![]() |
Okumak cehaleti önler Eseklik baki kalir
ohne Text
|
DEMIS DEMIS...
Masal veya degil
ama DEMIS ! |
o.T.
Peygamberimiz (s.a.s.), dünyaya hiç ehemmiyet vermezdi. Hz. Ömer (r.a.), bir gün Allah Resûlü"nün huzuruna girdi.
Efendimiz, yattigi hasirin üzerindeydi ve yüzünün bir tarafina hasir iz yapmisti. Odasinin bir yaninda islenmis bir deri, bir diger kösesinde de, içinde birkaç avuç arpa bulunan küçük bir torba vardi. Iste Allah Resûlü"nün odasinda bulunan esyalar bundan ibaretti. Hz. Ömer (r.a.), bu manzara karsisinda rikkate geldi ve agladi. Allah Resûlü niçin agladigini sorunca da Ömer (r.a): "Ya Resûlallah! su anda kisralar, krallar saraylarinda kus tüyünden yataklarinda yatarken, kâinat, yüzü suyu hürmetine yaratilmis olan Sen, sadece kuru bir hasir üstünde yatiyorsun ve o hasir, Senin yüzünde iz birakiyor. Gördüklerim beni aglatti." cevabini verir. Bunun üzerine Allah Resûlü, Ömer"e (r.a.) su karsilikta bulunur: "Istemez misin ya Ömer, dünya onlarin, âhiret de bizim olsun." (Buharî, "Tefsir", 21) Baska bir rivâyette ise Efendimiz söyle buyururlar: "Dünya ile benim ne alâkam olabilir? Ben bir yolcu gibiyim, bir agaç altinda gölgelenip, sonra da orayi terkederek yoluna devam eden bir yolcu." (Tirmizî, "Zühd", 44; Ibn Mâce, "Zühd", 3) ============================== Alpi abi inanmak veya inanmamak senin elinde...! Ama Hz. bunu söyleyince yüce Peygamber durum äyöe olmasaydi ona ITIRAZ ederdi degilmi ? Velhasil vel kelam böylede olmasa RESÜLE hürmet ve saygida sanirim birsey söylememe gerek yok ! |
und
schon wieder ein besserwisser, der hier zu predigen versucht.. Gösteris icin dini kullananlar hakkinda ne dusunuyorsun??
Bu arada Turkce bilgin icin bir klavuz önerebilirim.. cunku senin cumlelerin de devrik + yanlis yaziyorsun.. wie kann man nur jahudi schreiben :)))) Keep cool! :) |
Keiro icin ebedi azap olayinin aciklamas
Bir aralar zannediyorum Cennet ve cehennem olayini tartismistik....
Bu hususta Ayetleri sormustu Keiro kardesimiz... Bu konuya yien müfessirlein su an en büyügü olan Süleyman Hoica aciklama getimis... Zümer: 59/53 "De ki: Ey nefislerine karşı aşırı giden kullarım, Allah"ın rahmetinden umut kesmeyin. Allah bütün günahları bağışlar. Çünkü O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir". Bu ayette günahkâr kullara, Allah"ın rahmetinden umut kesmemeleri, Allah"ın bütün günahları bağışlayacağı, O"nun gafur ve rahîm olduğu bildirilmektedir. Ve buna ilave olarak Bakara 62, Maide 69... ve benzeri Ayetleri söyleyebiliriz... Her zaman dedigim gibi olay Kuranin RUHANIYETINI anlamak ve kavramaktir... Link <a href="redirect.jsp?url=http://www.gazetevatan.com/cat/sates.asp?kid=29" target="_blank">http://www.gazetevatan.com/cat/sates.asp?kid=29</a> |
Almanyada bizim Camiiyede sakal
geldi...
Simdi dünyada o kadar sakal varki... hepsini bir araya toplasan... bin tane Resül cikar onlardan.... Cogu sahtedir... belki aralarinda 1 tane dogru olani cikabilir... ama kim bilecekki ????? Kutsiyeti Islam önderinin bir parcasi oldugu icin saygi duyariz... yoksa sadece Allahtir kutsal olan ve insanda kutsaldir... mecaz anlamda kainatta yani evrende bulunan her sey kutsaldir.. her seyin yeri ve bir görevi vardir |
Ben bu sitede türkcemi düzeltmege bakiy
kardesim isinsu, türkce klavus icin memnun kalirim, devamli örenmege niyetliyin...musevi sana daha hos`sa, buyrun.
Gösteris sirke dogru bir yolculuk, benden uzak bil, Allah korusun, cehenneme dogru... Kusursuz kul varmi??? Sei nicht so streng mit mir-)))wie ist es inhaltlich??? Ich bin ein gedeutschter Türke, dafür aber genetisch kein getürkter Türke...habe Nachsicht und verzeih mir bitte-))) |
Müslümanlari Kafirler Yönetemez
MÜSLÜMANLAR ÜZERİNDE KAFİRLERİN HEGEMONYASININ OLMASI HELAL DEĞİLDİR
İslâm ümmeti, kendisi efendidir. Kararının kaynağı ve işinin zamanına hükmeden kendisidir. Onun üzerinde başka birisi için bir otorite yoktur. İslâm ümmeti dünyada 13 asra yakın devletlerarası konuma hakim, dünya siyasetini belirleyen birinci devlet idi. Bugün, Hilâfet"in güneşinin batmasından sonra, azgın kafirler için bir fırsatı ganimet oldu. Ümmetin kararları, o azgın kafirlerin ellerine geçti, siyaseti onlara tâbi oldu, ekonomisi onlara bağlandı, silahları onlara bağlı kaldı, efendiliği onların ayakları altında kaldı, serveti onlara ganimet oldu. Halbuki Allahu Teâla, bütün bunları müslümanlara haram kılmıştır, şöyle demiştir: "Allah kafirler için mü"minler üzerinde asla bir yol kılmaz." (Nisa: 141) |
Islama uygun Halal Flört nasil yapilir?
>-"Hayrunnisa, bu aksam benim evimde "cagri" filmini izlemeye >ne dersin? Cola Turka ve saray krakerlerim de var..." > >(*)
>Abdullah: >-"Fatma bu geceki ilahi konserine iki biletim var, gidelim mi?" >Fatma: >-"Hayirlisi olsun Abdullah..." > >(*) >(*) >-"Bir huri kadar güzel gözlerin var Gülbenaz..." >-"Deme öyle Müttalip, bi fena oluyorum..." >-"Derim valla, 3. karimdan bile güzelsin..." >-"Ayy cok utandim..." > >(*) >-"Hayrunisagül, ben ciddi bir iliski düsünüyorum, evlenmelik, >söyle sen ne dersin?" >-"Allah derim Abdülkerem!" >-"Elhamdülillah." > >(*) >-"Seni begendim, kendime müstakbel zevce olarak sectim, >yarin aksam hazirlan da gülhane"de gezelim, birbirimizi taniyalim...." -"Ay bilmem ki... Kikir kikir... Bi gören olur ikimizi basbasa.... Yok. basbasa degil, benim iki hatun da gelecek. hem hava >almis olurlar." >-"Anladim ben seni." > >(*) >-"Her sabah ezaninda uyandigimda aklima siz geliyorsunuz. Keske >5 vakit birlikte olsak..." > >(*) >-"Allah seni inandirsin, son kirdigim cevizin bir yarisinda Allah, diger yarisinda Feraye yaziyordu..." >-"Oyle mi Nazim?" >-"Evet askim, billahi ya..." >-"Valla bu iste sanki bi ugursuzluk var ama peki Nazim." >-"Askim! Ferayem! Ha?!? Evet, sanki..." > >(*) >-"Birer hurma yeseydik beraber?" > >(*) >-"Allahin izni peygamberin kavli ile benle cikar misin Kevsersu?" -"Tabii Mücahitcan neden olmasin?" >-"Hadi gel öyleyse, Yeni Cami"de güvercinleri yemlemeye gidelim." -"Tamam, sonra da Eyüp Sultan"a romansimiz daim olsun diye dua >etmeye gidelim Mücahitcan." > > |
SAKAL-I ŞERİF
Memleketimizde birçok camide Hz. Peygamber s.a.v.’e ait sakal-ı şerifler bulunuyor. Mübarek günlerde bunlar ziyaret ediliyor. Müminler, o mübarek Peygamber’den bir hatırayı gözleriyle görmenin vecd ve huşusu ile doluyorlar. Diğer tarafta ise bir tartışma: Bu sakal-ı şerifler ve diğer kutsal emanetler gerçekten Peygamberimiz’e mi ait?
“Niye bir başka İslâm ülkesinde değil de Türkiye’de?” denilebilir. Fakat Peygamber s.a.v. Efendimiz’in hırkalarının, sancağının, kılıçlarının, yayının; dört büyük halifenin kılıçlarının; Hz. Musa a.s.’ın asasının, Hz. İbrahim a.s.’ın tenceresinin, Topkapı Sarayı Mukaddes Emanetler Dairesi’nde muhafaza ediliyor olması, mübarek saç tellerinin de Türkiye’de bulunmasını makul ve mantıklı kılmaz mı? Bildiğimiz kadarıyla dünyanın hiçbir yerinde Peygamberimiz’e ait olduğu iddia edilen başkaca bir mukaddes emanet yok. |
TARİHÇİLER NE DİYOR?
İbn Hişâm, Vâkıdî, İbn Sa‘d ve Ebü’l-Fida gibi siyercilere; Buhârî, Müslim ve Ahmed b. Hanbel gibi muhaddislere; İbn Haldun, Heysemi, İbn Kayyim, İbn Hacer, Beğavî, İbn Esir ve Aynî gibi müdekkik alimlere göre, Peygamberimiz s.a.v. mübarek saçlarını, biri Umretü’l-Kaza’da, diğeri Veda Haccı’nda tıraş ettirip, isimleri kayıtlı bazı sahabilere ve orada bulunan herkese bizzat hediye edip bölüştürmüşlerdir. Hatta kaynaklar, Peygamber s.a.v. Efendimiz’in mübarek eşleri olan annelerimizin payına da ancak herkesinki kadar bir miktarın düştüğünü vurgulamaktadır.
Tarihçi İbn Sirin’in şu sözleri, bu mübarek emanetlerin nasıl titizlikle korunup nesilden nesile intikal ettirildiğinin belgesi niteliğindedir: “Âbide’ye (ö. 190/805), ‘bizde Peygamber’in saçı var. Enes b. Malik -veya Enes b. Malik’in ev halkı- vasıtasıyla elde ettik.’ dedim. Âbide de ‘Peygamber’in saçından bir tek telin benim yanımda bulunması, bana dünyadan ve dünyadakilerden daha sevimlidir.’ dedi.” Peygamber s.a.v. Efendimiz, 627 yılındaki Hudeybiye umresinde saçını Hıraş b. Ümeyye b. Fadl el-Huzai r.a.’a tıraş ettirdi.Hıraş, Peygamberimiz’in saçlarını oradaki bir Semüre ağacının üzerine bırakıyordu. Ümmü Ümare’nin bildirdiğine göre, halk saçları ağaçtan alarak bölüştü. Ümmü Ümare de bir tutam saç alıp onları vefatına kadar yanından ayırmamış ve hastalar şifa umarak o mübarek saçın ıslatıldığı su ile banyo yapmıştır. Bu mübarek hatıranın uzun zaman -mesela h.190/m.805 yılına kadar- muhafaza edildiğine ve ıslatılan saçın suyunun hastaların şifa bulması amacıyla banyo sularına karıştırıldığına dair rivayetler göz önüne alınırsa, Peygamberimiz’in saçlarının günümüze kadar titizlikle korunup saklanmış olması gerektiğini söyleyebiliriz. Aslında müminler açısından bundan daha tabii bir şey de olamaz. Hangi müslüman -tıpkı bizlerin yapacağı gibi- böyle bir hatırayı gelecek nesillere aktarmak istemez ki? |
KİM PEYGAMBER ADINA SAHTEKARLIK YAPAR
Hiçbir müslüman, Peygamber s.a.v.’e ait olmayan bir şeyi O’nunmuş gibi göstermeye cesaret edemez. İmanı buna engeldir. Yine hiçbir müslüman, herhangi bir gayr-i müslimin böylesi bir aldatmaca ve oyununa gelecek tutum ve davranışlar içinde bulunmaz. Feraseti buna manidir. Dolayısıyla eldeki mukaddes emanetlerden, herhangi bir müslümanın uydurmasıdır veya herhangi bir gayr-i müslimin aldatmacasıdır diye şüphelenilmesi sağlıklı bir düşünce değildir.
Din görevlilerinin birbirlerinden ödünç alarak zaman zaman değişik camilere taşımalarının, adeta her camide bu mukaddes emanetten bir parça varmış gibi bir izlenim oluşturduğunu ve bu uygulamanın sayıyı kabarık gösterdiğini de ayrıca belirtmeliyiz. Kaynaklar, Peygamber s.a.v. Efendimiz’in sakal ve bıyık telleri ile tırnaklarını toprağa gömdürdüğünü özellikle belirtirler. Dolayısıyla aslında Sakal-ı Şerif diye ziyaret olunan bu emanetlerin, aslında Efendimiz’in saç telleri olması daha muhtemeldir. Şüphesiz bu mukaddes emanetlere duyulan sevgi, Peygamber Efendimiz s.a.v.’e duyulan sevginin bir ifadesi olup, müslümanların duygularının çoşmasına katkıda bulunmakta ve inananlar için bir değer ifade etmektedir. Herşeye rağmen şunu belirtmek gerekir ki, bunların hepsinden daha önemli olan, Peygamberimiz s.a.v.’in Sünnet’ine sarılmak, O’nun açtığı yoldan gitmektir. Bizi O’na yaklaştıracak olan asıl budur. |
VEDA HACCI’NDA KAPIŞILAN HATIRALAR
Sahabe’den Ma‘mer b. Abdullah r.a. anlatıyor:
Allah Rasulü s.a.v., Veda Haccı’nda Mina’da kurbanı kestiği zaman bana kendisini tıraş etmemi emir buyurdu. Ustura’yı alıp başucuna dikildim. Yüzüme baktı ve bana: Ey Ma‘mer, Allah Rasulü, kulağının yumuşağından itibaren başını, elinde usturan, sana teslim etti.” buyurdu. Vallahi ya Rasulallah, hiç şüphesiz bu vazife bana Allah tarafından ihsan buyurulan bir nimettir.” dedim. Allah Rasulü s.a.v.: “Evet, öyledir.” buyurdu. Sonra Rasulullah’ın başını tıraş ettim. Müslümanlar Peygamberimiz’in kesilen saçlarından almak için hazırlanmışlardı. Peygamberimiz eliyle sağ tarafına işaret ederek, “Şuradan al!” buyurdu. Berber orayı kesti. Peygamberimiz, Ebû Talha el-Ensari r.a.’ı çağırdı, kesilen saçları ona verdi. Sonra berbere sol tarafını uzattı, “Tıraş et!” buyurdu. Berber orayı da tıraş edince, Peygamberimiz Ebû Talha’ya sol tarafının saçını da verip “Halk arasında bölüştür.” buyurdu. Peygamberimiz s.a.v. başını tıraş ettirdiği zaman saçından ilk alan Ebû Talha olmuştu. Sahabiler, Peygamberimiz’in kesilen saçlarını ziyan etmemek için çevresini sarmışlar, saçının bir tek telini bile yere düşürmeksizin hepsini bir bir ele geçirmişlerdi. |
YENİLGİSİZ HALİD B.VELİD SIRRI
Peygamber Efendimiz s.a.v.’in alın saçı tıraş edildiği zaman Halid b. Velid r.a.: “Ya Rasulallah, alnının saçını bana ver. Hiç kimseyi bu hususta bana tercih etme. Anam babam sana feda olsun.” diyerek yalvardı. Saçlar kendisine verilince, Halid b. Velid onu gözlerine sürdü ve sarığının ön kısmına yerleştirdi.
Bu olayı gören Hz. Ebu Bekir r.a., Halid b. Velid’in yalvarışına ve Allah Rasulü’nün alın saçını alınca onları gözlerine sürüşüne hayret ettiğini anlatır. Halid b. Velid r.a.’ın bu mübarek saçın sayesinde yenilgiye uğratmadığı düşman topluluğu yoktu. Nitekim Halid b. Velid, “Ben onu hangi tarafa yönelttimse, orası fetholundu.” demiştir. Halid b. Velid r.a., Yemame Savaşı’nda kılıcı elinden atıp, başından düşen sarığın peşinden koşuşturmasını ve canını tehlikeye atmasını hoş görmeyen ashaba şöyle demiştir: “Sarığın kıymetinden dolayı değil, onun müşriklerin eline düşmesini istemediğim için böyle yaptım. Zira onun kıvrımları arasında Peygamber’in saçı bulunuyor.” |
ist gebonkt " :) o.T.
ohne Text
|
Förtün harami heleli yoktur
insanca bir davranistir... karsindakini tanima mekanizmasidir....
Flörtle baslar tüm iliskiler ve beraberlikler veya evlilikler... ausser man schmeisst die Frau in die Arme eines Fremden Mannes der Sie vergewaltigt..... Uyduruk evliliklerin 100 de kacinda kizlarin rizasi aliniyor ?????? etwas nachdenken bitte und dann reden... Simdi hangisi daha helal hangisi daha haram |
Tarihsel bir anlamlari var baska zerre
kadar bir anlami yoktur...
Dinle alakali degil... ama kültürle alakalidir... Gidip sakali falan ziyaret edecegine, adam gibi iki rekat namaz kil daha hayirlidir |
Simdi dostum
Peygamber adina cümle Alem konusmakta... sanki herkes onun asker arkadasiymis gibi bir haldeler...
100 de 90 kesin uydurma... cogulari Peygamberi bir bestie olrak darstellen ediyorki... savas yapip Ameline ulassin... efendim Peygamber su savasta bu savasta... Ne savasi be.... sadece savunma sacaslari yapmistir.... so eine Verfluchte Ideologiesche Welt.. Elbet insanoglu dini ve Peygamberi sahsi Amellerine karsi kullanacaklardir.... bunu yapmayan yokki.... tüm dünya yapiyor... Ve sonuc olrak Resüle iftira atiyrolar.... ÖYle sadece Peygamber adina iftira atma söz konusu degil..... her kim baskasi adinada iftira atarsa ayni cezayi görür |
Yahu ENIS...
o hayvandan daha asagilik arkadasa da anlatmaya calistim ama adamin beyni IRIN dolu oldugu icin anlamadi... Bu Mukaddes Emanetlere tabiiki "TAPAN SECDE EDEN" bir tek Mümin bana gösteremezsin. Ama lakin o Kutsal Emanetlere olan saygi Resülü EKrem efendimize olan sevgi saygi muhabbet ve samimiyetten kaynaklaniyor.
Sen SAP ile SAMANI birbirine karistirma lütfen... O emanetler adi üzerinde mukaddes emanetlerdir ve saygi gösterilmesi gerekir. Sen nasil bir kac metrekarelik BEZ PARCASINA (BAYRAK) sahip cikiyorsun ve 50 Milyon (geride kalan 20 Milyon Kürt Vatandasimizin) sokaga dökülüyorsa, bu mukaddes emanetlerede ayni derecede sahip cikmamiz gerekiyor... YAHUDILERE bir göz atarmisin lütfen, adamlar kutsal olan ve Hz. Süleymandan kalan TAPINAGI ortaya cikarmak icin bizim ilk kiblemiz olan ve Resülü Ekremin MIRAC´a ciktigi kutsal MESCID-I AKSAY´i yikmaya calismaktalar.. Ne ugruna: IKI TASCH PARCASI ugruna... Sizde tutmus ve gercekliliginden hic süphe olmayan MUKADDES EMANETLERI elestiriyorsunuz... Müslüman NAMAZINIDA kilacak o EMANETLERE SAYGISINIDA gösterecek.. AMA MEDET UMMADAN ! Selam ve Dua ile |
TUGRA bu tartismayi iki...
üc gün evvel yaptik burda !
Yeni basliklar altinda yeni konu acmaya gerek yok.. Nerdeydin o tartisma yapilirken... Ayrica ard arda kopya cekip durma TUGRA... Birak bir konu kalsin üzerinde mülakat yapalim evvela... |
CHATTE TEBLIG :-))
CHATTE TEBLIG :-))
Hayatin her safhasinda oldugu gibi burada da TEBLIG vazifesini üstlenenler olmustur. Cete :-) girenler MÜCAHIT (z.B. Enis, Tugra, liste kabarik) olurda bu MÜCAHITlerin amaci geyik olmaz elbette. Amac bilgisizleri bilgilendirmek, tam bir ISLAMI internet ortami olusturmaktir. Bu ugurda kanallar, serverler acilir muslumanlar davet edilir. Gaye GLOBAL ISLAM portali olmak, müslümanlarin bulustugu yer imajina sahip olmaktir. Her ne kadar ISLAMI kendi tekeli altina alma elestirisiyle karsilassalar da bu onlar icin kabul edilir bir elestiri degildir. Cunku her sey ALLAH (cc) rizasi icin yapilmaktadir. Her chet odasinin bir VAIZI LIDERI IMAMI HOCASI YASA NURUSI ERBAKANI IMAM AZAMI KHOMEYNISI usw. :-) vardir ve o kimse o odanin din islerinden sorumludur. Ayni zamanda FETVA makamidir. Diger vaizler ise bilgisiz ve bu isin ehli olmayan kimselerdir. Inanilmasi gereken tek mercidir. Dini sohbetler genelde kanalin genelinde yapilir herkes tarafindan gorulur. Menkibe dedigimiz dini hikayeler anlatilir. Fetvalar hukumler verilir. Din devletleri kurulur yikilir. 1000 yildir asilamayan meselelere careler bulunur. Hatta bazi islam kanallari reyting arttirmak icin medyada taninmis isimleri kanallarina davet ederler ve soru sordururlar. Bazi odalarda haftalik sohbetler yapilir. Ama su ana kadar cete gelenlerin hemen hemen hic birinde cete gelis amaci olarak <<dinimi ogrenmek icin internetteki islami cet kanalina bi gideyim>> dusuncesi olmamistir. Ama her nedense israrla bunu telaffuz etmektedirler. Herkes mubarektir herkes cennetliktir. Herkes hocadir. Ne kadar dini bilgin varsa pardon! dilin varsa o kadar mubareksindir. Cette insanlar yazilariyla tanindigindan agzi parmaklari iyi laf edenler onemli kimselerdir. :-) YADA YOKSA AMACLAR BASKAMI ? NE DERSNIZ HOCALARIM ? |
So eine Scheisse was du hier erzählst
ne bicim insanlarmis bu söylediklerin... seylerinin havasina savas cikariyorlarmis demek.....
Peygamberin saci savas kazaniyormus... demek Atatürktede varmsi o saclardan cünkü tek Nagmalup Osmanli ve Türk Marasali odur... Bu yazdiklarina sende inaniyormusun yani ????? Peygamberin saci savas kazandiriyormus... üffff nebicim sacmis böyle... demek Peygamber kendi gücünden habersizdide o saclari alan manyak daha bilgindi... Bu ve benzeri iftiralarla Islam dinin icine ettiniz... A dan Z ye Hurafe dinine cevirdiniz.... Biraz insaf yahu... bu kadarida fazla.... Senin o bahsettigin zat A dan Z ye cehennemlik bir tiptir.. cünkü zebvkine savas yapan tam kafirin tekidir..... sana sürüsmeyen bir topluluga karsi Allahin Jandarmasimisinda savas yapiyorsun.... Hic unutmaki su an Islam Aleminin basina gelen Bela Haktan gelmektedir.... baskasindan degil... Sen kalk Allahin kelamini zevkine göre evir cevir ve saclari bile savas kazandiri yap... ondan sonra Amerika beni patakladi, yani Araplari usw.... yahu geber.... böyle beyinle senden ne kasaba olur nede köy.... Hört bitte auf so ein Scheiss im Forum zu schreiben... es gibt viel zu viele unwissenden die an solche Hurafe glauben und denken das sei Religion |
Dostum aslinda yanlis anlasilacak
bir sey yazmadimki...
Bunlarin hepsi Islam kültürünün birer parcasidir, yani toplumsal birer degerdir.... ama dinle alakali degildir.... cünkü din dedigimiz zaman Kuranin evrensel Anayasasini kast ediyoruz..... hic olmazsa kavramlarda yanlis yapmayalim.... Bu tarisel emanetlere sahip cikmaliyiz tabiki, ama Kültür cercevesinde... yoksa yukarida yazdigi gibi, Resülün saklaini almista savas kazanmista usw... usw... Bu ve bezeri düsünceler hurafedir... sakal kültür acisindan Müzede sergilenebilir, amenna... ama kalkip svas kazandim gfalan filanalar. Dine aykiridir, dindeki Sünnetullah mekanizmasina, yani Allahin evrendeki istemine aykiridir.... ne bicim olay sakal savas kazaniyor... Simdi Akevilikte ve Sünnilikte.. (her iikiside orijinalden uzak ideolojilerdir)... böyle bir biurine paralellikler vardir.... Biri saz calar din zanneder digeri musukili siiir(Mevlid) okur din zanneder.... Bunlari asmaliyiz ve Orijinaline geri dönmeliyiz... Resül zamaninda insanlar Kurani nasil anlamis ise... bizde o anlayisi en azindan simulieren etmeliyiz... anlatabiliyormuyum..... Resül yok artik o vefat etti... ama bizler yasiyoruz... ya Ot gibi yasariz yada Allahi tanimaya calisiriz... Az cok Forumdan tanisligimiz var.. ne demek istedigimi aslinda iyi anliyorsun.... Bende bu hususta hata yok Selam Enis |
Usta yanlismi yazdin
yoksa benimi kast ettin bu yaziyla
|
Biraz Cihadi tartisalim
Cihad nedir.... ???
Kac boyutu vardir ve aslen amcai nedir... ??? Fikiri olan varmi... Und kommt mir nicht mit Krieg und so einem Scheiss, cünkü Krieg emreden Muhammedin Allahi degil... tam tersine bir siyasi saptirmadir... yani kendi Allah zenneden insanlar tarafindan uydurlan bir sözdür... Dahi bakalim.. uzun zaman Forumda sohbet icerisindeyiz... biraz görüs belirtin bakalim |
Dogru söze ne denir!
Bizede Hazreti muhammedin ilk sünnet edilen
cocuk,hemde cebrail tarafindan gökten inen altin legen ve ibrikle" oldugu anlatilip duruldu. sonradan ögrendikki, sünnet bir israel gelenegidir ve tarihi islam öncesine dayanir. iste öyle dini kendi cikar vasitasi yapmak icin, yalanlar ve hürafalar üretenler icin, islada en büyük günah dolayisiyla, ceza öngörülür. |
Hayir ENIS cim :-) o.T.
ohne Text
|
Seni galiba benden daha iyi anlayan bu..
FORUM da yok ENiS´cigim :-) YUkaridaki yazilarina kismen katiliyorum ve hak veriyorum... Sakal-i Serif degil o savasi kazandiran... O savasi kazandiran o KOMUTANLARIN Yüce Mevlaya olan sonsuz ve kayitsiz sartsiz IMANLARI idi...
|
ENIS ENIS...
Sahabeye HÜRMET ve saygi cok önemli...
Halid-bin Velid kendi devrinde cok büyük ama cok büyük bir komutan idi ! Mesele Resülü Ekremin saci degil.. Mesele senin bir SAHABEYE "MANYAK" demen benim burda sana kizdigim nokta... Ne olursa olsun ne yazilirsa yazilsin, ama ASLA BIR SAHABEYE KESINLIKLE BÖYLE ITHAMLARDA bulunamayiz... Resülü Ekrem efendizim (sav) en cok sevdigi sahislardan birisi olan Hz. Hamza (öz amcasi) ´yi öldüren VAHSI yi bile af etmis ve onun sahabesi olmasina izin vermisti. Hz. Allah bile o güzel sahabeden 10 kisi CENNET ILE MÜJDELEMIS ! Bu kisilere Asere-i Mübessere denir güzel kardesim !!! Asere-i Mübessere, Peygamber Efendimizin, Cennete gireceklerini müjdeledigi SAHABEDEN 10 kisidir. Bunlara <<Cennetle müjdelenmis 10 lar>> denir. Bu zatlar henüz yasarlarken, bu müjdeyi almis bulunuyorlar ki, mübarek isimleri sunlardir: 1-Ebu Bekir-es Siddik 2-Ömer-ül Faruk 3-Osman-i Zinnureyn 4-Ali-el Murteza 5-Talha bin Abdullah 6-Zübeyr bin Avvam 7-Sad bin Ebi Vakkas 8-Abdurrahman bin Amr 9-Abdurrahman bin Avf 10-Said bin Zeyd Simdi gel bir daha düsün kardesim "manyak2 kelimesini :-(((( |
Halid Bin Velid
Halid Bin Velid
Müslüman olduktan sonra, Peygamber Efendimiz (sav) tarafından "Seyfullah" (Allah"ın kılıcı) unvanı verilen Halid, Hicretten yaklaşık 35-40 yıl önce Mekke"de doğdu. Peygamber Efendimiz ile aynı soydan gelir. Babası Velid bin Muğire, annesi Lübabe es-Suğra Asma bint Haris"tir. Künyesi; Ebu Süleyman Seyfullah, Farisü"l-İslam Halid b. El-Velid b. El-Muğire el-Mahzumi el-Kureyşi şeklindedir. Halid, Mekke"deki geleneklere uygun olarak, daha iyi yetişmeleri maksadıyla havası ve suyu daha güzel olan bölgelere gönderildikleri gibi kendisi de bir ailenin yanına verildi. Beş altı yıl burada kaldıktan sonra ailesinin yanına getirildi. Babası, Kureyşliler arasında saygın bir yeri olan ve süvari birliğinin komutanlığını elinde bulunduran bir aileden geldiği için, Halid"in eğitimi üzerinde titizlikle durdu. Ata binme, ok atma, kılıç ve kalkan kullanma gibi savaş tekniklerini öğrettiği gibi, süvari birliklerinin sevk ve idaresini de ona öğretti. İyi bir spor eğitiminden geçen Halid, güçlü bir fiziğe sahip oldu. Hazreti Ömer ile yaşıt olduğundan dolayı kendisiyle güreştiği ve onu yendikten sonra bacağının kırıldığına sebep olduğu rivayet edilmiştir. Mekke"den yollanan ticaret kervanlarına katılarak hem ticaretle uğraştı hem de, Suriye, Irak, Medain, Mısır ve Yemen gibi yerleri gezip görme imkanına sahip oldu. Bu arada okuma ve yazmayı da öğrendi. Koyu bir kabile taassubuyla yetiştirilen Halid, İslamiyet"e koyu düşman olan babası ile beraber hareket etti. Sülalesi, kabile içinde süvari birliğinin komutanlığını da yürüttüklerinden, bu aile mensupları, Müslümanlara karşı yapılan savaşlarda ön saflarda yer alıyorlardı. Halid"in Bedir Savaşına katılıp katılmadığı konusunda kesin bir bilgi yoktur. Daha sonraki savaşlarda ise hep dikkatleri üzerine çekecektir. Bedir Savaşında esir düşen kardeşi Velid"i kurtarmak maksadıyla Medine"ye giderek, fidyesini ödemek suretiyle, Mekke"ye geri götürdü. Esaretten sonra Müslüman olmaya karar veren Velid, Medine"ye döndüyse de, zorla alınarak Mekke"ye götürüldü. Halid, kaçmasın diye onu hapsetti. Ancak, daha sonra Peygamber Efendimizin (asm) görevlendirdiği kişiler tarafından kurtarılarak Medine"ye getirildi. Uhud Savaşı sırasında, Mekkeliler tarafından hazırlanan ordunun süvari birliğinin komutanlığını yaptı. Bu savaşta, Peygamber Efendimiz tarafından Aynen Tepesi"ne yerleştirilen okçu birliğini takibe aldı. Kesinlikle yerlerinden ayrılmamaları emredilmelerine rağmen, savaşın kazanılıp bittiğini zannederek okçuların buradan ayrılmaları üzerine, Halid, birliği ile beklediği yerden harekete geçerek, İslam Ordusuna arkadan hücum etti. Böylece, Mekkelileri kesin bir mağlubiyetten kurtardı. Müslümanlara karşı hazırlanan hemen her birlikte yer alan Halid, Hicretin altıncı yılında umre maksadıyla gelen Müslümanları, Mekke"ye sokmamak maksadıyla hazırlanan iki yüz kişilik süvari birliğine komutanlık yaptı. Mekke"ye sokulmayan ve bulundukları yerde vakit namazlarını kılan Peygamber Efendimizin (asm) ve inananların bu hareketinden çok etkilendi. Bu tarihten itibaren Müslümanlara karşı yumuşamaya başladı. Hudeybiye Barışından bir yıl sonra Mekke"ye gelen Hazreti Muhammed (sav) ile karşılaşmak istemediğinden, şehrin dışına çıktı. Umreye için Mekke"ye gelenler arasında Halid"in kardeşi Velid de bulunuyordu. Hemen evine gittiğe halde kendisini evinde bulamayınca Halid"e bir mektup bıraktı. Bu mektupta, Peygamber Efendimizin (asm) kendisinden söz ederek; "Halid gibi bir insanın İslam"ı tanımaması ne tuhaf! Keşke o, gayret ve kahramanlıklarını Müslümanların yanında müşriklere karşı gösterseydi; bu kendisi için çok daha hayırlı olurdu. Biz de onu başkasına tercih ederdik" mealindeki sözleri kendisine aktardı. Mektup eline geçince Müslüman olmaya karar verdi. 31 Mayıs 629 tarihinde Medine"ye giderek İslamiyet ile müşerref oldu. Risale-i Nur"da gerek Hudeybiye Barışı ve gerekse Uhud mağlubiyeti hakkında dikkat çekici izahlar yer almaktadır. Hudeybiye Barışı"nın şartları, görünürde tamamen Müslümanların aleyhindeydi. Uhud Savaşı da tam kazanıldı derken ve müşrik ordusu bozguna uğradığı bir sırada, özellikle Halid b. Velid"ın karşı hareketiyle kaybedildi. Barış antlaşması ile birlikte maddi kılıç kılıfına sokulurken, Kur"an-ı Kerim"in elmas kılıcı kalpleri ve gönülleri fethetti. İslamiyetin güzellikleri ve Kur"an"ın nurları, kavmiyetçilik taassubu ile inat perdesini yırtarak, hükmünü icra etti. Bu barış ortamında, Halid b. Velid gibi savaş kahramanı ile, siyaset dahisi Amr ibnü"l-As gibi mağlubiyeti hazmedemeyen şahsiyetler, Kur"an"ın manevi kılıcının etkisiyle kendiliklerinden Medine"ye giderek İslamiyete dahil oldular. Hazret Halid, bir "seyfullah" şekline girdi ve İslam fetihlerinin bir kılıncı oldu. Uhud Savaşı sırasında, ilerde sahabeler arasına katılacak büyük zatlar bulunuyordu. Şan ve şerefle dolu istikballeri göz önüne alındığında, izzetlerini kırmamak, bir bakıma ilerde görecekleri büyük hizmetin mükafatı olarak, peşin bir ücret şeklinde, Allah"ın hikmetiyle mükafatlandırıldılar. Savaşta mağlup edilmeyerek ve zorla kabul ettirme yoluna gidilmediğinden izzetleri kırılmamıştır. Yani bir bakıma daha önceki sahabeler sonra geleceklere mağlup olmuştur. Böylece, bu mübarek zatların ve kahramanların gururları incinmediği gibi, ilerde bunlar gibi, büyük kahramanların İslamiyet"e barış yoluyla girmelerine güzel bir imkan sağlanmıştır. (Lem"alar, s. 35) Müslüman olmak maksadıyla Peygamber Efendimizin (asm) huzuruna çıkan Halid, kelime-i şehadeti getirererek Müslüman oldu. Günahlarının bağışlanması için kendisine dua edilmesini istedi. İslamiyete dahil olduktan sonra, daha önceki günahlarının af edildiği söylendiği halde, ısrarla dua istedi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz; "Allahım! Daha önce yaptıklarından dolayı Halid"i bağışla" diyerek dua etti. Bilahare, "seyfullah" ünvanını verdiği bu kahraman zata, birkaç tane saç telini verdikten sonra muzafferiyeti için dua etti. Halid, mübarek saçları külahında muhafaza etti. Bu duadan sonra girdiği savaşlardan hiç birini kaybetmedi ve hepsinden zaferle ayrıldı. (Mektubat, s. 148) Halid b. Velid, yaklaşık üç yıl Peygamber Efendimizin (asm) yanında ve sohbetinde bulunma şerefine nail oldu. İslam Ordusunda katıldığı ilk savaş Mute Savaşı"dır. Bu savaşta Bizans ordusuna karşı büyük kahramanlıklar gösteri ve Müslümanları mağlubiyetten kurtardı. İşte bu savaştan sonra Mekke"ye dönünce Hazreti Muhammed (sav) tarafından kendisine "seyfullah" unvanı verildi. Bunun dışında, bir çok savaş ve sefere katıldı. Hazreti Ebubekir"in (ra) halifeliği sırasında hizmetine devam etti. Zekatı vermeğe yanaşmayan ve bunun Medine"ye ulaşmasına mani olan asiler üzerine gönderilerek onları mağlup etti. Dinden dönenler üzerine yapılan hareketlerde Halifenin yanında yer aldı. Peygamberlik iddiasında bulunan Tuleyha b. Huveylid el-Esedi"nin üzerine gönderilen birliğe kumanda ederek, el-Esedi"nin taraftarlarını dağıttı. Müseylimetülkezzab unvanıyla meşhur, yalancı peygamberin üzerine yürüdü. Çok şiddetli geçen ve bir çok sahabenin de şehit düştüğü savaşta, mürtedlerin başı Müseylime dahil olmak üzere, elebaşılarını öldürerek mağlup etti. Bunların dışında Sasani ve Bizans imparatorluklarına karşı yapılan bir çok savaşa katıldı ve büyük zaferler kazandı. Bizans imparatorunun kardeşinin kumandası altındaki 80 bin kişilik orduyu, Ecnadeyn Savaşı"ında mağlup ederek, Suriye ve Filistin"in kapılarının açılmasını sağladı. Hazreti Ömer"in (ra) halifeliği sırasında da yapılan savaş ve seferlere katıldı. Ömrünün son yıllarını geçirdiği Humus"ta 642 yılında Hakk"ın rahmetine kavuştu. Peygamber Efendimizden (asm) on sekiz hadis rivayet etmiştir. Kendisine ait olduğu kabul edilen ve "kurtubi, mirseb ve edlak" adlı üç kılıcı, Topkapı Sarayı Müzesi"nde korunmaktadır. # # # # # # # # # # # # # # # # # # # # # # TUGRA kardesim HALID BIN VELID egitiminden yetistirilmesinden dolayi BÜYÜK BIR KOMUTAN idi ! Sakal-i Serife hürmetinden dolayi onu saklamis olabilir ama sunu iyi bilki bir "kil" ogruna bu kadar büyük muharebeler kazanilmaz.... Selam ve Dua ile ! |
CIHAD, DISA DÖNÜK DEGIL; ICE DÖNÜKTÜR!
CIHAD, DISA DÖNÜK DEGIL; ICE DÖNÜKTÜR!
Resüllullah Efendimiz, “nefisle mücadele”ye “Cihad-i Ekber” dedi!.. Kilic ile yapilan cihada ise “Cihad-i Asgar” adini verdi.. Hasili düsmanla carpisma zamaninda hasil olan durum cok daha kolaydir, Allah ehlinin nefsi ile cihada göre... Allah Rasûlü’ünün “cihada dönüyoruz!” dedigi olay, “CIHAD”, bu! Ama biz bunu birakiyoruz... Ele kilic alip adamin bogazina cöküp ya kadina basini örttürücez, ya ötekine zorla namaz kildiricaz anliyoruz! CIHAD, disa dönük degil; ICE DÖNÜK! Mücahede bu! Allah kolaylastirsin! “Nefs mücahedesi” denen sey; Nefsi, sartlanmalardan arindirma ve tabiata tabi kilmama mücadelesidir..! Bu, öyle bir mücadele, öyle bir savastir ki bütün yasamin boyunca devam edecektir. "Biz kücük cihaddan, büyük cihada dönüyoruz!" Rasûlullah Aleyhisselam"in yukaridaki aciklamasinda kullanilan kelime "cihad"i, bildigimiz "harb-savas" diye anlamak yanlistir. Buradaki anlami "mücahede"dir. Yani, kazanmaya azmederek o konuda mücadele vermek, ‘’cihad’’dir!. Harb-savas anlami ise arapcada "kital" kelimesiyle ifade edilir. Bildiginiz dogruyu söyleyin. Ve isiniz orada bitsin!. Kimseyi hicbir zaman hicbir sekilde kirmayin, incitmeyin ve de zorlamayin!. Bilin ki…. Herkes, “Allah” kendisini hangi gaye ve amacla yarattiysa, o amaca dönük bir bicimde gereken fiilleri ortaya koyarak fitrî kullugunu yerine getirmektedir. Ilminizi paylasin; ama kesinlikle hic kimseyi hicbir seye zorlamayin!. Insanlarin bir cogu, biraz da nefsine paye vermek, kendini yüceltmek amaci ile karsisindakine tahakküm etmek ister, hükmetmek ister. Kendi istediklerini ona yaptirtmak ister, arzusu hilafina… Bu, onda basiretin henüz acilmadigini gösterir. “Islam Dini”nin sistem ve düzeninde zorlama yoktur!. Kuran dahi, insana bir takim calismalari teklif yollu getirmistir. “Sunlari sunlari sunlari yaparsaniz, hakkinizda hayirli olur“ denmistir. Allah’in hükmüne, emrine karsi gelebilecek her hangi bir yaratilmis söz konusu degildir!. Buna ragmen, Allah, insanlara emir hüküm yollu “bunu yapacaksin” dememistir!. “Teklif” yollu talepte bulunmustur. “Bunu yaparsaniz, sizin icin hayirli olur”, diyerek!. Farz diye bildigimiz ibadetler dahi tekliftir!. Teklif oldugu icin de zorlamaya yer yoktur!. O kisi teklifi kabul eder veya etmez, sonucuna da katlanir!. Dolayisiyladir ki, dünyanin hangi ülkesinde ve neresinde olursa olsun insanlarin hicbir seye zorlanmasi dogru degildir!. Yanlistir!. Ayrica güclü olanlarin ya da güclü topluluklarin, gücsüz olana, gücsüz topluluklara zorla birtakim seyler yaptirmasi, Allah’in sistem ve düzenini inkar manasina gelir!. ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ ENIS´cigim :-) umarim izah edebildim :-))) |
Erleuchtung...der anderen Art...
...neulich an meiner Tür:
Es klingelt ausgiebig. Ich öffne verärgert. Ein junges Pärchen steht vor der Tür. "Was wollen Sie?" frage ich gleichgültig und betrachte ausgiebig das Zifferblatt meiner Armbanduhr. Es ist eine Patek Philippe 4819 Calatrava. "Wir kommen von der Freien kektoistischen Kirche." sagt der sittsam gekleidete junge Mann mit angenehm beruhigender Stimme. "Wir möchten gern über den Sinn des Glaubens mit Dir sprechen." beeilt sich das sittsam gekleidete Mädchen glockenhell hinzuzufügen. Weil ich sie scharf finde, lasse ich die beiden hinein und biete Kaffee an. "Koffein ist im Sinne unseres Glaubens schon eine Droge genau wie Nikotin." erklärt mir der Hampelmann im Anzug gestreng. "Aber ein Früchtetee wäre nett." ergänzt sie beschwichtigend. Als ich mit gefüllten Tassen, Kanne und Zucker auf dem Tablett zurück komme finde ich sie interessiert vor meinem Bücherregal herumlungernd. Ich weise beiläufig mit der Hand auf das Sofa und sie setzen sich sofort. Offensichtlich ist ihre Empfänglichkeit für stumme Winke geschult. Mir fällt auf, wie sie sich mit einem Blick über mich verständigen. Ich schiebe ihnen die Tassen hin, sorgsam darauf bedacht, nichts zu verschütten. "Woran glaubst Du?" fragt der junge Mann ernst und beugt sich bemüht interessiert vor. "An das Universum, seine Endlichkeit und das sich ergänzende Prinzip von Gut und Böse." rassle ich und zünde mir eine Zigarette an. "Ähäm... Das hört sich sehr interessant an" Er pustet in seine Teetasse und nimmt einen großen Verlegenheitsschluck. "In gewisser Weise glauben auch wir an eine durch den Schöpfer bestimmte Endlichkeit des Universums die in Bälde durch eine Apokalypse unvorstellbaren Ausmaßes Ausdruck finden wird." springt sie in die Bresche. "Ach so, ja." sage ich. "Und wie seid ihr darauf gekommen, dass es eine Apokalypse geben wird?" Sie sieht mich sehr lange an. "Es gibt Schriften." sagt sie dann. "Sehr sehr alte Schriften." setzt er fort und schiebt gähnend drei Hochglanzbroschüren über den Tisch. "Wacht auf!" steht auf der einen in Großbuchstaben, " Das nahe Ende und die Erlösung durch den Heiland" auf einer anderen. Der junge Gläubige beginnt erneut lange und ausgiebig zu gähnen. Sie schaut ihn verwundert an. Vermutlich beginnt das Valium, dass ich in den Tee gemischt hatte zu wirken. "Gesundheit." sage ich freundlich und er dankt vertrant. "Zh... hast Du schon mal etwas über die Freie Kektoistische Kirche gehört?" fragt sie und starrt dabei angestrengt auf mein buntes Hemd. "Nein." räume ich ein und stelle fest, dass ihre Pupillen extrem erweitert sind. Das LSD schickte wohl ein erstes Hallo in die Tiefen ihrer Großhirnhälften. "Hat es geklingelt?" fragt sie verwirrt und reibt sich angestrengt die Stirn. "Irgendwie schon."grinse ich. "Ich geh mal nachsehen." Als ich zurück- komme ist der junge Mann eingeschlafen und schnarcht leise. Sie zerrt an ihm herum. "Jürgen!" zischt sie eindringlich, "Jürgen!" Er sabbert ein wenig auf sein Seidenhemd. "Vielleicht sollten wir ihn einfach ein bisschen schlafen lassen." schlage ich vor und sie nickt unschlüssig. "Welche Glaubensmaximen liegen eurer Religion zugrunde?" mache ich einen auf neugierig. "Hm..." Sie reibt sich angestrengt die Stirn. "Wir... könnte ich ein Glas Wasser haben?" Ich hole es ihr. Als ich zurückkomme kreischt sie "Danke!" und beginnt hysterisch zu lachen, wobei sie gleichzeitig bemüht ist, sich dafür zu entschuldigen. Ich nicke freundlich. "Euer Messias kann doch in jeder Gestalt auftreten, oder?" frage ich. "In jeder." nickt sie überzeugt. "Woran würdest ihr merken, dass ihr ihm gegenüber steht?" Sie schaut sehr nachdenklich. "An... an einem Gefühl der Erleuchtung." murmelt sie und reibt sich wieder die Stirn. "Und wie fühlst Du dich jetzt?" frage ich schelmisch und zünde mir eine neue Zigarette an. "Heiland!" ruft sie verstört und sinkt auf die Knie. "Vergib mir!" Sie fängt an meine Hand zu lecken. "Nicht dort." sage ich gnädig und streiche ihr langsam über das Haar. :-)))))))))))))))))))) |
AMIN-)))
Dann gibt es moch die Hadith frei nach Mahfuz mit HZ.Ali, Frieden über ihn, las er im Kampf mit einem Ungläubigen im Begriff war die Rübe abzutrennen..Hz. Ali über ihn auf seinen Körper...wird angespukt..daraufhin laßt er vom Kampf ab...und wird gefragt, :
O, Ali warum dies??? Ich hätte ihn nicht ihn im heiligen Kampf getötet, sondern meinem Ich-Sein (???, nefis...hirz, nefret, kin, intikam, hakaret vs,vs..) Daraufhin würde der Ungläubiger ein Muslim. Allah weiss es besser, in den Hadithen steht es geschrieben, schaut selbst nach, oder Kama abi weiss es auch, ins`ALLAAAAAAAAAAAH-)))) |
Almanca anlamiyorum :-) birde TÜRKCE yaz
ohne Text
|
ne UYUZSUN sen HENRY...
:-))) adresini verde... Ne kadar JEHOVA varsa uyarayim önceden...
:-))) |
Charles Bukowski sans daha yakisir-))) o
ohne Text
|
ISINSU`dan korkuyorum-))) o.T.
ohne Text
|
;-) Adres sorun degil...
...aber das LSD für den Früchtetee musst Du mitbringen! :-D
|
Yok yok...Bukowski ist...
...ein billiger und ein pornographischer Abklatsch und nicht mit HM zu vergleichen! ;-))
Aber schön, das einige Forenhüter auch im Reli-Forum ein wenig Spass verstehen. Gemäss dem Motto: "Nimm das Leben nicht so ernst, denn du kommst eh nicht lebend raus!!!" |
Du unterschätzt Charles Bukowsi...
seine Art zu schreiben, ist die wirkliche Kunst, schwierige Lebenssituation, billig und einfach darzustellen, die aber eine philosphische Dimension hat,..kommt auf den Leser an...und das ist die zweite Gemeinsamkeit mit dem Islam und Charles Bukowski (hab seinen Namen fast vergessen). Der erste gemeinsame Nenner ist, das auszuleben was verboten/HARAM ist...Allah ins`allah seni`de af eder...tövbeden sonra-)))
|
Alle Zeitangaben in WEZ +2. Es ist jetzt 23:23 Uhr. |