Vaybee! Forum

Vaybee! Forum (http://localhost/forum/index.php)
-   Gesellschaft & Soziales (http://localhost/forum/forumdisplay.php?f=398)
-   -   Religion & Glauben (http://localhost/forum/showthread.php?t=4272)

10.04.2005 11:52

Monstercim dün kavgadan bu güzel yazini
 
okumadan gecmisim, bagisla.. Bu sabah okudum ve kesinlikle katiliyorum fikirlerine !

Bilindigi gibi bir INSAN ölmek üzereyken yada ölümünden sonra ruhuna YASIN SÜRESI okunur. Bunun yaninda YASIN SÜRESI astronomiye isik tutmustur.

21 Temmuz 1969 tarihinde gerceklesen insanoglunun Ay macerasi bu sürede yerini bulmaktadir. Bu önemli olayi ve sonuclarini Kurani Kerim bize 14 Asir önce bildirmistir. Konu ile ilgili ayetler sunlardir:

&ltOnlara gecede kudretimizin bir göstergesidir.Biz ondan gündüzü soyup cikaririz.Onlar hemen karanliga girerler.(Yasin37)&gt

&ltGüneste kudretimizin bir göstergesidir ki karar tutacagi yere kadar yüzer ve isir iste bu alim olanin takdiridir.(Yasin38)&gt

&ltBiz Ayinda seyretmesi icin birtakim menzilleri tayin ettik ki her turunun sonunda kuru ve egri bir hurma dali gibi kalir.(Yasin)&gt

&ltNe Günes Aya yetisebilir, ne gece gündüzü gecebilir. Her birsey kendi dairelerinde yüzerler (Yasin40)&gt

&ltOnlarin züriyetlerini bineklerle tasimamizda kudretimizin bir göstergesidir (Yasin41)&gt

&ltOnlara bunun gibi nice binekler yaratmamizda....(Yasin42)&gt

&ltDileseydik bizde onlari tasittayken bogardikta (oksijensiz birakmak yani), onlar icin ne bir kurtarici bulunurdu ne de kendileri kurtulurdu (Yasin43)&gt

&lt$u kadar ki acidigimizdan bir zamana kadar gecinmeleri icin onlari kurtardik (Yasin44)&gt

&ltOnlara merhamet olunmaniz için önlerinizde ve arkalarinizda olan afetlerden sakinin dendiginde yüz çevirdiler (Yasin45)&gt

Iste böylece YASIN SÜRESINDE insanoglunun uzaya acilmasinin sirrini tasidigina sahit oluyoruz.....!

xxabuzerkadayifx 10.04.2005 12:06

muahahahah..yahu bizim müslümanlar
 
ne zaman ögrenecek dinin bilimle alakasi olmadigini..
hristiyan cocujklar bile gülüyor artik adam-heva hikayelerine bakiyom burda koca koca adamlar dini bilimle bagdastirmaya calisiyorsunuz..
Bilim Ateisttir
daha dogrusu bilim La-dini dir
yani dinlen minlen alakasi yoktur

donpepelino 10.04.2005 12:32

Doguda acim acim kiviniyordumu
 
Senin düzeninin pes para etmemesi yüzünden buralardayim.

Yerine gelince Müsliman yerine gelince Fasist oldugunuzdan buradayim.

Senin ne isin var buralarda sabkasini giymis donunu giymis bir betoncunun elin gavurunun vataninda ne isivar.

Bir alman milliyetcisi senin ülkende calisiyormu sense buranin tuvaletini kokluyorsun.

donpepelino 10.04.2005 12:33

ben kendime asiz demedimki
 
senin gibi bir iki koftirikgin ona sahib cikmasina karsiyim hangi hiristiyanlik efangelimmi katolikmi yoksam ortodoxmu

senin dini inancinda onlar gibi ortodox bir fasist dinsizsin

10.04.2005 12:38

SLOGANI birak güzel arkadasim...
 
Kuran“da, evrenin yaratilisi ve kainatin düzeni ile ilgili ayetlerin bildirilmesi, bilgi sahibi olmaya büyük önem verilmesi, dogada Allah“in varliginin delillerinin görülmesi, evrendeki her nesne ve varligin birbirine olan uyum ve bagliligi; söz konusu dönemde bilimin ilerlemesine yol göstermistir.

Teknik ilimler, tip, astronomi, cebir ve kimya gibi bircok alanda önemli neticeler elde eden Müslüman bilim adamlari, medeniyet ve kültür sahasinda kisa zamanda kendilerini tüm dünyaya kanitlamislardir. Buluslariyla uygarligin ilk adimlarinin atilmasina vesile olan Müslümanlar, ilerlemenin yolunu acmislardir. Islam tarihinde, bilim dallarini tek tek inceledigimizde, hepsinin kaynaginin Kuran-i Kerim oldugunu, bilimin maddi-manevi herseyin Allah“in yarattigi sistemin bir parcasi oldugunu defalarca ispat ettigini görmekteyiz.

Müslüman bilim adamlari öncelikle, Bati“da Roma ve Dogu“da basta Cin olmak üzere, diger devletlerde gelistirilen bilim ve teknolojiyi rehber almislar ve önemli kaynaklari tercüme etmislerdir. Bu bilgi birikiminin icinden imanî ve teknik anlamda yanlis ve tutarsiz olan noktalari cikartarak, kendilerine fayda saglayacak duruma getirmislerdir. Ilk adim niteligindeki calismalarinin ardindan, elde ettikleri bilgileri degerlendirip yorumlayarak bilim ve teknolojiye katkida bulunmaya baslamislardir.

Besinci yüzyilin ikinci yarisinda dogup gelisen Islamiyet, deneye ve gözleme dayali bilimin gelismesinde önemli bir rol oynamistir.

Emevi halifelerinden Muaviye, bir milyon civarinda kitabi barindiran "Darü“l-Hikme"yi (Ilim Kültür Yuvasi) kurar. Halife el-Hakim de, 400 bin ciltlik bir kütüphane kurarak bilim adamlarini Kurtuba“da toplar. 8. Yüzyil“in sonlarina dogru Halife Harun-el-Rasid, Aristoteles“in tüm kitaplarini, Galen ve Hipokrat gibi büyük bilim adamlarinin bircok eserini Arapcaya cevirtir. Halife el Memun, Bizans“a ve Hindistan“a elciler göndererek cevirmeye deger kitap aratir ve Bizanslilari yendigi savasta, savas tazminati olarak sadece Eski Yunan yazmalarini ister.

Böylece Islam dünyasi, önceki dönemlerde yapilan tüm bilimsel calismalari toparlayarak kaybolmasini önler; daha sonra bu calismalar, Arapcadan Bati dillerine cevrilir. Endülüs Devleti“nin kurulmasi ile Musevi, Hiristiyan ve Islam kültür geleneklerinin bulusmasi, Ispanya“yi bilim ve kültür merkezi haline getirir.

Islam dünyasinda yetisen bilim adamlarindan Cabir Bin Hayyan, „Kimyasal maddeleri, ucucu maddeler, ucucu olmayan maddeler, yanmayan maddeler ve madenler“ olarak dört grupta toplar. Cabir Bin Hayyan“in bu calismasi, modern kimyanin kurucusu olarak bilinen Lavoisier“e öncülük eder.

El-Kindi, Einstein“dan 1100 yil önce 800 yilinda, izafiyet teorisi ile ugrasir. El-Kindi, „Zaman cismin var olma süresidir, zamanla bilinebilen ve ölcülebilen hiz ve yavaslikta hareketin sonucudur. Zaman, mekan ve hareket birbirinden bagimsiz degildir, göge dogru cikan bir insan agaci kücük görür, inen insan ise büyük görür“ der.

Tip ve eczacilikta Ibn-i Sina ve Razi gibi alimler, anatomi ve tedavi alanina pek cok yeni bilgi eklerken; tarih ve cografya bilimlerinde Idrisi, Hamevi ve Taberi ve adini bu satirlara sigdiramayacagimiz pek cok Islam âlimi, bilimsel teorilerde önemli ilerlemeler kaydetmislerdir. Özellikle optik alaninda, on birinci yüzyilda Ibn-i Heysem, bu bilim dalini tek basina yeniden insa etmistir. Dokuzuncu yüzyilda yasamis olan Sabit bin Kurra, astronomi alanindaki ilk büyük yeniligi gerceklestirmis; Batlamyuscu sisteme, dokuzuncu yildizsiz küreyi eklemistir. On ücüncü yüzyilda, bu sistemin karsilastigi güclükleri fark eden yine Müslüman astronomlar olmus ve Batlamyuscu olmayan gezegen modellerini gelistirmislerdir. Bunlar, gercekten zamanlarinin cok ilerisinde calismalardir. Söz konusu calismalari ile bilim tarihine adlarini yazdiran Müslüman bilim adamlari, devlet tarafindan maddi-manevi destek görmüs, tesvik edilmis, halk arasinda itibar kazanmislardir. Ayni dönemin Avrupa“sinda ise durum tamamen farklidir. Bilime hizmet eden Avrupali bilim adamlari, pek cok engelleme ile karsilasip kisitlanmakta, hatta calismalari tamamen durdurulmak istenmekteydi.

Harizmi, Hint rakamlarina sifir rakamini ekleyerek bugün kullandigimiz rakamlari olusturuyor; fen bilimlerinde, deneyle sabit olmayan bilgilere itibar edilmemesi gerektigini söyleyen Ahmet Fergani, enlemler arasindaki mesafeyi hesapladigi gibi, Dünya“nin eksenindeki egimi en dogru sekilde hesapliyordu.

Trigonometrik baglantilari bugünkü kullanilan sekliyle formüllestiren El-Battani, 877 yilindan 929 yilina kadar sürekli astronomik gözlemler yapar; Tanjant ve Kotanjant“in tanimini yaparak Sinüs, Tanjant ve Kotanjant“in sifirdan doksan dereceye kadar tablosunu hazirlar.

Ebubekir er-Razi, cerrahide dikis malzemesi olarak ilk kez hayvan bagirsagini kullanir; tip biliminde deney ve gözlemin cok önemli oldugundan bahseder ve bashekimi oldugu hastanede görev alacak olan doktorlarin uzmanlasmalari gerektigini söyler.

Ebü“l-Vefa trigonometriye Sekant ve Kosekant kavramlarini kazandirir. Gözün görülebilir cisimler dogrultusunda isinlar yaydigini söyleyen Öklid ve Batlamyus“a karsi; „Görülecek cismin sekli, isik vasitasiyla gözden girer ve orada mercekler vasitasi ile nakledilir“ diyerek, yaptigi sayisiz denemelerle „göze gelen uyarilarin görme sinirleri ile beyne iletildigini“ söyleyen Ibnü-l-Heysem ise optik biliminin öncüsüdür.

Cesitli maddelerin birbirinden ayirt edilme yollarindan birinin, maddelerin özgül agirliklari oldugunu söyleyerek, sicak su ile soguk su arasindaki özgül agirlik farkini tespit eden el-Beyruni; 973 yilinda „Bilimsel calismalarin, deneylerle ispat edilmesi gerektigini ve belgelere dayanmasinin zorunlu oldugunu“ söyler. Ibnu“n-Nefis, 1200“lü yillarda, kücük kan dolasimini kesfeder.

Bütün Islam ülkelerinde matematik, tip, uzay bilimleri ve daha bircok ilimin okutuldugu egitim kurumlari, rasathaneler; dönemin en gelismis techizatlari ile donatilmis hastaneler, herkese acik kütüphaneler bulunmaktaydi. Bagdat, Harran ve Endülüs basta olmak üzere Misir, Kuzey Afrika ve Dogu Firat cevresindeki bircok Islam sehrinde, egitim sistemi ve ilim, söz konusu döneme örnek teskil edecek düzeyde gelistirilmisti. Müslümanlar, yasadiklari sehirleri uygarlik merkezleri haline getirmislerdi. Bunlardan biri olan Kurtuba, hastaneleri, kütüphaneleri ve Orta Avrupa“dan ögrencilerin egitim görmek üzere geldigi okullari ile Avrupa“nin en modern sehri olarak bilinmekteydi.

Kültürel ve sosyal alanda meydana gelen atilimlara paralel olarak ilerleyen bilim ve teknoloji, Osmanli devleti döneminde doruga ulasmistir. Hazerfen Ahmet Celebi, Lagari Hasan Celebi gibi alimler, alanlarinda tarihin ilk örnek calismalarini gerceklestirmislerdir. Ilk denizalti Osmanlilar tarafindan üretilirken , zamanin en büyük ve süratli gemisi de ileri teknoloji ile insa edilmistir.

Örnekler cogaltilabilir arkadasim, ezbere SLOGAN varii yazi yazacagina, TUTARLI birseyler karalada BILIMIN ALLAHI inkar ettigini hep beraber ögrenelim :o)

donpepelino 10.04.2005 12:38

bilgi cagi yerine put cagi desek
 
daha iyi olur hiristiyan lar bir papaya inanip günahlarinin af olacagina inaniyor bizim koftirik dinsiz fasistlerse heykeller önünde domalib bunu bir marifet saniyorlar

10.04.2005 12:39

Aziz Kutsal DON hazretleri :-))))
 
Sayin PAPA´cim :-)

PUTLARA girersek, görecegiz ki kafatasimizdakli BEYNIMIZ bile PUTLASMIS !!!

donpepelino 10.04.2005 12:39

o dogdugu zaman
 
bir tas üstünde dogmus ne hastane nede ilaclan dogmus zavalli dogarken kafasi ters tarafa ucup tasa deymis ondan dolayi bu kadar zekasi büyük hahahaahahahahaa

donpepelino 10.04.2005 12:40

Anlamak, yorumlamak ve yaşamak
 
Anlamak, yorumlamak ve yaşamak: Fıkıh mezhepleri

Bu köşenizdeki yazılarınızın büyük bir fayda temin edeceğini ve bir boşluğu dolduracağını umarak hemen soruma geçmek istiyorum. Benim sorum mezheplerin ortaya çıkısı ve bu olgunun dinamikleri üzerine olacak. Hz. peygamber döneminde mezhep olgusundan söz edilemeyeceğini, zira o dönemde buna ihtiyaç da olmadığını biliyoruz. Mezheplerin ortaya çıkısı kültürel, coğrafî duruma, Kur"an-ı Kerim"in lafzına ve hadislerin değerlendirilmesine hangi derece ve oranlarda bağlıdır? Daha basit ve düz bir mantıkla "mezhepler arasında özellikle amelî noktadaki farklılıkların ortaya çıkısının dinamikleri nelerdir; yani, sözgelimi namaz ibadetindeki kısmî de olsa göze çarpan farklılıklar hususunda "hz. peygamber bütün bu şekillerde namaz kılmıştır" mı diyeceğiz, yoksa "hayır Hz. peygamber tek bir formda namaz kılmıştır" deyip bu farklılığı, mezheplere ilişkin görüşlerin delillendirildiği hadislerin geldiği kanalları tetkik etme cihetine gidip mi açıklamaya çalışacağız." şeklindeki suale nasıl temelli ve makul bir cevap sunabiliriz? Mezhepleşme/ekolleşme hadisesinin "ihtilâfü ümmetî rahmetün" hadisine dayandırılarak bir kolaylık ve rahmet vesilesi olduğu her zaman dile getirilmekte. Elbette böyle bir netice söz konusu olabilir, fakat zihnimizde bunun makul bir temellendirilmesinin yapılması gerektiği ve sorulduğunda, bunun ortaya çıkış dinamiklerinin ve faktörlerinin ne olduğunun -çok kompleks fıkhî terminoloji ve açıklamalara da ihtiyaç duymaksızın- genel geçer bir açıklamasını yapabilmemiz gerekmez mi? Bu açıklamalarım çerçevesinde mezhepleşme hadisesinin gerek tarihî gerek toplumsal gerekse dilsel/metinsel (Kur"an-1 Kerim ve hadisler)dinamikleri açısından bir açıklaması nasıl yapılabilir? sorusunu yöneltmek istiyorum. Teşekkür ederim. (Murat Kastamonulu, lise örencisi)

Mezhep ne demektir? Mezheplere bağlanmak şart mıdır, diğer mezheplerden de yararlanılamaz mı? Kur"an ya da Kur"an ve sünnet varken, mezheplere ne gerek var? Modern dünyada mezhepler bir anlam ifade eder/etmeli mi? Mezheplerin toplumsal, siyasi ve uluslar arası ilişkiler açılarından konum ve rolleri nelerdir? Bütün bu sorular, değerli okurumuzun soru ve değerlendirmelerindekilerle birlikte hepimizi çok meşgul etmekte ve ilgilendirmektedir. Bu yüzden, fıkıh mezhepleri konusunu, belki birkaç Pazar yazısında ele almanın uygun olacağını düşünüyorum. Elbette burada dile getireceğimiz görüşler, bazı yönlerden tartışmaya açık olacak. Böyle de olsa, bu önemli konuyu bugünkü giriş nitelğindeki açıklamalarla irdelemeye başlayalım.

Mezhep Kavramı

Arapça bir kelime olan Mezheb/Mezhep (ç. Mezâhib) kelimesinin sözlük anlamı, "gitmek, izlemek, gidilen/tutulan/izlenen yol"dur. Mecazî olarak "görüş, kanaat,inanç ve öğreti" anlamlarında da kullanılmaktadır. Terim anlamıyla mezhep, belli bir yöntem (usûl) anlayışı çerçevesinde üretilmiş tutarlı görüşler bütünüdür. Bir takım ilkelere ve ölçütlere dayalı olarak ortaya çıkan görüşler, belli bir geleneğe dayanan belli bir öncü tarafından, öğrencilerinden ve halktan oluşan ilim halkalarında sunularak, ama zaman içerisinde öğretileri ve yöntemi geliştirilerek ve yenilenerek tutarlılığı sağlanmaya çalışılır. Mezheplerin öncü kişisine İmam/Mezhep İmamı terimi kullanılır. Mezhep imamının, mezhebin doğuşunda ve gelişiminde elbette çok büyük bir katkısı vardır. Ancak bir mezhep, yalnızca mezhep imamının görüşleri toplamından ibaret olmayıp, bunu aşan ve tarihin değişik dönemlerinde ortaya çıkan şartlara göre sürekli yenilenen ve gözden geçirilen bir öğretiler bütünüdür. Bununla birlikte, mezhebin temel ölçütleri ve yöntemleri, daima mezhep imamının damgasını taşır.

Mezhep kelimesinin eşanlamlısı olarak fırka (ç. fırak), makâle (ç. makâlât), millet (ç. milel), nihle (ç. nihal)gibi eski, mektep, ekol, okul, bazen da sistem ve doktrin gibi yeni terimler de kullanılır. Bu terimler arasında, elbette kullanıldıkları bağlama göre bazı anlam ayırtıları vardır. Fıkıh sözkonusu olduğunda, gelenekselleşen terim mezheptir.

Mezhep Çeşitleri

Tarih içerisinde oluşup yerleşen ve geniş kitlelerin benimseyip kabullendiği görüşler toplamı olan mezhepler, en başta dinî inanç, siyaset ve hukuk açılarından birbirleriyle atbaşı giderek gelişirler. Değişik coğrafyalardaki değişik milletler kendi kültürel özelliklerine uygun düşen ya da uygunlaştırılmış mezhepleri benimserler. Böylece mezhepler toplumsal ve siyasî özellikler kazanarak kurumsallaşırlar ve benimseyenlerine ayırt edici bir kimlik verirler. Buradan da anlaşılabileceği gibi, dinin sadece inanç alanı açısından değil, toplum hayatında hukuk ve siyaset açısından da farklılaşmalar ortaya çıkmaktadır. Buna bağlı olarak, inanç alanındaki farklılaşmalardan doğan mezheplere itikadî mezhepler (veya fırkalar), siyaset alanındaki farklı görüş ve tutumlardan doğan mezheplere siyasî mezhepler, hukuk alanındaki farklılaşmalardan doğan mezheplere de fıkhî/amelî mezhepler adı verilir. Ancak siyasî mezhepler, daha çok inançla ilgili ve bağlantılı olduğu için onları da itikadî mezhepler olarak değerlendirebiliriz. Bu tasnife rağmen şunu söyleyebiliriz: Bir fıkhî mezhep, sadece fıkhî mezhep değildir. En başta belli iman ve siyaset anlayışı olmak üzere, her fıkhî mezhebin daima gözden geçirilen farklı anlayışları da vardır. Bu anlayışlar, mezhebin hem fıkhî anlayışının, hem de itikadî ve siyasî anlayışının gözden geçirilmesini ve toplumsal şartlara uyum sağlayarak gelişmesini ve yenilenmesini sağlar. Bu açıdan, çeşitli siyasî ve toplumsal etkenler altında mezhep içinde farklılaşan ve hatta aşırılaşan alt anlayışlar, ana gövde ve eğilim tarafından daima eleştirilir ve büyük ölçüde de reddedilir.

Din Algısı ve Mezhepler

İslâm dininin temeli ve kutsal kitabı elbette Kur"an-ı Kerim"dir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.), Yüce Allah"tan aldığı vahyi insanlara doğru ve güvenilir bir biçimde iletmiştir. Bu açıdan Kur"an-ı Kerim, dinimizin en sahih ve temel kaynağı olarak daima var olacaktır. Kur"an-ı Kerim"in ifade yapısı bazı konuların anlaşılması açısından açık ve kesin (muhkem) olmakla birlikte, kimi yönlerden bu açıklık bulunmamakta, değişik anlam ve yorumlara elverişli ifadeler de bulunmaktadır. Bunların bir kısmı, özellikle de dinin iman ve ibadet alanına ilişkin olanlar, bizzat Hz. Peygamber (s.a.) tarafından belli bir açıklığa kavuşturulmuştur. Ancak peygamberimiz tarafından yapılan açıklamaların sahih (kesinlikle kendisine ait) olup olmadıkları, sahih iseler tıpkı Kur"an-ı Kerim"in ifade yapısındaki gibi farklı yorumlara elverişliliği gibi özellikler dolayısıyla, farklı değerlendirmeler ve anlayışlar ortaya çıkmıştır. Bu açıdan, gerek Kur"an-ı Kerim"deki, gerekse Hz. Peygamber"in (s.a.) sünnetindeki hukuk alanına dair naslar, değişik yorumlara çok daha fazla açık olan özelliktedirler.

Muhkem âyetlerde ve sahih hadislerde belirtilen iman esasları (usûlü"d-dîn), hemen hemen bütün müslümanların birleştiği konulardır. Bu esasları benimsemek, müslüman olmanın şartıdır. İman esaslarını toptan veya herhangi birini reddetmek, kişiyi iman dairesinden çıkarır. Bunun dışında kesin delillere dayanmayan inanca ilişkin konular ise, dinin özü ve aslıyla ilgili olmadıklarından kişiyi iman dairesinden çıkarıp küfür dairesine sokmaz. İşte mezheplere asıl rengini veren de, iman anlayışlarının yanısıra, bu gibi inançla, siyasetle ve hukukla ilgili ayrıntılara ilişkin anlayışlardır. Bazı siyasî-itikadî mezhepler, ayrıntılara ilişkin bazı konuları öylesine itikat mertebesine yükseltmeye kalkarlar ki hem diğer mezheplerden bir kere daha farklılaşırlar, hem de kendi mezheplerinin ana gövdesinden koparak neredeyse ve hatta çoğu defa yeni bir inanç mezhebi konumuna gelirler.

Bütün bu inanç, siyaset ve hukuka ilişkin yaklaşımlar büyük ölçüde din algısını oluşturur. Mezhepler kendileri açısından hak ve doğru olduğuna inandıkları bu algılarına göre karşılaştıkları sorunlara çözüm üretmeye çalışırlar. Bu çözümlerin de, din algılarındaki farklılık dolayısıyla, çoğu defa farklı olması gayet doğaldır. Önemli olan, hiçbir mezhebin doğru olduğuna inandığı kendi din algısını, başka mezheplere dayatmamasıdır. Böyle bir dayatma olduğunda, mezheple dinin özdeşleştirilmesi gibi bir durum ortaya çıkar. Bunun sonucunda, gerginlik ve çatışma ortamının doğması büyük ölçüde kaçınılmazdır. Gerek tarihte ortaya çıkan, gerekse günümüzde ortaya çıkadurmakta olan gerginlikler, başka bir takım siyasî, etnik ve hatta ekonomik etkenler yanında, önemli ölçüde sadece kendisinin hak, diğer anlayışların ise bâtıl olduğu değerlendirmesinden kaynaklanır.

Bu açıklamalar ışığında şunu söyleyebiliriz: Din değişmez, din algıları değişir. İşte bu din algıları, mezhepleşme denilen gayet doğal bir olguyu ortaya çıkarır. Farklı din algıları, hem dinin hayatla bağlantı kurmasını sağlar, hem de bu algıların hayatla bağlantı kuracak biçimde ilim halinde sistematik gelişimini sağlar.

Müslümanlar arasında ortaya çıkan mezhepleşme olgusu, kendilerine özgü değildir. Dünyadaki bütün dinlerde mezhepleşme görülmektedir. Bu, oldukça doğal bir durumdur. Bir dini, tek bir mezhep anlayışına ve yorumuna indirgemek tarihin hiçbir döneminde olmamıştır, insanların gayet doğal olan farklı düşünce yapıları karşısında bunun gereği de yoktur.

Gelecek Pazar yazısında Hz. Peygamber (s.a.) hayattayken ortaya çıkan fıkhî sorunları ve sahabenin bunlara getirdikleri farklı çözümleri, peygamberimizin bu çözümler konusundaki tutumlarını ele alacağım.

Düzeltme: Geçen Pazar yazısında haramın tanımıyla ilgili "yararı zararından çok olan işlerdir" bölümü, tam tersine "zararı yararından çok olan işlerdir" biçiminde olacaktır. Dikkatli okurların uyarısıyla düzeltir, özür dilerim.

<a href="redirect.jsp?url=http://www.yenisafak.com/vecdiakyuz.html" target="_blank">http://www.yenisafak.com/vecdiakyuz.html</a>

10.04.2005 12:41

Tabiiki :o) haklisin ABIM o.T.
 
ohne Text

10.04.2005 12:42

Hic yoksa Almanlari ve Almanya"yi
 
ve batiyi Senin gibi kötülemiyorum. Benim ülkemi iste Senin gibileri harap ediyorlar. Bir yandan biz yapmaya calisiyoruz diger yandan senin gibileri yaptiklarimizi yikmaya calisiyorlar. Ben Almanya"ya ve Almanlara hak ettikleri saygiyi gösteriyorum, ya Sen?

10.04.2005 12:42

YASAMAK, CESARETLE VE ...
 
YASAMAK, CESARETLE VE ...
Hayatta korkulacak hiçbirsey yoktur.
Varolan ancak yasamak ve anlamak;
Aslinda her olayin, her anin
Yasanmasinda çekinilecek birsey olmadigini,
Simdiye dek yasanilagelen olaylarin içine katilmanin
Korkulacak, irkilecek hicbir yönü olmadigini
KAVRAMAK...
Yaratanin sundugu her seye
Teslim olarak, onu yasamak.
Yasamak derinligine;
Isterse rüyalarda, hayallerde olan
Inanilmasi güç olan olaylari
CESARETLE,
Geri adimi düsünmeden
Teslimiyetle, ileriye dogru yürümek

Hatta sunulmussa bir yokus,
Hiç duraksamadan
Karinca kararliligi ile
Azim ile,
Yücelere çikmak...

Dönüp de bakmamak batakliga...
Risk ise riski almak,
Yasamayi yasamak...
Acizlik göstermeden
Cesaretle yine cesaretle
Emin adimlarla,
Saglam adimlarla...
Çikip yükseklere
Güç kazanmak...

Ve o GüCü
Teslim etmek;
iYiLiGE, FAZiLETE,
SEVGiYE...

---------

Hakan Partal

10.04.2005 12:49

Wer lebt denn von Hass auf die Anderen?
 
Schau Dich doch mal um und fokusiere Deinen Blick mal auf die Realitäten dieser Tage. Wer beschört Hass auf die Christen und Andersdenkende, ich oder Du? Wer will denn diese perverse Scharia von Buhari einführen ich oder Du? Wer träumt von einem Kalifat ich oder Du? Diese Beispiele könnte ich bis ins Unendliche Fortsetzen, nur eins haben sie alle gleich. Weil Ihr dem Westen nichts Entgegenzusetzen habt macht euch das rasend. Je mehr der Westen und damit die Zivilisierte Welt sich von euch gedanklich wie technisch absetzen, desto exorbitanter wächst euer Hass paralell dazu. Und erzähl mir nichts von Menschliebe. Denn der Menschenliebe liegt der Grundgedanke, Achtung vor dem Leben zugrunde. Leute die die Schandtaten eines Saudis beklatschen, bejubeln und sie und begrüssen und insgeheim noch weitere davon fordern haben wir Menschenliebe nichts übrig. Daher hasse ich euch auch, weil Ihr andere Menschen auch hasst. Und daran wird sich wohl nichts verändern.

donpepelino 10.04.2005 12:50

muahahahahahahahahahahhaaha
 
sana suan yüzlerce benim vergilerimi calan türk sanayicilerinin isimlerini buraya aktara bilirim

kimin türkiyeyi harab ettigini hala anlamis deyilsin haraci vergi calan vatan perverler

10.04.2005 12:53

Lafi götünden anlama
 
benim sana sordugum olay, almanya"da memnun degilsen, gavur diye hakaret ediyorsan, bu gavurlardan o zaman niye medet umuyorsun. Niye Almanya"ya geldinde Suudi Arabistan"a gitmedin. Hadi orasi vahabi. Ya o zaman niye yemen"e gitmedin?

10.04.2005 13:02

Ehli Sünnetcilere!
 
Huzur Islam"da diyorsunuz, sag gösterip sol sallayip sünnilikten bahs ediyorsunuz. Hadislerden, Icmalardan, Ulemalardan, cemaatlardan vs. vs. Ama sizin dininiz, yani Sünnilik, huzurdan haric herseyi beraberinde getiriyor. BURALARA ALMANYA"YA GELIYORSUNUZ SONRA ALMANLARINDA HUZURUNU KACIRIYORSUNUZ. Sizde gurur yok bu be, hemi Almanlara gavur, kafir vs. hakaret edersiniz hemide onlarin kucagina oturursunuz. Bu simdi takkiye ayaklari mi? ;-)) TAKKIYE TÜRKCE SAHTEKARLIKTIR! Ne isiniz var burda? Glaubt Ihr Ihr könnt die technischen Errungenschaften des Westens auf der einen Seite versuchen zu übernehmen aber dabei die kulturellen Aspekte ausser acht lassen? Technischer und Geistiger Fortschritt sind eine Symbiose, das eine kann ohne dass andere nicht. Aber dahinter muss man erst steigen können. Ich frage euch nochmals warum sind alle 52 islamischen Länder die auf die Scharia der sunnitischen Auslegung MITSAMT ALLE, OHNE AUSNAHME, 3. WELT LÄNDER? Warum? Warum bleibt der Fortschritt aus, wenn Buhari, Ebu Zürreye, Tirmizi Sarimsaki.... den Propheten richtig zitiert haben? Die Wahl wird eng oder? Entweder lügt der Prophet oder seine sogenannten Schreiber? Wem traut Ihr das am meisten zu?

10.04.2005 13:06

Problem genauf auf den Punkt gebracht :)
 
ohne Text

10.04.2005 13:09

Lafi götünden anlama ;-)))
 
benim sana sordugum olay, almanya"da memnun degilsen, gavur diye hakaret ediyorsan, bu gavurlardan o zaman niye medet umuyorsun. Niye Almanya"ya geldinde Suudi Arabistan"a gitmedin. Hadi orasi vahabi. Ya o zaman niye yemen"e gitmedin?

10.04.2005 13:10

"Ehli" sünnet düsmani Islam düsmanligini
 
beraberinde getirmez. Tam Tersi bile. Sünni düsmanlari Islam sevdalilaridir.

10.04.2005 13:17

Tam münasip yerine iste ;-))) o.T.
 
ohne Text

10.04.2005 13:19

Türkiye ümmetin degi Türklerindir
 
var mi daha bunun ötesi. Ümmet Türk topraklari icin kan dökmediler. Tarihi biraz irdelesen bunun tersinin gerceklestigini görürdün.

10.04.2005 14:26

Koc bu benim sorumla ilgili degil
 
ama katiliyorum.... güzel bir tesbit

10.04.2005 14:29

DIN = BILIM voll kompatibel
 
Bilimsiz din olmaz dinsizde bilim olmaz.....

Öyle OT gibi burada ütme lütfen.... bu zamanda... bilimle tam Kurandaitarif edilen evreni anlamak mümkün.....

KUranin evrene verdigi sistem Sünnetullahtir... iste bu sistemi biz Kuranin tarifi disinda ancak bilimle kavrayabilirz....

Eger bilimnle Kuran uymuyorsa, ya Kuranda yada bilimde hata yapiyorsun demektir....

Din ile bilkimi Imami Gazali ayird etmistir.. yani trennen etmistir.... bu ise hyati bir hatadir... tabiki o zaman Imami Gazali bilimden haberdar olmadigi icin... faso fiso gelmistir onada ondan

10.04.2005 14:38

ZUm 40000000 mal Mezhep yoktur
 
Mezhep kisisel din lagilayisidir evrensel degildir... zamansal ve o bölgedede tek bir kisiye aittir....

O yüzden Mezheplerin zerre kadar gecerliligi yoktur...

EGAL WELCHE......

Mezhep istiyorsaniz illa.... o zaman bu zamanin Müfessirlerinin dini algilayisini Mezhep edinin..... cok ock daha mantikli ve daha makbuldur....

Ama tekrar ediyorum... Mezhep Cahil insanlarin tutanagidir.......

DININI BILEN MEZHEPBE IHTIYAC YOOOOOOOOKTUR.....

Eger vardir derse demektir

xxabuzerkadayifx 10.04.2005 14:47

Bilimin Allahi inkar etmek veya onun
 
varligini arastirmak gibi bir isi ve görevi yok..
Bilimin Allahla isi olmaz anlayacagin..
Allah inanc isidir
bilim deneme yanilma,arastirma sorusturma ve bulgu olgu isidir

xxabuzerkadayifx 10.04.2005 15:01

DIN BILIMI engelleyen bir faktördür
 
Bilimler hep dinlerin olmadigi zamanda parlamistir(özellikle tek tanrili dinler bilimi ve toplumlarin gelismesini geriletmistir)
insanlik tarihinin en büyük bilimsel gelismeleri olan,bugünkü uygarligin temeli olan antik yunan ve roma medeniyetleri ilkel ve cok tanrili dinler zamaninda gelismistir..
mezopotamyada ve iranda islam öncesi var olan uygarliklar islam sonrasindakilerden cok daha ileride idiler..
Pers uygarligi mesela yunanla yarisacak düzeyde iken, islamdan sonra iran uygarligi gerileme ve cöküs yasamistir..
Tüm avrupa ortacag boyunca din sayesinde büyük bir gerilik ve Cehalet örnegi sergilemistir..
Ne zaman ki dinin etkisi kirildi,Rönesans, Reform ve Aufklärung sayesinde dinin etkisini azaltip eski yunan eserlerini kesfettiler, iste o zaman Avrupa tekrar nefes alip gelismeye basladi ve ilerledi..

Islam ise böyle bir gelismeyi yasamadigi icin hala gerilerde sefalet icinde kivranmaktadir maalesef
din yüzünden olan nefret ve savaslari,yikimlari ise hic saymadim

10.04.2005 15:34

sacmalik! o.T.
 
ohne Text

10.04.2005 15:41

hemde dandik bir sacmalik :-) o.T.
 
ohne Text

10.04.2005 15:45

:-) o.T.
 
ohne Text

10.04.2005 15:56

icimden bir siir geldi :-)yazari Erich F
 
Anpassung
Gestern fing ich an
sprechen zu lernen
Heute lerne ich schweigen

Morgen höre ich
zu lernen auf

gaziantep30 10.04.2005 16:12

Marxist bilimin gecen yüz yilda yaptigi
 
eserleri gördü hemde dine inanmayan birisi tarafindan yazilmis bir bilim.
Sana su konuda hak veriyorum... Malesef dini bazi insanlar yanlis kavramislar ve insanliga karsi bir siper olarak kullanmislar.
Yasa Avrupa orta cagda oldugu gibi "Der Ablasshandel ".
Ya ödersin yada cehenneme gidersin.
Din bilimi bir engel degildir tam tersine bir tesviktir bazi seyleri iyi anlamak ve birseyin varolusuna baska bir bakis acisindan bakmaktir.
Eger Göthe kitablarini okuduysan yani bilimle din arasindaki mesafe nasil kalkiyor.
Örnegin "Das Leiden des Jungen Werthers".
Oradaki doga sahneside Allahi nasil taniya bilicegini gösteriyor.
Yani dogaya baktiktan sonra Allahin var olduguna inanabilirsin.
Dini malesef cok bilmisler silah ve güc olarak zavalli insanlara karsi kullanmislardir ve ayni soya ve dine ayit olan insanlar bir mesheb yüzünden savaslar yapmislardir.
Bu yeni yüzyildada bugünkü yeni bilim diye nitelendirilen Bilimler aynisini yapiyorlar.
Biologie und Genetik die Wissenschaftler spielen den Gott.
Karl Marx und seine Synthetische Gesellschaft also ...
Her yerde var... Ilk önce cok acidan bakmaya bak birseylere ..
Eger Ataistsen ilk önce ataist oldugunu yaz ve ben dine su acidan bakiyorum de..
Senin saydigin o cagdas helen uygarliklarida Barbardan farki yoktu.
Bir yandandan Felsefe ve bir yandanda insan alip satmak...
Hadi kocum... güle güle ...
Dinini ögrende gel

gaziantep30 10.04.2005 16:13

Tek tarafliya konusan bir insan
 
Kendi acisini elestiremez..
Yunan uygarligi falan filan öter...

xbaburx 10.04.2005 16:19

Bu yazıları daha önceden yazmıstım..
 
peren hanıma.konuyla alakalı oldugunu dusundugum için ve yeni yazı yazmanın gereksizliğide karar kıldığım için ve de anlayısınızın gelişmişliğini umarak bahsettiğiniz şeylere doğrudan olmasada bir açıklama getirdiğini düsünerek aynen kopyaladım.bakış açınıza ters bir yaklasımın yansıması olarak farklı bazı açılımlar..okuma zahmetine girerseniz okuyunuz..
hangi bilim???????

yada bilim dedigin kaliplasmis dusunce sekli saydigin ideolgiler elinde ne tur bir ARACA donuyor?teknolojinin harman yeri olan bilim ve insaligi makinalarin egemenligine hapseden teknoloji(akliniza hemen matrix gelmesin:)))) ve bunlari hakli saymaya ve elestiriden beri kilmaya dayanak sayilan ideologi yiginlari..sosyalizm fasizm libelarizm bilimcilik vesaire vesaire vesaire...lagam hayranligini ya da lagam kusculugu yapanlari tarihin lagam kuyulari saydigin seyleri savunma cabasi gudenler yerine dunyayi koskoca bir lagama ceviren bilimci veya ideologi saplanticilarina yakistirsan daha daha AKILLICA konusmus olursun..DİKKAT DAHA AKILCI DEMEDİM....
cok hasinsiniz yavas biraz!!!!!!!!!!

bilim in verileri her yonuyle ozneldir..yani kisiye ozgudur...bilim adamlarinin sahsi gozlemlerineden edindikleri İZLENİMLERİN birikerek ortaya cikardigi KİSİSEL YORUMLARİN BUTNUDUR .ve bu kisisel yorumlar birikerek ve birbirini ezerek deneye dayali yani insanin sinirli duyu araclariyla gozuyle kulagiyla guya gozlem yaparak vardigi sonuclarin degerlendirilip guya yasalarain teskiline verilen ada deniyor bilim...bu arada da akil bu gozlemleri prensipler halinde orgutleyip sonuclara variyor...musssssss...nevtonun fiziginin kati dunyasi galilenin yuvarlak dunyasi temelini aldiklari yunan biliminin SİLİNDİR DUNYASİYLA yer degistiriyor. o kadar...sonra nevtonun kati ve degizmez yasalara bagli fizigi bir anda einsteinin izafiyetiyle ve kuantum fizigiyle alt ust oluyor...habire birileri arastirip madde ve olusumu hakkinda bazi sonuc ve yasalara variyor...insanin gorüp gorecegi nedir?yagmur yagar toprak yagmurla kokar..gunes dogar denize akseder deniz dalgalanir tepeler isildar..ay cikar denizde yakamoz olusur...sular sirildar vesaire vesaire...insani materyalist bilim çercevesinde sekillendiren bati bilimi insani siradan dogayi siradan bir atom yigini herhangi bir SEY olarak degerlendirir ve insani ve dogayi acaaaaaaaaaaaaaaaaayip derecede SEYLESTRİR.sonra bilimim teknolojiye ve ardindan tuketim ve mucadeleye (savas)arac olmasiyla seylesen insan ve doganin her seyin ustunde sayilan bilimsellikle her turlu iskenceye tabi tutulmasi caiz gorulur...yasalar surekli degisir varilan sonuclar hep kisisel acilimlarla catisa catisa sonuclara varir..catisirken insani ve dogayi heder eder...aracsallasan bilim daha ziyade araclarin bilimi haline gelmis araclarin verileri insan aklinin PORSUMUS VE KİRLENMİS YAPİSİYLA yorumlaninca ortaya facialar cikmakta gecikmemistir...atomalti fizikin son verileri tum materyalizmi yikmaina ve geleneksel bilimi desteklemesine ragmen kisiler maddenin ozunun sacmaliga dayandigini savunmaya calismislardir..islerine gelmemistir..bir dalga boyunun olusma ihtimali 10 uzeri 22 ise madde nasil olusur..ve bu dalga boyunun olusmasinda insan DUSUNCESİ TEMEL ETKENKEN...BU EİNSTEİNİN GORÜSÜYSE FİLANCA BİLİM ADAMİYLA CAKİSİYORSA BU GORUS BENİM DUNYADA YASAMA AMACİMLA BUNUN ARASİNDAKİ BAGİNTİ NEDİR...yani einstein hakliysa yahudi olucam da ateist bir bilim adami hakli olunca ateist mi olucam...ya da maddenin genel yasalari hakkindaki İZLENİMLER benim hayat anlayisimi nasil sekillendirecek?madde denilen sey tum kainatsa edinilen bilgiler İZLENİMDEN OTEYE GECER Mİ?İNSAN AKLİ BU İZLENİMLERDEN HAREKETLE TUM HAYATİNİ VE OTESİNİ SEKİLLENDİRECEK SONUCLARA NASİL ULASİR...NETİCE DE KENDİSİDE BUNUN BİR PARÇASİYSA KENDİSİYLE KENDİSİNE NE SEKİLDE HANGİ OLCUTLERE GORE BAKACAK...AKİL NEDİR İNAN NEDİR?BU SORULARİN HİÇBİRİ BİLİM YADA FELSEFE TARAFİNDAN CEVAPLANAMAMİSTİR...VERİLEN CEVAPLARİN HEPSİ DE KİSİSELDİR...

kuran allahin insanla yani rasulle konusmalarini icerir bilim kitabi degildir...kuran bilimin verileriyle anlamlanmaya calisilamaz cunku bilim ozel yapisiyla surekli degisir..genel kabul edilen kaideler kuranla eklemlenirse degistigi vakit bu aslinda OZNEL OLAN BİLİMSEL YORUMLAR,, basi sapsallar hatayi kuranda (dinde İslamda)buluverir...ilim bunu diyor (daha onceki bilime gore aciklanan ayetler sonucunda ortaya cikan yoruma binaen)kuran (din islam)boyle diyor...sizin kuran da bir acayip seyler soyluyor ..denir...yapilan izlenimler yani bilim kainatin yaratilmis ve yaratilmakta oldugu gercegini destekledigi olçu de imanin geregini yani gerçeği ortaya koyar..siz hic aya gunese yildizlara bakmaz misiniz ?yagmuru indiririz...vb vb..varilan sonuclar İMAN EDEN İNSANİN kedisini ve kainati daha iyi idrak etmesine yarar.....SONUC:TESLİMİYETİN TAM İDRAKİDİR...

hadis:bir insan gece uyur sabah musrik olarak kalkar(yagmur yagan gecenin ardindan)neden diye sorarlar ..yagmur kendi kendisi yagdi manasinda laf ettikleri icin...

kuantum fiziginde bir dalga boyu 10 uzeri 22 olasilikla sekilleniyor ve bu sekili insan zihni yapior dedik..(demisler)yani dusunce sekillendiriyor maddeyi...tum kainati sekillendirip surekli tekrar yaratabilecek dusunce kudretinin sahibi kim olabilir ...bilim soyluyor bunu..bilimi imana gore idrak etmesek de bu oluyor iste...ayrica muhammed sav allah tealayla konusmus ve emrini ulastirmistir...yalan soyledigini duyan yok..ona yalanci diyen kendisi acaba yalanci olabilir mi?GORMUS MU MUHAMMEDİN ALLAHLA KONUSMADİGİNİ?BEN GORDUM!!!! bu kesindir!tartısılamayacak kadar kesin.tartısanların söyledikleri saplantı hakaret ve aşağılamadan öteye geçemeyen basit saldırılardan başka bir şey değildir.
İslam bilime engel midir?batının tum gelişmesi(dediğin seyin tum temelleri her seyiyle )islama dayanır.Bütün arastırma teknikleri reform ronesans sonrasında aydınlanma vb vb.ortaçağ islam ilmi ve zeneginliği batının perisanlığı onları her seyi sorgulamaya itmiş ve nasıl amerikayı keşfetmişlerse bilimi de ole keşfetmişlerdir..amerika zaten vardı..biliim de öyle..onlar amerikayı keşfedip kıtanın yuzde 99 unu oldurup her seyini avrupaya HORTUMLADILAR..ve buna haklı gerekçeler urettiler..tüm bilimsel gelişmede bu hortumlamanın mahsuludur..ama amerikadan değil islam dunyasından..ama HORTUMCULUKLARINI UYDURDUKLARI FELSEFELERLE BİLİMSEL GEVİSLERLE İDEOLOGİ VE KABA KUVVETLE ÖRTÜLEMİŞLERDİR..hortumculugu bilim diye yutturmaktan baska bir şey yapmamışlardır..sonrada tum dunyayı felakete surukleyip somurmenin en acımasız ve kanlı sekillerini bilmsel olark tum dunyaya kakalamışlardır..haklı oldukları safsatasını da propaganda alaetleriyle pompalayarak tabi..hortumu çift yonlu kullanmışlardır..her zenginliği hortumla tum pisliği uzerlerine pompala..kendilerine zenginlik guc ve iktidar kalsın..YEMEZLER!!!hortumalrı elbet kesilecektir..o zaman netür bir b.kun çinde olduklarını kendileride göreceker..BİZ ZATEN GÖRÜYORUZ..BYY

xp0mpalanejatx 10.04.2005 16:53

evet mi hayir mi?
 
müslümanlik nerde `?

xp0mpalanejatx 10.04.2005 16:56

allahin dininde rabbimle
 
tanri
izin verirse kapali biriyle taniscam !

xp0mpalanejatx 10.04.2005 17:02

biraz saygi rabbim ne demis
 
demis ki
lami cimi yok
inanca saygi
kapali bayanlarla tanis rabbin yolun acik eder !

xp0mpalanejatx 10.04.2005 17:05

rabbim ve resul sefeaat ya rab
 
forumcular hz muhammed yazarken dikkat !!! hz muhammed Salla allahu aleyhi ve sellem ve ala alihi ve beytihi ve ashabihi ecmaindir
günah rabbim affetmez

gaziantep30 10.04.2005 17:35

Amin ... hocam o.T.
 
ohne Text

gaziantep30 10.04.2005 17:36

Ama ilk önce ismini degistir... POMPACI
 
AMA SENI BU ISIMLE SATANIST BIR KIZ BILE KABUL ETMEZ

donpepelino 10.04.2005 18:44

zum 1000000000000 mal
 
laik lik demokrasi oluyorda meseb olamiyor demek seni dinsiz fasist


Alle Zeitangaben in WEZ +2. Es ist jetzt 23:24 Uhr.