Vaybee! Forum

Vaybee! Forum (http://localhost/forum/index.php)
-   Liebe, Flirt & Partnerschaft (http://localhost/forum/forumdisplay.php?f=393)
-   -   "Kendine iyi bak" (http://localhost/forum/showthread.php?t=4834)

07.06.2009 20:13

YAŞAMAK

I
Biliyorum, kolay değil yaşamak,
Gönül verip türkü söylemek yâr üstüne;
Yıldız ışığında dolaşıp geceleri,
Gündüzleri gün ışığında ısınmak;
Şöyle bir fırsat bulup yarım gün,
Yan gelebilmek Çamlıca tepesine...
-Bin türlü mavi akar Boğaz'dan-
Her şeyi unutabilmek maviler içinde.

II
Biliyorum, kolay değil yaşamak;
Ama işte
Bir ölünün hala yatağı sıcak,
Birinin saati işliyor kolunda.
Yaşamak kolay değil ya kardeşler,
Ölmek de değil;

Kolay değil bu dünyadan ayrılmak.



Orhan Veli KANIK

07.06.2009 20:14

DÜN SABAHA KARŞI

Dün sabaha karşı kendimle konuştum
Ben hep kendime çıkan bir yokuştum
Yokuşun başında bir düşman vardı
Onu vurmaya gittim kendimle vuruştum



Özdemir ASAF

09.06.2009 00:20

Irkıma

Ey ırkım sen bir zaman
Avrupa'yı titreten
İstanbul'u fetheden
Fatihlere maliktin
Ateş saçan sahralarda harbeden
Cengavere sahiptin
Bir zamanlar Avrupa
Cehl içinde yüzerken
Yine sen ey ırkım
İlm-i vakte aşina
Alimlere maliktin
Neden bugün Avrupa
Sana meydan okusun
Neden bugün
O cehalet yuvası
Sana ilim öğretsin.

15 Mayıs 1331 (28 Mayıs 1915)

Nazım Hikmet

09.06.2009 00:21

VATAN HAİNİ

"Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet.
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla,
bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un
66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali
Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
"Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."

Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla :
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.


Nazim Hikmet

10.06.2009 23:27

Mevlana
 
Muhabbet ve merhamet, insanlığın; hiddet ve şehvet de hayvanların sıfatlarıdır.


.......


Cahil olanların merhameti ve lütfu azdır.


-------

Körler çarşısında ayna satma; sağırlar çarşısında gazel atma.


-------

BÜTÜN CİHANI ARAŞTIRDIM , İYİ HUYDAN DAHA İYİ

BİR LİYAKAT GÖRMEDİM.
---

İÇTEKİ KİRİ SU DEYİL ANCAK GÖZ YAŞI TEMİZLER
---

22.06.2009 00:23

Murathan Mungan - Istersen hic baslamasin
 
İstersen hiç başlamasın
Bu hikaye eksik kalsın
Onca yaraların ardından
Yeni bir aşk yaratamazsın

Örselenmiş bir çocukluk
İşte benim bütün hikayem
Kaç sevda geçse de yüreğimden
Bu yıkıntıları onaramazsın

İstersen hiç başlamasın
Geç kalmışız birbirimize
Yanlış kapılarda geçmiş bunca yıl
Dönemeyiz artık ilk gençliğimize
İstersen hiç başlamasın
Söz verelim kendimize



Yeni Türkü bestesiyle : http://www.youtube.com/watch?v=AOnSf...eature=related

22.06.2009 00:27

DESTİNA



Dün gece sen uyurken
İsmini fısıldadım
Ve hayvanların korkunç
Öykülerini anlattım



Dün gece sen uyurken
Çiçeklere su verdim
Ve insanların korkunç
Öykülerini anlattım onlara



Dün gece sen uyurken
Yüreğim bir yıldız gibi bağlandı sana
İşte bu yüzden sırf bu yüzden
Yeni bir isim verdim sana



DESTİNA



Sen öyle umarsız uyusan da bir köşede
İşte bu yüzden sırf bu yüzden
Yaşamdan çok ölüme yakın olduğun için
Seni bu denli yıktıkları için DESTİNA

Yaşamımın gizini vereceğim sana



Lale Müldür



Yeni Türkü bestesiyle : http://www.youtube.com/watch?v=35Ois...eature=related

22.06.2009 00:33

olmasa mektubun
 
Olmasa mektubun, yazdıkların olmasa
Kim inanır senle ayrıldığımıza
Sanma unutulur, kalp ağrısı zamanla
Her şeyi unutarak yaşanır sanma

Neydi bir arada tutan şey ikimizi?
Birleştiren neydi ellerimizi?
Bırak bana anlatma imkânsız sevgimizi
Sevmek birçok şeyi göze almaktır.

Olmasa mektubun, yazdıkların olmasa
Kim inanır senle ayrıldığımıza

Baksana geçmişe ne çok anıyla dolu
Nerde o taverna, nerde sinema
Harcanmış zamanlar yeniden yaşanmaz ki
Geç kaldıktan sonra arama boşa

Neydi bir arada tutan şey ikimizi
Birleştiren neydi ellerimizi
Bırak bana anlatma imkânsız sevgimizi
Sevmek birçok şeyi göze almaktır


Murathan Mungan



Yeni Türkü bestesiyle: http://www.youtube.com/watch?v=PgGY4...eature=related

23.06.2009 01:55

Ümit Yasar Oguzcan-AŞK BAŞLAMADAN GÜZEL
 
AŞK BAŞLAMADAN GÜZEL


Aşk başlamadan güzel,
Kalplerde heyecan
Bakışlarda korku olduğu zaman güzel...
Birbirimize sezdirmemek için çırpınış,
Başkaları görmesin diye çabalayış,
Gözlerim gözlerinin mavisine değdiği zaman...
Aşk başlamadan güzel

23.06.2009 01:55

Ümit Yasar - sevi siiri
 
BEN SENİN EN ÇOK


Ben senin en çok sesini sevdim
Buğulu çoğu zaman, taze bir ekmek gibi
Önce aşka çağıran,sonra dinlendiren
Bana her zaman dost, her zaman sevgili

Ben senin en çok ellerini sevdim
Bir pınar serinliğinde, küçücük ve ak pak
Nice güzellikler gördüm yeryüzünde
En güzeli bir sabah ellerinle uyanmak

Ben senin en çok gözlerini sevdim
Kâh çocukça mavi, kâh inadına yeşil
Aydınlıklar, esenlikler, mutluluklar
Hiç biri gözlerin kadar anlamlı değil

Ben senin en çok gülüşünü sevdim
Sevindiren, içimde umut çiçekleri açtıran
Unutturur bana birden acıları, güçlükleri
Dünyam aydınlanır sen güldüğün zaman

Ben senin en çok davranışlarını sevdim
Güçsüze merhametini, zalime direnişini
Haksızlıklar, zorbalıklar karşısında
Vahşi ve mağrur bir dişi kaplan kesilişini

Ben senin en çok sevgi dolu yüreğini sevdim
Tüm çocuklara kanat geren anneliğini
Nice sevgilerin bir pula satıldığı bir dünyada
Sensin, her şeyin üstünde tutan sevdiğini

Ben senin en çok bana yansımanı sevdim
Bende yeniden var olmanı, benimle bütünleşmeni
Mertliğini, yalansızlığını, dupduruluğunu sevdim
Ben seni sevdim, ben seni sevdim, ben seni...

23.06.2009 01:59

Ümit Yasar - bir gün anlarsin
 
BİRGÜN ANLARSIN


Uykuların kaçar geceleri, bir türlü sabah olmayı bilmez.
Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya,
Deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında
Ne çarşaf halden anlar ne yastık.
Girmez pencerelerden beklediğin o aydınlık.
Onun unutamadığın hayali,
Sigaradan derin bir nefes çekmişçesine dolar içine.
Kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

Bir gün anlarsın aslında her şeyin boş olduğunu.
Şerefin, faziletin, iyiliğin, güzelliğin.
Gün gelir de sesini bir kerecik duyabilmek için,
Vurursun başını soğuk taş duvarlara.
Büyür gitgide incinmişliğin kırılmışlığın.
Duyarsın,
Ta derinden acısını, çaresiz kalmışlığın.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

Bir gün anlarsın ne işe yaradığını ellerinin.
Niçin yaratıldığını.
Bu iğrenç dünyaya neden geldiğini.
Uzun uzun seyredersin aynalarda güzelliğini.
Boşuna geçip giden günlerine yanarsın.
Dolar gözlerin, için burkulur.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

Bir gün anlarsın tadını sevilen dudakların.
Sevilen gözlerin erişilmezliğini.
O hiç beklenmeyen saat geldi mi?
Düşer saçların önüne, ama bembeyaz.
Uzanır, gökyüzüne ellerin.
Ama çaresiz,
Ama yorgun,
Ama bitkin.
Bir zaman geçmiş günlerin hayaline dalarsın.
Sonra dizilir birbiri ardına gerçekler, acı.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

Bir gün anlarsın hayal kurmayı;
Beklemeyi, ümit etmeyi.
Bir kirli gömlek gibi çıkarıp atasın gelir
Bütün vücudunu saran o korkunç geceyi.
Lanet edersin yaşadığına...
Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın.
O zaman bir çiçek büyür kabrimde, kendiliğinden.
Seni sevdiğimi işte o gün anlarsın.

23.06.2009 19:16

"Sevgileri yarınlara bıraktınız."

der Behçet Necatigil şiirinde.
"Kalbinizi dolduran duygular kalbinizde kaldı."
Yaşamak ve sevmek için hep bilinmeyen bir zamanı bekleriz. Önce diploma
almalıyızdır. Sonra iş, güç sahibi olmalıyızdır. Sonra ev, araba ve tüm
eşyaları almalıyızdır. Sonra çocukları evlendirmek ve günlük hırslara boğulan
hayatlarımızı papatyalar gibi koparıp vazoda yaşatmaya çalışırız.

Yaprakları solmuş ve suyu pis kokan o vazo, yaşamın gizli saklı
hainliklerine yataklık eder. Artık birbirimize dokunmadan, ellemeden yemekle
yatak odası arasında geçer gider en değerli zaman, hayatımız. Biz hiç
ölmeyecekmiş gibi sonsuzluk duygusu içinde gaflet uykularında kana bulanırız.

Kan çiçekleri derleriz düşlerimizde, ölümlü hayatlarla örülü
hayatlarımızın ölmüş sevdalarına ağıtlar yakarız düetlerimizde sessizce. Onları
hep daha iyi bir zaman ve başka günlere bırakırız, yaşanacak ne varsa. Gizli
bahçemizde açan çiçekleri tek tek yolup dökülen saçlarımızın yanına koyarız.

Telaşla koşarken eve yetişip yemek yapmak için ya da iş toplantılarının
tekdüze vurgusuna ayak uydururken verilecek taksitlerden daha önemli olmaz hiç
sevgiyle dokunmak birine.

Dokunmak, yaşamın en kutsal büyüsü kızıl akşam üstlerden koşarak gelen ve
avucumuza yanar bir top gibi düşen.

Dokunmak birine içten ve sevinerek bir çocuk gibi varolduğuna şükrederek.

Dokunmak, insanın insanla zenginleşen biricik yaratık olduğunun en güzel

kanıtı. Oysa dokunmadan geçip gideriz en yakınlarımızda salınan yaşamın
kıyısından, lağım akan kanallarda boğuluruz küçücük hırslarla bir gün bize hiç
lazım olmayacak.

Vakit olmaz yaşamak için.
Vakit kalmaz yaşamak için beni unutma çiçeklerinden taçlar yapmaya aşkın başına.
Öpüp koklamadan bir tenin yumuşaklığını, incir çekirdeğini doldurmaz
kavgalarda tükenir nefesler.

Kutsal nefeslerimizi en çirkin sözcüklere harcarız da düşünmeden, sevda
sözcüklerine yer kalmaz koskoca mekanlarda.

Dünyayı dar ederiz de herkeslere nedense yalnız gecelerde gözyaşlarımız
bizi affetmez.

Kavgalarda ve ağız dalaşlarında tüketiriz sevgilerimizi de aşklara hiç
ümit vaad edilmez çorak topraklarda.

Devedikenleri bile kururken bahçelerimizde baharın gelip geçtiğini
görmeden kapanır gönül gözü.

Gönül gözü kapalı olanın yiyeceği taş duvarlardır ev niyetine ve altın
bilezikleridir sarılacak sevdalar yerine.

Denizler uzak düşlerin maviliklerine saklanır da bir çocuk gibi, hiç selam
etmez bize bilinmeyenin gizli sırlarından.

Geniş zamanlar umarız bir gün sevgimizi söylemek için.

Hiçbir gün gelmeyecek o günün hatırına harcarız hovardaca bir ömrü.

Kanat çırpan aşklar bir kuş misali salınırken etrafımızda ya elimizde
sıkıp öldürürüz onları ya da kaçırırız uzak ülkelere geri dönülmeyen.

Aşk dokunmak ve sözden üretilen bir misk-u amberdir ki kokusu cihanı tutan.

Sözlerden kolyeler takıp ak gerdanlara dokunuşun sarı güllerini dermek
yaşamın hecelerini yanyana dizer.

Yüreğinin surları yalçın kayalarla desteklenmiş insan nasıl ulaşsın sözcüklere?

Bir kelebek misali yorulur kanatçıkları düşer yarı yolda boz toprak üstüne söz.
Gecelere düğümlenmiş tutkuların yaşama ipek bir yorgan gibi serildiği
günlerin özlemi fırtınalara yataklık eder ancak.
Bırak!
Ruhun öldüğü anlaşılsın.
Bırak!
Zaman sana hizmet etsin bıkıp usanmadan.
Savaşın acımasız rüzgarına emanet yaşamlar, emanet yaşamlar kadar hain,
sevgisiz ilişkilerin saldırısına uğrayan insan, karanlık yandaşlarına
çevirirken yüzünü, unutur gider yaşamın kutsallığına türkü yakan dilleri.
Kader değildir sevgisiz yaşamak.
Ölüler yüzerken etrafımızda nehirden su içmek zor gelebilir insana ama
yine de kutsaldır Ganj.
Zeytin yaprağının gümüş bakışında açılır kapılar aşka.
İçimize ılık zeytinyağı gibi akar sevdalar ve Akdeniz'in ruhu çırpınır
beyaz köpükleriyle yüreğimizde. Eğer zaman varsa yaşanacak.

"her akşam seninle yeşil bir zeytin tanesi
bir parça mavi deniz alır beni
seni düşündükçe gül dikiyorum ellerimin değdiği yere."
Aşk dokunmaktır gül yaprağı tene,
söz ise yarin attığı bir güldür taş niyetine.

23.06.2009 19:23

Sevgileri Yarınlara Bıraktınız
 
Sevgileri Yarınlara Bıraktınız


Sevgileri yarinlara biraktiniz
Çekingen, tutuk, saygili.
Bütün yakinlariniz
Sizi yanlis tanidi.
Bitmeyen isler yüzünden
Siz böyle olsun istemezdiniz
Bir bakis bile yeterken anlatmaya herseyi
Kalbinizi dolduran duygular
Kalbinizde kaldi
Siz genis zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
Yillarin telaslarda bu kadar çabuk
Geçecegi akliniza gelmezdi.
Gizli bahçenizde
Açan çiçekler vardi,
Gecelerde ve yalniz.
Vermeye az buldunuz
Yahut vakit olmadi

Behçet Necatigil

24.06.2009 00:37

Bedirhan Gökçe - Nefretim Aşkımı Aştı Bu gece
 
Sen benim gözümde bir hiçsin artık
Nefretim aşkımı aştı bu gece
Bugünkü sözlerin sözmüydü artık
Son sözün sabrımı aştı bu gece

Kolayca bitsin bu diyemedinde
Salladın savurdun basiretsizce
Hiçmi ders almadın onca gezdikte
Yağmurun rahmeti aştı bu gece

Yürümeyen neydi ilişkimizmi?
Günüm sensiz bomboş deyişimizmi?
Sensiz yaşayamam çelişkimizmi?
Yalanın doğrunu aştı bu gece

Evlenmek hayali kapımda idi
Giriş kat evimin boyası yeni
Mobilyan takımın alınmış idi
Vuslatın tadını aştı bu gece

Onca gez toz benle seviyorum de
Sonra git nişanlan birde ona de
Şerefsizlik değil nedir bu söyle
Küfrüm edebimi aştı bu gece

Sana son bir sözüm nasihatim var
Aldığım ahlakla bir terbiyem var
Seni doğuran ana diyip geçmek var
Saygım adabımı tuttu bu gece

Gönlümün romanı bitti bu gece
Hangisine yansam şimdi gün gece
Ömrümden beş yıl gitti bu gece...

Ömrümden beş yıl gitti bu gece...

24.06.2009 19:22

ibrahim sadri - 17 yasimsin
 
ONYEDİ YAŞIM GİBİ



Sen benim onyedi yaşımsın,
Deli çağımsın...
Sen benim ayakkabılarımın arkasına ilk basışımsın .
ilk cigaram, ilk ıslığım, ilk kızgınlığım, ilk aldanışımsın.

Sen benim ilk ütülü beyaz gömleğim ,
İlk şiirim, ilk kavgam ,
Yaşamı ilk farkedişimsin .
Sen benim onyedi yaşımsın...

Yazlık sinemanın kapısında saçları taralı bir oğlan.
Cebinde iki gazoz parası
Gönlüne tarifsiz rüzgarlar dolan .
İki film bu akşam,
Birinde Yılmaz Güney oynuyor, birinde Fikret Hakan.
Bak Suat Sayın söylüyor cızırtılı plaktan:

'...Rüyadır gördüğün bütün düşler ,
Gözlerin aklımı perişan eyler ,
Aşk masalından şarkılar söyler ,
Beni hülyalara salan gözlerin ...'

Yazlık sinemanın kapısında saçları taralı bir oğlan ,
Bir külah çekirdeği, mangal gibi yüreği var, bilesin...


Sen benim onyedi yaşımsın,
Deli çağımsın...
Aynaya ilk bakışım ,
Babamla ilk kavgam,
Evden ilk kaçışımsın.

Serçeleri sevdimse senden,
Minibüslerde muavinlik ettiysem.
'Bir Teselli Ver'i dinlediysem Orhan Gencebay'dan,
Emirgan'da çay içtiysem,
Tophane'de sabahçı kahvelerini öğrendiysem ,
Nerden bildiysem şiirlerini Ümit Yaşar'ın,
Pazar sabahları kapının önünden geçtiysem,
İçimdeki kıpır kıpır bu soluk nereden ...

Sen benim onyedi yaşımsın,
Deli çağımsın...
Okulu ilk asışım,
İlk kez birine gümüş kolye alışımsın.
Sen benim ilk sakarlığım, ilk tuhaflığım, ilk yakalanışımsın.
Sen benim onyedi yaşımsın...

Mahallenin delikanlısı,
Elleri ceplerinde, dudağında ıslığı,
Başında kavak yelleri.
Şarkılar mırıldanıyor.
'Zalimin zulmü varsa sevenin Allahı var' yeni çalıyor 45lik plaklardan.

Hayri Şahin ortalığı kavuruyor.
Mahallenin delikanlısı,
Cebinde iki gazoz parası.
Yüreğinde garip bir pıtırtı
Alışmaya çalışıyor sana alışmaya.
Akşamları işportaya çıkıyor,
Bir defter, bir kalem, bir de çakı alana aynayı bedava veriyor.
Yani günler geçiyor onyedi yaşının bütün tadıyla ...


Sen benim onyedi yaşımsın,
Deli çağımsın...
İlk maça gidişim, Cemil Turan'ı ilk seyredişim, ilk sevincimsin.
Ben anamın muskasını nasıl astıysam göğsüme öyle güvendiğimsin.

Sabahları eskici geçiyor kapıdan
Karşı komşu Nafile Teyze bakkaldan ekmek istiyor
Çocuklar top kovalıyor mahallenin arsasında
Bir bakıyorum cama da iki güvercin konuyor iyi mi,
Herşey güzel oluyor.
Bu hengame nasıl yakışıyorsa İstanbul'a bana da aşk öyle yakışıyor.

Anam koş kapa diyor muslukları,üç gündür akmayan sular geliyor.
Ben onyedi yaşındayım, hayat benden yana duruyor ...

Sen benim onyedi yaşımsın,
Deli çağımsın...
Sen benim ayakkabılarımın arkasına ilk basışımsın.
İlk cigaram, ilk ıslığım, ilk kızgınlığım, ilk aldanışımsın.
Sen benim ilk ütülü beyaz gömleğim,
İlk şiirim, ilk kavgam, yaşamı ilk farkedişimsin...

Sen benim onyedi yaşımsın,
Sen benim, sen benim, sen benimsin.
Sen benim herşeyimsin.
Hiçbirşeyimsin, hiçbirşeyimsin ...

25.06.2009 15:56

büyüme sakin kücük kiz
 
Küçücük kağıtlardan renkli kalemlerden bir tebessümden daha dün açmış bir kır çiçeğinden mutlu olmayı başardın; ama hayatı ciddiye alamamayı başaramadın.
Kendin gibi yaşamayı başarabileceğin bir şato yarattın içinde ancak sızmaları engellemeyi başaramadın yine de. Kendi şatonun mutsuzluk kulelerinde intiharı deneyip durdun be küçük kız.

Adını koyamadığın mutluluğa giden yollarda kayboldun. Hayat denen balta girmemiş ormanın karanlık labirentlerinde bulamadın kendini. Yabancı rüzgarlar konuk oldu dallarına daha çok.
Çocuk oldun üzdüler büyüdün kaldıramayacağın kadar ağır sorumluluklar yükledin kendine hata yaptığındaysa affetmediler seni.
Boş verdin kendine biraz da büyük hayallerin peşinde harcadın bir daha geri gelmeyecek anılarını. Hiçbir zaman olmayacak olanı insanların seni anlamasını beklerken muhteşem bir hata daha yaptın ve kırıldın üzüldün ağladın.

Severken yürekli sevdin. Ancak ak kağıt üstünden kayıp gitti yazdığın aşk şiirlerin ne yazık ki. Yanlış korkak yüreklerde yer aradın sevgine.
Uzun sürerdi yolculukların ve dönüşlerinde her dem taze olurdu insan sıcaklıkları ile yoğrulmuş küçük öykülerin. Seni sen olduğun için seven ne kadar az insan varmış çevrende. Belki de nedeni buydu dostlarının sayısının bir elin parmaklarını bile geçemeyişi.

Kitap okumayan şiir sevmeyen sokaklarında kimsesiz kedilere tekme atan insanların yaşadığı bir ülkede şiir gibi yaşamaya kalktın hayatı. Ve böyle bir ülkede anlayamadın kafayı yememek için insanın bir tahtasının eksik olmasının gerekliliğini.
Ne kötülük tohumlarının gizini çözebildin ne de çiçeklerin bile zehirli olabileceği geldi aklına. Uzatılan her eli sıcak sanmaktan alamadın kendini. Sahte gülüşlere yer yoktu hayatında şaha kalkmış sevinçlerinin hemen yanında yakıcı bir hüzün de bulunurdu duru bakışlarında.
Berbat bir acemi su katılmamış bir amatör olarak atıldın kavgalarına. Nedeni buydu belki de yolunun düştüğü her cephede aldığın yenilgilerin. Planı hiç yapılmamış kaçışlardı aslında küçük kız kanayan kentlerin birinden diğerine yaptığın yolculukların. Yoksa sen de aynı anda her yere yağmaya kalkan şaşkın bulutlar gibi miydin küçük kız?

Ne yaparsan yap; ama büyümeye kalkma sakın küçük kız.
Büyürsen şaşkın hesapsız acemi özgürlüğe bile bağlanmaktan korkan bir gezginini daha kaybedecek dünya...

25.06.2009 21:54

Büyümüş Bir Kız Çocuğu
 
Büyümüş Bir Kız Çocuğu

Birgün sende anlayacaksın..
Kalabalıklardan kaçıp
Dizlerini karnına kadar çekip ağlayacaksın!
İşte o an özleyeceksin..
Eski sevgilini değil
Pili bitmiş oyuncak ayını..
Yanından ayırmadığın saflığını..
Sen de birgün anlayacaksın
Dizlerini karnına kadar çekip
Çocukluğuna ağlayacaksın..

O küçük kız çocuğu değilsin artık..
Tel sarar kızıma tel sarar diyen babana
Benzemeyecek bazı erkeklerin gözleri
Ve özleyeceksin kendini

O küçük kız çocuğu değilsin artık..
Ama birgün sende anlayacaksın
Kenarları dantelli elbisesiyle
Saçlarını özene bezene
Yanlara ördüğün bez bebeğini
Nereye koyduğunu
Hatırlaman gerektiğini..

Ceyhun Yılmaz

29.06.2009 01:05

Gülüşün Eklenir Kimliğine

Gün biter gülüşün kalır bende
anılar gibi sürüklenir bulutlar
Ömrümüz ayrılıklar toplamıdır
yarım kalan bir şiir belki de

Aykırı anlamlar arayıp durma
güz biter sular köpürür de
kapanmaz gülüşünün açtığı yara
uçurum olur cellat olur her gece

Her gece yeniden bir talan başlar
acı ses olur, ses deli bir yağmur
eski bir eylüle gireriz böylece

Sığındığım her yer adınla anılır
ben girerim, sokağı devriyeler basar
bir de gülüşün eklenir kimliğime



AHMET TELLİ

29.06.2009 01:09

Varsanı


bir yıldırım düşmüşçesine ruhuma
şimşekler sesler ve sisler ki
görünmüyor penceremden öteler
toz duman bir yaşam soluduğum
savunmasız yaprakların suya özleminden başka
ne kaldı bizden geriye

(biz mi vardı der gibisin
duyumsadığım suskularında
doğrudur)

doğrudur bir zamanlar
en zifirisindeyken zamanın
kuraklığın en ayyukunda
yudum yudum içtiğimde
deniz gözlerinden sevdayı
tuzunun dağlayacağını düşünürken yaralarımı
bilemedim bir tortu gibi çökeceğini yüreğime
bilemedim dibe vuracağımı sayende

bir bilsen
nasıl lanet ediyorum kendime
seni tanıdığım o güne
pişmanlıklarım imza atsa da geçmişime
gözlerimde gözlerinin resmi
alnımda hala dudaklarının mührü var

ayrılık çoktan kemale erdi aslında
bilirim sürmez hiçbir aydınlık sonsuza kadar
şafak oklarını atsa da en karanlık geceye
şebnemler düşse de en kurak tene
düşen her damlanın süzülüp giden bir ömrü var


sanma ki
hüzün rengi kelimelerle yazıyorken isyanımı
incinen ve sızlayan bileğimdir
kanayan da sancıyan da
sevdana prangalı yüreğimdir

hep anlamaya çalıştım
bildiğim tüm mazeretleri sıraladım ardı ardına
yine de olmadı
temize çıkartamadı seni temyiz kuvvetim


artık kabul ediyorum aldanışımı
sömürmüş olsan da duygularımı
başım dik dizginlerim gururumun elinde şimdilerde

farkındaysan susuyorum epeydir
ve bundan böylede duymayacaksın sesimi
çünkü sevgili
tıpkı gelişin gibi
o pervasız gidişine bile
mutluluklar dileyip gülümserken ben
yokluğuna yoksunluğuma hazırlarken kendimi
sen günahlarını yükleyip omuzlarına
veballeri dolayıp boynuna
g i t t i n

çok merak ediyorum
ardında bıraktığın bunca acıdan sonra
hiç mutluluktan ıslanacak mı kirpiklerin
ve kabaracak mı deniz gözlerinde dalgalar

hoşça kal sevgili
zamanıdır artık adımlarımı ters yöne çevirmenin
dilersen pusudaki tüm satırları salıver ardımdan
ve hasret kaldığım nefesini
savur bir rüzgar gibi ardımdan
ki önüne katıp götürsün can kırıklarını

evet
sen gidersen rüya
ben gidersem AŞK biter

ve bir gün gelir
bütün güzel rüyalar gibi
kabuslar da biter.




Figen Yarar

29.06.2009 14:48

Rübailer
 
Dünyaya acilali seni gördü gözlerim
senden baskasina bir duvar ördü gözlerim
yasayan bir güzellik görmedim senden baska
senin askinla bakar oldu gözlerim

Ümit Yasar

29.06.2009 19:13

iki tür nokta var
Biri önüne ve ardına bakar,
Biri ardına bakmaz,
Ardını noktalar.

ÖZDEMİR ASAF

29.06.2009 19:15

Sen, sevgiden şımaran çocuk, Ben şaşıran budala.
 
SENSİZ

Sensiz de denizi seyredebiliyorum.
Hem dalgaların dili seninkinden açık.
Ne kadar hatırlatsan kendini boş.
Sensiz de seni sevebiliyorum.

Hep boş konuşurduk hatırlar mısın, bula bula,
Karşılaştığımız zamanlarda.
Sen, sevgiden şımaran çocuk,
Ben şaşıran budala.


Özdemir Asaf

29.06.2009 19:15

BEKLE DEDİ

Bekle dedi gitti
Ben beklemedim, o da gelmedi...
Ölüm gibi bir şey oldu
Ama kimse ölmedi.

ÖZDEMİR ASAF

29.06.2009 19:18

Öğüt

Okulda, anladıkça başaracaksın,
Yaşamda, başardıkça anlayacaksın.
Gelecek mutlu-mutsuz, inanmasam da
Gözlerin yaşardıkça anlayacaksın.

Özdemir Asaf

29.06.2009 19:20

Özdemir Asaf: Az ama öz cümlelerin adami.
 
ANAHTAR

Konuşmak susmanın kokusudur.
Ya sus-git, ya konuş-gel, ortalarda kalma.
Yalan korkaklığın tortusudur.
Dürüst kaba ol, eğreti saygılı olma.

özdemir asaf

29.06.2009 19:42

sana gitme demeyecegim ama gitme...
 
LAVİNİA

Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.

Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
İncinirsin.

Sana gitme demeyeceğim.
Ama gitme Lavinia.
Adını gizleyeceğim,
Sen de bilme Lavinia

ÖZDEMİR ASAF

Feridun Düzagactan
http://www.youtube.com/watch?v=Jl12E...eature=related


Baris Akarsu´dan: http://www.youtube.com/watch?v=1iOUP...eature=related

29.06.2009 19:43

Özdemir Asaf
 
DUVARA ASTIĞIM

Ölünceye kadar seni bekleyecekmiş,
Sersem.
Ben seni beklerken ölmem ki..
Beklersem..

( Sen SEN Sen )

29.06.2009 19:46

Özdemir Asaf
 
BAĞLI

Beni öyle bir yalana inandır ki,
Ömrümce sürsün doğruluğu.


BİL

Adının üstüne
Anılar koyma.
Sen mezar değilsin
Anılar
Adının ardından gelsin
Sen duvar değilsin


İSİMSİZ

Biri sana sorarsa;
Sana, beni sorarsa;
Gitti, der misin?
Gittiğimi söyler misin?
Gidiyorum ben sana
Benimle gider misin?



MYTHE

Artık beni kimse yalnız bırakamaz.




JÜRİ

Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu,
Birinciliği beyaza verdiler.

( Dünya Kaçtı Gözüme )



DO

Dün sabaha karsı kendimle konuştum
Ben hep kendime çıkan bir yokuştum
Yokusun basında bir düşman vardı
Onu vurmaya gittim kendimle vuruştum

Özdemir Asaf

29.06.2009 19:47

YÖN

Sen bana bakma,
Ben senin baktığın yönde olurum


Özdemir Asaf

01.07.2009 23:28

Sen ağlama kan olur bana o yaşlar.....
 
Beyaz Sevda - Yusuf Hayaloğlu





Sen mapusta solan gülsün her yanın duvar
Sen ağlama kan olur bana o yaşlar
Sen hayatın küskünüsün acının suskunu
Gözümde sana dair cisiltiler var

Sen yaylada bir baharsın, tarlada rüzgar
İçimde sana dair bembeyaz bir sevda var

Sen torosta yağan karsın tarlada rüzgar
Sakın esme toz olur kapanır yollar
Sen eylemin yangınısın hayatın cılgını
Tenimde sana dair ürpertiler var

Sen munzurda akan çaysın yaylada bahar
Sen gülünce gül açar yine o dağlar
Sen sevincin dudağısın sevdanın sapağı
Sazımda sana dair esintiler var...




http://www.youtube.com/watch?v=r-clZXFp0s0

06.07.2009 22:33

Ağlamak

Ağlamak
Bazı acılarda yetmez
Bazı ölümlere

Örtüsüdür bazı acıların
Örter, örtülmez
Savunur bir süre

Ağlayanlar sevinmeli
Sevin ağlayabiliyorsan
Acılar ardarda dinmeli

Durur bir nöbetçi gibi
Durur bir bekçi gibi
Zamana gülmeli-gülmeli

Sevin ağlayabiliyorsan
Unutmanın kardeşidir ağlamak
Uyur uyanır yatağında duyguların
Düşüncenin kucağında hep çocuktur
Ağlamak.

Özdemir Asaf

06.07.2009 22:33

ANMAK UNUTMAK

İki tür nokta var
Biri önüne ve ardına bakar,
Biri ardına bakmaz,
Ardını noktalar.

Özdemir Asaf

08.07.2009 22:34

Einsamkeit
Die Einsamkeit ist wie ein Regen.
Sie steigt vom Meer den Abenden entgegen:
von Ebenen, die fern sind und entlegen,
geht sie zum Himmel, der sie immer hat.
Und erst vom Himmel fällt sie auf die Stadt.

Regnet hernieder in den Zwitterstunden,
wenn sie nach Morgen wenden alle Gassen
und wenn die Leiber, welche nichts gefunden,
enttäuscht und traurig von einander lassen;
und wenn die Menschen, die einander hassen,
in einem Bett zusammen schlafen müssen:

dann geht die Einsamkeit mit den Flüssen....



Rainer Maria Rilke

08.07.2009 22:37

Einsam und sinnend zieh' ich durch die Lande...

Einsam und sinnend zieh' ich durch die Lande,
Die ödesten, mit langsam trägem Schritte,
Und ringsum schweift zur Flucht mein Blick, wo Tritte
Der Menschen irgendwo zu sehn im Sande.
Nicht bin ich sonst zu schützen mich im Stande
Vor dem, was in der Späher Kreis ich litte,
Weil meines Wandels freudelose Sitte
Nach außen Kunde gibt vom innern Brande;
So dass ich glaub', es kennen die Gefilde,
Strom, Berg' und Wälder meines Lebens Schwäche,
Die vor der Menschen Augen ich versteckte.
Doch weiß ich nicht so raue Pfad' und wilde
Zu suchen, welche Amor nicht entdeckte,
Dass ich mit ihm, er sich mit mir bespreche.

Francesco Petrarca

08.07.2009 22:38

Die Welt ist laut ...

Die Welt ist laut,
Und ich bin still!
Erloschen sind die Flammen.

Ich kann nicht mehr,
So wie ich will!
Den Rausch muss ich verdammen.

Die Welt ist laut,
Ich möcht so viel!
Doch bring ich's nicht zusammen


Paul Scheerbart

08.07.2009 22:40

Fenster wo ich einst mit dir...

Fenster wo ich einst mit dir
Abends in die landschaft sah
Sind nun hell mit fremdem licht.

Pfad noch läuft vom tor wo du
Standest ohne umzuschaun
Dann ins tal hinunterbogst.

Bei der kehr warf nochmals auf
Mond dein bleiches angesicht..
Doch es war zu spät zum ruf.

Dunkel – schweigen – starre luft
Sinkt wie damals um das haus.
Alle freude nahmst du mit.


Stefan George

08.07.2009 22:41

In der Fremde

Aus der Heimat hinter den Blitzen rot
Da kommen die Wolken her,
Aber Vater und Mutter sind lange tot,
Es kennt mich dort keiner mehr.
Wie bald, wie bald kommt die stille Zeit,
Da ruhe ich auch, und über mir
Rauschet die schöne Waldeinsamkeit
Und keiner mehr kennt mich auch hier.


Joseph von Eichendorff

08.07.2009 22:48

Abschied
 
Wie hab ich das gefühlt was Abschied heißt.
Wie weiß ichs noch: ein dunkles unverwundnes
grausames Etwas, das ein Schönverbundnes
noch einmal zeigt und hinhält und zerreißt.

Wie war ich ohne Wehr, dem zuzuschauen,
das, da es mich, mich rufend, gehen ließ,
zurückblieb, so als wärens alle Frauen
und dennoch klein und weiß und nichts als dies:

Ein Winken, schon nicht mehr auf mich bezogen,
ein leise Weiterwinkendes - , schon kaum
erklärbar mehr: vielleicht ein Pflaumenbaum,
von dem ein Kuckuck hastig abgeflogen.


Rainer Maria Rilke

08.07.2009 22:49

Liebes-Lied
 
Wie soll ich meine Seele halten, daß
sie nicht an deine rührt? Wie soll ich sie
hinheben über dich zu andern Dingen?
Ach gerne möcht ich sie bei irgendwas
Verlorenem im Dunkel unterbringen
an einer fremden stillen Stelle, die
nicht weiterschwingt, wenn deine Tiefen schwingen.
Doch alles, was uns anrührt, dich und mich,
nimmt uns zusammen wie ein Bogenstrich,
der aus zwei Saiten eine Stimme zieht.
Auf welches Instrument sind wir gespannt?
Und welcher Geiger hat uns in der Hand?
O süßes Lied.


Rainer Maria Rilke

08.07.2009 22:50

Ernste Stunde
 
Wer jetzt weint irgendwo in der Welt,
ohne Grund weint in der Welt,
weint über mich.

Wer jetzt lacht irgendwo in der Nacht,
ohne Grund lacht in der Nacht,
lacht mich aus.

Wer jetzt geht irgendwo in der Welt,
ohne Grund geht in der Welt,
geht zu mir.

Wer jetzt stirbt irgendwo in der Welt,
ohne Grund stirbt in der Welt:
sieht mich an.


Rainer Maria Rilke


Alle Zeitangaben in WEZ +2. Es ist jetzt 16:28 Uhr.