceklerini anlamışlardır. Fakat ondan kaçıp sığınacak bir yer bulamazlar. 54- Şüphesiz biz, bu Kur"ân"da insanlara çeşitli mânâları türlü misallerle açık olarak verdik. İnsan ise, her şeyden çok mücadelecidir. 55- Kendilerine doğru yolu gösteren peygamber geldiğinde insanları, iman etmekten ve Rabblerinden günahlarının mağfiretini istemekten alıkoyan şey sadece geçmiş milletlerin başlarına gelen felaketlerin kendilerine de gelmesini veya ahiret azabının ansızın göz göre göre gelip çatmasını beklemek olmuştur. 56- Halbuki biz peygamberleri ancak müjdeciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. Kâfir olanlar ise hakkı, batılla ortadan kaldırmak için mücadele ediyorlar. Onlar, âyetlerimizi ve korkutuldukları azabı da alaya almışlardır. 57- Rabbinin âyetleriyle nasihat edilip de onlardan yüz çeviren ve daha önce işlediği günahları unutandan daha zalim kim olabilir? Biz onların kalbleri üzerine (Kur"ân"ı) anlamalarına engel olan bir ağırlık, kulaklarına da sağırlık verdik. Ey Muhammed! Sen onları doğru yola çağırsan da onlar asla hidayete ermezler. 58- Bununla beraber rahmet sahibi olan Rabbin çok bağışlayıcıdır, tevbe eden kullarına rahmeti boldur. Eğer Allah, işledikleri günahlar yüzünden onları hemen cezalandıracak olsaydı, onlara hemen azab ederdi. Fakat onlara vaad edilen bir zaman vardır ki, o geldiğinde Allah"ın azabından bir kurtuluş yeri bulamazlar. 59- İşte zulmettikleri için helak ettiğimiz şehirler! Biz onların helâkleri için de belirli bir zaman tayin etmiştik. 60- Ey Muhammed! Bir vakit Musa genç adamına demişti ki: "İki denizin birleştiği yere ulaşıncaya kadar gideceğim, yahut senelerce gideceğim." 61- Bunun üzerine ikisi de iki denizin birleştiği yere vardıklarında balıklarını unuttular. Bu arada balık, denizde yolunu bulup kaybolmuştu. 62- İki denizin birleştiği yeri geçtikleri zaman, Musa genç arkadaşına: "Kuşluk yemeğimizi getir. Gerçekten biz bu yolculuğumuzda epey yorulduk" dedi. 63- Adam: "Gördün mü! dedi. Kayaya sığındığımız vakit doğrusu ben balığı unutmuşum. Onu hatırlamamı, muhakkak şeytan bana unutturdu. O denizde garip bir yol tutup gitmişti." 64- Musa da demişti ki: "İşte aradığımız o idi." Bunun üzerine izlerine dönüp gerisin geri gittiler. 65- Nihayet kullarımızdan bir kul buldular ki, biz ona katımızdan bir rahmet vermiş ve tarafımızdan bir ilim öğretmiştik. 66- Musa ona: "Allah"ın sana öğrettiği ilim ve hikmetten bana da öğretmen için sana tabi olabilir miyim?" dedi. 67- (Hızır) dedi ki: "Doğrusu sen benimle asla sabredemezsin. 68- "İçyüzünü kavrayamadığın şeye nasıl sabredeceksin?" 69- Musa: "İnşaallah beni sabırlı bulacaksın ve senin hiçbir işine karşı gelmeyeceğim" dedi. 70- (Hızır) dedi ki: "O halde bana tabi olacaksın; ben sana sırrını anlatmadıkça, hiçbir şey hakkında bana soru sorma!" 71- Bunun üzerine ikisi beraber yürüdüler. Nihayet gemiye bindikleri zaman, o kul (Hızır) gemiyi deldi. Musa, ona şöyle dedi: "Geminin içindekileri boğmak için mi deldin? Doğrusu çok kötü bir iş yaptın." 72- (Hızır:) "Sen benimle asla sabredemezsin, demedim mi?" dedi. 73- Musa dedi ki: "Unuttuğum şeyden dolayı beni suçlama ve bu işimden dolayı bana bir güçlük çıkarma." 74- Yine gittiler. Nihayet bir erkek çocuğa rastladıklarında Hızır hemen onu öldürdü. Musa: "Kısas olmadan masum bir cana nasıl kıyarsın? Doğrusu sen çok fena bir şey yaptın" dedi. 75- Hızır dedi ki: "Doğrusu sen benimle asla sabredemezsin demedim mi sana?" 76- (Musa) dedi ki: "Eğer bundan sonra sana bir şey sorarsam bana arkadaş olma! Hakikaten benim tarafımdan ileri sürülebilecek son mazerete ulaştın. 77- Bunun üzerine yine yürüdüler. Nihayet bir köy halkına varıp onlardan yemek istediler. Ancak köy halkı onları misafir etmekten kaçındılar. Derken orada yıkılmak üzere olan bir duvar buldular. Hızır hemen onu doğrulttu. Musa: "İsteseydin elbet buna karşı bir ücret alırdın" dedi. 78- Hızır dedi ki: "İşte bu, seninle benim aramızın ayrılmasıdır. Şimdi sana o sabredemediğin şeylerin içyüzünü haber vereceğim." 79- "Gemi, denizde çalışan bir kaç yoksula aitti. Onu kusurlu kılmak istedim, çünkü onların ilerisinde her sağlam gemiye zorla el koyan bir hükümdar vardı." 80- "Oğlana gelince, onun ana-babası mümin kimselerdi. Çocuğun onları azgınlık ve inkâra sürüklemesinden korktuk." 81- "İstedik ki Rabbleri onun yerine kendilerine ondan temizlikçe daha hayırlı ve daha çok merhamet eden birini versin." 82- "Duvar ise, o şehirde iki yetim oğlana ait idi. Duvarın altında onların bir hazinesi vardı. Babaları da iyi bir kimse idi. Onun için Rabbin istedi ki o iki çocuk erginlik çağlarına ersinler ve Rabbinden bir rahmet olarak hazinelerini çıkarsınlar. Ve ben bunların hiçbirini kendiliğimden yapmadım. İşte senin sabredemediğin şeylerin içyüzleri budur." 83- Bir de sana Zülkarneyn"den soruyorlar. De ki: Size ondan bir hatıra okuyacağım. 84- Gerçekten biz onu (Zülkarneyn"i) yeryüzünde iktidar sahibi yaptık ve ona ulaşmak istediği her şeyi elde etmesinin bir yolunu verdik. 85- Derken o da bu yollardan birini tutup gitti. 86- Nihayet güneşin battığı yere vardığı zaman, güneşi, (sanki) kara bir balçıkta batıyor buldu. Bir de bunun yanında bir kavim buldu. Biz ona dedik ki: "Ey Zülkarneyn! Onları ya cezalandırırsın veya onların hakkında iyi davranırsın." 87- O da demişti ki: "Kim haksızlık ederse muhakkak ona azab edeceğiz; Sonra Rabbine geri döndürülecek, O da onu görülmemiş bir azabla cezalandırır." 88- "Amma her kim de iman edip iyi bir iş yaparsa, buna da en güzel mükâfat vardır. Biz ona dünyada kolaylık gösterir zor işlere koşmayız." 89- Sonra Zülkarneyn yine bir yol tuttu. 91- İşte Zülkarneyn"in kudret ve saltanatı böyleydi. Ve biz onun yanında olan her şeyi bilgimizle kuşatmıştık. 92- Sonra yine bir yol tuttu. 93- Nihayet iki dağ arasına ulaştığında onların önünde, hemen hiç söz anlamayan bir kavim bulmuştu. 94- Dediler ki: "Ey Zülkarneyn! Ye"cuc ve Me"cuc bu yerde fesat çıkarıyorlar. Onun için, bizimle onlar arasında bir sed yapman şartıyla sana bir vergi versek olur mu?" 95- Dedi ki: "Rabbimin bana vermiş olduğu servet ve saltanat, sizin vereceğiniz şeyden daha hayırlıdır. Bana maddî yardımda bulunun da sizinle onların arasına en sağlam seddi yapayım. 96- "Bana, demir kütleleri getirin." Nihayet dağın iki ucunu denkleştirdiği vakit: "Ateş yakıp körükleyin" dedi. Demiri bir ateş koru haline getirince. "Bana erimiş bakır getirin üzerine dökeyim" dedi. 97- Artık Ye"cuc ve Me"cuc bu seti ne aşabildiler ne de delebildiler. 98- Zülkarneyn dedi ki: "Bu Rabbimin bir lütfudur. Rabbimin vaadi geldiği vakit de onu dümdüz yapacaktır. Rabbimin vaadi de haktır. 99- Biz o gün (kıyamet günü) onları bırakıvermişizdir. Dalgalar halinde birbirlerine girerler, Sûr"a da üfürülmüştür. Böylece onların hepsini bir araya toplamışızdır. 100- Ve cehennemi o gün kâfirlere öyle bir göstereceğiz ki! 101- Onlar ki, beni hatırlatan âyetlerimden gözleri bir örtü içindeydi. İşitmeye de tahammül edemiyorlardı. 102- O kâfirler, beni bırakıp da kullarımı dostlar edineceklerini mi sandılar? Doğrusu biz cehennemi o kâfirlere bir konukluk olarak hazırladık. 103- De ki: Amelleri en çok boşa gidenleri size bildirelim mi? 104- Onların dünya hayatında çalışmaları boşa gitmiştir. Oysa onlar güzel işler yaptıklarını sanıyorlardı. 105- İşte onlar, Rabblerinin âyetlerini ve O"nun huzuruna çıkacaklarını inkâr etmişlerdir de bu yüzden iyilik altında yaptıkları bütün amelleri boşa gitmiştir. Artık kıyamet günü onlar için hiçbir ölçü tutturmayız. 106- İşte böyle, onların cezaları cehennemdir. Çünkü inkâr etmişler ve benim âyetlerimi, peygamberlerimi alaya almışlardır. 107- İman edip salih ameller işleyenlere gelince, onlar için Firdevs cennetleri konak olmuştur. 108- İçlerinde ebedî olarak kalacaklar, oradan hiç ayrılmak istemeyeceklerdir. Bu hatırlatma ve uyarmayı yeterli görmeyip de daha fazla açıklama isteyenlere karşı ey Muhammed! 109- Deki: "Eğer Rabbimin sözlerini yazmak için deniz mürekkep olsa, Rabbimin sözleri tükenmeden önce, deniz muhakkak tükenecekti, bir mislini daha yardımcı getirsek bile." 110- De ki: "Ben de sizin gibi ancak bir beşerim. Ne var ki, bana ilâhınızın ancak bir ilâh olduğu vahyolunuyor. Onun için her kim Rabbine kavuşmayı arzu ederse iyi amel işlesin ve Rabbine yaptığı ibadete hiç kimseyi ortak etmesin." |
3 aylar
Üç Aylar, kamerî aylardan Recep, Şâban ve Ramazan aylarıdır. Bu mübârek aylardan birincisi olan Receb"in mânevî değerine, Kur"an-ı Kerim"de ve sevgili Peygamberimiz"in hadis-i şeriflerinde işaret buyurulmuştur. Kur"an-ı Kerim"de şöyle
buyurulur: "Allah"ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısına göre ayların sayısı onikidir. Bunlardan dördü haram aylarıdır. Bu, dosdoğru bir nizamdır. Öyleyse o aylar içinde kendinize yazık etmeyin..."(1)[/DimGray] Bu Âyet-i Kerime"de işaret buyurulan "haram ayları"nın Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep ayları olduğunu Peygamberimiz (s.a.s.) şu hadis-i şerifleriyle açıklamışlardır: "Muhakkak ki zaman Allah"ın yarattığı günkü şekliyle olup akıp gitmektedir. Sene oniki aydır. Onlardan dördü haram aylardır. Bunlardan üçü peşpeşedir: Zilkade, Zilhicce, Muharrem, bir de Cemaziyelâhir ile Şâban ayları arasında olan ve Mudar Kabilesi"nin ayı Recep"tir. Ayrıca Hz. Peygamber (s.a.s.) Üç Aylar hakkında şöyle buyururlar: "Recep Allah"ın ayı, Şâban benim ayım, Ramazan da ümmetimin ayıdır."(3) "Ey Allah"ım! Recep ve Şâbanı bize mübârek kıl, bizi Ramazan"a kavuştur."(4) Recep ayı, gerek İslâm"dan önce, gerekse İslâm"dan sonra mukaddes bilinen bir aydır. İslâm dini gelmeden önce bu ay girer girmez, Arap kabileleri arasında harp etmek, baskın ve çapulculuk yapmak yasaklanır, herkes bu ayda kendisini emniyet ve selâmette hissederdi. İslâm güneşinin doğmasından sonra da -ilâhi hikmet ve takdir gereğince- bu aya olan hürmet devam ettirildi. Bu ay Regaib ve Mirac gibi mübârek geceler ve ilâhi tecellilerle şereflendirildi. Ülkemizde de asırlardır bir "Üç Aylar" geleneği oluşmuş Ramazan"a hazırlık bununla başlar hale gelmiştir. Bu mübârek aylar içerisinde öyle feyizli geceler vardır ki, Yüce Allah"ın rahmet ve mağfireti bu gecelerde müminler üzerine yağmur gibi yağar. Recep ayının ilk Cuma gecesi olan Regaib kandili, Allah Teâlâ"nın kullarına bol bol bağışta bulunduğu, az ibâdetlerine karşılık çok ecir verdiği bir rağbet gecesidir. Regaib gecesi, duâların kabul olunduğu ve Allah"ın, isteyen kullarına ihsan ve ikramının bol bol olduğu bir gecedir. Regaib Kandili, Recep ayının 27. gecesindeki Mirac ve Şâban ayının 15. gecesindeki Berat Kandillerini, Ramazan ayını, Kadir Gecesini, Ramazan ve Kurban Bayramlarını müjdeleyen mübârek bir gecedir. Recep ayı içerisinde bulunan bir başka mübârek gece de Mirac gecesidir. Mirac gecesi, Allah"ın sevgili kulu ve Rasûlü Hz. Muhammed (s.a.s.)"i; Mekke"deki Mescid-i Haram"dan, Kudüs"teki Mescid-i Aksa"ya ve oradan da göklerin ilâhî derinliklerine yükselttiği gecedir. Mirac gecesi, Yüce Allah"ın Sevgili Peygamberimiz"e büyük hakikatlerin ilâhî sırlarını gösterdiği, vasıtaları kaldırarak ilahî vahye muhatap kıldığı, kendi âyâtını ve kâinatın sırlarını seyrettirdiği, mü"minlere namazın farz kılındığı ve biz müslümanlar için de ilâhî lütuflarla dolu olan mübârek bir gecedir. Üç Ayların ikincisi olan Şâban ayı ve onun onbeşinci gecesi olan Berat gecesi de müslümanlarca kutsal sayılmış, bu gecenin, diğer gecelerden farklı bir şekilde geçirilmesi, bu gecede daha fazla ibâdet edilmesi adet halini almıştır. Bu gece hakkında Peygamberimiz (s.a.s.)"in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir. "Allah Teâlâ -rahmetiyle- Şâban"ın 15. gecesi dünya semasında tecelli eder ve Kelb kabilesi koyunlarının kılları sayısından fazla kişiyi bağışlar." (5) Diğer bir rivayete göre de Hz. Peygamber (s.a.s.); "Şâbân ayının ortasında gece ibâdet ediniz, gündüz oruç tutunuz, Allah o gece, güneşin batmasıyla dünya semasında tecelli eder ve fecir doğana kadar, Ôyok mu benden af isteyen, onu affedeyim, yok mu benden rızık isteyen ona rızık vereyim, yok mu bir musibete uğrayan ona âfiyet vereyim, yok mu şöyle, yok mu böyle! der." (6) buyurmuştur. [/i] Bir kısım alimlerin, kıblenin Kudüs"teki Mescid-i Aksa"dan, Mekke"deki Kâbe istikametine çevrilmesinin; Hicret"in ikinci yılında Berat gecesinde vukû bulduğunu kabul etmeleri de bu geceye ayrı bir önem kazandırmıştır. Bu rivayetlerle, Hz. Peygamber"in Şâban ayına ve özellikle bu ayın onbeşinci gecesine ayrı bir önem vererek, onu ihyâ ettiğine dair diğer rivayetleri gözönüne alan İslâm bilginleri, bu geceyi ibâdetle geçirmenin sevâba vesile olacağını söylemişlerdir.(7) ÜçAylar"ın sonuncusu olan Ramazan ayı ve onda bulunan Kadir Gecesi"nin ise dinî hayatımızda ayrı bir yeri ve önemi vardır. Ramazan ayı faziletlerle dolu bir aydır. Ramazan ayı, hayır ayı, yoksullara ve düşkünlere yardım ayı ve bütün anlamıyla Kur"an ayıdır. Ramazan"ın diriltici özelliği, bütün insanlığı huzura ve saâdete kavuşturmak için yeryüzüne gönderilen Kur"an-ı Kerim"in bu ayda inmeye başlamasında(8), bin aydan, yani seksen küsur yıllık bir ömürden daha hayırlı olan Kadir Gecesi"nin(9) bu ay içerisinde bulunmasından kaynaklanmaktadır. Ayrıca, İslâm"ın beş esasından biri olan oruç, bu aya tahsis edilmiştir. Ramazan ayının, günahkâr kullar için, yeniden kendine gelme, canlanıp ayağa kalkma ve şeytanın vurduğu prangayı koparma fırsatı verdiğini de Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle belirtir: "Ramazan ayı gelince cennet kapıları ardına kadar açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar zincire vurulur."(10) Böylece Ramazan ayı, diğer aylar içinde bir başka aydır. Sanki yeni bir hayatın başlangıcıdır. Hayatımızın kazandığı ve kazanacağı yeni boyutların filizleneceği önemli bir devredir. İnsanî ve sosyal ilişkilerimizin daha güzel bir hüviyet kazanacağı bir zaman dilimidir. Halk arasında "Üç Aylar" diye adlandırılan Recep, Şâban ve Ramazan ayları, Yüce Allah"ın ruhumuza ikram ettiği faziletli ve feyizli bir zaman dilimidir. Yapılan dileklerin dalga dalga Allah"a ulaştığı, dökülen pişmanlık gözyaşlarının günahları silip yokettiği kandiller geçididir. Melekî olduğu kadar şeytânî özelliklere de sahip, günah işlemeye müsait bulunan insanın, günahlarından temizlenmesi için, Üç Aylar bir fırsattır. Kısaca Üç Aylar, günahlardan arınma, sevaplarla bezenme mevsimidir. Ramazandan önce oruçla buluşanlar, Cuma Namazına koşanlar, namaza başlayanlar, ibadetlerini ziyâdeleştirenler, tevbe ile Allah"a çok yaklaşanlar...gibi manevî kazanç elde edenlerin çokça görüldüğü anlardır Üç Aylar Üç Aylar geçmişin muhasebesini yaparak, geleceğe azim ve enerji dolu bir şevkle atılmak için iyi bir imkandır. Hayatımızda adeta otokontrol sisteminin kurulmasına vesile olan mübârek Üç Aylar ve kandiller, dünyevî meşguliyetlerimizden sıyrılıp, yaratılış gayemizi düşünmemiz; yaratan ve yaratılanlarla olan münasebetlerimizi değerlendirmemiz için son derece kıymetli fırsatlardır. İnsanoğlu, yaşadığı günlerde farklılıklar olmazsa, belli alışkanlıklarıyla hayatını sürdürür. Fakat alışkanlıklarının dışında ve farklı durumlarla karşılaşırsa kendine bir çeki düzen verir. İşte idrak ettiğimiz Üç Aylar ve bu aylar içerisinde bulunan mübârek geceler, müslümanların hayatındaki mûtad gün ve geceler arasında fazlasıyla sevap kazanacağı kıymetli zaman dilimidir. Unutulmamalıdır ki, insan bu dünyada nasıl yaşamışsa, kıyamet gününde Allah"ın huzuruna, dünyada işledikleriyle birlikte varacaktır. Götürdükleri iyi ise sevinip mesrûr olacak, kötü ise pişmanlık duyarak mahcûp olacaktır. Ancak bu mahcûbiyetin orada faydası da olmayacaktır. Bu konuda Kur"an-ı Kerim"de şöyle buyurulur: "Ey iman edenler! Allah"tan korkun, herkes yarına ne hazırladığına bir baksın; Allah"tan sakının, çünkü Allah, işlediklerinizden haberdârdır."(11) Mübârek Üç Aylar, Yaratıcımıza, ailemize, çocuklarımıza, milletimize ve bütün insanlığa karşı görev ve sorumluluklarımızı hatırlatmalı, hata, ihmal ve kusurlarımızdan dönmemize ve gaflet uykusundan uyanmamıza vesile olmalıdır. Aramızdaki çekişmeleri, tefrika ve ihtilâfları, şahsî menfaat hesaplarını ve basit düşünce farklılıklarını bertaraf etmeli; her zamandan daha çok muhtaç olduğumuz ve Yüce Dinimizin bizden ısrarla istediği; barış, hoşgörü, kardeşlik, birlik ve beraberliğimizin güçlenmesini, insânî ve ahlâkî meziyetlerin yeniden yeşermesini sağlamalıdır. 1- Tevbe, 36. 2- Buharî, Tefsir, Sûre, 8,9, Bed"ül- Halk, 2, Meğâzî, 77, Edâhî, 5, Tevhîd, 24; Müslim, Kasame, 29, Ebû Dâvûd, Menâsik, 67, Ahmed b.Hanbel, Müsned, c. 5, s. 37, 73. 3- Aclûnî, Keşf"ül-Hafâ, c.1, s. 423, Hadis No: 1358. 4- Ahmed b. Hanbel; Müsned, c. 1 s. 259, Keşf"ül-Hafâ, c.1 s. 186, Hadis No: 554. 5- Tirmizî; Savm, 39, İbn-i Mâce,İkâme, 191, Hadis No: 1389. 6- İbn-i Mâce, İkâme, 191, Hadis No: 1388.7-T.D.V. İslâm Ansiklopedisi "Berat Gecesi" Maddesi, c. 5, s. 475, 476. 8- Bakara, 185. 9- Kadir, 3. 10-Buhârî, Savm, 5, Müslim, Sıyam, 1-2. 11-Haşr, 18. |
xxz1
niye bukadar uzatinki benim karsima kim cikarsa ciksin aynisini söylerim en basta sorsaydin hemen söylerdim allahin kanununa boyun eydigmi herkez duysun ben herzaman icin allahdan raziyim ve ona sükranim
bir dahakine lafi uzatma hemen sor cavabni al |
alpi001
bilki ben senden süphelendim burda cok büyük bir iftiralar yayiyorsun
bu konu artik siniri gecti 3 aylari kandilleri ve hz.hiziri inkar ettin ve milletin kafasini karistirdin dogru ve yanlisi birbirine kattin artik bu konuyu yeteri kadar tartistim ve sen ne yaparsan yap sen inandignda kal ve benide benim inandigmda birak EN DOGRUSUNU ALLAH BILIR |
Alle Zeitangaben in WEZ +2. Es ist jetzt 23:58 Uhr. |