![]() |
NLP - Namaz - Dua
Was als Neuro-Linguistische-Programmierung in vielen Manager-Seminaren seit Jahrzehnten an den Mann/Frau gebracht wird, haben wir seit über 1400 Jahren von Allah über Muhammed (S.A.V.) geschenkt bekommen.
Mesela söylüyoruz..nasilsin..iyiyiz iyi deyip de iyi olalim Natürlich kann man so was misssbrauchen, wie in der Werbung... aus hundert Lügen wird eine Wahrheit und am Ende kaufst du den Scheiss,.. denn du gar nicht brauchst, um glücklich zu sein... Das Problem ist, das die meisten, so scheint es mir, nicht wissen was sie auf arabisch im Herzen sagen beim Gebet(Namaz)... Für solche Typen wie Hacikischkisch oder Eniskaya...so wie wir im internationalen Geschäftsleben als englisch die Sprache benötigen, damit wir uns verständlich machen, so brauchen die 1,3 bis 1,5 Milliarden Muslime arabisch als Verständigungssprache zu ALLAH und für sich untereinander. Natürlich kennt ALLAH alle Sprachen der Welt und er lächelt wenn einer versucht arabisch zu sprechen und sein Dialekt aus seiner Muttersprache einfliesst, genauso wenn einer stotternd versucht die ersten Zeilen im heiligen Ku`ran zu lesen. Frieden und Segen von Allah über uns, Möge seine Liebe in unsere Herzen und Verstand einfliessen. AMIN |
Cahillik ve kompleksler
Bu zaman da biz cahillik döneminde yasiyoruz...
Internet, Televizyon, Radio, Gazette, Kitapalar...neler var, neler... 54 Farzin birisi ilimlen ömür boyunca caba göstermek, son nefese kadar... Tabiki islam dünyasi, batiya karsi kompleksi kaliyor, cünkü kendi tarihini bilmeyince bu zamani da etkiliyor... 400 sene Kopernikus ve Galileo Galilae önce orta asya da yasayan ilim adami Al-Buruni bizim dünya yuvarlak oldugunu matematik ile hesapaldi ve ispatladi..hatta küre modelini üreti... Bunu kim biliyor..ellerini kaldirsin Allah bize aklimizi daha cok kullanmasini ve iyi ahlakli olamsini nasip eylesin. Onun sevgisi kalbimize yerlessin.. AMIN |
Al Biruni - Tote leben länger...
Al-Biruni und die Wissenschaft
Mit 16 Jahren bestimmte er die geographische Breite seiner Heimatstadt. Als er kurz darauf eine Sonnenfinsternis beobachtete, schädigte er sein Augenlicht. Er nahm auch eine Erdvermssung vor, die dem heute bekannten Wert relativ nahe kommt. Dabei nahm er an, dass die Erde rund sei. Dies deutet auf die wissenschaftliche Freiheit im Islam hin, denn im Christentum hätte deise Annahme als Gottesfrevel gegolten. Er kam jedoch auch in Konflikt mit der Religion, als er behauptete, die Planetenbewegung gehorche einfachen mechanischen Gesetzen und damit den Himmel entgötterte. Zusammen mit einem Freund stellte er fest, dass der Kernschatten einer Mondfinsternis wandert. Er widerlegte vile Volksweisheiten durch Experimente zum beispiel, dass Schlangen durch Smaragde blind würden. Seine Muttersprache, das Choresmenische, fand Al-Biruni untauglich für Wissenschaften. Während seinen Zahlreichen Indienreisen, für die er besonders bekannt wurde, stellte er fest, dass die Griechen bessere Wissenschaftler sind als die Inder. Auch waren seine Indischen Kollegen sehr kontaktscheu. Al-Biruni verglich die griechische Götterwelt mit dem Hinduis mus. Dabei kam er zu dem Ergebnis, dass beide Religionen viele Gemeinsamkeiten haben. Eines seiner Probleme während dieser Forschungen war, dass griechische Sagen nicht übersetzt worden. Da Al-Biruni jedoch kein griechisch konnte, musste er sein Wissen über die Sagen aus wissenschaftlichen Büchern heraussuchen, da nur diese übersetzt wurden. Wie viele Freunde von ihm meinten, war er bis zu seinem Tod immer wissbegierig. Einer dieser Freunde war Ibn Sina, besser bekannt unter seinem lateinischen Namen Avicenna. Er lebte von 980 bis 1037 und führte viele Streitgespräche mit Al-Biruni. Er wurde bis in die heutige Zeit jedoch nicht sehr bekannt, da er nur wenige eigene Schriften hinterlassen hat. Er war vor allem ein Zweifler und Kritiker der allgemeinen Wahrheiten und Aberglauben. |
Güzel bir anlatim
ama Hocamizla fazla alakali degil galiba.....
Cogulari ayni Kürtlerin devlet düsmanligi yaptigi gibi, ayni sekilde Yasar düsmanligi yapiyorlar... nedeninide bilmeden.... Yuvarlak konusmak yerine bana, kanatince hatalari nerde... Nerede ve ne zaman bir aciklama yapmis olsunki Kurana aykiri hatta inkar yada sirke kadar gitsin.... Bunu sordugumda kusura bakma ama senin verdigin gibi bos laflar geliyor karsima... Belki sen biraz daha detaya girebiliyrsin |
Söyle desek daha iyi olur bence
kadin ve erkek her hakta esittir... ama kadin erkegin yaptigi her isi yapamaz... erkekde kadinin yaptigi her isi yapamaz.... mesela erkek dogum yapabilirmi... yada kadin erkekler gibi savas yapabilirmi ???
O yönde kadinin yeri bellidir erkeginkide bellidir... Bir aralar kadin imam erkeklere namaz kildirsin olayi cikti... yahu ben namaz kilacak yerine kadinin kesin kicina bakarim.... gel simdi kadini erkeler önünde namaz kildir... yada erkek ince pantolonla kadinlarin önünde namaz kildirsin..... aynisinida kadinlar yapar... und mit Sicherheit haben die auch was zu sehen.... Mümkün degil... kadinlarin ortami en azindan belli bir dereceye kadar ayridir... Alevilige gelince... o bir Ideolojidir... ayni Sünnilik gibi... hic bir baglayiciligi yoktur.. und lass dich auch nicht auf solche gespräche ein |
ILk Halifeniz ben olacaksam sizleri
sömürmeye hazirim... hatta sevap bile islemis olurum....
Ben ilk Halifeniz olacagim |
Sen su adami 2 dakika dinle
<a href="redirect.jsp?url=http://www.hyp.org.tr/haberler.asp" target="_blank">http://www.hyp.org.tr/haberler.asp</a>
|
Noch nie von Ihm gehört
birak bizi acaba Araplar bu adamdan haberdarlarmi ???
Demekki Araplar kendi asaletlerinden bey haberler.... yapacak bir sey yok... |
Dummheit kennt keine Nationalität
Enis Bey, der selbe Mann hat gesagt:
"Kein Volk ist frei von Dümmköpfen und die dümmsten werden gar oft ihre Führer" Okumus adam olarak beyninizde cok kliseler var..ne mis o durmadan araplar lästern??? |
nereden bu palavra icin paralar geliyor?
ohne Text
|
:-)))))))))))))))))))) siz cok yasayin !
ohne Text
|
Burda sana katiliyorum Mahfuz :-)
Abu Rayhan al-Biruni lebte von 973-1048 und war einer der größten Gelehrten des islamischen Mittelalters. Mehr als hundert Schriften verfasste er zur Geographie, Geschichte, Astronomie, Mathematik und Pharmazie.
Er erfand eine eigene Methode, um den Radius zu messen. Er bestimmte spezifische Gewichte und konstruierte das erste Pyknometer. Pyknometer sind Gefäße in Form einer Birne, mit denen man das spezifische Gewicht (bzw. die Dichte) von Flüssigkeiten oder festen Körpern bestimmen kann. Zu seinen bedeutendsten Werken zählen die Einführung in die Astrologie, Beschreibung Indiens (2 Bände), und die Chronologie orientalischer Völker |
Fesuphanellah.. benimi suc simdi
yahu Allah askina kim taniyor bu adami....
Hangi tarih yada ilim kitabinda ismi geciyor... Bir kaynak verebilirmisin... mesela bir Türkce olsa iyi olur.... Sen eskiyi eskide birakta birazda bu zaman geri gel.... su anda nerede bu ve benzeri ilim bilim adamlarin ??? |
Haklisin adami anlamak icin beyin lagzim
ohne Text
|
bende beyin yok, ama sende var....
muahahahahahhah, demekki yasar nuri seytan hocada beyin var, onu pesinde kosmayan..beyinsiz oluyor...mmuahahahahahahah
öylesine pesine kosacagama beyinsiz kalayim, daha hayirlidir... muhahahahahhahahahahahaha |
sen gülmeyi birakta yanlisini yakalamaya
ugras....
Hani hatasi nerede ??? belliki ondan daha iyi anliyorsunki dinden haberi yok diyebiliyorsun.. Kalemine kuvvet yaz bakalim bizde cehaletimizi giderelim |
Arastiran bulur..Allahin iziniyle
yahu ne icin internet var...türkesini ben ne bileyim...sen almanca biliyorsunki, kardesim yetmiyormu...görüyormusun, kurandaki yine dogru cikti...das Leben ist nur ein Spiel und Zeitvertreib.. mit dir...
..bunu senin hocada degistiremez AMIN |
Iyi iy hemen dünya tarihinde Nobel
veririler ona....
Cok fazla arayan hava gazida bulur.... |
yazdikya..wer Personenkult macht..
cehenneme gider, Allah daha iyi bilir...sirke girer, isterse alim olsun, ama Allah bizi cok seviyor ve merhametti sonsuz, belki seninkisi bir zaman akli basina gelir...ins allah ,..muahahahahahahaha
|
bize nobel..mobel ..lazim degil
jetzt hast du dich ins eigene Knie geschossen...niyet..kardesim niyet..sen hava gazini bulusun..muhahahahahahaha
|
:))) o.T.
ohne Text
|
o.T.
türkcü, rakici ve alemciyim, böylelikle cevap hakki dogdu. sen niye adamin yaptiginla övünüyorsun anlamis degilim? ben elime torba alip senin gibi dagdan metropole inen medeniyet yoksunu kirolarin attigi cöpleri cok defa sokaklardan, derelerde, hatta denizlerden topladim. agzindan cikanlari baz alsaydim avrupa cöpünü kicina soktugunu düsünebilirdim; ama biliyorumki, toplanan cöplerin büyük bir bölümü devlet kurumlari tarafindan neticede yakilarak veya gömülerek yine dogayi kirletecek. demek ki bunun doga-temizligiyle, milliyetcilikle veya türklükle baglantisi olmadigi gibi sadece güzel görünümle alakali. simdi bir kiroya estetik dersi verecek degilim ama ben bunu sadece türkiye ve almanyada degil, tasmanyada da yapabilirim.
simdide sormak istiyorum, parkta kostun ve adamin birinin bilmem ne tutusunu izledin de adam mi oldun, kiro? |
o.T.
seyh sülo(man) ates 20.mart2005 tarihli hürriyet gazetesinde (cumada kadin imam) basligi altinda st. john katedrali hadisesine cok farkli yorum getiriyor; aynen aktariyorum:
kadinlarin kadinlara imamlik yapmasinda görüs ayriligi yok. bence bir kadin imamlik yapma santlarina haizse, bilgi ve birikimi varsa cuma namazi kildirmasinda sakinca bulunmuyor. |
iyi ya..gaylere din nihahi
senin hocan yakinda gay nikahinida caiz kilar, tövbe estagfirullah, tövbe estagfirullah, tövbe estagfirullah
|
O zaman sana nikah kiyar demek o.T.
ohne Text
|
ABDÜSSELAM :-)
Nobel armağanı alan ilk Müslüman ilim adamı olan Abdüsselâm, 1926 yılında Pakistan sınırları dışında kalan Jhanga"da doğdu.
Pakistanlı fizik bilgini Abdüsselâm, Pencap ve Cambridge üniversiteleriııden matematik ve fizik dallarında birinci olarak mezun oldu. 1951 yılında hazırladığı doktora teziyle kuvantum elektrodinamiğinde temel olacak bir çığır açtı. Aynı yıl Pencap Universitesi"ne profesör oldu. 1954 yılında Cambridge Üniversitesi"ne okutman tayin edilince, Pencap Universitesi"nden ayrıldı. 1957 yılında Londra Universitesi"ndeki İmperal College"e teorik fizik profesörü olarak tayin edildi. Bundan sonra, Abdüsselâm, dünya çapında pek çok akademi, çeşitli komisyon, ilmî dernek ve ilmî heyet üyeliklerinde bulundu. Aynı zamanda pek çok ilmî kuruluşun başkanlığına getirildi. 1970-73 arasında Birleşmiş Milletler Universitesi"nin Birleşmiş Milletler Kurucu Kurulu ve Vakıf üyesi oldu. 1971-72"de Birleşmiş Milletler İlim ve Teknolojisi İstişari Komitesi"ne başkanlık etti. 1972-78 arasında Milletlerarası Sırfi ve Tatbiki Fizik Birliği nin ikinci başkanlığını yaptı. 1976"da Guthire Madalyası Armağanı, 1978"de Accedamia Nazionale di XL"nin Malteuecci Madalyası. 1978"de Amerikan Fizik Enstitüsü"nün John Terrance Tate Madalyası. 1978"de İngiliz Kraliyet Akademisi"nin Kraliyet nişanını aldı. 1979"da, ABD Milli Eğitim Akademisi ve İtalyan Milli Lincei Akademisene yabancı üye seçildi. Aynı yıl kendisine Nobel Fizik Armağanı verildi. Ayrıca, biri 9 Eylül 1981"de İstanbul Universitesi tarafından olmak üzere, dünyanın çeşitli üniversitelerinden 15"i aşkın fahri fen doktorluğu payesi vardır. Bugün bir tarftan Londra Ünivetsitesi İmperial College"de teorik fizik profesörlüğünü (1957"den beri) sürdürürken, diğer taraftan da Trieste"deki "Milletlerarası Fizik Merkezi"nin direktörlüğünü ifa etmektedir. Gürüldüğü gibi, hayatının bütün devreleri milletlerarası başarılarla dolu olan Pakistanlı fizik ilim adamı Prof. Abdüsselâm, ender yetişen İslâm alimlerinden birisidir. Prof. Abdüsselâm, 230"dan fazla orijinal çalışma yaptı. Bunlardan bir kısmını, aralarında birçok Türk fizikçilerinin de bulunduğu mesai arkadaşları ve öğrencileri ile hazırladı. Prof. Abdüsselâm, bu çalışmalarında, İslâmiyetin ilme verdiği önemi bi- len ve bütün ilimlerin kaynağı olduğuna inanan, keşiflerini ona dayandıran bir Müslümandır. Prof. Abdüsselâm, tam bir ilim adamına yakışır vakar içerisinde kendi- sini "İslâmın naçiz bir hizmetkârı" olarak görür. ABDÜSSELÂM VE NOBEL ÖDÜLÜ Prof. Abdüsselâm, ilimde ömek ve takdir edilecek bir çalışma gösterir. Müslümanların her şeyde olduğu gibi ilimde de öncü olmaları gerektiğini savunur. İlmi, Allah"ın sanatını anlama gayreti olarak tarif eder. Hatta ona Nobel armağanı kazandıran teorisini bile, ilâhî sanatın bir kısmını anlayabilme lütfuna bağlar PROFESÖR ABDÜSSELÂM"A NOBEL ARMAĞANINI KAZANDIRAN BULUŞ Profesör Abdüsselâın"a Nobel armağanını kazandıran, zayıf ve elektro- magnatik kuvvetlerin birleşik alan teorisidir. Bu teori, bir yandan öyar simetrisi prensibine, diğer yandan da simetrilerin kendiliklerinden bozulması prensibine dayanmaktaydı. Aynı teoriyi Steven Weinberg de o sıralarda ileri sürdü. Bundan dolayı teori, Selâm-Weinberg teorisi adıyla tanındı. Tabiatta ilk bakışta mahiyetleri itibariyle birbi- rinden farklı görünen dört çeşit etkileşme görülmektedir. Bunlar: 1. Gravitasyon etkileşmeleri, 2. Elektromagnetik etkileşmeler (nötronların beta bozunumlarında olduğu gibi) 3. Zayıf etkileşmeler, 4. Kuvvetli etkileşmeler. (Bunlar atom çekirdeklerinin yapı taşlarını birarada tutmaktadırlar.) Teorik fizikçiler, 1918"den beri, bu etkileşmelerden en az ikisinin veya hepsinin menşeinin aynı olduğunu isbat etmeye çalıştılar. Bu konuda çalışmalar yapan Einstein, bu işe 35 yılını verdiği halde tatminkâr ve gözlemlere uygun düşen bir netice elde edememişti. Einstein"in gerçekleştiremediği bu teoriyi Profesör Abdüsselâm gerçek- leştirdi: İki ayrı tipten etkileşme aynı bir teorik model içerisinde deneylere uygun ve tatminkâr bir şekilde izah ve tasvir edilebiliyordu, zayıf etkileşmeler ile elektromagnetik etkileşmeler aynı bir teorik çatı altında birleştirilebiliyordu. İşte Selâm-Weinberg Teorisi"nin özü buydu. Abdüsselâm, sadece fizikteki çalışmaları ile değil, idarecilik ve yöneticiliği ile de örnek gösterilecek bir şahsiyettir. Abdüsselâm, yapmış olduğu bu çalışmalanndaki başarısını İslâma bağ- lar. Şu ayetin anlamında insanları araştırmaya sevk ve kâinattaki her şeyin kusursuz olduğunu ve bunun neticesinde Allah"ın varlığını inkârın mümkün olmadığını söyler. "Rahman"ın yarattığında kusur göremezsin. Haydi çevir gözünü: Kusur görecek misin? Sonra tekrar tekrar gözünü çevir. Gözün sa- na yorgun ve hakir geri dönecektir." (Mülk-3) Abdüsselâm"a göre, Müslümanlar ne zaman bu ayetlerin ışığında çalış- malar yaptılarsa büyük başarılar kazandılar ve sahalarında çığırlar açtılar. Ancak ne zaman bu rûhtan uzaklaştılar, o zaman ilimde gerilediler. Kur"an"ın yaklaşık 1/8"inin kâinatı incelemeye davet eden ayet-i kerime bulunduğunu belirtir ve bu ayetlerin Müslümanları araştırmaya, tefekküre, akıllarının iyi bir şekilde kullanmaya çağırdığını söyler. Bunun için bütün Müslümanları, bu gerçekler ışığında ilme gereken öne- mi vermelerini ve bugünkü geri kalmış durumlarından kurtulmaları gerektiğini söyler. Prof. Abdüsselâm, çalışkan olduğu kadar da dindardır. Başarılarında ve dindar olmasında babasının büyük rolü olduğunu söyler. Ona bu çalışma şevkini ve aşkını onun aşıladığını söyler. Babasının, dinine çok bağlı olduğunu, ilme ve ilim adamlarına büyük önem verdiğini ve bu tutumunun kendisi için örnek teşkil ettiğini söyler. İlmi sahada Müslümanların öncü olmaları gerektiğini savunur. Çünkü, Batılıların Müslümanları aşağıladıklarını söyler. Bunun için Müslüman ül- kelerin gelirlerinin bir kısmını ilmi çalışmalara ayırmakla, ilmi çalışmaları desteklemekle önemli ilerlemeler katedileceğini söyler. Abdüsselâm, Müslüman ilim adamlarının ferdi çalışmaları bırakıp bir birlik oluşturmalarını, bu sayede milletlerarası camiada bir güç oluşturacaklarını ve bu sayede daha güzel çalışmalar yapacaklarını belirtir. Tabii ki, bu başarılarının olabilmesi için de idarecilere büyük görev düş- tüğünü söyler. Geçmişte büyük başarılar gösteren ilim adamlarının yanın- da, onları destekleyen, himaye eden idareciler olduğunu söyler. İlmin, insanı imana götürdüğünü, yarımyamalak değil, tam ve gerçek olarak ilim yapan kimsenin inanmadan yapamayacağını belirtir. Prof. Abdüsselâm, nıilletlerarası ilmi kuruluşlarda iyi bir yönetici ve etkili bir organizatör olarak da görev yaptı. Bu konudaki en büyük eseri ve 19 yıl kesintisiz olarak direktörlüğünü yürüttüğü Teorik Fizik Merkezi"nin kurulmasıdır. Yine 1964 yılında Milletlerarası Atom Enerjisi Ajansı"nın kurulmasını sağladı. Bu merkezin direktörlüğüne de Prof. Abdüsselâm getirildi. Direktörlüğünü yürüttüğü Teorik Fizik Merkezi kanalıyla çeşitli ülkele- rin, özellikle gelişmekte olan ülkelerin fizikçilerine büyük imkânlar sağlamaktadır. Bilhassa Türk fizikçilerine gösterdiği özel ilgi ve imkânlar oldukça geniştir. Türk fizikçiler, yaptıkları 80, civarında orijinal çalışmayla bu desteğe layık olduklarını göstermişlerdir. Prof. Abdüsselâm, çağımız Müslüman ilim adamlarına güzel bir örnek teşkil etmektedir. Aynı zamanda günümüz Müslümanlarının yüz akıdır. Onun bu örnek çalışmaları Müslüman ilim adamlarına şevk vermeli, onun açmış olduğu bu çığırdan dünya çapında buluşlar yapacak başka ilim adamları inşallah çıkacaktır. TEORİK FİZİK MERKEZİ"NİN KURUCUSU Profesör Abdüsselâm milletlerarası ilmi kuruluşlarda tesirli bir organizatör ve idareci olarak da görev yaptı. Bu konuda en bü- yük eseri hiç şüphesiz Trieste"deki Teorik Fizik Merkezi"nin kurulması hususunda oldu. 1960"ta Milletlerarası Atom Enerji- si Ajansı"nın Genel Konferansına Pakistan guvernörü olarak katıldı, Bu merkezin kurulması gerektiği fikrini ilk defa ortaya attı. İlgilileri, dört sene boyunca ikna etmeye çalıştı. 1964"te de merkezin kurulmasını sağladı. Bu merkez İtalyan hükümetiyle Milletler arası Atom Enerjisi Ajansı"nın patronajı altında kuruldu ve direktör- lüğüne Prof. Abdüsselâm getirildi. FAHRİ FEN DOKTORU Profesör Abdüsselâm, fizik alanında büyük hizmetler yap- tı. Bunlar tek kelimeyle üstün ve armağana layık hizmetlerdi. O fiziği, milletleri yaklaştırıp kaynaştırmada güçlü bir faktör olarak kullanmasını bildi. Türk fizikçilerine de fazlasıyla ilgi gösterdi. Maddi ve manevi yardımlarda bulundu. Türk fiziği- nin gelişmesine çalıştı. İstanbul Üniversitesi, bu hizmetlerinden dolayı Prof. Abdüsselâm"a 9 Eylül 1981"de, Fahri Fen Doktoru payesi verdi. KESİNTİSİZ 19 YIL Prof. Abdüsselâm, kesintisiz 19 yıldız Trieste Milletlerarası Teorik Fizik Merkezi direktörlüğünü yürütüyor. Merkez ka- nalıyla çeşitli ülkelerin, bilhassa gelişmekte olan ülkelerin fi- zikçilerine büyük imkanlar sağlıyor. Bilhassa Türk fizikçile- rine gösterdiği özel ilgi ve imkanlar oldukça geniştir. Türk fi- zikçileri, 80 civarında yaptıkları orjinal çalışmayla bu desteğe layık olduklarını göstermişlerdir. |
ENIS das war VOLL DANEBEN kocum :-) o.T.
ohne Text
|
demek kendi vatandasini hayvan
yerine koyuyorsun?
cok ilginc esek bir hayvansa kurt ta bir hayvandir bir hayvana tapan kirolar deyildir. hem sanki bütün bati sehirleri dogu lularlan doluymus gibi bir hava estiriyorsun. oda cok ilginc senelerce okullarda atatürkünü anlatacagina temizligi ögretseydi bari o ögretmenlerin cok temizlerse eyer. |
Ach was.. dein Vorheriger Beitrag
war auch nicht besser
|
önemli ve ilgic
Bir ignliiz üvnsertsinede ypalin arsaitramya gröe, kleimleirn hrfalreiinn hnagi sridaa yzalidkilrai ömneli dgeliims.
Öenlmi oaln brinci ve snonucnu hrfain yrenide omlsaimyis. Ardakai hfraliren srisai kriaisk oslada ouknyuorums. Çnükü kleimlrei hraf hraf dgeil bri btüün oalark oykuorumusz. Bakin nasil da düzgün okudunuz, ilginc degil mi? Iste dindede bezeri olay var Kuranin ruhunu anlamak... el finito |
herkes bir baska ruh gördümü
Kuran negibi bir hal alabilir acaba.
|
Anlamadan okumak
Sual: Anlamadan Kur"an okumak, dinlemek ve hafız olmak için ezberlemek faydasızdır. Kur"an yerine meal okumalı diyenler çıkıyor. Doğru mu?
CEVAP Kur?an-ı kerimi, lisanı Arabi olanlar bile anlayamaz. Hatta evliyanın ve ulemanın en büyükleri olan Eshab-ı kiram bile, âyetlerin manalarını Resulullah efendimize sual ederlerdi. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Kur?an-ı kerim Allah?ın metin [sağlam] ipidir. Manalarının hepsi anlaşılmaz. Çok okumak ve dinlemekle eskimez.) [İbni Mace] Kur?an-ı kerimin, çok veciz olup, bitmez tükenmez manalarının bulunduğu, bütün manaları bildirilse bile, yazmak için kağıt ve mürekkep bulunamayacağı bizzat Kur?an-ı kerimde bildirilmektedir. Mealen buyuruluyor ki: (De ki, Rabbimin [İlmini, hikmetini bildiren, hayrete düşüren] sözleri için, denizler mürekkep olsa, bir o kadar daha deniz ilave edilse, denizler tükenir, Rabbimin sözleri tükenmez.) [Kehf 109 - Beydavi] Her Arapça bilenin, Kur?an-ı kerimi anlayacağını zannedenin büyük hata içinde olduğu yukarıdaki âyet-i kerime ve hadis-i şeriften anlaşılmaktadır. İmam-ı Gazali buyuruyor ki: (İmam-ı Ahmed bin Hanbel hazretleri, Cenab-ı Hakkın, (Anlayarak da anlamayarak da Kur?an-ı kerim okuyan, benim rızama kavuşur) buyurduğunu bildirmektedir.) [İhya] Bazıları (Anlamadan Kur"an okumak caiz olmaz) diyebiliyor. İmam-ı Ahmed hazretlerine mi, yoksa türedilere mi inanacağız? İslam âlimlerinin en büyüklerinden, Hanbeli mezhebinin reisi imam-ı Ahmed hazretleri böyle buyururken, hâlâ herkesin Kur?an-ı kerimi anlayarak okuması gerektiğini söylemek ne büyük gaflettir. Nasıl olup da, (Kur"anı anlayamıyorsan ezberleme!) denebiliyor? Halbuki Kur?an-ı kerimi ezberlemek, hafız olmak için manasını anlama şartı yoktur. Kur?an-ı kerimi hıfzetmenin sevabı çok büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Kur?an-ı kerimi okuyun ve onu ezberleyin! Allahü teâlâ içinde Kur?an-ı kerim bulunan kalbe, azab etmez.) [Şir?a Şerhi] (Kur"an hafızları ehl-i Cennetin arifleridir.) [Ebu Nuaym] (Hafızasında Kur?an-ı kerimden bir şey bulunmayan, harap bir ev gibidir.) [Tirmizi] (Kur"anı hıfzeden kimse ölünce, Allahü teâlâ toprağa onun etini yememesini emreder. Toprak, "Ya Rabbi, senin kelamın içinde iken ben onu nasıl yiyebilirim?" diye cevap verir.) [Deylemi] Elbette Kur"an hafızlarının haramlardan kaçıp ibadetleri yapması gerekir. Aksi takdirde büyük vebal altına girmiş olurlar. Bazı kimseler de, okumasını bilmeyenin evinde Kur?an bulundurmasının uygun olmadığını söylüyorlar. Bunların sözleri de yanlıştır. Çünkü Kur?an-ı kerimi, okumasını bilmese de, bereketlenmek için evinde mushaf-ı şerif bulundurmak sevaptır. (Hindiyye) Mealler hatalıdır Bilindiği gibi mealler değişiktir. Birbirini tutmayan yerleri çoktur. Prof.Dr. M.Sait Yazıcı Diyanet İşleri Başkanı iken açıkladığı gibi meallerde hata olur. Hiç hata olmasa bile meale "Allah kelamı" denmez. Kur?an-ı kerimin başka dillere yapılan çevirmelerine Kur"an denmez. Bunlara, Kur?an-ı kerimin meali denir. Bunlar, mütehassıs ve halis müslümanlar tarafından hazırlanmış ise, Kur?an-ı kerimin manasını anlamak için okunabilir. Buna bir şey denmez. Ancak bunlar, Kur"an diye okunamaz. Bunları, Kur"an diye okumak sevap olmaz, günah olur. İbni Hacer-i Mekki hazretleri buyuruyor ki: (Kur?an-ı kerim tercümesini, Kur?an-ı kerim yerine okumak haramdır.) [Fetava-i fıkhiyye s. 37] Kur?an-ı kerimi öğrenmek ve öğretmek Sual: Kur"an-ı kerim öğrenirken ve okurken dikkat edilecek hususlar nelerdir? CEVAP Kur?an-ı kerimi öğrenmek, öğretmek ve okumak çok sevaptır. Kur"an-ı kerimi tecvide uygun öğrenmeli ve her gün az da olsa, okumaya çalışmalıdır! Bu husustaki hadis-i şeriflerden bazıları şöyle: (Kur"an öğrenen ve öğreten en hayırlınızdır.) [Buhari] (Kur"an okuyan kimse, bunamaz.) [Tirmizi] (Kur"an okunan yere rahmet ve bereket yağar.) [Buhari] (Kur"an okunan evin hayrı artar, sakinlerini sıkmaz, melekler toplanır, şeytanlar oradan uzaklaşır. Kur"an okunmayan ev, içindekilere dar gelir, sıkıntı verir, bereketsiz olur. Melekler uzaklaşır, şeytanlar oraya dolar.) [Darimi] (Her gece on âyet okuyan, gafillerden sayılmaz.) [Hakim] (Kur"an okuyun! Kıyamette size şefaat eder.) [Müslim] (Kim bir âyet öğrenirse, kıyamette onun için nur olur.) [Darimi] (Bir âyet öğrenmek, yüz rekat [nafile] namaz kılmaktan daha iyidir.) [İ. Mace] Kur?an-ı kerimi okumak sünnet, dinlemek ise farzdır. Yani dinlemek daha çok sevaptır. Mushafa bakarak dinlemek daha sevaptır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Kur"an okunan yere rahmet yağar, melekler hazır olur.) [Buhari] (Kur"andan bir âyet dinleyen sayısız çok sevaba kavuşur.) [İ.Ahmed] (Kur"anı öğrenip gece-gündüz okuyana imrenmek gerekir.) [Müslim] (Kur"an okuyanla dinleyen, sevapta ortaktır.) [Deylemi] (İnsanların en çok ibadet edeni, en çok Kur"an okuyandır.) [Deylemi] (Kur"an-ı kerim okuyup, ezberleyen, helalini helal, haramını haram bilen, Cennete girer. Ayrıca [müslüman] akrabasından, hepsi de Cehennemlik olan on kişiye şefaat edip, onları Cehennemden kurtarır.) [Tirmizi] Kur"an-ı kerim okurken şu edeplere dikkat edilmelidir: 1- Abdestli olarak, temiz bir yerde kıbleye karşı diz üstü oturmalıdır! Erkekler başı açık okumamalı, hiç değilse bir takke giymelidir! Takkesiz okumak tenzihen mekruhtur. [Mushafa bakarak okumak, ezbere okumaktan daha sevaptır.] 2- Kur"an-ı kerim okumaya başlarken Euzü ve Besmele çekmelidir! 3- Manasını bilen de, bilmeyen de ağır ağır okumalıdır! 4- Mümkünse, ağlayarak okumalıdır! Ağlayamayan kimse, ağlamak için kendini zorlamalıdır! 5- Her âyetin hakkını vermeli, yani azap âyetini okurken, korkarak, rahmet âyetlerini heveslenerek, tenzih âyetlerini tesbih ederek okumalıdır! 6- Kur"an-ı kerim okurken, kendisinde riya, yani gösteriş uyanırsa veya namaz kılan kimseye mani olursa, yavaş sesle okumalıdır! 7- Kur"an-ı kerimi tecvide uygun ve güzel sesle okumalı, fakat teganni etmemelidir! [Teganni, harfleri, kelimeleri bozarak ırlamak demektir. Teganni yaparken harfler bozulursa haram, harfler bozulmazsa mekruh olur. Halebi"de diyor ki: Kur"an-ı kerimi teganni ile okuyan imamın arkasında kılınan namazın iadesi gerekir.] 8- Kur"an-ı kerim, Allahü teâlânın kelamıdır, sıfatıdır, kadimdir. Ağızdan çıkan harfler, ateş demeye benzer. Ateş demek kolaydır. Fakat ateşe kimse dayanamaz. Bu harflerin manaları da böyledir. Bu harfler, başka harflere benzemez. Bu harflerin manaları meydana çıksa, yedi kat yer ve yedi kat gök dayanamaz. 9- Kur"an-ı kerimi okumadan önce, bu kelamı söyleyen Allahü teâlânın büyüklüğünü düşünmelidir! Kimin sözü söyleniyor, ne önemli iş yapılıyor iyi düşünmelidir! Kur"an-ı kerime dokunmak için, temiz el gerektiği gibi, onu okumak için de, temiz kalb gerekir. Allahü teâlânın büyüklüğünü bilmeyen, Kur"an-ı kerimin büyüklüğünü anlayamaz. Allahü teâlânın büyüklüğünü anlamak için de, Onun sıfatlarını ve yarattıklarını düşünmek gerekir. Bütün mahlukatın sahibi, hakimi olan bir zatın kelamı olduğunu düşünerek okumalıdır! 10- Gaflet içinde okumamalı, okurken başka şeyler düşünmemelidir! |
Kesinlikle su ankinden daha iyi hal alir
zaten herkes birer hal almis zeten bundan daha karisigi varmi ???
Yokkk also.... en azindan ana temmeler üzerinde mutabakata varilmasi lagzimki bir seyler yerine otursun.... öyle herkes kendi kafasina göre bir uzman olursa wo kommen wir den dahin.... ??? Iste Islam dünyasinin hali... Emperial devletler tarfindan A dan Z ye kontrol altinda tutulan ve sadece Geweltverhärlichen eden bir din halini almis bulunmakta.... |
Anlamadan okuyamazsin sadece harfleri
takrarlamis olursun..... baska bir sey degil... al bir Rusca gazete eline basla heceleyip bir iki harflar toplulugu söylemeye.... ne sen anlarsin nede anindakiler...
Genau so ist es mit der Religion.... die Leute denken das Sie Kuran lesen.. aber tun die in Wirklichkeit nicht... weil Sie zum Teil Banane sind.... Ben sahsen öylö düpedüz ne arapcanin nede Mealin bir faydasi olacagina inanmiyorum..... Ancak bir Ilmihal yada bir Kurani Kerim Tefsiri insana faydali olacagina inaniyorum... Kurandaki olaylari derinden arastirmadinmi anlasilmasi mükün degildir.... o yüzden bir elmalili yada bir Süleyman Ates tefsirini okumakta hayati önem vardir... Baska türlü Kuran anlasilmaz... yemek kitabi degilki, herkes anlasin... eminim yemek kitabini bile anlamayanlar cikar |
Kuvvet Müslümanlarin elindedir
OTORİTE ÜMMETE AİTTİR
İslâm"da sulta/otorite ümmete aittir. Bu kaide, şeriatın halifeyi ümmet etrafından nasbedilir kılmasından ve halifenin otoriteyi ümmetin biatı ile ele geçiriyor oluşundan alınmıştır. Halifenin otoriteyi ümmetin biatı ile ele geçiriyor oluşunu Resül (sav)"in şu sözü ortaya koymaktadır: "…(Birisi de) bir imama sadece dünyası için biat edip imam ona istediğini verirse kendisine vefalı olan, vermezse vefalı olmayan kimsedir." (Buhari, K. Ahkam, 6672) Ubade b. Samid, biat hadisinde şöyle dediği rivayet olundu: "…Resülullah (sav)"e zor ve kolaylıkta, hoş ve kerih durumlarda dinleyip itaat etmek üzere biat ettik." (Müslim, K. İmarat, 3426) Böylece halifenin nasbı/yönetime getirilmesi, müslümanlar tarafından kendisine biatlarıyla olmaktadır. Bu, raşid halifelerde de hasıl olan husustur. Zira onlar müslümanlardan biat aldılar. Müslümanların kendilerine yaptıkları biat vasıtası olmaksızın halife olmadılar. Halifenin otoriteyi müslümanların kendisine biatı ile alıyor oluşuna gelince, bu itaat hadislerinde gayet açık görülmektedir. Resül (sav) şöyle dedi: "Kim bir imama biat edip onunla tokalaşır ve kalbinin semeresini verirse ona gücü yettiğince itaat etsin…" (Ahmed b. Hanbel, Müs. Mükessirin min"es-Sahabe, 6503) "Kim itaattan elini çekerse, Kıyamet günü Allah"ın huzuruna kendisi için bir delil olmaksızın çıkar." (Müslim, K. İmarat, 3441) |
Evet bence de "OTORITE ÜMMETE AITTIR"
That is cool! :o)
|
Otorite yönetime aittir
wir als normale vatandas können uns nur durch Wahlen bemerkbar machen.... das ist halt ein Universalkonstante
|
OSMAN YÜKSEL SERDENGEÇTİ
Gazeteci-yazar (1917 Akseki - 10Kasım 1983 İstanbul).
Asıl adı Osman Zeki Yüksel’ dir. Serdengeçti dergisinde bu imzayla çıkan yazılarından dolayı bu soy adla tanındı. Aralarında Ahmet Hamdı Akseki, eski müftülerden Hacı Salih Efendi’ nin de bulunduğu alimler yetiştirmiş bir aileye mensuptur. İlkokulu Akseki’de, ortaokulu yatılı öğrenci olarak Antalya’da okudu. Ankara’da Atatürk Lisesi’ni bitirdikten sonra girdiği Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde 2. Sınıf öğrencisi iken Mayıs 1944’te meydana gelen olaylara karıştığı için öğrenimi yarıda kaldı. Nihal Atsız ve Alpaslan Türkeş’ le birlikte bir süre tutuklu kaldı. Serbest bırakılınca fakülteye başvurarak öğrenimine devam etmek istediyse de kendisine izin verilmedi. Bunun üzerine dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’ e hitaben”Yüksek makamın alçak vekiline”sözleriyle başlayan bir dilekçe yazdı. Dilekçe’ yi bakana verme cesaretini kimse bulamadı, Osman Yüksel yeniden hapishaneye gönderildi. Hapisten çıkınca ünlü serdengeçti dergisini çıkarmaya başladı. Pek çok sayısı toplatılan bu dergide çıkan yazıları nedeniyle hakkında çok sayıda dava açıldı ve sık sık tutuklanıp serbest bırakıldı. Başlığının altında”Allah, Vatan, Millet Yolunda”cümlesi sürekli yer alan dergideki yazılarında sık sık kullandığı”Açın kapıları Osman geliyor”sözü yeni tutuklanmalara hazır olduğunu bildiriyordu. Kendisine Serdengeçti unvanını kazandıran bu dergi, sık sık kapanması ve çıkan yazılarından dolayı çok sayıda mahkumiyet kararı çıkması nedeniyle 33 sayı çıkabilmişti. (1947-Şubat 1962) Tek parti yönetiminin Islamiyet ve müslümanlar üzerindeki ağır baskılarını protesto eden aydınların önde gelenlerin arasında yer alan Osman Yüksel”Kalemini Hak yolunda bir kılınç gibi kullandı, bu nedenle de Anadolu’da efsanevi bir kahraman gibi tanındı.”(Mehmet Ateşoğlu). 1952 yılında Bağrı yanık adlı bir mizah gazetesi çıkardı. Başlığı altında”Hak yolunda bağrı yanık yolcular”sözü yer alan bu yayınında da inancının mücadelesini zengin esprilerle dolu yergileriyle sürdürdü. Bir ara politikaya atıldı, A.P. listesinden Antalya milletvekili seçilerek, parlamentoda görev yaptı (1965-1969). Batılılaşmayı protesto için meclise kıravatsız milletvekili olarak da ün kazandı. Partisinin politikası ve parti ileri gelenlerine yönelttiği eleştiriler yüzünden A.P. ‘den ihraç edildi. Sonraki yıllarda mücadelesine yine yayımladığı yazı ve kitaplarla devem etti. Son olarak Yeni İstanbul gazetesinde”Selam”başlığı altında günlük fıkralar yazdı. ESERLERİ: Mabetsiz Şehir, Bir Nesli Nasıl Mahvettiler, Bu Millet Neden Ağlar, Gülünç Hakikatlar, Ayasofya Davası, Türklüğün Perişan Hali, Mevlana ve Mehmet Akif, Kara Kitap, Radyo Konuşmaları, Müslüman Çocugun Şiir Kitabı. |
CHATTE TEBLIG :-))
Hayatin her safhasinda oldugu gibi burada da TEBLIG vazifesini üstlenenler olmustur. Cete :-) girenler MÜCAHIT (z.B. Enis & Co.) olurda bu MÜCAHITlerin amaci geyik olmaz elbette.
Amac bilgisizleri bilgilendirmek, tam bir ISLAMI internet ortami olusturmaktir. Bu ugurda kanallar, serverler acilir muslumanlar davet edilir. Gaye GLOBAL ISLAM portali olmak, müslümanlarin bulustugu yer imajina sahip olmaktir. Her ne kadar ISLAMI kendi tekeli altina alma elestirisiyle karsilassalar da bu onlar icin kabul edilir bir elestiri degildir. Cunku her sey ALLAH (cc) rizasi icin yapilmaktadir. Her chet odasinin bir VAIZI LIDERI IMAMI HOCASI YASA NURUSI ERBAKANI IMAM AZAMI KHOMEYNISI usw. :-) vardir ve o kimse o odanin din islerinden sorumludur. Ayni zamanda FETVA makamidir. Diger vaizler ise bilgisiz ve bu isin ehli olmayan kimselerdir. Inanilmasi gereken tek mercidir. Dini sohbetler genelde kanalin genelinde yapilir herkes tarafindan gorulur. Menkibe dedigimiz dini hikayeler anlatilir. Fetvalar hukumler verilir. Din devletleri kurulur yikilir. 1000 yildir asilamayan meselelere careler bulunur. Hatta bazi islam kanallari reyting arttirmak icin medyada taninmis isimleri kanallarina davet ederler ve soru sordururlar. Bazi odalarda haftalik sohbetler yapilir. Ama su ana kadar cete gelenlerin hemen hemen hic birinde cete gelis amaci olarak <<dinimi ogrenmek icin internetteki islami cet kanalina bi gideyim>> dusuncesi olmamistir. Ama her nedense israrla bunu telaffuz etmektedirler. Herkes mubarektir herkes cennetliktir. Herkes hocadir. Ne kadar dini bilgin varsa pardon! dilin varsa o kadar mubareksindir. Cette insanlar yazilariyla tanindigindan agzi parmaklari iyi laf edenler onemli kimselerdir. :-) YADA YOKSA AMACLAR BASKAMI ? NE DERSNIZ HOCALARIM ? |
o.T.
ben öyle birsey yazmadim, ama sen kendine esek benzetmesi yapiyorsan bu kendi yorumun; ancak altina imzami atarim. dünyanin medeni sayilan ülkelerinin mekteplerinde temizlige yönelik ne kadar ders veriliyorsa bizde de aynisi, hatta ziyadesiyle yapiliyor. ama niyet üzüm yemek degil de, bagciyi dövmek olunca bunun gibi basit konular bile güya devletin aleyhinde kullaniliyor. erkek tiplemeriniz kahvehanede okey oynamaktan veya silahlanip daga cikmaktan, kadin kiliflilariniz da catir catir dogurmaktan baska bi is bildikleri var mi? temel egitim aile de baslar, bunu bile devletten bekliyorsunuz. sonra biri yüzünüze karsi üstüne basa basa (kiro!) dedimi zorunuza gidiyor. hele halinize bir bakin ve türk milletin azizligine sehadet getirin. emin olun, bizden baska hic bir millet size bu kadar tolerans ve hosgörü hem gösteremez hem de göstermez. benden söylemesi, akilli olun! hain ve serefsizlere bile yasam hakki taniyan aziz türk milleti ihanetinizi her zaman böyle izlemekle yetinmeyecektir!
(tsk)nin sabrini yanlis yorumlamaya kalkanlar tarihin sayfalarina bir baksinlar! [genelkurmay baskani orgeneral hilmi özkök] |
Alle Zeitangaben in WEZ +2. Es ist jetzt 12:35 Uhr. |